TBMM Başkanı Kurtulmuş: BMGK bugün barışı sağlamak şöyle dursun çatışmaların tarafı haline gelmeye çalışıyor
TBMM Başkanı Kurtulmuş, "Birleşmişler Milletler Güvenlik Kurulu bugünkü yapısıyla dünyada savaşları durdurmak barışı sağlamak şöyle dursun kendisi çatışmaların tarafı haline gelmeye çalışıyor." dedi.
Aksaray
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Aksaray Üniversitesi (ASÜ) 2025-2026 Akademik Yılı açılışı dolayısıyla üniversitenin konferans salonunda düzenlenen programda, Aksaray'ın, Anadolu'nun kalbi olduğunu, böylesi güzel bir şehirde ve böylesi büyük bir üniversitede öğrencilerle birlikte olmanın ayrıcalığını yaşadığını söyledi.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
ASÜ'nün kısa bir süre içerisinde yaklaşık 20 bin öğrenciye ulaşmasının ve bunların yaklaşık 2 bininin de yabancı öğrenci olmasının büyük bir başarı olduğunu aktaran Kurtulmuş, "Üç fakülte dışında bütün fakültelerin yer aldığı gelişmiş bir kampüse sahip Türkiye'nin iyi üniversitelerinden birisiyiz. Bu vesileyle hem öğretim üyesi arkadaşlara hem de öğrencilere bu öğretim yılında büyük başarılar diliyorum." diye konuştu.

TBMM Başkanı Kurtulmuş, bu topraklarda yaşayan her gencin, üzerinden 102 yıl geçen Milli Mücadele'den bu yana iki temel duyguyu bugüne kadar birlikte taşıdıklarını dile getirdi.
Bunlardan ilkinin milli ruhun esasını oluşturan özgürlük, diğerinin ise adalet duygusu olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Aksaray'daki böylesine önemli bir üniversitenin öğrencilerinin de 100 yıl geçmiş olmasına rağmen aynı duyguya sahip olduklarını ve bu duygu içerisinde de aynı milli mücadele içerisindeymiş gibi önümüzdeki dönemin yoğun ve devasa sorunlarıyla da mücadele etme azim ve kararlılığı içerisinde olduğunu gayet iyi biliyorum. İnşallah bu anlamda kendinizi yetiştirerek, ilimi hikmetle ve irfanla buluşturarak dünyaya, dünyanın bütün sorunlarına karşı meydan okuyabilecek bir yetkinliğe sahip olacaksınız. Gençlerimizi hangi alanda yetişiyor olursa olsun bu ana çerçevede bu bilinçle yetiştirmek mecburiyetindeyiz."

"Bugün devasa sorunlarla karşı karşıyayız"
Kurtulmuş, küresel adalet arayışının, bugünün dünyasının en önemli meselelerinin başında geldiğini bildirdi.
Büyük kazanımlar elde edilen bir dönemde, teknolojinin en üst seviyede olduğu dönemlerden geçtiklerine değinen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İnsanoğlunun hemen her şeye sahip olduğu ama birçok konuda da yoksunluk içerisinde olduğu bir dönemdeyiz. Yoksunlukların en başında gelen ise adalet yoksunluğu. Dolayısıyla hiç şüphesiz ki insan yitik olan şeyin peşinde koşar ve o yitik olanın peşinde mücadele eder. Bugün devasa sorunlarla karşı karşıyayız. İklim krizlerinden bölgesel çatışmalara, iç savaşlara, silahlanma yarışına ve iklim krizlerine bağlı olarak ortaya çıkan küresel kuraklık ve su krizlerine kadar çok büyük problemlerle boğuşuyoruz. Bunların hemen hemen her gün bizim gündemimizde etki ettiğini, artık hiçbir sorunun tek başına bir ülkenin, bir bölgenin ya da bir kıtanın sorunu değil, bütün insanlığın ortak sorunları olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bu çerçevede bu sorunların en temelinde bu bütün sorunların kaynağında yatan hususun da küresel ölçekte bir adaletsizlik olduğunu gayet iyi şekilde biliyoruz."
Kurtulmuş, ne yazık ki dünyada adaleti tesis etmek üzerine kurulmuş olan bütün uluslararası kurum ve kuruluşların da neredeyse tamamen fonksiyonsuz hale geldiği bir sürecin içerisinde olduklarını vurguladı.

