Dolar
41.29
Euro
48.57
Altın
3,632.47
ETH/USDT
4,406.50
BTC/USDT
114,013.00
BIST 100
10,382.89
Politika

Kurtulmuş: İsrail'in son saldırıları hepimizi derin uyanışa sevk etmesi gereken bir adım

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İsrail'in bölge ülkelerine saldırılarına ilişkin,"Bu son saldırıların hepimizi derin uyanışa sevk etmesi gereken bir adım olduğuna inanıyorum. Bu komisyonun yüklendiği görev en az bu uyarı kadar önemlidir." dedi.

Ali Kemal Akan, Aynur Ekiz, Oğuzhan Sarı, İsa Toprak  | 11.09.2025 - Güncelleme : 11.09.2025
Kurtulmuş: İsrail'in son saldırıları hepimizi derin uyanışa sevk etmesi gereken bir adım

TBMM

"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, Kurtulmuş'un başkanlığında toplandı.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

TBMM Tören Salonu'nda düzenlenen komisyonun 8. toplantısına, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, KESK Eş Genel başkanları Ayfer Koçak ve Ahmet Karagöz, TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu katılıyor.

TBMM Başkanı Kurtulmuş, buradaki konuşmasında, bugünkü toplantıda memur ve işçi sendikalarının temsilcilerini, yarın da iş dünyasının temsilcilerini dinleyeceklerini belirtti.

Komisyonun görevinin ne kadar hayati ve önemli olduğunu hatırlatan gelişmelerden birisinin, iki gün önce Doha'da gerçekleştirilen İsrail saldırısı olduğunu belirten Kurtulmuş, İsrail'in aynı gün içerisinde üç egemen ülke Katar, Tunus ve Yemen'e saldırarak aslında bölgedeki saldırgan tutumlarıyla ilgili yeni bazı sinyalleri ortaya koyduğunu vurguladı.

Tunus'taki "Küresel Sumud Filosu"na saldırı gerçekleşmesinin, ABD'nin müttefiki ve bölgedeki en önemli üslerinden Katar'da bu saldırının ortaya konulmasının artık herkesi alarma geçiren fevkalade önemli bir işaret fişeği olduğunu dile getiren Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu saldırıyla açıkçası İsrail, 'Ben istediğim ülkede, istediğim insanı öldürebilirim.' mesajını çok net bir şekilde vermiştir. İkincisi, hiçbir ülkenin egemenlik hakkını tanımadığını bir kez daha çok açık bir şekilde ortaya koymuştur. Üçüncüsü, ABD'nin hangi üsse sahip olursa olsun bölge halklarını, bölge ülkelerini korumayacağını ya da koruyamayacağını ortaya koymuştur. Böylece bölge halklarının neredeyse tamamına karşı bir düşmanlık ilişkisi içerisinde olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.

Şimdiye kadar çok saldırı gerçekleşti. Bu son saldırıların hepimizi gerçekten derin bir uyanışa sevk etmesi gereken bir adım olduğuna inanıyorum. Bu çerçevede bu komisyonun yüklendiği görev de en az bu uyarı kadar önemli, tarihi bir sorumluluktur. Biz böylece zaten bölerek, parçalayarak, terör örgütleri vasıtasıyla, vekalet örgütleri vasıtasıyla Orta Doğu halklarının içine nifak sokarak, ülkeleri, bölgeleri karıştırarak yoluna devam eden bu anlayışa karşı, teopolitikten kaynaklanan siyonizmin yayılmacı anlayışına ve siyasetine karşı, biz de bölge halkları olarak bir ve beraber olduğumuzu ifade etmek, ortaya koymak mecburiyetindeyiz. Tam da bu komisyonun varlık sebebi bu gerekçelerden kaynaklanmıştır."

