Gazze'de gazeteciler, Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde İsrail soykırımı altında görev yapıyor
Gazze Şeridi'ndeki gazeteciler, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde İsrail'in saldırılarına rağmen gerçekleri dünyaya duyurmaya çalışıyor.

Gazze
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 1993 yılında aldığı karar ile 3 Mayıs, tüm dünyada Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak kutlanıyor. Ancak Gazze'deki gazeteciler, bugün de ölüm tehdidi altında, hiçbir koruma olmadan ve her türlü temel insani haktan mahrum bir şekilde görevlerini sürdürüyor.
Gazze'deki hükümetin Medya Ofisinden 25 Nisan'da yapılan açıklamada, 7 Ekim 2023'ten beri 13'ü kadın, 213 Filistinli gazeteci öldürüldü. Filistin İnsan Hakları Merkezi'nin 26 Nisan tarihli açıklamasına göre bu rakam, gazeteci ölümlerinin kayıt altına alınmaya başlandığı tarih olan 1992'den sonra dünyada kaydedilen en yüksek sayıya ulaştı.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Gazetecilere yönelik ihlaller
Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi Müdürü İsmail Sevabite, AA muhabirine yaptığı açıklamada, soykırımın başladığı tarihten bu yana, yerli ve yabancı haber ajansları ile televizyon kanallarında çalışan 212 gazetecinin öldüğünü, 409'unun yaralandığını, 48'inin alıkonduğunu söyledi.
İsrail’in hedefindeki Gazzeli gazeteciler, canları pahasına gerçeği aktarmaya çalışıyor https://t.co/7pK4fG1ddg pic.twitter.com/4AIKxU2ura
— Anadolu Ajansı (@anadoluajansi) May 3, 2025
Gazetecilere yönelik saldırıların, savaş suçu ve insanlık karşıtı suç niteliğinde olduğunu dile getiren Sevabite bu kapsamda, İsrail'in 21 sosyal medya aktivisti ile 28 gazetecinin aile fertlerini de öldürdüğünü, gazetecilere ait 44 evi kısmen ya da tamamen yıktığını aktardı.
Sevabite, "İsrail, işlediği bu suçlarla, kasıtlı olarak gerçeğin sesini susturmaya ve Filistinlilere karşı işlenen soykırım ve etnik temizliğin belgelenmesini engelleyeme çalışıyor. İsrail'in onlarca gazeteciyi öldürmesi, medya merkezlerini bombalaması ve haber yayınlarını kısıtlaması, çatışma bölgelerinde gazetecilerin korunmasını öngören Cenevre Sözleşmeleri ve uluslararası insancıl hukukun açık bir ihlalidir. İsrail'in bu saldırgan tavrı, kamera ve kalem taşıyanların bile dahil olduğu çok yönlü bir savaşın parçasıdır." diye konuştu.
Fotoğraf: Anas Zeyad Fteha/AA
Basının uğradığı maddi zarar
Yaklaşık 19 aydır devam eden soykırım nedeniyle medya sektörünün 400 milyon dolar civarında zarara uğradığını belirten Sevabite, maddi zarar gören yerler arasında medya kuruluşlarının merkezleri ile şubeleri, uydu kanalları, radyo istasyonları, haber ajansları ve medya eğitim merkezlerinin de olduğunu bildirdi.
Sevabite, 12 basın ve 23 dijital yayın organı, 11 radyo istasyonu, 4'ü yerel, 12'si yurt dışında olmak üzere 16 uydu kanalı, 5 büyük ve 22 küçük matbaa, basın özgürlüğü alanında faaliyet gösteren 5 meslek kuruluşu ve sendikanın tamamen veya kısmen yıkıldığını açıkladı.
Filistinli yetkili, soykırım ve katliamlara rağmen Gazze Şeridi'nde 143 farklı medya kuruluşunun faaliyet göstermeye devam ettiğini aktardı.
