Dolar
42.33
Euro
49.05
Altın
4,067.69
ETH/USDT
3,104.70
BTC/USDT
92,724.00
BIST 100
10,728.60
Politika

Dışişleri Bakanı Fidan: Ermenistan'la normalleşmeye hazırız

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Azerbaycan'la Ermenistan nihai barış anlaşmasına imza attıkları zaman biz Ermenistan'la normalleşmeye hazırız." dedi.

Büşranur Keskinkılıç, Mehmet Şah Yılmaz, Aykut Yılmaz  | 18.11.2025 - Güncelleme : 18.11.2025
Dışişleri Bakanı Fidan: Ermenistan'la normalleşmeye hazırız Fotoğraf: Murat Gök/AA

Ankara

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ermenistan'la normalleşmeye ilişkin, Türkiye'nin bu konuyla ilgili defalarca ilan edilmiş bir politikasının olduğunu belirterek, "Azerbaycan'la Ermenistan nihai barış anlaşmasına imza attıkları zaman biz Ermenistan'la normalleşmeye hazırız." dedi.

Fidan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Bakanlığının 2026 yılı bütçesine ilişkin yapılan görüşmelerde milletvekillerinin sorularını ve eleştirilerini yanıtladı.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

Çeşitli fikirlerin varlığının demokrasinin bir gerçeği olduğunu vurgulayan Fidan, "Herkesin farklı bulduğu bir yer var ama ortak olan husus herkes Türkiye'nin iyiliğini, daha iyi olmasını istiyor." diye konuştu.

Fidan, milletvekillerinin Özel Kalem Müdürlüğü'ne fazla bütçe ayrılması eleştirilerine ilişkin, şu yanıtı verdi:

"O para, şimdi önergeyle değiştireceğiz, yapılacak NATO Zirvesi'nin parasını nereye koyalım demişler, Özel Kalem'e koymuşlar. Antalya Diplomasi Forumu'nu da oraya koymuşlar. Bu paralar, oraya ait paralar. Şimdi arkadaşlara dedim, ben onu orada görmek istemiyorum. Ne gerekiyorsa yapın, atın. Protokol Genel Müdürlüğünün bütçesine atın onları. O kadar parayla zaten bir işimiz yok. Parayla bir işimiz yok."

Fidan, Dışişleri Bakanlığı bünyesindeki kadrolar konusunda eleştiriler ve tespitler olduğuna işaret ederek, "Şu anda Dışişleri Bakanlığı'nın herhalde bütün genel müdürleri yanımda görev yapan... Liyakatten bahsettiler, dışarıdan atama vesaire. Şu anda diplomatik konularla ilgili genel müdürlerin ve genel müdür yardımcılarının hepsi kariyerden gelen arkadaşlar." dedi.

Dışişleri Bakanlığı'nda genel müdür olarak görev yapan ve bunların arasından büyükelçilik sırası gelip büyükelçi olmayan kimsenin bulunmadığını dile getiren Fidan, "Dışarıdan büyükelçi atamayla ilgili konu, siyasi tasarruf ve irade meselesi başka bir tartışma konusudur demokrasilerde. Fakat bunu yaparken, burada kimin önünü tıkıyorsunuz? Bizim Bakanlığımızda genel müdür olmuş, sırasını tamamlamış, atanmamış insan yok. Genel müdür yardımcısı olmuş, sırası gelmiş, atanmamış insan yok." diye konuştu.

Fidan, Bakanlıkta daimi olması gereken ve uzmanlık gerektiren birimler için dışarıdan atama yapıldığını belirterek, "Bu benim bu vatana borcum. Bu Bakanlıkta sırf makam vermek için birisine bir şey verilmez. Bir bilgi işlemci atayacaksanız, bilgi işlemci getirirsiniz. Diplomat yapmazsınız. Bu işin raconu budur." ifadelerini kullandı.

Milletvekillerinin Dışişleri Bakanlığı bünyesinde çalışan kadın sayısının azlığına değinmesi üzerine Fidan, şunları kaydetti:

"Herhalde sistem içerisinde en fazla kadın yönetici ve kadın personel yüzdesi olan bakanlık, Dışişleri Bakanlığı. Ve ben geçen sefer de söyledim, ilk defa ve ilk defa Dışişleri Bakanlığı tarihinde ben Bakan olduktan sonra en üst unvana gururla bir meslektaşımızı Berris Hanım'ı (Dışişleri Bakan Yardımcısı Ayşe Berris Ekinci) kariyerden atadık. Daha önce o unvana gelmiş bir kadın meslektaşımız olmadı."

Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı

Dışişleri Bakanlığı'nı Güçlendirme Vakfı'na ilişkin soruya yanıt veren Fidan, şunları söyledi:

"Vakıf, Meclisin onaylamasından sonra hayata geçti. Fakat Cumhuriyet Halk Partisi'ndeki milletvekillerimiz bunu aldılar, Anayasa Mahkemesi'ne götürdüler. Sayın Vekilin yerinde bulduğu ve cevabını sorduğu faaliyetlerle ilgili konuların hepsini Anayasa Mahkemesi'ne götürdüler, bütün maddelerin hemen hemen iptali için. Ben bunu yakından takip ettim, gittim, mesai ayırdım. Anayasa Mahkemesi'nin heyetinin üyesi önüne çıktım. İki buçuk saat bütün maddelerle ilgili, iptal istenen bütün maddelerle ilgili bizim buna neden ihtiyacımız var? Yani biz bunu isterken perspektifimiz neydi, niyetimiz neydi? Onu anlattım. Yüksek mahkeme bunu not aldı. Herhalde kendileri karar vereceklerdir."

Fidan, Vakıf'ın kurulduktan hemen sonra faaliyetlerine başladığını ve daha sonra da bir şirket kurduğunu söyleyerek, şu ifadeleri kullandı:

"Bu ticari faaliyetlerin özellikle vize ile ilgili faaliyetlerin yapılması aslında önemli. Vize ile ilgili işlemler daha önce yine Meclisimiz tarafından geçirilen bir kanunla belli şirketlere veriliyordu. Bu şirketler kazandıkları gelirin bir kısmını Maliyeye gönderiyorlardı, Dışişleri'nde kullanmak üzere. Geri kalan gelirleri kendilerinde kalıyordu. Biz de dedik yani böyle bir alan var. Bakanlığımızın da gelire ihtiyacı var belli alanlarda, onun için bir vakıf üzerinden hem diğer teşkilata desteği hem de bu vize gelirlerinden istifadeyi hayata geçirelim."

Vize şirketinin kurulduğunu aktaran Fidan, "Bu şirket diğer şirketlerle şu anda görüşmeler halinde. Yürütülen çalışmalar var. Çünkü şirketlerin önceden yapılmış 2026'dan sonra bitecek olan sözleşmeleri var. Bizim de kuruluş aşamalarımız yeni bitiyor." dedi.

Fidan, Vakıf'la sadece gelir elde etmenin değil aynı zamanda vize sürecine disiplin ve kontrol getirilmesinin hedeflendiğini kaydederek, "Türkiye'ye her yıl 60 milyondan fazla insan geliyor. Bu gelen insanların birçoğu vize uygulamasıyla geliyor. Gerçi Turizm Bakanımız mümkün olduğunca benden vizeyi kaldırmamı istiyor birçok ülkeye. Onunla da zaman zaman istişarelerimiz oluyor. Ama biz de vize verirken açıkçası bizden vize isteyen ülkelerin perspektifiyle yaklaşıyoruz." diye konuştu.

Türkiye için vize meselesinin önemli olduğunu vurgulayan Fidan, şöyle konuştu:

"Bunu daha iyi nasıl yönetiriz diye ilk defa daha önce olmayan bir şey yaptık. Bütün başkonsoloslarımızı topladık. Biliyorsunuz iki sene önce geçirdiğimiz 1 No'lu kararla teşkilat yapımızı değiştirmiştik. Konsolosluk hizmetlerini yürüten ayrı bir genel müdürlük, vize işlemlerini yürüten de ayrı bir genel müdürlük kurduk ki yabancılara ve Türk vatandaşlarına yönelik hizmetleri uzmanlık alanı olarak birbirinden ayırdık."

Başkonsoloslar Konferansı'yla çok detaylı bir çalıştay yapıldığını hatırlatan Fidan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir tane kapı var vizeyle ilgili problemimizin olduğu; Avrupa Birliği (AB) kapısı. Gittiğiniz yirmi yedi ülkenin hepsi AB'ye müracaat. Bu ülkelerin kendilerinden bir inisiyatifi yok. Hepsi ortak veri tabanından, ortak kriterlerle, ortak kontrol mekanizmalarıyla ve kotalarla vize veriyorlar. Dolayısıyla 'Biz her ülkeye gittik, pasaportumuz itibarsızlaştı, yüzümüze kapılar kapanıyor.' ifadesi, biraz buradan abartmaya doğru gidiyor."