"Terörsüz Türkiye, terörsüz bir bölgenin de teminatı olacaktır"

TBMM Başkanı Kurtulmuş, milli dayanışmayı ortaya koymanın, Türk'üyle, Kürt'üyle, etnik ve mezhebi farklılıklarıyla kardeşliği ortaya koymanın, ayrıca Türkiye'de demokrasinin standartlarını artırarak herkesin özgür ve güvenlik içerisinde yaşadığı bir ülkeyi kurmanın ve buna destek olmanın komisyonun başlıca hedefi olduğunu, bu çerçevede büyük mesafe alındığını belirtti.

Komisyonun gayretli bir çalışmaya ev sahipliği yaptığının altını çizen Kurtulmuş, "Burada önemli görüşmeler yapıyoruz. Şimdiye kadar toplumun farklı kesimlerini temsil eden arkadaşlarımız, bireysel olarak ya da kendi temsil ettikleri sivil toplum kuruluşları adına burada söz aldılar. Herkes kendi farklı görüşlerini ifade etmekle birlikte herkesin ortak meramı, 'Evet, biz kardeşlik istiyoruz, barış istiyoruz, huzur istiyoruz, esenlik istiyoruz ve hep beraber Türkiye'nin güvenlik içerisinde yaşayabileceği bir ülke olmasını istiyoruz.' kanaatini ortaya koydular. Dolayısıyla bu çalışmaları en kısa zamanda olgunlaştırmak ve bir nihai sonuca ulaştırmak komisyonumuzun başlıca görevidir." şeklinde konuştu.

Komisyonda dile getirilen görüşlerin nihai raporların oluşmasına büyük katkı sunacağını bildiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Ama bundan da önemlisi, daha evvel de ifade ettiğim gibi, burada söz alan her bir arkadaşımız Türkiye'de toplumsal mutabakatın oluşmasına, toplumsal rızanın gelişmesine şimdiye kadar çok büyük katkı sundular, bundan sonra da sunmaya devam edecekler. Ümit ediyorum ki en kısa zamanda sadece Türkiye'de silahların sustuğu bir ortam değil, bütün bölgede silahların sustuğu, kardeşliğin hakim olduğu, insanlar arasındaki etnik, mezhebi ve siyasi farklılıkların çatışma sebebi değil, bir bütünleşme ve birleşme vesilesi haline dönüştürüldüğü bir Türkiye'yi ve bir bölgeyi inşa ederiz.

Bu toplantılara başladığımız ilk günden itibaren en temel iddialarımızdan birisi aslında 'Terörsüz Türkiye, terörsüz bir bölgenin de teminatı olacaktır.' Ümit ediyorum, gayretle yürüttüğümüz, büyük bir titizlikle bugüne kadar getirdiğimiz bu çalışmaları en kısa süre içerisinde nihayete erdirecek ve terörsüz bir Türkiye'nin, terörsüz bir bölgenin kurulabilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde teşkil edilen komisyon olarak görevimizi yerine getireceğiz ve tekliflerimizi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna sunmuş olacağız." 

Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın: Süreç, özgürlük, adalet, demokrasi ve milli birlik temelinde yürütülmelidir

Komisyonun 8. toplantısının birinci oturumunda söz alan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, terörün, kendileri için sadece güvenliği değil, aynı zamanda toplumun sosyal barışını, kamu hizmetlerini, çalışma hayatını hedef alan büyük bir tehdit ve en önemlisi insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu söyledi. Yalçın, bu nedenle kimden gelirse gelsin, hangi gerekçeye dayandırılırsa dayandırılsın, teröre asla meşruiyet kazandırılamayacağını vurguladı.

Memur-Sen olarak hazırladıkları "Çalışma Hayatı ve Terör" raporuna işaret eden Yalçın, raporda Türkiye'nin terörle mücadelesini çarpıtmak isteyen odaklara karşı gerçekleri verilerle ortaya koyduklarını anlattı. Yalçın, "Bu raporumuzla ortaya koyduğumuz şudur, terör yalnızca cana değil, aynı zamanda emeğe, kamu hizmetine ve toplumsal barışa doğrudan kasteden bir tehdittir." diye konuştu.

