Dolar
32.39
Euro
35.05
Altın
2,233.04
ETH/USDT
3,541.00
BTC/USDT
70,037.00
BIST 100
9,137.83
Gündem

İçişleri Bakanı Soylu: Yapmamız gereken afetlere karşı tedbir almaktır

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Biz hem depremin hem de diğer afetlerin etkisi altında kalan bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu coğrafyayı değiştirmemiz mümkün değil, yapmamız gereken buna karşı tedbir almaktır." dedi.

Sertaç Bulur, Zehra Aydın Turapoğlu  | 21.08.2020 - Güncelleme : 21.08.2020
İçişleri Bakanı Soylu: Yapmamız gereken afetlere karşı tedbir almaktır Fotoğraf: Emin Sansar - Anadolu Ajansı

Ankara

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, AFAD Başkanlığı Kongre Salonu'nda Türkiye Afet Risklerinin Azaltılması Platformu'nun "Afet Risklerini Anlamak" konulu açılış toplantısında konuştu.

İçinde bulunulan haftayı afetlere hazırlık haftası olarak ilan ettiklerini hatırlatan Soylu, "Biz hem depremin hem de diğer afetlerin etkisi altında kalan bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu coğrafyayı değiştirmemiz mümkün değil, yapmamız gereken buna karşı tedbir almaktır." diye konuştu.

Soylu, tüm kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının elini taşın altına nasıl sokabileceklerinin değerlendirilmesi, yükü ortak paylaşıp ortak adım atılması gerektiğini belirterek, bunun tek başına AFAD tarafından yapılabilecek bir iş olmadığını söyledi.

17 Ağustos depreminin bir milat olduğunu belirten Soylu, ondan sonra atılan adımların, meseleye bakış açısının çok farklı olduğunu, bunun da uluslararası alanda fark ve takip edildiğini söyledi.

İl Afet Risk Azaltma Planlarının ilkini, Kahramanmaraş'ta bitirdikleri bilgisini paylaşan Soylu, "2021'in Aralık ayına kadar Allah nasip ederse 81 ilimizdeki İl Afet Risk Azaltma Planlarını tamamlayacağız." dedi.

"AFAD'ın tüm imkanlarını açıyoruz"

Türkiye'de meydana gelen büyük, küçük tüm afetlerde olay yerine gittiğini ifade eden Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hem vatandaşımızın yanında olduğumuzu ifade edebilmek, zor gününde onunla birlikte olduğumuzu belirtebilmek, bir de öğrenmek için. Olayların yönetimini, ne yapılması lazım geldiğini, önceden ne yapılması lazım geldiğini, afet anında ne yapılması lazım geldiğini, afet sonrası hangi adımların atılmasının lazım geldiğini bir kez daha orada anlayabilmek, deneyimleyebilmek için bunların her birine gidiyoruz. Bunların her biri büyük bir tecrübe."

17 Ağustos kadar Van depreminin de bir milat olduğunu vurgulayan Soylu, Van depreminin ardından devletin topyekün bir seferberlik içerisine girdiğini ve kentin kısa sürede imar ve inşa edildiğini dile getirdi.

AFAD bünyesi altında yapılan akreditasyon çalışmaları hakkında da bilgi veren Bakan Soylu, AKUT, Jandarma Arama ve Kurtarma ile İHH'ya akreditasyon belgeleri verdiklerini belirterek, "Onlara AFAD'ın tüm imkanlarını açıyoruz, (akreditasyon) vereceğimiz tüm kurumlara da AFAD'ın tüm imkanlarını açıyoruz." ifadesini kullandı.