"Basın özgürlüğü, gazetecileri koruma becerisiyle ölçülür"
İsrail ordusunun, soykırımın başlangıcından bu yana medya kuruluşlarına ait logolu yayın araçları, ekipmanları ile onlarca kamerayı da hedef aldığını söyleyen Sevabite, "Uluslararası toplum, gazetecilerin sistematik olarak öldürülmesi karşısında sessiz kalırsa, medya özgürlüğünden bahsetmenin bir anlamı kalmaz. Basın özgürlüğü, konuşmalarla veya demeçlerle değil, gazetecileri koruyabilme ve onlara haber yapma özgürlüğü tanıyabilme becerisiyle ölçülür." dedi.
Filistinli yetkili, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi ve Sınır Tanımayan Gazeteciler başta olmak üzere basın özgürlüğü ve insan haklarıyla ilgili uluslararası örgütleri, Filistinli gazetecilerin hedef alınmasını durdurmak, bu suçlarla ilgili bağımsız uluslararası soruşturmalar açmak ve faillerinin uluslararası mahkemelerde yargılanması için acil ve etkili adımlar atmaya çağırdı.
Sevabite, uluslararası toplumun, İsrail'in işlediği bu suçlar karşısındaki sessizliğinin, bu saldırıların devamı için kılıf oluşturduğunu ve evrensel insani değerleri tehdit ettiğini kaydetti.
Gazeteci ölümlerindeki artış, saldırıların "kasıtlı" olduğunu gösteriyor
Filistin İnsan Hakları Merkezi, 26 Nisan'da yaptığı açıklamada, İsrail'in, Gazze'de gazetecileri, korkutup soykırımı aktarmalarını engellemek amacıyla "kasıtlı" olarak hedef aldığını, ölen gazeteci sayısında yaşanan artışın da bu gerçeği şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtladığını belirtti.
Gazetecilerin büyük çoğunluğunun savaş ve keşif uçaklarının düzenlediği hava saldırılarında ya da keskin nişancı ateşiyle öldürüldüğüne değinilen açıklamada, gazetecilerin kasten öldürülmesinin, Uluslararası Ceza Mahkemesini (UCM) kuran Roma Statüsü'nün 8'inci maddesine göre, Mahkeme'nin yargı yetkisine giren bir "savaş suçu" olduğuna işaret edildi.
Basın ve ifade özgürlüğünün, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 19. maddesi başta olmak üzere uluslararası insan hakları hukuku uyarınca garanti altına alındığı kaydedilen açıklamada, İsrail'in gazetecilere ve onların ailelerine karşı işlediği suçların cezasız kalmasının onu daha fazla suç işlemeye teşvik ettiği vurgulandı.
İsrail’in hedefindeki Gazzeli gazeteciler, canları pahasına gerçeği aktarmaya çalışıyor
İsrail’in 7 Ekim 2023’te başlattığı saldırılardan bu yana, basın mensupları için Gazze, dünyanın en tehlikeli yerlerinden biri haline geldi.
Kameralar hedefe kondu, kalemler susturulmak istendi. İsrail’in doğrudan gazetecileri hedef aldığı saldırılarda bugüne kadar 213 gazeteci hayatını kaybetti, yüzlercesi yaralandı ya da tutuklandı. Gazze’de basın mensubu olmak artık sadece mesleki bir görev değil, her an ölüm riski taşıyan bir direnişe dönüştü.
"Gazeteci olduğumuz için hedef alınıyoruz"
Filistinli gazeteci Sami Şehade, AA muhabirine muhabirine, "Gazeteci artık sadece görüntü çeken biri değil, hedef tahtasındaki isim. Kamerayı taşımak bile ölüm nedeni." dedi.
İsrail saldırısında bir bacağını kaybeden Şehade, hala tedaviye ulaşamadığını ve seyahat yasağı nedeniyle yurt dışına çıkamadığını belirterek, "Bugün, gazetecilerin onurlandırılması gereken bir günde, biz hala hayatta kalmaya çalışıyoruz. Gazetecileri korumak için konulan yasalarda, uluslararası toplumun ve yetkili mahkemelerin bize adalet sağlamasını umut ediyorum." diye konuştu.