Yalçın, kamu görevlilerinin devlet ile vatandaş arasında köprü vazifesi gördüğünü dile getirerek, "Eğer bu süreç başarıya ulaşacaksa bunun yolu milletin gerçek duyarlılıklarını, endişelerini ve beklentilerini doğru okumaktan geçer. Bu nedenle Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunu toplumsal bir proje olarak görüyor ve sahada her gün yüz yüze geldiğimiz tecrübelerimizle, bu sosyolojinin okunmasına katkıda bulunmak, bizim için yalnızca bir görev değil, aynı zamanda tarihi bir sorumluluktur diye düşünüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Memur-Sen olarak sürece ilişkin dikkat edilmesi gereken birkaç hususu dile getirmek istediğini söyleyen Yalçın, şunları kaydetti:

"Süreç, özgürlük, adalet, demokrasi ve milli birlik temelinde yürütülmelidir. Sivil toplum kuruluşları sadece dinlenen değil, gerçek anlamda sürecin paydaşı kılınmalı, yalnızca bir defaya mahsus görüşleri alınan kuruluşlar olmamalı. Devlet kuşatıcı ama kararlı olmalı, terörü cesaretlendirecek hiçbir adım söz konusu olmamalıdır. Çözüm sürecinde, tüm iyi niyet ve çabalara rağmen yaşanan olumsuzluklardan ders çıkarılmalı, sürecin sabote edilmesine ve sekteye uğratılmasına karşı ihtiyatlı davranılmalıdır. Yeni ve sivil bir anayasa yapılmalı. Toplumun bütün kesimlerini kapsayan toplumsal sözleşme oluşturulmalıdır. Terörün mağdur ettiği vatandaşlarımızın acısı politize edilmemeli, toplumsal vicdanın ortak paydası olmalıdır. Terör örgütü PKK, sadece Türkiye ve Irak'ta değil, hangi adı taşırsa taşısın, bütün ülkelerdeki bileşenleriyle birlikte silah bırakmalıdır. Suriye'deki yapılanma orada durduğu müddetçe Terörsüz Türkiye projesi gerçekleşmemiş olacaktır. İsrail-Amerikan projesinin Suriye'de hayat bulmasına müsaade edilmemelidir. Bu konu pazarlık konusu yapılamaz. Ve yine şehitlerimizin hatırası, gazilerimizin fedakarlığı, annelerimizin gözyaşı bu sürecin kırmızı çizgisi olmalıdır."

Terör vesayeti kalktığında Türkiye'nin sadece daha güvenli değil, aynı zamanda daha huzurlu, daha güçlü ve daha müreffeh olacağının altını çizen Yalçın, bu hedefe ulaşmak için üzerlerine düşen her sorumluluğu almaya hazır olduklarını ifade etti.

Terörsüz Türkiye'nin Türkiye Yüzyılı'nın ön şartı olduğunu da belirten Yalçın, konuşmasında, 2017'de Tunceli'de PKK'lı teröristler tarafından kaçırıldıktan sonra şehit edilen öğretmen Necmettin Yılmaz ve Batman'ın Kozluk ilçesinde okuldan eve dönerken PKK'lı teröristlerin saldırısı sonucu şehit olan müzik öğretmeni Şenay Aybüke Yalçın'ı andı.

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Kahveci: Bu özlemi gerçeğe dönüştürmek hepimiz için anayasal bir görev

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci ise Türkiye'nin 1980'lerden bu yana bölücü terörle mücadele kapsamında hem ekonomik hem de insani açıdan ağır bedeller ödediğini anlattı.

Kahveci, terörün Türkiye'de aynı zamanda kamu hizmetlerini sekteye uğrattığını, ekonomik, sosyal ve siyasal boyutlarıyla kamu çalışma hayatına da büyük zararlar verdiğini bildirdi.

PKK terör örgütünün kamu çalışanlarına yönelik saldırılarına dikkati çeken Kahveci, "Bu saldırılarla, eğitimden sağlığa, yerel yönetimden adalet sistemine kadar kamu hizmetinin temel taşlarını çökertmek ve devlet otoritesini zayıflatmak amaçlanmıştır. Çok sayıda öğretmenin şehit edilmesi, doktorların yollarının kesilerek öldürülmesi, kaymakamların bombalı saldırılarda hayatlarını kaybetmeleri, çalışanlarımızın terör örgütü mensuplarınca kaçırılmaları, kamu görevlilerini endişeyle yüz yüze bırakmıştır." dedi.

Terörsüz bir Türkiye'de bu tablonun kökten değişeceğine inandıklarını belirten Kahveci, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kamu görevlilerinin can güvenliğinin tehdit altında olmadığı, aksine huzur ve barış ortamının hakim olduğu bir ülkede, bölgede sunulan kamu hizmetinin niteliği ve kalitesi de dolayısıyla artacaktır. Terörün ortadan kaldırılmasıyla birlikte Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun sadece kamu hizmetleri açısından değil, sosyal ve ekonomik gelişim açısından da cazibe merkezlerine dönüşmesi mümkün olacaktır. Bu dönüşüm bölgenin daha homojen bir kimliğe sahip olmasına, terör nedeniyle bölgeden göç eden halkın da yeniden memleketlerine dönebilmelerinin imkanını sağlayacaktır. Bu nedenle ulaşılacak huzur ve güven ortamının en büyük kazanımı yalnızca güvenlik değil, aynı zamanda Türkiye'nin her köşesinde eşit hizmet alma hakkının korunması ve devlet-vatandaş bağının güçlenmesi olacaktır."

Kendileri için en önemli meselenin Anayasa çerçevesindeki hassasiyetlerinin korunması olduğunu belirten Kahveci, "Terörsüz Türkiye hedefinin Anayasa'nın ilk 4 maddesi ile 42. ve 66. maddelerinde ifadesini bulan ilkeler etrafında toplanmaktan geçtiğini" söyledi.

Kahveci, Terörsüz Türkiye hedefinin milletin ve devletin geleceği için atılmış önemli bir adım olduğunu kaydederek, "Bu özlemi gerçeğe dönüştürmek hepimiz için anayasal bir görev, hukuki bir sorumluluk, tarihi bir mecburiyettir." ifadelerini kullandı.

KESK Eş Genel Başkanı Koçak: Sahici biçimde kucaklayacak demokratik reformlarla çözülebilir

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, sürecin sadece parlamentoya sıkıştırılmayan, demokratik kitle ve emek meslek örgütlerinin de sözünü kurabildiği demokratik bir işleyişle açık, şeffaf şekilde paylaşılarak ilerlemesini önemsediklerini söyledi.

Başta ABD, İngiltere, Avrupa Birliği ve İsrail gibi emperyalist ülkelerin petrolden ve coğrafyanın stratejik öneminden kaynaklı olarak bölge üzerindeki hesaplarının ve çıkar kavgalarının sorunu daha da karmaşıklaştırdığını, çözümü zorlaştırdığını belirten Koçak, sorunun çözümünün ertelenmesinin, gelecekte daha ağır bedeller doğuracağına dikkati çekti.

Koçak, "Bu sorun, bir halkın varlığını tanıma, kendini ifade ve eşit yurttaşlık temelinde onurlu bir yaşam kurma dinamiklerini sahici biçimde kucaklayacak demokratik reformlarla çözülebilir. Aksi halde ülkemiz sadece tarihsel bir fırsatı yitirmekte kalmayacak, aynı zamanda daha derin bir siyasal, toplumsal ve ekonomik krizin içine sürüklenecektir." dedi.

KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz ise Türkiye'nin tarihi birikimi ve potansiyeliyle bu sorunu çözebilecek güce, özgür, eşit, bir arada yaşama iradesine sahip olduğunu vurguladı. Karagöz, "Sorunun çözümü için basit bir formül öneriyoruz, bugüne kadar bu konuda ne yapıldıysa şimdi tersi yapılmalıdır." ifadelerini kullandı.