Başta dünyada savaşları ortadan kaldırmak için kurulmuş olan, barışı ve yeryüzünde adaleti sağlamak için kurumsal varlığı ortada bulunan Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere hemen hemen küresel kurumların tamamının fonksiyonsuz hale geldiğini belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Bu kurumların tamamının ya sadece kağıt üzerinde bir güçten ibaret olduğunu ya da bir takım binalardan ibaret olduğunu gayet iyi biliyoruz. Dünya, kendisi için çözümleri bulması gereken kurumların dahi artık sorun kaynağı haline geldiği bir noktadan geçiyor. En başta Birleşmişler Milletler Güvenlik Kurulu bugünkü yapısıyla dünyada savaşları durdurmak, barışı sağlamak şöyle dursun kendisi çatışmaların tarafı haline gelmeye çalışıyor. Çünkü artık veto diplomasisi diyebileceğimiz uluslararası alanda yeni bir alan açılmıştır. BM'de dünya üzerinde söz sahibi olduğu iddiasıyla 2. Dünya Savaşı sonrası dengeleri sürdürmek isteyen 5 ülke sahip olduğu veto gücüyle birlikte dünyadaki herhangi bir sorunun çözümsüz hale gelmesini sağlayabilmektedir. Örnek mi istersiniz, Ukrayna krizi. Örnek mi istersiniz, iki seneyi aşkın süredir devam eden Gazze'deki insanlık suçları ve soykırımı. Maalesef bu veto diplomasi yoluyla dünyada veto gücünü kullanarak istediği etki alanını oluşturabilen ülkelerden birisi hangi konuyu veto ediyorsa o ne kadar büyük insanlık suçu olursa olsun ne kadar büyük ortak sorun olursa olsun ne yazık ki çözülemiyor, çözümsüz halde bırakılıyor. En başta küresel adalet arayışında yeni bir küresel siyasi ve ekonomik mimariye ihtiyacımız olduğu ortadadır."
İklim kriziyle boğuşulduğuna değinen Kurtulmuş, "Niçin iklim krizlerinin yükünü minimal etkileri olan ülkeler ödeyecek de dünyayı bu hale getiren, kirleten, iklimi perişan eden, bozan, büyük güçler niye bunun bedelini ödemeyecek? Böylesi çifte standartlı bir dünya düzeni nasıl ve ne kadar daha devam edebilecek? Onun için diyoruz ki bu sorunları çözebilmek için cesur ve güçlü sözlerle yolumuzu açmak, yolumuza devam etmek durumundayız." görüşünü paylaştı.
"Tarih doğru tarafta duranları yazacaktır"
Kurtulmuş, Filistin ve Gazze meselesinin, özellikle büyük güçlerin ikiyüzlülüğünü de ayan beyan ortaya koyduğunu hatırlattı.
Gazze'de yaşananların binde birinin dünyanın başka bir yerinde olsaydı, dünyada kıyamet koparacak olan ülkelerin, insani kriz karşısında, 100 bini aşkın insanın öldüğü, hala binlerce insanın cesetlerini yıkıntılarının altında olduğu bu soykırım karşısında bir kelime bile söylememiş olmalarının dikkat çekici olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:
"Bu ikiyüzlülük hükümetler tarafından ne kadar sürdürülürse sürdürülsün küresel adalet talebine sahip olan ve bunu dile getiren yeryüzünün insan ve vicdan sahibi özellikle gençleri meydanlara çıkmakta, sokaklarda toplanmakta ve siyonizmin insanlık dışı suçlarını avazı çıktığı kadar protesto ederek önlemeye gayret ediyorlar. Filistin davası, ikiyüzlülüğün de ortaya konulduğu bir yer. Aynı zamanda Filistin ve Gazze meselesi küresel adalet anlayışı içerisinde küresel vicdanın da test edildiği bir alandır. Tarih doğru tarafta duranları yazacaktır. Burada onurla ifade etmek isterim ki yeryüzünde millet ve devlet olarak hep beraber Filistin halkının yanında duran en önemli devlet Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir. Türkiye sadece masum ve mazlum durmakta kalmadı her uluslararası platformda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere güç merkezli değil, hak ve adalet merkezli yeni bir dünya sistemin kurulması için avazımız çıktığı kadar bağırdık. Sözün en kuvvetlisini en zor platformlarda dile getirerek üzerimize düşenin bir kısmını hiç olmazsa yerine getirmeye gayret ettik."
Kurtulmuş, Türkiye'nin küresel adalet arayışının üç temel halkası olduğunu aktardı.
Bunlardan birincisinin mekan olarak Anadolu ve çevresi olduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Anadolu ve geniş gönül coğrafyalarda kim haksızlığa, kim zulme uğramışsa onun elinden tutmak, imdadına yetişmek ve aynı kaderi paylaşmak bizim vazifemizdir. Çünkü bu bugünün dünyasının bize yüklediği bir borç olmanın ötesinde ecdadın bize bıraktığı tarihsel mirasın gereğidir." diye konuştu.
Kurtulmuş, Türkiye'nin güçlü olmasını uman yüz milyonlarca insan olduğunu dile getirdi.
"Adaletin tesis edilmesi için gayret sarf edeceğiz"
Anadolu ve gönül coğrafyasında yaşayanların hakkaniyet ve adalet terazisinde hakkını alması için mücadeleyi sürdürdüklerini vurgulayan Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Bu çerçevede her şeyden evvel böylesine geniş bir coğrafyaya bakabilmemiz için kendi iç cephemizi tahkim etme, evimizi tanzim etmemiz, hak ve özgürlükler çerçevesinde bu ülkenin 86 milyonunun eşit ve özgür yurttaş olduğu bir Türkiye'yi kurmamız mecburiyettir. Bunun için barışı, kardeşliği sağlayacağız, demokrasinin standartlarını yükselteceğiz. Bunun için adaleti bu ülkenin en ücra köşesine kadar yaygınlaştırarak, bu geniş coğrafyamızda da hakkaniyetin ve adaletin tesis edilmesi için gayret sarf edeceğiz."
