Dolar
40.28
Euro
46.78
Altın
3,337.51
ETH/USDT
3,420.40
BTC/USDT
119,059.00
BIST 100
10,370.71
Dünya, İsrail-Filistin çatışması

AB kurumları İsrail'e karşı eylemsizliği nedeniyle Avrupa Adalet Divanına şikayet edildi

AB'nin Gazze'de uluslararası hukuku ihlal eden ve soykırımla suçlanan İsrail ile Ortaklık Anlaşması'nı askıya almaması eleştirileri artırırken, AB kurumları bu ihlaller karşısındaki "eylemsizliği" nedeniyle Avrupa Adalet Divanına şikayet edildi.

Şeyma Yiğit  | 17.07.2025 - Güncelleme : 17.07.2025
AB kurumları İsrail'e karşı eylemsizliği nedeniyle Avrupa Adalet Divanına şikayet edildi Fotoğraf : /AA

Ankara

İsrail'in Gazze’yi işgali sürerken, bu devletin başta işgal altındaki Filistin topraklarında olmak üzere Filistinlilere yönelik hak ihlallerinin cezalandırılması için uluslararası baskılar arttı.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

İnsan hakları ve uluslararası hukukun savunucusu olduğunu iddia eden Avrupa Birliği'nin (AB) de İsrail'e karşı somut adımlar atması yönünde çağrılar artarken bu kapsamda AB'nin İsrail'e ticari imtiyazlar tanıyan Ortaklık Anlaşması'nı askıya alınması gündeme geldi.

Ancak 15 Temmuz'da Brüksel'de toplanan AB Dışişleri Bakanları, İspanya, İrlanda ve Slovenya gibi ülkelerin bu yöndeki çağrısına rağmen İsrail ile Ortaklık Anlaşması'nın askıya alınması konusunda uzlaşamazken, özellikle Almanya ve Avusturya gibi ülkelerin itirazı nedeniyle İsrail'e yönelik herhangi bir yaptırım kararı da alamadı.

Toplantıdan çıkan sonuç uluslararası kamuoyunda Birliğin insan hakları savunuculuğu ile bağdaştırdığı kimliğini zedelerken AB kurumlarının İsrail’in işlediği suçlara karşı adım atmamasına tepkiler büyüdü.

Bu bağlamda merkezi Fransa'da bulunan Uluslararası Hukuka Saygı için Hukukçular Derneği (JURDI), Gazze'de acil adımlar atılması gerektiği halde uzun süredir bölgedeki durumla ilgili eylemsizliğini sürdüren AB kurumlarından şikayetçi oldu.

JURDI, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetinin işlediği suçlara karşı harekete geçmeyen AB kurumlarını, Birliğin en üst yargı organı olan Lüksemburg merkezli Avrupa Adalet Divanına şikayet etti.

Aralarında akademisyenler ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde görev yapmış hukukçuların da bulunduğu JURDI, Gazze'deki soykırımı engelleme yükümlülüğünü yerine getirmeyen AB Komisyonu ve AB Konseyi'ne karşı 90 sayfalık bir dava dosyası sundu.

"AB uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerini ihlal ediyor"

JURDI Genel Sekreteri Benjamin Fiorini dava sürecine ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1948 tarihli Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesine taraf devletlerin bu sözleşme ile soykırımı önlemeyi taahhüt ettiklerini ve sözleşmenin AB için de bağlayıcı olduğunu belirtti.

Fiorini, Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) Gazze'ye ilişkin 30 Nisan 2024 tarihli kararında da soykırım işlenme riskinden haberdar olan devletlerin bu suçu engellemek için elindeki imkanları kullanmaları gerektiğinin vurguladığını hatırlattı.

Bu hukuki zeminde AB kuruluşlarına açılan davanın esasını oluşturacak iki sorunun öne çıktığını belirten Fiorini, "Bir, AB (Gazze'de) soykırım işlenmesi riskinden haberdar mıydı? İki, AB bu riski ortadan kaldırmak için ne yaptı?" diye sordu.

Fiorini, uluslararası yargı organlarının, Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşlarının ve çok sayıda uzman raporunun Gazze'de soykırım riski bulunduğunu ortaya koyduğunun ve AB'nin bu riskten "açıkça" haberdar olduğunun altını çizdi.

Buna karşılık AB'nin Gazze'de soykırım riskini önlemek UAD'nin talep ettiği şekilde elindeki imkanları kullanmadığını kaydeden Fiorini, "Avrupa Birliği, bir başka yükümlülüğe daha tabidir; her koşulda uluslararası insancıl hukuka saygı gösterilmesini sağlama yükümlülüğü. Oysa, Gazze'de uluslararası insancıl hukuka saygı gösterilmediği açıkça ortadadır. İsrail'in açlığı bir savaş silahı olarak kullandığı, Gazze halkına ulaştırılan insani yardımın son derece yetersiz kaldığı bilinmektedir. Bu suçları önlemek için İsrail üzerinde hiçbir baskı mekanizması uygulamayan AB, bu yönüyle de yükümlülüklerini açıkça ihlal etmektedir." diye konuştu.