Uygulanabilir, somut ve kısa, orta, uzun vadede yapılacakların belirlendiği, tarafların üzerinde hem fikir olduğu, sivil toplum, emek ve meslek örgütlerinin, aydınların katkı sunduğu bir eylem planı çıkarılmasını isteyen Karagöz, öncelikli yapılması gerekenlerin hemen hayata geçirilmesi, emek, insan hakları, demokrasi ve laiklik ekseninde hukuk devletiyle özdeş temel ilkeler ortaya konulması gerektiğini söyledi.

Karagöz, KESK olarak "Kürt meselesinin çözümünde atılması gereken adımlara ilişkin 17 maddelik önerilerini" komisyona sundu.

TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ağar: Sosyal adaletin sağlandığı bir Türkiye teröre zemin bırakmaz

TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, terörün sadece canları almadığını, aynı zamanda ülkedeki toplumsal barışı, ekonomik istikrarı ve ortak geleceği hedef aldığını söyledi.

Komisyonun çalışmalarına katkı sağlayacağını düşündükleri bazı hususları paylaşmak istediğini ifade eden Ağar, şöyle konuştu:

"Terör suçu işleyenlere karşı en net duruş sergilenmelidir. Terör eylemleri ve milletimizin vicdanını yaralayan saldırılar asla mazur görülemez, görülmemelidir. Şehitlerimizin, gazilerimizin ve yakınlarının aziz hatıralarını incitebilecek dil ve söylemlere dahi asla izin verilmemelidir. Devletin her platformunda hiçbir vatandaşın ayrımcılığa uğramadığı mesajı güçlü şekilde verilmelidir. Sistematik dezenformasyon ve bölücü propagandaya karşı gençlere yönelik etkin çalışmalar yapılmalıdır. Algının, olgunun önüne geçmesi engellenmelidir. Türk kimliğinin kapsayıcı yönü, tüm alt kimlikleri kucaklayan yapısı öne çıkarılmalıdır. Atılacak adımlar, şehit aileleri ve gazilerin hassasiyetlerini zedelemeyecek şekilde planlanmalı, fedakar şehit ailelerinin ve gazilerin bilgilendirilmesine özen gösterilmelidir. Ülke sınırları dışında, özellikle Suriye'de yaşanabilecek gelişmelerin içerdeki bütünlüğümüzü baltalamaması için alternatif planlar hazırlanmalıdır."

Terörün panzehrinin birlik, adalet ve demokratik diyalog olduğunun altını çizen Ağar, "Herkesin eşit yurttaş olarak görüldüğü, fikirlerini özgürce ifade edebildiği, sosyal adaletin sağlandığı bir Türkiye teröre zemin bırakmaz." ifadesini kullandı.

Ağar, milli dayanışma ve kardeşliği pekiştirecek, demokrasiyi daha ileriye taşıyacak her adımı önemsediklerini belirterek, "Sendikaların sorumluluğu yalnızca toplu pazarlık masasında bitmez. İşyerlerinde diyalog komiteleri kurmak, uyuşmazlıkları şiddet ve nefret söylemine varmadan çözmek, üyelerimizi barış dili ve demokratik kültür konusunda eğitmek temel yükümlülüklerimizdir." değerlendirmesinde bulundu.

HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan: Terörsüz bir Türkiye'yi inşa etmek için yola çıktık

Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Genel Başkanı Mahmut Arslan, konfederasyon olarak Terörsüz Türkiye çalışmalarını ilk günden bu yana, "amasız, fakatsız" destekleme kararı aldıklarını söyledi.

Terörsüz Türkiye çalışmalarını baltalamak, provoke etmek, sabote etmek, içeriden veya dışarıdan engellemek isteyenlerin dün olduğu gibi bugün de olacağını kaydeden Arslan, bu konuda herkesin hassasiyet göstermesi gerektiğini vurguladı. Arslan, kullanılan dile, komisyonun ilke kararlarının içinde yer almayan hususların tartışılmasına ve komisyonun dağılması için çaba sarf edenlerin ekmeğine yağ sürmemek için herkesin sorumlu davranması gerektiğini dile getirdi.

