Dolar
40.25
Euro
46.85
Altın
3,346.50
ETH/USDT
3,349.30
BTC/USDT
118,825.00
BIST 100
10,121.52
Dünya

İran'da ABD’ye karşı azami güvensizliğe rağmen diplomasi sürdürülebilir mi?

İranlı uzmanlar, ABD ve İsrail’in saldırıları sonrası durdurulan nükleer görüşmelerde ABD’ye karşı azami güvensizliğe rağmen meselenin çözümünde diplomasinin caydırıcı güçle sürdürülmesi gerektiğine ve savaşın alevlenme ihtimaline de dikkati çekiyor.

Ahmet Dursun  | 16.07.2025 - Güncelleme : 16.07.2025
İran'da ABD’ye karşı azami güvensizliğe rağmen diplomasi sürdürülebilir mi?

Tahran

İsrail, İran'ın ABD ile nükleer müzakere süreci devam ederken 13 Haziran'da İran'a saldırı başlattı. İsrail'in saldırılarında Genelkurmay Başkanı dahil üst düzey askeri yetkililer, nükleer bilim insanları ve çok sayıda sivil hayatını kaybetti. İran da yüzlerce balistik füzeyle 21 dalga karşı saldırı düzenledi. Saldırılarda Tel Aviv ve Hayfa'daki hedefler vuruldu.

Bu süreçte ABD de 22 Haziran'da İran'ın 3 nükleer tesisine saldırılar gerçekleştirdi. İran, ABD'nin saldırılarına karşılık 23 Haziran'da Katar'daki bir ABD üssüne füze saldırısı düzenledi.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

Bunun ardından 24 Haziran'da ABD Başkanı Donald Trump, İsrail ve İran arasında ateşkesin uygulamaya girdiğini duyurdu. İsrail bunu kabul ettiğini açıkladı. İran, İsrail'in saldırıları durdurmasının ardından karşı saldırılarını kesti. Trump, daha sonra İran ile nükleer görüşmelere başlamak ve Tahran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini tamamen durduracak bir anlaşma istediklerini açıkladı. İran ise saldırılardan sonra da düşük düzeyli uranyum zenginleştirme faaliyetlerini durdurmayacağını belirtiyor.

Bu gelişmeler sonrası İran içinde ABD ile müzakerelerin devamı tartışmalı hale geldi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, “Şu anda kamuoyu o kadar öfkeli ki kimse müzakereden veya diplomasiden bahsetmeye cesaret edemiyor.” sözleriyle ülke içindeki hassasiyeti yansıttı.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Said Hatibzade ise “Müzakere için asgari güven gerekir ancak son saldırganlık hiç güven bırakmadı.” dedi.

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ise müzakerelerin devamından yana olduğunu belirterek, diplomasiyi güçlendirme çabalarını sürdürdüklerini söyledi. Aynı şekilde İran lideri Ali Hamaney'in Başdanışmanı Ali Ekber Velayeti, ABD ile ön şartsız müzakereye açık olduklarını, ancak uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin durdurulması şartının müzakereyi engelleyeceğini belirtti.

AA muhabirinin görüşlerine başvurduğu uzmanlar, müzakere sürecinin yeniden başlayıp başlamayacağı, olası sonuçları ve Avrupa ülkelerinin İran'a karşı BM yaptırımlarını geri getirebilecek "tetik mekanizması (snapback)" uygulama ihtimalini değerlendirdi.

"İran'daki müzakerelere karşı sesler ve bu yöndeki kaygılar, siyasi"

Tahran İslami Azad Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Hamid Ruşençeşm, diplomatik sürecin aynı zamanda savaş ve barışın bir parçası olduğunu belirterek, "Aynı durum İran ve ABD için de geçerlidir. İster savaş şeklinde yaşananlar ister iki ülke arasında yeni bir prosedür olsun müzakereler gereklidir. İran'daki müzakerelere karşı sesler ve bu yöndeki kaygılar, siyasi. Bu konu İran'ın dış politika sürecinin özünü etkilemez ve nihayetinde konularda anlaşmaya varılması gerektiği açıktır." değerlendirmesinde bulundu.

Buna karşılık ABD ve İsrail'in saldırılarının İran'da müzakerelere karşı büyük bir güvensizliğe de yol açtığına dikkati çeken Ruşençeşm, İran'da müzakere konusunun "yeni bir aldatmaca" olarak değerlendirildiğini de söyledi.