Fiorini, JURDI olarak AB'nin İsrail'e karşı "bu kadar açık ve kabul edilemez" eylemsizliğine kayıtsız kalmalarının mümkün olmadığını söyledi.

"AB Ukrayna ve Gazze’ye yaklaşımında çifte standart uyguluyor"

Gazze'de işlediği suçlara rağmen Birliğin İsrail ile arasındaki diplomatik, askeri (silah ve mühimmat temini, ordular arası işbirliği), ekonomik, ticari, finansal, teknolojik, bilimsel, akademik ve insani ilişkilerde bugüne kadar hiç bir değişikliğe gitmemesine tepki gösteren Fiorini, AB'ye "çifte standart" eleştirisi yöneltti.

Fiorini, Birliğin uluslararası insancıl hukukun işletilmesi konusunda Ukrayna ve Gazze'ye olan yaklaşımının "çarpıcı şekilde birbirinden farklı" olduğuna dikkati çekti.

Ukrayna'daki ihlalleri nedeniyle AB'nin Rusya'ya karşı hızla harekete geçtiğini ve yakın zamanda 18'inci yaptırım paketini yürürlüğe koyduğunu hatırlatan Fiorini, Birliğin güvenilirliğini korumak adına Gazze için de elindeki tüm baskı araçlarını kullanması gerektiğini söyledi.

"AB savunduğunu iddia ettiği değerlere uygun hareket etmeli"

Fiorini, bu dava ile İsrail ile Ortaklık Anlaşması dahil tüm işbirliği anlaşmalarının askıya alınmasını ve soykırım suçu işleyen siyasi ve askeri sorumlulara yaptırımlar uygulanmasını hedeflediklerini dile getirdi.

AB'nin böylesi ciddi suçlara "sessizlikle veya yarım önlemlerle" karşılık veremeyeceğini kaydeden Fiorini, "(AB) Başından beri oynaması gereken rolü üstlenmeli ve savunduğunu iddia ettiği değerlere uygun hareket etmelidir." dedi.

Fiorini, "Bugün Gazze'de yaşananlar, hukukun ortadan kalktığı ve yalnızca gücün hüküm sürdüğü bir dünyanın nasıl olacağını gözler önüne seriyor. Bu da bize, soykırımı önleme gibi uluslararası hukukta yer alan emredici kuralların, insan olarak taşıdığımız sorumlulukların parçası olduğunu hatırlatmalıdır. Dolayısıyla uluslararası hukuku ve Filistin halkının devredilemez haklarını savunmak, aynı zamanda kendi insanlığımızı savunmaktır." ifadelerini kullandı.

İsrail ile Ortaklık Anlaşması'nın askıya alınmamasına tepki

AB, kamuoyundan yükselen çağrıların ardından Hollanda'nın teklifi üzerine, 20 Mayıs'ta İsrail ile Ortaklık Anlaşması'nı "insan haklarına ve uluslararası hukuka uyma" şartı kapsamında incelemeye almıştı.

AB üyesi ülkelerin dışişleri bakanları 15 Temmuz'da işgal altındaki Filistin topraklarında insan haklarını ihlal ettiği tespit edilen İsrail'e karşı muhtemel yaptırımları tartışmak üzere, Belçika'nın başkenti Brüksel'de toplanmıştı.

Toplantıdan Ortaklık Anlaşması'nın askıya alınması ya da İsrail'e yaptırım uygulanması yönünde bir karar çıkmazken, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas toplantı sonrası yaptığı açıklamada İsrail'in Gazze'de insani durumu iyileştirme konusunda kabul ettiği adımlara uyup uymadığını "yakından izleyeceklerini" ve Tel Aviv'in taahhütlerini yerine getirmemesi halinde "harekete geçmek için hazır olacaklarını" belirtmişti.

Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnes Callamard ise AB'nin İsrail ile Ortaklık Anlaşması'nı askıya almamasının Birliğin kendi kurallarına ve Filistinlilerin insan haklarına karşı "acımasız ve hukuksuz bir ihanet" olduğunu vurgulamıştı.

Oy birliği gerektirdiği için anlaşmanın tamamen askıya alınması beklenmese de serbest ticaret, araştırma, teknoloji, kültür ve siyasi diyalog gibi ayrı başlıkları içeren anlaşmanın nitelikli çoğunluk gerektiren hükümlerinin askıya alınabileceği belirtiliyor.

İspanya, İrlanda ve Slovenya, Ortaklık Anlaşması'nın askıya alınmasını desteklerken Almanya, Avusturya, Çekya ve Macaristan'ın da aralarında bulunduğu bazı ülkelerin buna karşı çıktığı biliniyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.