"Gazeteciler canlı yayında yakılıyor"
Gazze’de görev yapan ve Anadolu Ajansı (AA) için de çalışan gazeteci Remzi Mahmud, saldırılarda ailesinin 19 ferdini kaybettiğini paylaştı.
Mahmud, "Eşim, kızım, annem ve kardeşlerim aynı saldırıda öldü. Bir yıldan fazladır enkaz altındaki cesetlerine ulaşamıyorum." dedi.
Gazze’de gazetecilik yapmanın adeta canlı yayında ölmek anlamına geldiğini söyleyen Mahmud, "Bugün, Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nün artık bir anlamı kalmadı. İsrail'in işlediği suçlar cezasız kalıyor ve biz her gün biraz daha yok ediliyoruz." ifadelerini kullandı.
"İsrail, gazetecileri susturmak için sistematik plan uyguluyor"
Gazeteci Muti Misbah da İsrail’in gazetecileri hedef almasının artık bir tesadüf olmadığını, bunun "Filistin anlatısını susturmak ve gazetecilerin İsrail’in gerçek yüzünü dünyaya göstermesini engellemek için yürütülen sistematik bir plan" olduğunu belirtti.
Gazze'de çalışan gazetecilerin "her an ölüm tehlikesiyle karşı karşıya" olduklarını vurgulayan Misbah, ancak Filistinli gazetecilerin görevlerini yerine getirmeye devam ettiklerini belirterek, mücadelelerini sürdürebilmek için desteğe ve dayanışmaya ihtiyaç duyduklarını kaydetti.
"Gazetecilik suç değildir"
Gazetecilerin toplandığı bir merkezde, genç gazeteci Muhammed Cerbu da mikrofonunu tutarak, Gazze'deki 2 milyonun üzerindeki Filistinli ile birlikte yaşadığı zor durumu dünyaya iletmeye çalıştı.
Kaybettikleri meslektaşlarının bugün kendileriyle olmasını dilediklerini dile getiren Cerbu, "Biz onların mesajını devam ettirmek için buradayız. Bu anmanın, savaşın durduğu bir zamanda yapılmasını ummuştuk. Bugün bir kez daha sesimizi yükseltiyoruz: Savaşı durdurun, bize hikayemizi aktarma hakkımızı bırakın." ifadelerini kullandı.
Gazze'deki gazeteciler, teknik ekipmanlar ve iletişim cihazlarından, hukuki korumaya kadar, uluslararası toplumdan, kendilerine gerekli koruma sağlanmasını ve işlerini yapabilmeleri için temel ihtiyaçlarının temin edilmesini istedi.
Bölgedeki gazeteciler, "Gerçekleri aktarmak bizim hakkımız. Kameramızı, kalemimizi susturmayın. Gazetecilik bir suç değildir!" sözleriyle dünya kamuoyuna açık bir çağrıda bulundu.
400 milyon dolarlık medya kaybı
Gazze’deki medya sektörünün uğradığı maddi zarar da büyük.
Gazze Hükümeti Medya Ofisi Genel Müdürü İsmail es-Sevabite, İsrail saldırılarının medyaya verdiği zararların yaklaşık 400 milyon doları bulduğunu belirtti.
Sevabite, "İsrail, medya merkezlerini bombalayarak sesimizi kısıyor. Bu bir savaş suçudur. Gazeteciler savaş suçu kapsamında öldürülüyor." sözlerine yer verdi.
Filistin İnsan Hakları Merkezi ise 26 Nisan’daki açıklamasında İsrail’in gazetecileri kasıtlı şekilde hedef aldığını belirterek, bu durumun Roma Statüsü’ne göre savaş suçu olduğunu hatırlattı.
Merkez açıklamasında, "Gazetecilerin çoğu savaş uçaklarıyla ya da keskin nişancılarla öldürüldü. Bu bilinçli ve sistematik bir cinayet politikasıdır." ifadelerine yer verdi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.