İsrail'in İran'a saldırırken savaş uçaklarının uzun menzildeki yakıt ikmal sorununu gidermesinde ABD'nin tanker uçaklarının rol alıp almadığı tartışılıyor.

İsrail'in 13 Haziran'da İran'a başlattığı hava saldırılarından bu yana Washington'ın Tel Aviv yönetimine ne şekilde destek verdiği tartışması devam ediyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, dün Fox News'e verdiği demeçte, "ABD'li pilotlar, bizim pilotlarımız gibi İsrail'e gelen İHA'ları imha ediyorlar, ABD menşeli THAAD balistik füze savunma sistemi, başkent Tel Aviv ve çevresini savunmada yardımcı oluyor ve ABD'nin balistik füze fırlatma kabiliyeti bulunan Aegis savaş sistemi ile donatılmış gemileri de Akdeniz'de bulunuyor." ifadelerini kullandı.

Netanyahu, İsrail’in savunmasına verdiği "destek" dolayısıyla ABD Başkanı Donald Trump'ı takdir ederken Trump ise bu iddiaları yalanladı.

Trump, dün ABC News'e verdiği demeçte Washington yönetiminin şu an için İsrail-İran çatışmasına müdahil olmadığını belirterek, "Ancak müdahil olmamız mümkün." değerlendirmesinde bulundu.

İsrail uçaklarının "yakıt ikmali" muamması

İsrail'e ait savaş uçaklarının 13 Haziran'da İran'a düzenlediği hava saldırısında yakıt ikmalini nasıl yaptığı gündemden düşmeyen konulardan biri.

Middle East Eye (MEE) internet sitesinin adını açıklamak istemeyen 2 ABD'li yetkiliye dayandırdığı haberinde, İsrail'e ait savaş uçaklarının İran'a yönelik hava saldırılarında havada yakıt ikmali veya yakıt ikmali için başka bir ülkeye iniş yapmadığı ileri sürüldü.

Yetkililer, söz konusu operasyonun havada yakıt ikmaline ihtiyaç duymadan İran'a saldırı gerçekleştirebilecek şekilde modifiye edilen F-35 uçaklarıyla gerçekleştirildiğini öne sürdü.

İsrail'e özel üretilen ve F-35I "Adir" olarak adlandırılan uçaklara radar görünürlüğünü artırmadan fazladan yakıt taşıyabilecek dış yakıt tanklarının eklendiğini açıklayan yetkililer, bu işlemin "son derece karmaşık" mühendislik sürecini gerektirdiğini vurguladı.

Yetkililer, F-35 savaş uçaklarının resmi menzilinin yaklaşık 1125 kilometre, İsrail ile İran arasındaki en kısa mesafenin ise yaklaşık 1000 kilometre olması nedeniyle uçakların yakıt ikmali yapmadan gidip dönmesinin teknik açıdan mümkün olmadığını ancak yapılan modifikasyonlarla bu engelin aşıldığını savundu.

İsrail'de ABD'nin yakıt ikmal uçakları tartışılıyor

İsrail merkezli Times of Israel gazetesinin haberinde ABD'ye ait 30'dan fazla "KC-135" ve "KC-46" tipi havadan yakıt ikmal uçağının Atlantik'i geçtiği ileri sürüldü.

Haberde, ülke topraklarından uzakta operasyon yürüten savaş uçaklarına havada yakıt ikmali yapmak için kullanılan bu uçakların yalnızca ABD uçaklarına değil aynı zamanda İran'a saldırılarını sürdüren İsrail savaş uçaklarına da destek sağlamak üzere gönderilmiş olabileceği öne sürüldü.

Al-Monitor haber sitesinde yayımlanan haberde ise ABD Savunma Bakanlığının (Pentagon) yakıt ikmal uçaklarının yanı sıra "Arleigh Burke" sınıfı bir destroyerin İsrail'e daha yakın pozisyonda konuşlandırılacağı iddia edildi.

Haberde atıf yapılan ABD'li yetkili, bu destroyerin halihazırda Doğu Akdeniz'de bulunan diğer iki destroyerin yakınına konuşlandırılacağını belirterek, balistik füze önleme yeteneklerine sahip olduklarını vurguladı.

Bir diğer ABD yetkilisi ise ilave bir destroyerin de ihtiyaç halinde bölgeye sevk edilmek üzere hazır bekletildiğini dile getirdi.

Tatbikata gelen ABD unsurları, İsrail'e gider mi?

ABD Avrupa Hava Kuvvetlerinden (USAFE) 10 Haziran’da yapılan yazılı açıklamada, ABD, İngiltere, Fransa ve Finlandiya hava kuvvetlerinin 16-27 Haziran tarihlerinde düzenlenecek olan “Atlantic Trident 25” adlı çok uluslu tatbikata katılacağı bildirilmişti.

Finlandiya’nın ev sahipliğinde düzenlenecek tatbikatta 4’üncü ve 5’inci nesil savaş uçaklarının entegrasyonunu geliştirmenin ve muharebe hazırlığını artırmanın hedeflendiği belirtilmişti.

Bu unsurların hareketliliği, daha sonra İsrail'e gidip gitmeyecekleri konusunda bazı soru işaretlerine neden oldu.

Pentagon'da İsrail'e verilecek askeri destek konusunda görüş ayrılıkları

ABD Savunma Bakanlığında (Pentagon) üst düzey yetkililer arasında İsrail'e verilecek askeri destek konusunda görüş ayrılıkları yaşandığı iddia edilmişti.

Semafor internet sitesinin bilgi sahibi kaynaklara dayandırdığı haberinde ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Michael Erik Kurilla'nın, İsrail'i desteklemek ve savunmak amacıyla daha fazla askeri kaynak talep ettiği ancak bu talebin, Savunma Bakanlığı Savunma Politikaları Müsteşarı Elbridge Colby tarafından dirençle karşılaştığı belirtilmişti.

Colby'nin, ABD'nin askeri kapasitesinin Orta Doğu yerine Asya-Pasifik bölgesine odaklanmasını savunduğu aktarılırken Güney Kore'de konuşlu bir Patriot hava savunma sisteminin nisanda Orta Doğu'ya kaydırılmasına da şubattan itibaren karşı çıktığı kaydedilmişti.

İsrail'e daha fazla destek verilmesini savunan ABD Kongresi çalışanı ise Colby'nin Asya odaklı politikası nedeniyle dış politika alanında Trump'a yakın isimler de dahil olmak üzere birçok kişiyle ters düştüğünü öne sürmüştü.

İsrail'in İran'a şiddetli saldırılarıyla başlayan çatışma

İsrail, 13 Haziran'da İran’ın farklı kentlerindeki nükleer tesisler başta olmak üzere ordunun üst komuta kademesini de hedef alan geniş çaplı saldırılar düzenledi.

İran Genelkurmay Başkanı, Devrim Muhafızları Genel Komutanı ve bazı üst düzey komutanlar ile 9 nükleer bilim insanı saldırılarda ölürken toplam sivil kaybı 224 olarak açıklandı.

İran ordusunun İsrail’e balistik füzelerle yaptığı misillemede 24 kişinin öldüğü, 500'den fazla kişinin yaralandığı belirtildi.

Türkiye başta olmak üzere çok sayıda ülke İsrail'i kınadı.

Almanya: "İsrail savaş uçaklarına yakıt ikmali yapılmadı"

Almanya Savunma Bakanlığı Sözcüsü Kenneth Harms, Federal Basın Merkezi'nde yaptığı açıklamada, sosyal medyada Alman yakıt tankerinin İsrail uçaklarına yakıt ikmali yaptığı yönündeki iddialara ilişkin, "Alman Hava Kuvvetleri uçakları tarafından İsrail savaş uçaklarına yakıt ikmali yapılmamıştır." dedi.

Almanya'nın Ürdün'de bir görev gücü bulunduğuna işaret eden Harms, bu kapsamda bölgede Alman Hava Kuvvetleri'ne ait bir tanker uçağının da konuşlandırılmış durumda olduğunu belirtti.

A 400 Atlas tipi tanker uçağının, savaş uçaklarıyla operasyon yürüten müttefiklere havada uçak yakıtı sağlamasına izin verildiğine dikkati çeken Harms, şu ifadeleri kullandı:

"Son haftalarda da, Fransız Rafale savaş uçaklarına yakıt ikmali yaptık. Tabii ki bu uçakların görevi, orada konuşlanmış müttefik güçlerimizi korumaktır. Bu, meşru müdafaa kapsamında gerçekleşir. Yani, orada görev yapan savaş uçakları veya pilotlar, meşru müdafaa kapsamında hareket etmeleri gerektiği kanaatine varırlarsa, bunu yapabilirler. Bu tamamen meşrudur."

Suriye'deki Alman DEAŞ militanlarının geri getirilmesi planlanmıyor

Öte yandan DIşişleri Bakanlığı Sözcüsü Christan Wagner de Suriye'de tutuklu bulunan Alman DEAŞ militanlarının Almanya'ya geri getirilmelerinin planlanmadığını vurguladı.

Wagner, DEAŞ militanlarının ailelerinin bu yöndeki taleplerini bildiklerini belirterek, "Açıkça söyleyebileceğim şey, kuzeydoğu Suriye'de tutuklu bulunan Alman erkeklerin geri getirilmesinin planlanmadığıdır." diye konuştu.

Bu bağlamda, Suriye'deki gruplar ile Şam'daki hükümet temsilcileri arasında, tutuklu bulunan DEAŞ militanlarına nasıl davranılacağı konusunda görüşmelerin devam ettiğine dikkati çeken Wagner, bu görüşmelerin sonuçlarının beklenmesini istedi.