Kurtulmuş, küresel adalet arayışının ikinci halkasının sistem olarak devlet ve demokrasi olduğuna değinerek, "Bu toprakların kapısı milletimize açıldığından bu yana hep devleti, devlet-i aliye ve devletin güçlü olması fikrini, 'devleti ebed müddet' fikrini esas almış bir milletiz. Asıl olan milletin devletle birlikte güçlü olması ve millet-devlet ayrışması olmaksızın hep beraber kenetlenerek yoluna devam etmesidir." ifadelerini kullandı.
Devleti ve demokrasiyi güçlendirmek gibi bir sorumluluğun olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, Türkiye'nin her bakımdan öne çıkan örnek bir ülke olma potansiyeline işaret etti.
"Demokratik olgunluğumuz, huzuru ve barışı sağlamaya yeter de artar bile"
Kurtulmuş, milli dayanışmayı artırma, birliği ve beraberliği pekiştirme mecburiyetinde olduklarını belirterek, şöyle konuştu:
"Yunus Emre'nin hepimizin bildiği sözünü bir kere daha hatırlatıyorum: 'Bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz'. Asırların tecrübesini özetleyen bir cümledir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde de yürüttüğümüz çalışmalar bunun bir parçası. İnşallah 100 yılın 50 yılını esir almış terörden kurtularak terörsüz Türkiye'yi inşa edeceğiz ve Türkiye'nin her yerinde sadece kardeşlik türküleri söylenecektir. Demokratik olgunluğumuz, birliği, beraberliği, huzuru ve barışı sağlamaya yeter de artar bile. Yurt dışındaki bazı emperyalist odakların başımıza bela ettiği, vekalet unsuru olarak kullandığı bu terör örgütlerinin tamamını bir kenara bırakarak, bu ülkede yaşayanların bir ve beraber olduğu, etnik olarak farklılıklarımız olsa bile hiçbirimizin nezdinde etnik farklılıkların önemi olmadığı, mezhebi, meşrebi farklılıkların önemi olmadığını bilerek yolumuza devam edeceğiz."
Anadolu kültürünün mayasının birlik, beraberlik ve kardeşlik olduğunu aktaran Kurtulmuş, bunu ortadan kaldırmaya çalışacak her türlü eylemin ve teşebbüsün ise sadece fesat anlamı taşıdığını söyledi.
Kurtulmuş, küresel adalet arayışının üçüncü temel halkasının ise küresel sorumluluk anlayışı olduğunu vurguladı.
Türk milletinin haksızlık ve hukuksuzluklara karşı mücadele ettiğine işaret eden Kurtulmuş, bunu ise devlet felsefesinin merkezine oturttuğunu bildirdi.
"Adil bir dünyanın kurulduğunu mutlaka göreceksiniz"
Kurtulmuş, adalet arayışının cesaret gerektirdiğini dile getirerek, "Belki biz görmeyeceğiz ama bu salonda bulunan gençler, çok kısa süre içinde Birleşmiş Milletler başta olmak üzere dünyanın bu gayrı adil sisteminin dağıldığını ve yerine yepyeni adil bir dünyanın kurulduğunu mutlaka görecek. Bu, sizlere nasip olacaktır." dedi.
Dünyanın zor dönemden geçtiğine değinen Kurtulmuş, sözlerini şöyle tamamladı:
"Türkiye'ye büyük sorumluluklar düşüyor. Kaybedecek vaktimiz, bir tek günümüz ve insanımız olmadığını, ihmal edeceğimiz tek bir imkanımızın bulunmadığını paylaşmak istiyorum. Dışlamak, ötekileştirmek, yok saymak ve eyyamcılık kolaydır. Zor olan, bir fikre odaklanarak, o fikrin gerçekleşmesi için sonuna kadar mücadele etmek. Bu mücadelenin kapıları sonuna kadar açıktır. Türkiye'nin önünde bu bölgede güçlü ve lider ülke olmaktan başka hiçbir şans yoktur. Bu ülkede eyyamcılık yapan, gününü gün eden, birtakım iç ihtilaflarını esas meseleymiş gibi öne koyan bir Türkiye'nin inanın ki esamesi okunmaz. Birlik, beraberlik içerisinde bütün imkanlarımızı seferber ederek yolumuza devam edeceğiz. İnşallah 21. yüzyılı, güçlü Türkiye'nin yüzyılı yapacağız. Sözü güçlü, gücü tesirli Türkiye'nin yüzyılı yapacağız. Bunun için gayret sarf edeceğiz."
Kurtulmuş, daha sonra Aksaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alpay Arıbaş'ı ziyaret etti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
