Dr. Cem Sökmen, İstanbul'un kültürel iletişim mekanlarını anlattı
Kırklareli Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi Dr. Cem Sökmen, "İbn Haldun Akademi 2025" kapsamında "Osmanlı'dan Cumhuriyet'e İstanbul'un Kültürel İletişim Mekanları" başlıklı bir sunum yaptı.

İstanbul
İlk olarak 2023'te "Estetik", geçen yıl ise "Seyreltilmiş Zamanlar" temalarıyla gerçekleştirilen akademi programı bu yıl "Geliştiren Kültür ve İklim" temasıyla İbn Haldun Üniversitesi Külliyesi'nde gerçekleştiriliyor.
Sökmen, "Osmanlı'dan Cumhuriyet'e İstanbul'un Kültürel İletişim Mekanları" başlıklı sunumunda, kahvehane ve kıraathanelerin tarihsel ve kültürel olarak önemli bir sosyalleşme mekanı olarak hizmet verdiğini söyledi.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
İstanbul'da "Suriçi" olarak ifade edilen bölgenin kadim bir anlamı olduğuna işaret eden Sökmen, "Çorlulu Ali Paşa Medresesi, Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (İLESAM) ve Türkiye Yazarlar Birliğinin (TYB) olduğu mekanlar, bu bölgenin önemli mekanlarından birkaçıdır. İstanbul Üniversitesinde lisansımı tamamladım ve bu mekanlara sık sık gittim. Orada kıymetli isimlerle tanıştım. Bu yerler birçoğumuz için okul dışında vakit geçirdiğimiz ve kendimizi geliştirdiğimiz yerlerdi." dedi.
İlerleyen zamanda bu sosyalleşme mekanlardaki deneyime odaklandığını dile getiren Sökmen, "İstanbul'un kültürü, tarihi ve gündelik hayatına dair okumalar yaptım. Geniş bir kültürel tarihe sahip bu mekanların ortaya çıkış ve değişimine odaklandım. Bütün bu araştırmalarla kahvehane ve kıraathanelerin, kültürel aktarım söz konusu olduğunda çok önemli bir anlama sahip olduğunu gördüm." ifadelerini kullandı.
"İstanbul'daki ilk kahvehane 1554'te açılıyor"
Cem Sökmen, kahvehanelerin 1500'li yılların başında ortaya çıktığını ifade ederek, şu bilgileri verdi:
"Kahvehaneler, kahve bitkisinin bulunmasıyla ortaya çıkıyor. İstanbul'daki ilk kahvehane 1554'te açılıyor. İstanbul, Suriçi, Üsküdar ve Eyüpsultan'dan ibaret olan ve 1950'lerin başına kadar nüfusu 1 milyonu aşmayan bir şehir. Şehir temel olarak ev, cami ve çarşıdan oluşuyor. Bugünkü bildiğimiz anlamda meydanlar ise o dönem söz konusu değil ve bu mekanlar, 19. yüzyılda şehrin değişmesiyle ortaya çıkıyor. Kıraathaneler de buna paralel olarak başlangıçta meydanların oluşmasıyla kuruluyor. Bu da geleneksel gündelik yapının değişimi anlamına geliyor. Kıraathaneler, böyle bir zamanda bir sosyalleşme mekanı olarak hayatımıza giriyor."
Kahvehanelerle kıraathaneler arasındaki farkın önemine de dikkati çeken Sökmen, şöyle devam etti:
"Neden kahvehane varken, farklı bir form gelişim gösteriyor? Ben, bu sorunun peşinden gittim. Beyazıt Meydanı'nda 1850'lerde Sarafin Efendi adlı Ermeni bir vatandaş kendi ismiyle anılan bir kıraathane kuruyor. Burada İstanbul'da yayımlanan gazetelerin yanı sıra Avrupa'daki gazete ve dergiler de yer alıyor. Eski dergiler ve gazeteler burada birikiyor, söz konusu mekan, kültürel bir merkeze dönüşüyor ve mekanın müdavimleri oluşuyor. Kıraathaneler insanların bir araya geldiği kültürel bir havza olarak ortaya çıkıyor."
Sökmen, kahvehaneden kıraathaneye dönüşümün önemli ve herkese hitap eden bir anlama sahip olduğunun altını çizerek, "Bu nedenlerinin bir tarafında 2. Mahmut'la başlayan modernleşme hareketi vardır. Tıbbiye, harbiye ve mühendislik okulları bu dönemde açılıyor. Burada yeni bir kuşak ortaya çıkıyor, okur yazarlık artıyor ve bu insanlar kıraathanelere gidiyor. Kısacası yeni dönem, yeni olay ve yeni mekanları, bu mekanlar ise yeni insanları ortaya çıkartıyor. Bab-ı Ali, Beyazıt, Şehzadebaşı ve Beyoğlu, İstanbul'un kıraathane merkezleri olarak karşımıza çıkıyor." dedi.
"Kıraathaneler, yeni gelişen siyasal ve kültürel ortamın mekanları olarak önemli bir role sahip olmuştur"
Söz konusu mekanların yalnızca "okuma" anlamında değil, farklı sosyalleşme pratikleri için de bir merkez olarak kullanıldığını belirten Dr. Cem Sökmen, "Fevziye Kıraathanesi, Türkiye Futbol Federasyonunun ilk mekanıdır. Ayrıca burası hem tiyatro hem de konferansların düzenlendiği bir kültürel odaktır. Beyazıt Meydanı'nda bulunan 'Küllük' daha sonra bu mekanın yerini alan 'Marmara Kıraathanesi', yazar ve okurlar için bir buluşma yeri olmuştur. Tıpkı bunun gibi Beyoğlu'ndaki Baylan Pastanesi de bir çekim merkezi olarak önemli bir anlama sahip olmuştur." diye konuştu.
Sökmen, kahvehane ve kıraathanelerin, uzun bir dönem boyunca bilgi ve haberleşme şebekeleri olarak önemli bir rol icra ettiğinin altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İçinde yaşadığımız dönemde kıraathanelerin ifade ettiği anlam sönümlenmiş durumda. Artık şehir genişlemiş, hayat değişmiş, zamanın başka bir ruhu ortaya çıkmıştır. Şimdilerde kitle iletişim araçlarının toplumu daha fazla etkisi altına aldığı bir dönemde yaşıyoruz. Önce radyo, ardından televizyon, şimdilerde ise sosyal medya kıraathanelerdeki faaliyeti ortadan kaldırmıştır. Kıraathaneler, şehrin bir dönem bilgi şebekesi vasfına sahipti. Bugünlerde ise geçmişe göre çok daha fazla buluşma mekanı var. Fakat bu mekanlar, kıraathanelerin zamanı için taşıdığı anlamın oldukça uzağındadır."