2013-2015 yılları arasında yürütülen süreçte Doğu Anadolu'da 15 ilde 3 ay çalıştıklarını bildiren Arslan, "Bölge halkının asla bu ülkenin üniter yapısından, birliğinden, bütünlüğünden rahatsız olmadığına o dönemde şahit olduk. Hatta Barzani ailesinin akrabası olan aşiretin mensuplarıyla Hakkari'de yaptığımız toplantıda, Barzani'nin kendilerine pasaport, maaş, vatandaşlık vadettiğini ve kendi topraklarına gelmeleri için davet ettiğini söylediler. 'Ama hiçbirimizin Kuzey Irak'a gitmek gibi bir düşüncesi olmadı' dediler." ifadelerini kullandı.

Terörsüz Türkiye hedefinin sahip olduğu avantajlara dikkati çeken Arslan, "Bu avantajlardan bir tanesi, bu tarihi komisyonun TBMM çatısı altında olması. İkincisi, ana muhalefet partisi dahil parlamentodaki hemen hemen bütün partilerin bu komisyonda yer alması. Üçüncüsü, terörle mücadele konusunda bütün bu süreçlere rağmen herhangi bir şekilde askıya alınma, durdurma, bekleme söz konusu olmamıştır. Bir taraftan terörle mücadele aynen devam ettirilmeye çalışılmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.

Arslan, süreçte bütün sorunları uzun uzun tartışmak yerine hızlı hareket edilmesi gerektiğini söyleyerek, "Sürecin hızlı bitirilmesi, sonuçlandırılması gerekiyor. Aksi halde yeni bir kısım sorunlarla karşı karşıya kalmak mümkün. Süreci hızlandırma konusunda da Sayın Başkanımız ve komisyon üyelerine büyük bir sorumluluk düşüyor. Bu konuda biz çabalarını ve gayretlerini takdirle karşılıyoruz." diye konuştu.

Terörsüz Türkiye çalışmalarını sonuna kadar desteklemeye devam edeceklerini vurgulayan Arslan, "Terörsüz bir Türkiye'yi inşa etmek için yola çıktık. Hem komisyon üyelerimizin hem Sayın Başkanımızın hem siyasi partilerimizin bu desteğini önemsiyoruz. Başarılar diliyoruz." dedi.

DİSK Genel Başkanı Çerkezoğlu: Böylesi bir komisyonun oluşturulmasını anlamlı buluyoruz

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, komisyonun yürüttüğü sürecin Türkiye'nin geleceği için tarihi bir önem taşıdığını söyledi.

Üreten, çalışan, alın teriyle yaşayan halkın çatışmalardan, acılardan, gözyaşından ve kardeş kavgasından kurtulmasını istediklerini dile getiren Çerkezoğlu, "Kuşkusuz yaşanmış acıları geri getiremeyiz, kayıpları telafi edemeyiz; ancak yeni acılara ve kayıplara da tahammülümüz yoktur." şeklinde konuştu.

Geçmişte benzer umutlarla başlayan ancak olumsuz sonuçlanan süreçlerin yaşandığını anımsatan Çerkezoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şimdi başarabiliriz, başarmalıyız. Geçmişteki hataların tekrar edilmemesi, toplumun barışa olan inancının korunması, sürecin tüm aşamalarında açıklık ve güven sağlanması hepimizin ortak sorumluluğudur. Geniş bir toplumsal mutabakatla, sakin, özgür ve yapıcı bir tartışma ikliminde sorunları daha kolay aşacağımız açıktır. Bu nedenle TBMM çatısında bu kapsamda böylesi bir komisyonun oluşturulmasını anlamlı buluyoruz."

