Dolar
40.66
Euro
47.25
Altın
3,365.66
ETH/USDT
3,624.50
BTC/USDT
114,241.00
BIST 100
10,879.66
Analiz

ABD-Hindistan ilişkilerinde "işlemsel diplomasi dönemi": ABD’nin Asya politikası değişiyor mu?

Trump, Hindistan’ı kısa vadede cezalandırırken, orta ve uzun vadede onu kendi diplomatik modeline ve ikili ilişki tarzına entegre etmeye çalışıyor.

Dr. Kadir Temiz  | 06.08.2025 - Güncelleme : 06.08.2025
ABD-Hindistan ilişkilerinde "işlemsel diplomasi dönemi": ABD’nin Asya politikası değişiyor mu?

İstanbul

Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Başkanı ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Kadir Temiz, ABD Başkanı Donald Trump’ın Hindistan üzerine yaptığı son açıklamaları ve bu durumun ABD’nin Asya politikasına etkilerini AA Analiz için kaleme aldı.

***

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

ABD Başkanı Donald Trump'ın Hindistan'a yönelik yaptığı açıklamalar, ABD'nin Asya politikasındaki önceliklerin ve diplomatik tarzın yeniden şekillenmeye başladığını gösteriyor. Trump, Hindistan’a yüzde 25 oranında yeni gümrük vergileri uygulayacağını duyururken, aynı zamanda Hindistan ile ilişkilerinde hem ekonomik hem de güvenlik dengesini ifade eden bir denklem ortaya koydu. Bu çıkış, yalnızca ikili ticaret ilişkilerinin değil, aynı zamanda ABD'nin Asya’daki genel stratejik mimarisinin de yeniden tartışılmasına neden oluyor.

Trump’ın dış politikası, klasik ittifak yapılarına dayanmaktan çok koşullara bağlı ve pazarlık esasına dayalı "işlemsel (transactional) diplomasi" ile karakterize edilebilir. Kalıcı stratejik ortaklıklar yerine, her durumu kendi bağlamında değerlendiren ve önceliklendiren bu yaklaşım ticaret, güvenlik ve diplomasi alanlarını birbirinden ayrıştırarak müzakereye açıyor. Bu strateji, şimdilik ABD’nin Asya politikasında yapısal bir değişim yaratmasa da öncelikler ve ilişki biçimi bakımından önemli bir kırılmaya işaret ediyor. Kısa vadede çok sayıda gerilim üretme potansiyeli taşıyan bu strateji, orta ve uzun vadede ise ABD’nin çıkarlarını zamana yayarak korumayı hedefliyor.

Rusya faktörü ve Çin ile ilişkiler

ABD’nin Asya politikasının büyük güçler ayağında iki büyük rakip ve meydan okumayla karşı karşıya olduğu bilinen bir gerçek. Dolayısıyla, bölgedeki her taktik ve stratejik hamle büyük güç dengeleri ile birlikte bölge ülkelerini de yakından etkiliyor.

Trump’ın Hindistan’a yönelik bu hamlesi, ABD-Rusya ilişkilerinin yeniden gerilmeye başladığı bir döneme denk geldi. Ukrayna meselesi üzerinden Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i tam anlamıyla müzakere masasına çekemeyen Trump, Rusya ile olan ekonomik ilişkileri nedeniyle Hindistan’ı da uyarma ihtiyacı hissetti. Hindistan, özellikle enerji ve savunma alanlarında Rusya ile ilişkilerini korumakta kararlı bir tutum sergilerken bu durum Trump’ın "işlemsel diplomasi" tarzına uymuyor. Dolayısıyla yeni gümrük vergileri, Hindistan’ı cezalandırmaktan ziyade, onu ABD’ye daha yakın bir pozisyona çekme amacı taşıyor. Yani Trump, Hindistan’ı işlemsel ilişki modeline zorluyor ve ortak olunmayan alanları yeniden müzakere etmek istiyor.

Trump’ın Hindistan’a yönelttiği eleştiriler yalnızca Rusya bağlantısı ile sınırlı değildir. Son dönemde ABD ile Çin arasındaki sorunlarda da olumlu bir ivme yakalandı. Çin tarafından gelen haberler de başta ticari ilişkiler olmak üzere teknolojik rekabet gibi konularda şimdilik bir yumuşama dönemine girildiğini doğruluyor. ABD tarafında her ne kadar Çin’e yönelik gümrük vergileri ve Çin karşıtı diplomatik söylem devam etse de son dönemdeki bu yumuşama iki ülke arasında bir uzlaşmanın habercisi olarak okunabilir.

Ancak Hindistan için aynı durum söz konusu değildir. Hindistan’ın Çin ile olan tarihsel sınır sorunları, Keşmir meselesi ve ekonomik rekabeti, onu Çin karşıtı bir pozisyona yerleştiriyor. ABD, bu durumdan bugüne kadar faydalanmış; Hindistan’ı Çin karşıtı oluşumlara entegre ederek Asya’daki denge politikasını sürdürmüştür. Ancak Trump’ın son çıkışı, Hindistan’ın Çin karşıtlığını cezalandıran bir ton taşıyor gibi görünüyor. Bu da özellikle Hindistan tarafından stratejik bir çelişki olarak okunuyor.

ABD’nin Asya politikasının Rusya ve Çin gibi iki büyük güç ile oluşturduğu bir ilişki biçimine dayandığı düşünülürse bunun bir çelişki değil açık bir stratejik tercih olduğu söylenebilir. Nitekim Trump’ın Hindistan’a yönelik bu hamlesi ABD’nin Asya politikasında kurmak istediği yeni strateji ile uyumludur.

ABD’nin Hindistan ile ilişkilerinin Rusya ve Çin ile bağlantısını gösteren bir örnek de BRICS üzerinden verilebilir. Örneğin ABD, BRICS yapısının genişlemesi, dedolarizasyon ve ortak para birimi tartışmalarını, doların küresel sistemdeki hakimiyetini tehdit eden gelişmeler olarak okuyor. Hindistan her ne kadar Çin ile stratejik rekabet içinde olsa da, BRICS platformunda bu iki ülke aynı çatı altında yer almaktadır. Trump’ın Hindistan’a yönelik eleştirilerinde bu çelişkili pozisyonun da etkisi olduğu söylenebilir. Ayrıca Trump’ın Pakistan hakkında yaptığı olumlu açıklamalar, ABD’nin uzun süredir Çin’in nüfuz alanına bıraktığı bu ülkeyi yeniden kazanma çabasının bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Bu durum, Hindistan’ın Keşmir konusunda daha da hassaslaşmasına neden olabilir.

Hindistan Trump modeline direnecek mi?

Trump’ın Hindistan’a yönelik açıklamalarının zamanlaması da dikkat çekicidir. Hindistan’ın, ABD’nin "işlemsel diplomasi" modeline tam anlamıyla entegre olmadığı, özellikle Rusya ve BRICS üzerinden farklı pozisyonlar aldığı bir dönemde bu açıklamalar gelmiştir. Trump, Hindistan’ı kısa vadede cezalandırırken, orta ve uzun vadede onu kendi diplomatik modeline ve ikili ilişki tarzına entegre etmeye çalışıyor. Hindistan’a yönelik gümrük vergilerinin duyurulduğu günlerde NASA ile Hindistan Uzay Araştırma Organizasyonu (ISRO) tarihteki ilk ortak Hint-Amerikan uzay operasyonunda uzaya bir radar sistemi fırlattı. Bu süreçte ilişkilerin nasıl evrileceği yalnızca ABD’nin değil, Hindistan’ın da bu yeni modele ne ölçüde adapte olacağıyla ilgilidir.

Trump’ın Hindistan’a yönelik bu açıklamalarının Hindistan’ın dahil olduğu büyük altyapı projelerini doğrudan tehdit ettiğine dair bir işaret görülmüyor. Aksine ABD-Hindistan ortaklığıyla yürütülen Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Koridoru (IMEC) projesi, işlemsel diplomasinin Orta Doğu ayağında görece uyumlu seyreden nadir alanlardan biri olarak değerlendirilebilir. Trump burada da klasik stratejik ortaklıklar kurmak yerine, projelere yönelik konjonktürel destekler vermeyi tercih ediyor. Bu nedenle, IMEC gibi projelerin Trump'ın açıklamalarından doğrudan etkilenmesi beklenmemelidir.

Trump'ın "işlemsel diplomasi" stratejisi

Özetle, Trump’ın Hindistan’a yönelik açıklamaları, ABD’nin Asya politikasında yapısal bir değişikliğe değil, "işlemsel diplomasi" modelinin yeniden devreye alınmasına işaret ediyor. Hindistan-ABD ilişkisinde iki temel mesele öne çıkıyor: Rusya ile olan ilişkilerin sınırlandırılması ve Çin’e karşı pozisyonun netleştirilmesi. Ancak Hindistan’ın Rusya ile ilişkileri stratejik bir derinliğe sahiptir ve Çin ile yaşadığı sınır sorunları ABD'nin müdahil olabileceği ölçüyü aşan bir boyuta sahiptir. ABD, Hindistan’ın Çin ile olan gerginliğini büyütmeden yönetmesini, aynı zamanda BRICS gibi platformlarda ABD karşıtı pozisyonunu sınırlamasını istiyor. Pakistan’a yönelik olumlu mesajlar da Hindistan’a yönelik dolaylı bir baskı unsuru olarak okunabilir. Sonuç olarak Trump, klasik stratejik ortaklıklar yerine kendi tarzı olan "işlemsel diplomasi" ile bu ilişkileri şekillendirmeye çalışıyor ve dünya da bu yeni ilişki modeline nasıl adapte olunacağını tartışmaya devam ediyor.

[Kadir Temiz, ORSAM Başkanı ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesidir.]

* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın