Yeni nesil GEO uyduların geleceği "Bağlantısallığın Yeni Çağı Forumu"nda ele alındı
Yeni nesil yer sabit (GEO) uydular ve Türkiye'nin gelecek vizyonu, sektör temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen "Bağlantısallığın Yeni Çağı Forumu"nda masaya yatırıldı.

Ankara
Anadolu Ajansının Global İletişim Ortağı olduğu ve TÜRKSAT'ın ev sahipliğinde düzenlenen "Bağlantısallığın Yeni Çağı Forumu", Ankara Ticaret Odası (ATO) Congresium Kongre ve Sergi Merkezi'nde organize edilen oturumlarla devam ediyor.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Etkinliğin "Yeni Nesil GEO Uydular: Teknoloji, Yerlilik ve Türkiye'nin Gelecek Vizyonu" başlıklı ilk oturumu, TÜRKSAT Genel Müdürü Ahmet Hamdi Atalay'ın moderatörlüğünde düzenledi.
ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, panelde yaptığı konuşmada, şirketin kuruluşunun 50. yılında olduklarını belirterek, 1975'te haberleşme sistemlerini üretmek üzere kurulduklarını ve Türksat 6A ve deniz altındaki haberleşme sistemleri ile bu misyonu gerçekleştirdiklerini anlattı.
Şirketin, 50 yılda denizaltından uzaya tüm sistemleri envantere verdiğini, 1 milyondan fazla haberleşme sistemini dünyadaki kullanıcılara sunduğunu bildiren Akyol, şunları kaydetti:
"Analog haberleşmeyle başladığımız macerada bugün tüm kullanıcılara, her platformda kesintisiz ve güvenli veri haberleşme yeteneği sunuyoruz. Burada 2014-2015'lerde karar verenlerin, 'Evet biz bu ekibe güveniyoruz' demesi kritikti. 'Bunu riske etmeyelim' de denebilirdi. Ama Türk mühendisine, savunma sanayisine ve sanayisine güvenildiği için bugün başarıyla uygulanmış projeyle sonuca geldik. Türksat 7A'da da yeni teknolojiler kuracağız. Yazılım tabanlı uydu olmasını istiyoruz. Elde ettiğimiz tecrübe ve altyapıyla tıpkı Türksat 6A'da olduğu gibi Türksat 7A'da da yeni nesil teknolojilerle, maliyet etkin sonuçlarla, ilan edilen tarihte yörüngesine göndereceğimize inanıyorum. Projeler Türk gençliğine ciddi bir motivasyon sağlıyor."
Uydu alanında ihalelere giriş kolaylaştı
Akyol, uydu dünyasında son 20 yılda kilogram başına maliyetlerin düştüğüne değinerek, kendi içlerinde bir dönüşüm programı uyguladıklarını ve stratejik alanlarda artan kaynakları yönlendirme imkanı bulduklarını anlattı.
SİHA'lar için ilk geliştirdikleri kamerayı, 8 yılda envantere verebildiklerini hatırlatan Akyol, şu değerlendirmelerde bulundu:
"ASELFLIR 500 ise 3 yılda envantere girdi. Kamera, rakiplerinden yüzde 20 daha ucuz ve performansı hepsinden iyi. Uyduda da bu kültürün gerek maliyete, gerek süreye katkısı olacak. Türksat 7A'da bunların çıktısını göreceğiz. Son 3-4 yıldır, ürün odaklı yaklaşım benimsedik. Bugün kameralarımız, 20 ülkede. Bu sayede arzu edilen optimizasyonu yakalıyoruz. Çok yakında Türksat 6A, 'tarihçe' kazanma imkanı sunduğu için artık ihalelere girebiliyoruz. Umut ediyorum iyi sonular alacağız. Bu uzay segmentinde var olduğumuzu ve başka ülkelere bu hizmeti sunabileceğimizi söyler konuma geldik. Teknoloji seviyemiz, takımımız ve kadromuz olarak 2014'ten daha rahat durumdayız."
"Test imkanlarının genişletilmesi gerekebilir"
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) Genel Müdürü Mehmet Demiroğlu da uzay sektörünün gelişiminin açık ve ekonomik hacminin yüksek olduğunu belirterek, "Türksat 6A'da, yüzde 80'lik yerlilik söz konusu, inşallah bunu yüzde 100'e de çıkarız. Bunu belki TÜRKSAT 7A'da başarırız, belki bir sonrakinde. Bu artarak, devam edecek bir serüven." dedi.
Bu noktada askeri, ticari ve ekonomik ihtiyaçların ne olduğunu, bir uydunun ömrünün ne kadar olması gerektiği gibi konuları, kullanıcılar ve uyduları çalıştıracak operatörlerle birlikte karar verilmesi gerektiğini aktaran Demiroğlu, ayrıca bugünün önemli problemlerinden siber güvenliğin de çalışılması gereken bir diğer konu olduğunu söyledi.
Demiroğlu, siber güvenliğin çok üst seviyede olması gerektiğini vurgulayarak, "Firma olarak bizim test ve entegrasyon anlamında çok ciddi kabiliyetlere sahip merkezimiz var. Bugünkü ihtiyaçlar doğrultusunda, Türksat 7A'nın nasıl bir uydu olacağına bakarak, test imkanlarının da genişletilmesi gerekebilir. Dolayısıyla bizim de bundan sonraki ihtiyaçlarımızı gerekli ve yeterli miktarda karşılayabilecek uydu tasarımlarımızı yapmamız gerekiyor." diye konuştu.
Şirketlerin sadece uydu alanında değil, tüm sektörlerde Türkiye ötesini düşünmeleri gerektiğinin altını çizen Demiroğlu, Türksat 7A veya sonrasındaki uyduların Türksat 6A'dan daha düşük yerliliğe sahip olmaması gerektiğini vurguladı. Uydu alanında müşterilerinin sadece TÜRKSAT olmadığına dikkati çeken Demiroğlu, dünyanın her tarafındaki uydu projelerine teklif verdiklerini kaydetti.
"Türksat 7A muhakkak kendi kullanımımızda olmalı"
TÜBİTAK UZAY Enstitü Müdürü Mehmet Nefes de Türksat 6A'nın paydaşlar için pek çok kazanımı olduğunu belirterek, bunlardan en önemlisinin yetişmiş insan kaynağı olduğunu dile getirdi.
Türksat 7A'da da bu kazanımın kullanılacağına dikkati çeken Nefes, "Türksat 6A, başarıyla çalışıyor. Kendimiz kontrol edebiliyoruz, bu inanılmaz stratejik bir kazanım. Şu an savaş ortamındayız, kendi uydusunu kendi yazılımlarıyla komuta edebilmek milli bir güç. Türksat 6A bu bakımdan ciddi bir katma değer oldu. Türksat 7A'da da bu kazanımların üzerine koyarak, ilerlememiz gerekiyor. Yine Türksat 7A'nın muhakkak kendi kullanımımızda olması olmazsa olmaz." ifadelerini kullandı.
Nefes, Türksat 6A'daki birikimleri artırarak, 7A'da da yerlilik oranını yükseltmenin en büyük hedef olduğunu vurgulayarak, bu uydunun 6A'ya göre daha kompleks bir uydu olacağını ve birden fazla uyduyla çözümler sunulabileceğini aktardı.
İMECE yaklaşık 8 yılda envantere girerken, İMECE-2 ve 3'ün 36. ve 48. aylarda hizmete gireceğini belirten Nefes, "Süre bakımından, rekabetçi ortamda daha etkin çözümler sunmak gerektiğinin farkındayız. Yerlilik oranını maksimumda tutarak, istenen sürede ve mali olarak uygun bir çözümü sunma gayretini paydaşlar olarak gösterdik. Ülkemizin uzay alanında ihtiyaçları var ve bu ihtiyaçların mümkün olduğu kadar yerli kaynaklarla, milli kaynaklarla giderilmesi stratejik olarak da çok önemli. Kurum olarak her ne kadar araştırma enstitüsü olsak da şirket refleksiyle ve etkin bir maliyetle yolumuza devam ediyoruz. Diğer projelerimizi de aynı mantıkla sürdüreceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
"Yüksek teknoloji açısından Türkiye'nin bir marka"
CTech Genel Müdürü Cüneyd Fırat ise Türkiye'nin uzayda sağlam bir şekilde yer almasının önemine işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:
"Türk insanı, diğer insanlara kıyasla biraz daha hızlı ilerler. Hızlı ilerlerken, önceden yapmamız gereken bazı çalışmaları es geçiyoruz. İleriye dönük bazı ARGE çalışmalarını, şimdiden başlatmamız lazım. Mesela TÜRKSAT 8A'da yapacağımız yenilikleri de şimdiden konuşalım. Son zamanlarda 'dijital payload' tanımını çok fazla duymaya başladık. Yani sayısal payload ve uyduda kazanılacak diğer esneklikler. Bununla ilgili de TÜRKSAT 7A'da tanım mevcut."
Fırat, Türk mühendisliğine yönelik dünyada takdir olduğuna da dikkati çekerek, yüksek teknoloji açısından Türkiye'nin bir marka olduğunu sözlerine ekledi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.