Atıkları dönüştüren huzurevi sakini bahçeyi sanat galerisine çevirdi
Bahçelievler Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi sakinlerinden 80 yaşındaki Özcan Çelen, çamaşır makinesi ve tekerlekli sandalye gibi atık eşyaları sanata dönüştürerek kurumun bahçesini heykeller, tablolar ve yapay havuzlarla donattı.

İstanbul
Meslek hayatında tornacılık ve kaynakçılıkla da uğraşan Çelen, gençliğinde resim ve heykel denemeleri yapsa da yaşam koşulları nedeniyle bu hobisini sürdüremedi.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Çelen, huzurevine yerleşmesinin ardından ortamın sağladığı imkanlar ve içinde taşıdığı sanatsal gücün etkisiyle üretime yeniden yönelerek, el becerisi ve hayal gücüyle tamamı atık malzemelerden havuz, insan ve asker figürleri, Atatürk büstleri ve çeşitli heykeller, tarihi eser görünümünde çeşme ve tablolar üretmeye başladı.
Çelen'in nesneleri dönüştürmesiyle huzurevi adeta bir sanat galerisine çevrildi.
Özcan Çelen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, eski mesleğinin hafif sanayi alanında olduğunu söyledi.
Sanatsal üretime çocuk yaşlarda başladığını, huzurevine yerleşince 20 yıllık aranın ardından üretime yeniden devam ettiğini anlatan Çelen, "Varoş bölgede büyüdüm. Fakir aile çocuğuydum, sokaklarda büyüdük. Bizim oyuncaklarımız yoktu. Tahta parçalarından çelik çomak oynardık. Akan suların önüne bir çamur koyar, baraj yapardık." dedi.
Çelen, "Küçük yaşlarımdan kumdan heykeller yapardım. Huzurevine 'Çalışma ortamını rahat bulacağım.' diyerek geldim. Birçok sergiler yaptım. Müdürümün bana çok büyük desteği var. Daha çok atık malzemelerden, geri dönüşümden istifade ediyorum. Hem bütçeye dokunmuyor hem de ortaya bir şeyler çıkarmış oluyorum. Binamızın içinde koridorda çok fazla tablom var. Topluma hitap edecek resimlere imza atıyorum. Şehit polis ve asker resimleri yapıyorum. Bunları askeriye ve emniyete hediye ediyorum."
80 yaşındaki Özcan Çelen, hiçbir atığı çöpe attırmadığına, hepsini farklı sanat eserlerinde değerlendirerek dönüştürdüğüne dikkati çekti.
Portre yapmayı çok sevdiğini belirten Çelen, "Huzurevinin bahçesi tamamen sanat meydanı. Çöpe gidecek malzemelerle bana uğruyor. 'Bu, işine yarar mı?' diyorlar. Ben de onlara 'Koy kenara, bakarız.' cevabını veriyorum. Bu sunta, demir olabiliyor. Burada su borularından çıkarılan demirlerle heykeller yaptım. Bir strafor köpük bile benim için dönüşüm oluyor. Onlarla yapay kayalıklar yaptım. Engelli arabası tekerleğinden su değirmeni yaptım. Ağacın kökü çöpe giriyordu. Onu attırmadım, süs havuzumda kullandım. Üstüne de atık telleri kullanarak leylek yaptım. Çamaşır makinesinin kazanının içine demirler koyarak yaptığım heykelde kullandım." diye konuştu.
"Ben tornacıyım, kaynakçıyım. Hiçbir şeyin eğitimini almadım." ifadelerini kullanan Çelen, 60 yaşından sonra dans dersiyle öğrenmeyi sürdürdüğünü söyledi.
Çelen, huzurevinin sağladığı fırsatlar ve destekler sonucu sanatına tekrar geri döndüğünü, her konuda kendinin ve bu tür şeylerle uğraşan arkadaşlarının desteklendiğini de sözlerine ekledi.
"Hiçbir şey burada çöpe gitmiyor"
Bahçelievler Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Sema Başer, huzurevinde kalan sakinlerin geçmiş hayatlarında yöneldikleri el becerilerine göre sanatla kendilerini geliştirme imkanları bulduklarını söyledi.
Başer, kurum sakinlerinden Özcan Çelen'in de resim, dans ve farklı sanat dallarına ilgisi olduğunu, profesyonel şekilde bunları icra ettiğini belirterek, "Bu huzurevinde hiçbir şey çöp olmuyor, her şey dönüşüyor. Özcan Bey, örneğin bozulan çamaşır makinesinin kazanını çıkartarak onu bir heykele dönüştürdü. Atık durumdaki sandalyelerin tekerleklerini süs havuzunda değirmene çevirdi. Bu tür atık şeyleri dönüştürerek yeniden kazandırıyor. Bu şekilde hem kendine katkı sağlıyor hem de ziyarete gelen misafirlerimize farklı bir atmosfer sunuyor." dedi.
Dışardan alınacak sıfır malzeme yerine eskileri dönüştürüp ihtiyaçları karşıladıklarının altını çizen Başer, bahçede kullanılan her şeyin dönüşümden elde edildiğini dile getirdi.
Başer, huzurevi bahçesinde aynı zamanda bir de bostan kurduklarını, sakinlerin domates, salatalık, karpuz, kavun, kabak yetiştirerek birlikte zaman geçirebildiklerini ve sosyalleştiklerini aktardı.
Huzurevi sakinlerinin sanatsal ve tarımsal faaliyetlerle ilgilenirken aidiyet duygularının da geliştiğine işaret eden Başer, şunları kaydetti:
"Sevdiği işle uğraşırken buraya ait olduğunun, burada yaşamına devam ettireceği bilincine varıp, çok daha mutlu oluyor. Bazı sakinlerimiz de kağıt katlama sanatıyla eski dergilerden kalemlikler ve çantalar üretiyor. Bizim ana temamız hem ekolojik ortama katkı sağlamak hem de sakinlerimizin birbirleriyle paylaşma duyguları ve sosyalleşmelerini geliştirmek. Ziyarete gelenler bahçemizi gördüklerinde çok mutlu oluyor. Huzurevimizin bahçesi hem sanat galerisine döndü hem de tarımsal üretim yeri haline geldi. İstiyoruz ki bu tür şeyler başka yerlerde de çoğalsın, insanlar arasındaki paylaşım duygusunu artsın."
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.