Myanmar kıyılarında oldukça verimli bir gaz sahası, Fransız Total şirketi tarafından işletiliyor.

Şubat 2021'de ordunun Aung San Suu Çii yönetimini devirmesiyle yüzlerce milyon dolarlık gaz çıkarılan Yadana sahasının yönetimi ve mevcut banka hesapları ordunun eline geçti.

Askeri yönetimin hukuk dışı uygulamaları, işkence ve cinayet iddiaları arttıkça, ülkenin en büyük döviz kaynağı olarak gösterilen petrol ve gaz fonlarına yaptırım uygulanmasına yönelik kamuoyu çağrısı her geçen gün artarak devam ediyor.

Ancak Batılı hükümetlerin, özellikle de ABD ve Fransa gibi ülkelerin enerji şirketlerinin lobi faaliyetleri ve Myanmar’dan gaz alan bölge ülkelerinin çabalarıyla yaptırım adımının atılmadığı ifade ediliyor.

ABD, 10 Aralık'ta Myanmar yönetimine karşı bir dizi yaptırım uygulama kararı alsa da petrol ve gaz gelirlerine dair herhangi bir yaptırım açıklanmadı.

Öte yandan son aylarda Myanmar halkının gaz gelirlerine yönelik yaptırım uygulanması çağrısı artarak devam ederken, ağustosta bir grup aktivist hayatlarını riske ederek “Cuntaya yapılan ödemeleri durdurun ve Myanmar’ı kurtarın” yazılı pankartlar taşımış ve “kanlı para kampanyası” hareketini başlatmıştı.

Eylemlerini sosyal medya platformlarına taşıyan aktivistler, “Total, Chevron – Cinayete ortak olmayı bırakın” yazılı pankartları taşıdıkları fotoğraflarını yayınlayarak söz konusu şirketlere tepki göstermişti.

Birleşmiş Milletlerin (BM) Myanmar’daki insan hakları uzmanı, ülke genelinde milyonlarca kişinin vergi ve faturalarını ödemeyi reddederek ve orduyla bağlantılı ürünleri boykot ederek orduya karşı bireysel düzeyde yaptırım uyguladığını aktardı.

ABD, Myanmar'ın askeri liderlerine yaptırımların "daha sert" olduğunu açıkladı

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Başkan Joe Biden yönetiminin, Myanmar'da demokratik yolun geri kazanılması için ülkenin askeri liderlerine yeni ve daha sert yaptırımlar uyguladığını bildirdi.

Blinken, Güneydoğu Asya gezisi kapsamında Malezya Dışişleri Bakanı Saifuddin Abdullah ile düzenlediği basın toplantısında, Myanmar ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Bakan Blinken, Myanmar'da 1 Şubat'ta gerçekleşen darbeden bu yana toplu gözaltı ve protestoculara yönelik şiddet olaylarıyla durumun daha kötüye gittiği değerlendirmesinde bulunarak Biden yönetiminin, Myanmar'ın Arakanlı Müslümanlara yönelik devam eden baskısını "soykırım" olarak tanımlamaya "çok etkin bir şekilde" yaklaştığını aktardı.

Myanmar'da kesintiye uğrayan demokratik yolun yeniden kazanılması için, Biden yönetiminin, ülkenin askeri liderlerine daha sert ve yeni yaptırımlar uyguladığını belirten Blinken, toplu olarak hangi ek adımları ve önlemlerin alınmasının gelecek günlerde çok daha önemli olacağını aktardı.

Öte yandan, Blinken'ın Güneydoğu Asya ziyaretini takip eden bir gazetecinin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) Kovid-19 testinin pozitif çıktığı bildirildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, yaptığı açıklamada, Blinken'ın ziyaretine eşlik eden 12 kişilik basın ekibinde bir kişide Kovid-19'a rastlandığını ifade etti.

Myanmar'daki askeri darbe

Myanmar ordusu, 2020'deki genel seçimlerde hile yapıldığı iddialarının ortaya atılması ve ülkede siyasi gerilim yaşanmasının ardından 1 Şubat'ta yönetime el koymuştu. Ordu, ülkenin fiili lideri ve Dışişleri Bakanı Aung San Suu Çii başta olmak üzere pek çok yetkili ve iktidar partisi yöneticisini gözaltına almış ve 1 yıllığına olağanüstü hal ilan etmişti.

Myanmar ordusunun darbe karşıtı protestocu ve isyancı gruplara silahlı müdahalesi sonucu bugüne kadar 902 kişi hayatını kaybetti, binlerce gösterici gözaltına alındı.

Bu arada, Siyasi Tutuklulara Yardım Kuruluşuna (AAPP) göre, ülkede darbeden bu yana 1200 kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 10 bin kişi gözaltına alındı.

Ülkede geniş katılımlı gösteriler sürerken üst düzey hükümet yetkililerinin askeri mahkemede yargılanmalarına devam ediliyor.