"Bizim yaşadıklarımızı onlar yaşamasınlar"

Bu coğrafyada her şeyi gördüklerini bildiren Soylu, şöyle devam etti:

"Bana hep söylerler, kamunun genel aklıdır. 'Olay olsun biraz suhulete ersin, suhulete erdikten sonra oraya gitmek lazım. Reaksiyon görmeyin, kameralar karşısında vatandaş ile ters bir duruma düşmeyin'. Varsın düşelim. Devlet ilk saniye itibarıyla orda olmazsa o devlet ne işe yarar. Vatandaş söz söyleyecekmiş, söylesin. O kadar sıkıntıyı çekmişse, orada eğer içini boşaltması gerekiyorsa, eğer tedbiri gerektiren önemli bir şey söyleyecekse elbette ki söyleyebilir. Ama devletin yetkilileri olay anında oraya gitmez ise kritik müdahaleyi ve olayın yönetimini elinden kaçırmış demektir."

Afetlerle ilgili atılacak her adımın gelecek nesilleri rahatlatacağını ifade eden Soylu, "Bizim yaşadıklarımızı onlar yaşamasınlar." dedi.

Afet tecrübelerini yaşamayanların adımları teorik olarak atabileceğini anlatan Süleyman Soylu, afet tecrübeleri yaşayan bu neslin ise daha iyi sistemler kurabileceğini söyledi.

Afetlerle mücadele konusunda yapılan bazı açıklamalara dikkati çeken Soylu, olumsuz değerlendirmelerden kaçmalarının mümkün olmadığını belirtti. Soylu, "Tamamen popüler bir kültürün parçası olmak, televizyonda biraz daha reyting alabilmek gayesiyle bunu gerçekleştirebilmeyi ben doğru bulmuyorum, yanlış buluyorum." diye konuştu.

"AYDES'te 1 Ocak 2020'den itibaren 2 bin 118 olay kayıtlı"

Afet yönetiminin tüm aşamalarını elektronik ortamda takip edip, yönetebilmesine imkan sağlayan ve coğrafi bilgi sistemi tabanlı bir karar destek sistemi olan Afet Yönetim ve Karar Destek Sistemi (AYDES) hakkında da bilgi veren Bakan Soylu, şunları söyledi:

"AFAD Başkanlığımızın AYDES sisteminde, 1 Ocak 2020'den itibaren 2 bin 118 olay kayıtlıdır. Bu olaylara 8 bin 412 toplam personelle müdahale edilmiştir. Kayıtlarımıza göre yılbaşından beri yaşadığımız ve müdahale ettiğimiz bu olaylarda, 228 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 2 bin 190 vatandaşımız ise afet alanından, kah enkazdan kah çığ altından kah başka bir göçük altından sağ olarak kurtarılmıştır.

Hafta içi bir konuşmamda da ifade etmeye çalıştım, bir yerin afet tehlikesi barındırması başka bir şeydir, içerdiği afet risk durumu başka bir şeydir. Yani bir yerden fay hatları geçiyor olabilir, bu durum afet tehlikesinin yüksekliği demektir, ama eğer siz orada sağlam yapılar kurarsanız, yerleşiminizi, bina stokunuzu afete hazır hale getirirseniz, o zaman afet risk durumunuz yüksek olmayacaktır."

"Platformun temel fonksiyonu, neyi nasıl yapılacağının yolunu göstermenizdir"

2019 yılını ve devamını afetlere hazırlık yılı olarak ilan etmelerinin, bu kapsamda değişik düzeylerde 450 toplantı yapmalarının temel mantığının afet riskini azaltmak olduğunu vurgulayan İçişleri Bakanı Soylu, şu değerlendirmede bulundu:

"Şehit kanlarıyla sulayarak kendimize vatan edindiğimiz bu ülkeyi, deprem oluyor, heyelan geliyor diye terk edemeyeceğimize göre, bu toprağın kurallarına göre yaşamak durumundayız.

Ev yapacaksak çimentosunu, kumunu, temelini ona göre, yol yapacaksak ona göre, fay hattı mı geçer, sel mi olur, heyelan mı olur, gereği her neyse, binayı ona göre yapmayı, neredeyse bir doğal refleks haline getirmemiz lazım.