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Sürecin daha iyi anlaşılması için paylaşmanızı istirham ediyoruz

TBMM Başkanı Kurtulmuş, konuşmaların ardından, Terörsüz Türkiye sürecinin başarıyla tamamlanması için ellerini hep beraber taşın altına koyduklarını belirterek, şunları kaydetti:

"Türkiye'de farklı işçi ve memur kesimlerimizi temsil eden sendikalarımızın ana gövdesi burada. Bütün sendikalarımızın başkanlarının sözlerinin özeti, 'Biz bu sürece destek veriyoruz ve bu sürecin bir an evvel esenlik içerisinde, barış içerisinde tamamlanması için gayret gösterilmesinden yanayız.' Buradaki tekliflerinizin hepsi kayıt altına alındı. Sizden bir beklentimiz var, bu niyeti ortaya koyduğunuz için rahatlıkla söylüyorum, burada dile getirdiğiniz görüşleri hem kendi tabanınızla ve toplumun farklı kesimleriyle de bu sürecin daha iyi anlaşılması ve bir toplumsal rıza mekanizmasının çoğaltılması, güçlendirilmesi için paylaşmanızı istirham ediyoruz."

Kurtulmuş, öte yandan davet edilen Birleşik Kamu İşgörenleri Sendikaları Konfederasyonu (Birleşik Kamu-İş) tarafından komisyona katılım sağlanamayacağının bildirildiğini aktardı.

TBMM Başkanlığından Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu toplantısına ilişkin açıklama

TBMM Başkanlığından yapılan açıklamada, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun bugün TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında TBMM Tören Salonu'nda toplandığı hatırlatıldı.

Komisyonun 8'inci toplantısında Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) Genel Başkanı Ali Yalçın, Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (Türkiye Kamu-Sen) Genel Başkanı Önder Kahveci, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel başkanları Ayfer Koçak ve Ahmet Karagöz, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Genel Başkanı Mahmut Arslan ve Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu'nun dinlenildiği anımsatılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"TBMM Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş, toplantının açılışında, son günlerde Katar, Tunus, Suriye ve Yemen'e saldıran İsrail'in bölgedeki artan saldırgan tutumlarına işaret ederek, Netanyahu ve çetesinin bu saldırganlığının bölge ülkeleri için uyarı sinyallerini de ortaya koyduğunu ve herkesi alarma geçirmesi gerektiğini vurgulamıştır. İsrail'in bu saldırılarla, 'istediğim ülkede, istediğim insanı öldürebilirim' mesajını verdiğini, ülkelerin egemenlik haklarını tanımadığını, ABD üslerinin bölge halklarını ve ülkelerini koruyamayacağını gösterdiğini belirten TBMM Başkanımız, komisyonun yapmış olduğu görevin ne kadar hayati ve ne kadar önemli olduğunun İsrail'in bölgedeki son saldırganlıklarıyla bir kez daha ortaya çıktığının altını çizmiştir.

TBMM Başkanımız Numan Kurtulmuş, İsrail'in bu saldırılarının herkesi güçlü bir uyanışa sevk etmesi gerektiğini belirterek, bu çerçevede komisyonun yüklendiği görevin son derece önemli ve tarihi bir sorumluluk olduğunu ifade etmiştir. TBMM Başkanımız, ayrıca bölerek, parçalayarak, terör örgütleri ve vekil güçleri vasıtasıyla Orta Doğu halklarının içine nifak sokarak, bölgeyi karıştırarak yoluna devam eden, teopolitikten kaynaklanan siyonizmin yayılmacı anlayışına ve siyasetine karşı, bölge halklarının birlik ve beraberliğini ortaya koyması gerektiğini vurgulamıştır. Milli dayanışmayı artırarak, kardeşliğimizi pekiştirerek ortaya koymanın, Türkiye'de demokrasinin standartlarını artırarak herkesin özgür ve güvenlik içerisinde yaşadığı bir ülkeyi kurmanın ve buna destek olmanın komisyonun başlıca hedefi olduğunu ve bu çerçevede büyük mesafe de alındığını belirten TBMM Başkanımız, en kısa zamanda silahların sustuğu, kardeşliğin hakim olduğu bir Türkiye'yi ve bölgeyi inşa etme temennisini dile getirmiştir."

Komisyonun yarın saat 14.00'te TBMM Başkanı Kurtulmuş başkanlığında TBMM Tören Salonu'nda 9'uncu toplantısını gerçekleştireceği belirtilen açıklamada, "Bu toplantıda, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Ziraat Odaları Birliği, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği temsilcileri dinlenecektir." ifadeleri kullanıldı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın