Doğu'ya ve Batı'ya ışık tutan Osmanlı alimi: Katip Çelebi
Osmanlı İmparatorluğu'nda tarih, coğrafya, bibliyografi alanlarında kaleme aldığı eserlerle dikkati çeken, bazı Batılı eserleri de Türkçe'ye çeviren Katip Çelebi, 368 yıl önce bugün vefat etti.

İstanbul
AA muhabirinin kaynaklardan derlediği bilgilere göre, 1609 yılının şubat ayında İstanbul'da dünyaya gelen ve gerçek adı Mustafa olan Katip Çelebi, Divan-ı Hümayun mensupları arasında "Hacı Halife" ismiyle tanındı. Ordu katipliği yaptığı için ulema ve halk arasında "Katip Çelebi" lakabıyla biliniyordu.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Asker olan babası Abdullah, Katip Çelebi'nin iyi bir eğitimle yetişmesine özen gösterdi. Babası, 14 yaşına geldiğinde maaşından harçlık bağlayarak oğlunu yanına aldı. Böylece Divan-ı Hümayun kalemlerinden Anadolu Muhasebeciliği Kalemi'ne girip, burada hesap işlerini ve siyakat yazısını öğrendi.
Babasıyla 1625'te Abaza Paşa isyanını bastırmak için orduyla Tercan'a giden Katip Çelebi, 1626'da ise Bağdat seferlerine katıldı. "Fezleke" eserinde, bu seferin ayrıntılarını ve anılarını yazdı. Her iki seferde de savaşın bütün safhalarına şahit olan Katip Çelebi, aynı yıl babasını ve amcasını kaybetti.
İstanbul'a dönünce devrin önemli din adamlarından Kadızade Mehmed Efendi'nin derslerine devam eden Katip Çelebi, 1630'da Hüsrev Paşa'nın maiyetinde Hemedan ve Bağdat seferlerine katıldı.
Katip Çelebi, bu seferler sırasında uğradıkları veya zapt edilen Gülanber Kalesi, Hasanabad, Hemedan, Bisütun gibi şehir ve menziller hakkındaki gözlemlerini "Cihannüma" ile "Fezleke" adlı eserlerinde anlattı.
Ayrıca, Bağdat'ın kuşatılması ve savaşın safhalarını tasvir eden Katip Çelebi, daha sonra İstanbul'a dönüp, yine Kadızade'nin derslerine devam etti.
Tabanıyassı Mehmed Paşa'nın kumandasındaki orduyla 1633-34'te tekrar şark seferine giden Katip Çelebi, ordunun Halep'e çekilmesinin ardından hacca gitti.
Kazancını kitaplara harcayıp ilimle uğraştı
Katip Çelebi, 1635'te Sultan 4. Murad'ın Revan seferine katıldı. Bu sefere ait gözlemlerini de "Fezleke"de detaylı anlatan Katip Çelebi, daha sonra hayatını tamamen ilmi çalışmalara adadı.
Kazancının büyük kısmını kitaplara ayıran Katip Çelebi, zengin bir akrabasının ölümü üzerine kendisine kalan büyük bir mirasın önemli bir bölümünü kitaplara verip, ilim yolunda değerlendirdi.
Kendisini tamamen eserlerine verdiği için 4. Murad'ın Bağdat seferine katılamayan Katip Çelebi, 10 yıl boyunca sadece ilmi çalışmalar yaptı. 1645'teki Girit Seferi dolayısıyla harita yapımıyla da ilgilendi.
Bu sıralarda Mukabele Başhalifesi ile kadro meselesi yüzünden tartışınca memuriyetten ayrılan Katip Çelebi, Müslüman olan Fransız asıllı Mehmed İhlasi'nin yardımıyla bazı Latince eserleri Türkçeye çevirdi.
Katip Çelebi, sağlık durumunun kötüleştiği bir dönemde, tedavi yollarını öğrenmek amacıyla bir yandan tıp kitaplarını okurken, bir yandan da manevi çareler aramak için havas ilmiyle ilgilendi.
Rahatsızlığı ilerleyen Katip Çelebi, 6 Ekim 1657 sabahı vefat ederek, Zeyrek Camisi civarındaki kabristanda toprağa verildi.
Bir kitap yazmak için 1300 eser okudu
Ölümünden iki yıl sonra müsveddelerinin ve teliflerinin çoğunu satın alan İzzeti Mehmed Efendi'nin belirttiğine göre, Katip Çelebi dindar, iyi huylu, az konuşan, hakim meşrepli bir insandı.
Gerek hayat hikayesinden gerekse dönemin kaynaklarından aşırı derecede kitaba düşkün olduğu anlaşılan Katip Çelebi, en çok tarihi ve biyografik eserlerle meşgul olup, tarihi bir olayı aydınlatmak için birçok kitabı inceledi. Arapça yazdığı "Fezleke"sini kamele alırken, elinden 1300 eserin geçtiğini belirtir.
Tarih konusunda oldukça yetkin bir konumda olan Katip Çelebi, savaşlarda komutanların yaptıkları yanlışları onların tarih bilmemesine bağlayıp, devlet adamlarının ve iktidarda bulunanların tarih ve coğrafya okumalarının çok önemli olduğunu vurgular. Ayrıca tarih yazarken duyguları bir yana bırakıp, tarafsızlığa bağlı kalmayı savunur.
Coğrafyayla da ilgilenen Katip Çelebi, Batılıların bu alanda İslam coğrafyacılarından ileride olduğunu belirterek, bu eksikliği gidermek için "Cihannüma" adlı eserini yazdı. Bu eser, ilim çevrelerinin ufkunu açtı ve kendisinden sonra yazılacak eserlere zemin hazırladı.
Katip Çelebi, astronomi ve anatomi ile de ilgilendi.
Yaşadığı coğrafyanın kültürü ve ilmiyle sınırlı kalmayıp Osmanlı Devleti'nde Batılı kaynaklara başvuranların öncüsü olan Katip Çelebi, Aristo'nun felsefe şerhi, "Meteora" kitabının bazı bölümlerini, Jovans'ın "Theatrum Orbim Terrarum" adlı coğrafya eserini, Philipp Clüver'in coğrafya kitaplarına giriş eserini de Türkçeye kazandırdı.
Günümüze etkisi
Katip Çelebi, Osmanlı İmparatorluğu'nda 17. yüzyılın ilim ve kültür hayatına damgasını vururken, Batı dünyasında da büyük takdir ve şöhret kazandı. Ünlü Alman tarihçi Franz Babinger onu "Osmanlıların Süyuti'si" olarak niteledi. Hilmi Ziya Ülken ise Katip Çelebi için "17'inci asır fikir tarihimizde Garba çevrilmiş düşünceyi hazırlayan sağlam realist görüşe sahip bir fikir adamımızdır." ifadelerini kullandı.
Katip Çelebi'nin çeşitli eserleri ile özellikle yaklaşık 15 bin kitap ve risalenin adı ve yazarının alfabetik olarak yer aldığı "Keşfü'z-Zunun", Batı dünyasında İslam araştırmaları yapanların müracaat ettiği temel başvuru kaynağı oldu.
Bu Osmanlı aliminin eserlerini, bibliyografik çalışmalarını, düşünce dünyasını ve hayatını araştırmak için 2010 yılında kurulan İzmir Katip Çelebi Üniversitesi'nde "Katip Çelebi ve Eserlerini Araştırma Merkezi" kuruldu.
Eserleri
"Tariḫ-i Kebir, Keşfü'z-Zunun, Cihannüma, Fezleke, Tuhfetü'l-kibar fi Esfari'l-bihar, Takvimü't-tevarih, Kanunname, Tarih-i Frengi Tercümesi, Tarih-i Kostantiniyye ve Kayasire, İrşadü'l-hıyara ila tarihi'l-Yunan ve'r-Rum ve'n-nasara, Süllemü'l-vüṣul ila ṭabaḳati'l-fuḥul, Levamiu'n-nur fi zulümat-i Atlas Minur, İlhamü'l-mukaddes min feyzi'l-akdes, Tuhfetü'l-ahyar fi'l-hikem ve'l-emsal ve'l-eş'ar, Dürer-i Müntesire ve Gurer-i Münteşire, Düsturü'l-amel li-ıslahi'l-halel, Recmü'r-racim bi's-sin ve'l-cim, Beyzavi Tefsirinin Şerhi, Hüsnü'l-hidaye, Cami'ul-mütun min celli'l-fünun, Mizanü'l-hak fi ihtiyari'l-ehak'dır."
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.