Elbette ki sadece 'şunu, şunu yapmamız lazım' demek yeterli değil. Topluma neyi yapmasını söylerken, hep birlikte nasıl yapabileceğini de söyleyebilmek lazım. İşte burada bir araya gelen insanların, sizlerin, Türkiye Afet Risklerini Azaltma Platformu'nun temel fonksiyonu, tecrübelerinizle, bilgi birikiminizle neyi nasıl yapılacağının yolunu göstermenizdir."

Türkiye Afet Risklerini Azaltma Platformu

Platform hakkında da bilgi veren Süleyman Soylu, platformun kuruluş amacının, afet ve acil durumlara ilişkin olarak ülke düzeyinde tehlikeleri önlemek, toplumun afetlere duyarlılığını artırmak, risk azaltma çalışmalarının sürekliliğini, risk azaltmanın her düzeyde plan, politika ve programlara entegrasyonunu sağlamak olduğunu dile getirdi.

Platformun bilgiye ulaşımını genişletmek amacıyla, görece esnek bir yapısı olduğunu söyleyen Soylu, 73 kişilik üye listesinin yanı sıra ihtiyaç duyulduğunda, üye olmayan ulusal veya uluslararası kişi ve kurumların da platformun çalışmalarına davet edilebileceğinin kaydetti.

Üye listesinin yeterli olmadığını belirten Soylu, "Dolabını duvara sabitleyecek vatandaşımızın, binasının bakımını, gerekiyorsa kentsel dönüşümünü yapacak vatandaşımızın, fabrikasında veya atölyesindeki makinelerin tedbirlerini alacak vatandaşımızın da desteğine ve iş birliğine ihtiyacımız var." dedi.

İçişleri Bakanı Soylu'nun konuşmasının ardından program, AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu moderatörlüğünde, Afet Risklerini Anlamak konulu panelle devam etti.

AFAD Başkanı Güllüoğlu: Afet konusunda tehlikeyi değiştiremiyoruz ama davranışları değiştirebiliriz

Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanı Mehmet Güllüoğlu, "tehlike", "zarar görme" ve "risk" kelimelerini afet yönetimi açısından değerlendirdi.

Afet konusunda değiştirilebilecek ve değiştirilemeyecek konular olduğunu vurgulayan Güllüoğlu, insanların yaşadığı coğrafyayı, iklim değişikliğini, mevsimleri, hava durumunu, fay hatlarını değiştiremeyeceğini söyledi.

Güllüoğlu, insanların değiştirebileceği konulara ilişkin ise şunları kaydetti:

"Afet konusunda tehlikeyi değiştiremiyoruz ama zarar görebilirliği, kapasiteyi, altyapıyı, adaptasyonu, davranışları değiştirebiliriz. Riski değiştirebiliyoruz, riski artırıp azaltabiliyoruz. O yüzden bu platformun da ismi Risk Azaltma Platformu. Can ve mal kaybını, ekonomik, sosyal ve çevresel kayıpları önlemek için riskleri azaltmalıyız."

"Ekonomik açıdan da risk azaltma faaliyetlerine yatırım yapmalıyız"

Riski azaltmanın daha ucuz olduğuna dikkati çeken Güllüoğlu, "Araştırmalar şunu gösteriyor, 1 liralık risk azaltma faaliyeti, afet müdahale ve geliştirme faaliyetlerinde 7 liralık masrafın önüne geçmiş oluyor. Ekonomik açıdan da risk azaltma faaliyetlerine yatırım yapmamız lazım." dedi.

Azalmış riskin, girişimcileri ve yatırımcıları teşvik edeceğini belirten Güllüoğlu, "Stabil, istikrarlı bir ülkede girişimcilik, yatırım ortamını teşvik eder. Yaşanabilir çevre ve sürdürülebilir ekonomi için de risk azaltmaya ihtiyaç duyuyoruz." ifadelerini kullandı.

Birçok kamu ve sivil toplum kuruluşunun, özel sektörün, yerel yönetimin platformun üyesi olduğunu anlatan Güllüoğlu, bugünkü toplantının ilk başlığının "riskleri anlamak" olduğunu söyledi. Güllüoğlu, toplantıda önem verdikleri bir diğer konunun da duyarlılığı artırmak olduğunu belirtti.

"Risk azaltma çalışmalarına daha çok önem vermeliyiz"

ODTÜ Afet Yönetim Merkezi (AYM) Müdürü Doç. Dr. Meltem Şenol Balaban ise "afet risk azaltma" konusunda sunum yaptı. 

Marmara Depremi sonrası deprem risk azaltma konusunda çalışmalara başladıklarını dile getiren Balaban, "2011 depremlerinde ve Elazığ depremlerinde kendimizi sınama fırsatı bulduk. Şimdilerde idrak ediyoruz ki risk azaltma çalışmalarına daha çok önem vermeliyiz." dedi. 

Türkiye'nin sadece deprem ülkesi olmadığına, başka birçok afete de maruz kaldığına işaret eden Balaban, şöyle konuştu:

"Özellikle son dönemde iklim değişikliğiyle ilgili yaşadığımız taşkın, heyelan, çığ gibi afetler de ülkemizin birçok ilinde karşımıza çıkmakta. Son dönemde alışık olmadığımız birçok afetle karşı karşıya kalıyoruz. Hortumlar, fırtınalar kentlerimizde karşımıza çıkıyor. Bizler olaylar karşısında tedbirlerimizi almalıyız. Bazı kentlerimizde bizlerin de yaptığı birtakım yanlışlar, bugünkü geldiğimiz noktada afetlerin oluşmasına neden oluyor." 

Doğal kaynaklı olanların yanında teknoloji kaynaklı afetlerin de bulunduğunu belirten Balaban, patlamaları, kazaları bunlara örnek gösterdi.

Asıl sorulması gerekenin "Olayların afete dönmesini nasıl engelleriz?" olması gerektiğini anlatan Balaban, "Dirençli ve dayanıklı insan yerleşimleri üretmekle bu mümkün olabilir. Afet risk yönetimi ve risk azaltma stratejileri, olası zararlar yaşanmadan onları azaltmanın ve mücadele edebilmenin yolunu çiziyor." ifadelerini kullandı.

"İRAP, hangi eylemlerin uygulanması gerektiğini belirleyen bir plan"

Kahramanmaraş İl Afet ve Acil Durum Müdürü Mehmet Coşkun da "İl Afet Azaltma Planı (İRAP) Kahramanmaraş Sunumu"nu yaptı. 

Kahramanmaraş'ın afetselliği ve İRAP'a hazırlık sürecine ilişkin bilgi veren Coşkun, kentin en önemli afet riskinin deprem olduğunu söyledi. Kahramanmaraş'tan Doğu Anadolu Fay Hattı'nın geçtiğini belirten Coşkun, "Kahramanmaraş için önümüzdeki süreçte bilimsel olarak büyük bir deprem beklentisi bulunmaktadır." dedi. 

Deprem dışında başka birçok afet tehlikesinin de kenti etkilediğine dikkati çeken Coşkun, "AFAD envanterine göre, Kahramanmaraş'ta 1960 ve 2020 yılları arasında 273 heyelan, 189 su baskını, 124 kaya düşmesi, 24 çığ ve diğer tehlikeler yaşandı. Bu afet olaylarının ortaya çıkmasını önleyemiyoruz. Bu tehlikelerin risk azaltma faaliyetlerini gerçekleştirerek afete dönüşmesini engelleyebiliyoruz." diye konuştu.

Coşkun, İRAP'ın bir ilin afet risklerini belirlemek, analiz etmek, etkilerini görmek ve ardından bu tehlikelerin zarar vermesini önlemek amacıyla neler yapılması, hangi eylemlerin uygulanması gerektiğini belirleyen bir plan olduğunu kaydetti.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.