AB'nin bir irade ortaya koyması lazım

Fidan, AB'nin getirdiği vize sınırlamasının nedeninin, yine AB'in kendi içerisindeki göç meselesinin inanılmaz derecede iç siyasi denklemi değiştiren bir husus olduğunu kaydetti.

Fidan, şöyle devam etti:

"Aşırı sağın yükselmesini göçmen hareketlerine bağlamışlar. Özellikle Müslüman göçmen hareketlerine, belli Müslüman ülkelerden göç almasına. Şimdi Avrupalı tırnak içerisinde modern olduğu için ben Müslüman istemiyorum diyemiyor. Belli ülkeleri açıktan zikredemiyor. Onun için adı konmamış örtülü bir takım uygulamalar getirebiliyor. Biz bunları arazide birebir tespit edip üstüne giderek Avrupalı muhataplarla bir yere getirmeye çalışıyoruz. Ama burada tabii ki sürecin bu kadar karşılıklı bağımlılık yetiştirdikten sonra olması gereken aşaması vize serbestisi aşaması olmalıymış."

Avrupa ülkeleriyle Türkiye arasında fazlaca işbirliği ve sosyal, öğrenci ve iş insanı hareketliliği olduğuna işaret eden Fidan, "Bu hareketliliği mümkün kılacak tek şey vize serbestisi. Avrupa da bunun bilincinde ama kimlik politikasından dolayı Avrupa, Türkiye ile olan ilişkilerinde belli konuları askıya almış durumda." dedi.

Fidan, hem Suriye'deki olayların hem de Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin ortaya koyduğu diplomatik duruşun, Avrupa'nın Türkiye'ye karşı bir takım tavırlar almasına sebep olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Avrupa Birliği ile ilgili, üyeliğimizle ilgili gündeme getirilen hususlar var. Genel manada onlara da cevap vermek istiyorum. Avrupa Birliği fasılları açtığı zaman, bizi fasıllardaki kriterler üzerinden değerlendirmesi kadar normal bir şey yok. Fasıl açar der ki 'Senin şuran hatalı şunu düzelt, şuran hatalı bunu düzelt veya bunları beraber götürelim.' Fakat bu irade yok değerli milletvekilleri. Yani 2007'de bu irade donduruldu. Lütfen bunu anlayalım."

Bakan Fidan, AB'nin Müslüman bir ülkeyi kendi içlerine almama konusunda bir irade ortaya koyduğunu belirterek, "Avrupa'nın iki itici gücü; Fransa daha net irade koydu, Almanya burada sessiz kaldı." dedi.

AB'nin Türkiye'ye üyelik vermek istediği sürece yeniden evrilmeyecek bir durum olmadığını söyleyen Fidan, şöyle konuştu:

"Belli hatalarımız yok mu? Hatalarımız var. Düzeltilemez mi? Rahat düzeltilir. Ama bu bizim AB ile olan üyelik ilişkisinde karşılaştığımız anomaliyi değiştirmiyor. Bunların ilk önce bir irade ortaya koyması lazım. Demeli ki 'Biz Türkiye'yi şu gerekli şartları karşıladığı zaman kendi içimize almaya hazırız. Biz sadece ulus üstü bir yapı değil, medeniyetler üstü bir yapı olmaya ve 21. yüzyılda insanlığın ihtiyaç duyduğu vizyonu ortaya koymaya hazır bir yapıyız. İnsanlığı daha ileri taşıyacağız. Farklı medeniyetlerin bir arada durduğu ama aynı uygulamaya, esaslara tabi olduğu bir ortama biz hazırız.' diyecek bir irade olacak ki biz oradan gidelim yolumuza. Böyle bir irade vardı da biz gitmedik değil."

"Ermenistan'la normalleşmeye hazırız"

Fidan, bazı milletvekillerinin Gezi Parkı davası hükümlüsü Osman Kavala'ya ilişkin sorular yöneltmesi üzerine, şunları kaydetti:

"Yani Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Avrupa Konseyi'nin bu davalardan dolayı ortaya koyduğu sıkıntı var. Ben size daha önce de söyledim. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri'ne ifade ettim. Bu davayı ilk siyasallaştıran siz oldunuz. Bunu mahkeme sokaklarından parlamento koridorlarına siz taşıdınız, biz taşımadık. Davayı siyasallaştıran biz olmadık. Siz oldunuz."

Fidan, Türkiye- Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesine ilişkin Türkiye'nin normalleşme konusuyla ilgili defalarca ilan edilmiş bir politikasının olduğunu söyledi.

"Azerbaycan'la Ermenistan nihai barış anlaşmasına imza attıkları zaman biz Ermenistan'la normalleşmeye hazırız. Bunu önce deklare ettik. Ermenistan'ın bölgede barış için bu kadar istekli olmasının en büyük sebebi, Türkiye ile ilişkileri normalleştirmesine ilişkin, bizden bir irade beyanı görmesi." diyen Fidan, Ermenistan'ın Türkiye'yle ilişkilerinin normalleşmesi, sınırın açılması ve ekonominin canlanması meselesinin kendileri için önemli olduğunu kaydetti.

Fidan, Güney Kafkasya'da özellikle donmuş bir çatışma istemediklerini belirterek, "Biz ilişkileri şu an itibariyle normalleştirirsek, Ermenistan'ın elinden Azerbaycan'la barış anlaşmasını imzalaması için gerekli olan en büyük nedeni almış olacağız. Dolayısıyla bölgede bir donmuş savaşla karşı karşıya kalma ihtimalimiz var. Biz bunu istemiyoruz." şeklinde konuştu.

İki ülkenin Washington'da anlaşmaya paraf attıklarını aktaran Fidan, anlaşmada olmayan iki tane hususun bulunduğunu, bunlardan birisinin Zengezur Koridoru meselesi, ikincisinin ise Ermeni anayasası ile ilgili bazı hususlar olduğunu, bu hususların aşılması ve Azerbaycan'ın nihai anlaşmaya imza atmasıyla, Türkiye'nin de Ermenistan ile sınır kapılarını açacağını söyledi.

Fidan, şöyle devam etti:

"(Zengezur Koridoru) Arazi Ermenistan'da talep eden Azerbaycan. Birleştirilecek olan toprak da Nahçıvan'la Azerbaycan. Biz burada tarafların kolaylaştırıcısı ve Avrupa'dan gelen transit rotanın en büyük aslında kara parçasını teşkil eden, bizim için de buraya ihtiyaç var. Normalde biz kendi ticaretimizi şu an itibariyle Zengezur Koridoru olmadığı için Gürcistan üzerinden ve İran üzerinden Orta Asya'yla, Kafkasya'yla ve Rusya'yla olan kara yolu ticaretini hayata zaten geçiriyoruz. Deniz yolu da kullanıyoruz Rusya limanlarına, Karadeniz'den ve diğer yerlerden. Savaştan önce daha çok kullanıyorduk. Zengezur Koridoru şu anda özellikle Azerbaycan ve Ermenistan arasında tartışması devam eden bir konu."

Fidan, komisyonda devam eden bütçe görüşmeleri esnasında DEM Parti milletvekillerinin Kıbrıs meselesine ilişkin kapsamlı bir açıklama yaptığını hatırlatarak, "DEM'in Kıbrıs konusunda kapsamlı bir açıklama yapması aslında konuların nereye geldiğini de gösteriyor. Güzel bir şey. Yani ilk defa Suriye dışında bir şey konuştunuz. Onun için tebrik ediyorum." ifadelerini kullandı.

Fidan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin varlığının kendileri için tarihsel bir zorunluluk olduğunu vurguladı.

"Parayla zaten işimiz yok"

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bir milletvekilinin Özel Kalem'in bütçesine ilişkin eleştiride bulunduğunu hatırlatarak, bu konuya ilişkin bir önerge verileceğini belirtti.

Fidan, şunları kaydetti:

"Yapılacak NATO Zirvesi'nin parasını nereye koyalım demişler, Özel Kalem tertibine koymuşlar. Antalya Diplomasi Formu'nu da oraya koymuşlar. Bu paralar oraya ait paralar. Arkadaşlara 'Onu, orada görmek istemiyorum, ne gerekiyorsa yapın. Protokol Genel Müdürlüğü'nün bütçesine atın. Parayla zaten işimiz yok.' dedim."

Komisyon Başkanı Mehmet Muş da söz konusu önergenin divana ulaştığı bilgisini verdi. AK Parti milletvekillerinin imzasını taşıyan önerge, komisyonda oy çokluğuyla kabul edildi.

Kabul edilen önerge ile 2026 yılında Türkiye'nin ev sahipliğinde gerçekleştirilecek NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi için kullanılmak üzere belirlenen ödenek, Protokol ve Diplomatik İşlemler Genel Müdürlüğü bünyesindeki ilgili tertibe aktarıldı.

Komisyonda daha sonra Dışişleri Bakanlığının yanı sıra Avrupa Birliği Başkanlığı ve Türk Akreditasyon Kurumunun 2026 yılı bütçeleri kabul edildi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.