Hamid Ruşençeşm, "Diplomasi asla bitmez ve savaşın kendisi de bir tür diplomasidir. Savaş ve barış, kendi özel koşullarında kullanılan aynı madalyonun iki yüzüdür. Herhangi bir şiddet nihayetinde bir anlaşmayla yumuşatılmalıdır. İran'ın da kendi meselelerinde her ikisini de akıllıca kullandığı açıktır." dedi.

"Taraflar arasında sınırlı bir savaşın daha yaşanması muhtemel görünüyor"

Avrupa ülkelerinin tetik mekanizmasını işletme tehdidinin ciddi ele alınması gerektiğinin altını çizen Ruşençeşm, "ABD, Avrupa ve İsrail'in İran'a şimdiye kadar olduğu gibi kabul edilemez taleplerde bulunması durumunda, İran, uluslararası yaptırımların yeniden devreye girmesine hazırlık yapacaktır. İran, müzakereler ve ilişkilerin azalacağı bu ortamda zayıflıklarını örtbas etmeye ve tavizler almaya çalışacaktır. Bu sürece girildiğinde belki de bölgede yeni olaylar yaşanacaktır." diye konuştu.

İran ile İsrail arasında kırılgan ateşkese ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Ruşençeşm, "İsrail, İran'a tekrar saldırmaya çalışıyor ancak bölgede yeni sorunlar ve zorluklar da ortaya çıktı. İran ile İsrail arasında ortaya çıkan yeni şartlar göz önüne alındığında, müzakere sürecinde daha güçlü tavizler koparabilmek amacıyla taraflar arasında sınırlı bir savaşın daha yaşanması muhtemel görünüyor. En kötü senaryoda ise İran, uranyum zenginleştirme konusundaki taleplerini azaltabilir." ifadelerini kullandı.

"Dış politikada görüş ayrılıklarımız bulunmuyor"

Uluslararası İlişkiler Uzmanı Saman Niyazi de ülkede müzakerelerin yeniden başlatılması ihtimalinden rahatsız olan kesimler olduğunu ve bunun müzakere sürecinde saldırı yapan Amerikan tarafına duyulan güven eksikliğinden kaynaklandığını belirtti.

Niyazi, buna rağmen İran'ın diyaloğa kapıyı kapatmayacağına dikkati çekerek, "Dış politikada görüş ayrılıklarımız bulunmuyor. Güçlü ve dinamik bir siyasi sistemde farklı yaklaşımların çeşitliliği doğaldır ancak nihayetinde siyasi ve resmi bir duruş olarak ortak bir dış politika uygulanır. İran son müzakerelerde acı bir deneyim yaşadı ve bu nedenle karşı tarafta köklü değişiklikler olmadan süreci hızlandırmak akıl ve mantığa aykırıdır." değerlendirmesini yaptı.

Tetik mekanizmasının işletilmesi halinde Avrupalı ülkelerin de zarar göreceğini savunan Niyazi, İran'ın bu durumda Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'nı (NPT) gözden geçirebileceğine dikkati çekti.

Niyazi, İran'ın bu süreçte hem diplomasiyi hem de sert gücünü kullanması gerektiğini belirterek, "Müzakere tekniklerini de biliyoruz ve diyaloğa saygıyı dini ve ulusal bağlılığımızın bir parçası olarak görüyoruz ancak aynı zamanda savaş ilkelerini ve kurallarını da güçlü bir şekilde biliyoruz. Bu nedenle İran'da diplomasiyi ve sahayı birbirinden ayrılamaz görüyoruz." ifadelerini kullandı.

"Ateşkesin devamı konusunda hiçbir kesinlik yok"

İsrail'in ateşkese bağlı kalma ihtimaline ilişkin Niyazi, Tel Aviv'in varlığını bölgede gerginliklere bağladığını ifade ederek, "Siyonist rejim, Alman yetkilinin de itiraf ettiği gibi, 'başkalarının kirli planlarını' uyguluyor. Önemli olan, İran'ın tüm gücüyle ona karşı çıkmasıdır. Nükleer silah bahanesiyle İran'a saldırdılar ve önemli kişileri hedef aldıkları için ülkenin çökeceğini ve hükümeti değiştirebileceklerini sandılar ancak İran'ın birliği ve Başkomutan'ın aldığı önlemlerle bu hedeflerine ulaşamadılar." şeklinde konuştu.

İran'ın muhtemel bir saldırıya hazırlıklı olduğunu söyleyen Niyazi, "İran füzelerinin yıkıcı gücü nedeniyle ateşkes önermek zorunda kaldıklarını gördük. Açık olan şu ki ateşkes içindeyiz ancak bu koşullar altında ateşkesin devamı konusunda hiçbir kesinlik yok." dedi.


Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.