NATO'nun yeni Genel Sekreteri Rutte Atlantik'in iki yakasını bir arada tutabilecek mi?
NATO'da 10 yılın ardından yaşanan bayrak değişimi, Ukrayna'da savaşın 3. kışına girdiği, Avrupa'da savunmada özerklik seslerinin yükseldiği, ABD'de başkanlık seçimlerinin yaklaştığı bir dönemde gerçekleşti.
Brüksel
Rutte, bugün itibarıyla resmen NATO'nun yeni Genel Sekreteri oldu.
10 yılın ardından NATO'da yaşanan bayrak değişimi, oldukça kritik bir dönemde gerçekleşti.
Jens Stoltenberg'in görev süresinin defalarca uzatılmasına yol açan sınamaların başında Ukrayna'da devam eden savaş ve bu konjonktürde Avrupalı müttefiklerde gelişen güvenlikte özerklik kaygısı geliyor.
Eski ABD Başkanı ve kasım ayındaki başkanlık seçiminde Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump'ın geçen aylarda Ukrayna'ya desteği keseceği, savunmaya yatırım yapmayan müttefikleri korumayacağı yönündeki söylemleri Avrupalı müttefikler nezdinde endişelere yol açmıştı.
Ukrayna konusu ele alındığında Rutte'nin elinin sağlam olduğunu düşünmek için nedenler mevcut.
Zira Rutte'yi NATO Genel Sekreterliği koltuğuna oturtan en önemli etken, Ukrayna konusundaki tutumuydu.
2022'de başlayan savaşta Avrupa'nın Ukrayna'ya desteğinin arkasındaki itici güçlerden olan Rutte, bu ülkeye F-16 savaş uçakları ve pilot eğitimleri sağlanması için oluşturulan uluslararası koalisyona eş başkanlık yaptı. Rutte, aktif başbakanlığının son aylarında aşırı sağcı rakiplerine rağmen Ukrayna ile 10 yıllık güvenlik anlaşması da imzaladı.
Rutte, NATO liderliğine talip olmasının nedeni olarak da Ukrayna'daki savaşı gösterdi.
Ancak savaşın 3. kışına girmesiyle artacak ihtiyaçlar düşünüldüğünde, temmuzdaki Washington Zirvesi'nde uzun dönemli bir mali taahhütten kaçınan müttefikleri Ukrayna'ya desteğe devam etme konusunda motive etmek zorlu bir görev olacak.
Ukrayna denklemi konusunda Rutte'yi ne denli bir zorluğun beklediği elbette bu ülkeye yapılan yardımların büyük bölümünü sağlayan ABD'deki seçimin ardından anlaşılacak.
Bu noktada da Rutte, olası bir Trump dönemi kararlarını "idare edebilecek" bir isim olarak değerlendiriliyor.
Rutte, 2018'den bu yana Brüksel'de düzenlenen bir NATO zirvesinde ipler kopacakken Trump'ı Avrupa'nın savunma harcamalarını artırdığı yönünde ikna etmesi, yine aynı yıl Washington ziyaretinde Trump'ın sözünü "hayır" diyerek kesmesiyle "Trump'a fısıldayan adam" ve "Bay Hayır" isimleriyle anılıyor.
Rutte AB'yi ikna edebilecek mi?
NATO'nun odağı Rusya'dan yönelen tehditte olsa da Avrupa'nın transatlantik bağı zayıflatacak adımlar atması gündemde giderek daha fazla yer tutuyor.
Trump'ın savunmaya yatırım yapmayan müttefikleri korumayacağı yönündeki çıkışı, AB yöneticilerinin söylemlerine "AB'ye stratejik özerkliğini acilen geliştirmesi, savunmasına yatırım yapması gerektiği" şeklinde yansımıştı.
Bunun somut bir ifadesi olarak AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, yeni döneminde ilk defa savunmadan sorumlu bir Komisyon üyesi atayacağını da duyurdu.
AA muhabirine değerlendirmede bulunan Brüksel merkezli Avrupa Politika Merkezinin (EPC) analistlerinden Juraj Majcin, Rutte'nin becerilerine bu konuda da güvenilmesi gerektiğini söyledi.
Rutte'nin AB Konseyinde, AB liderleri arasında yer almış ilk NATO Genel Sekreteri olacağına dikkati çeken Majcin, Hollandalı liderin AB ile ilişkiler kurma konusunda daha rahat olmasını beklediğini belirtti.
Majcin, "(Rutte'nin) AB'yi NATO'ya karşı bir tehdit, NATO'nun rolünü engellemek ya da müdahale etmek isteyen bir örgüt olarak görmeyeceğini umabiliriz." dedi.
Trump'ın seçilmesinin Avrupalı müttefiklerin daha fazla savunma harcaması yapması anlamına geleceğini dile getiren Majcin, rakibi Kamala Harris'in pragmatik yaklaşımıyla AB ile daha uyumlu çalışacağı ve Rutte'nin elini bu anlamda rahatlatacağını kaydetti.
Mark Rutte kimdir?
Hollandalı siyasetçi, 7 çocuklu ailenin en küçük üyesi olarak 14 Şubat 1967'de Lahey kentinde doğdu.
Üniversite yıllarında, sonrasında liderlik edeceği Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisinin (VVD) Gençlik Kolları Başkanlığını yaptı.
Yüksek öğrenimini Leiden Üniversitesinde Hollanda tarihi üzerine tamamlayan Rutte, yaklaşık 10 yıl özel sektörde insan kaynakları alanında çalıştı.
Rutte'nin siyasi kariyeri 2002'de başladı.
2002-2004'de Çalışma ve Sosyal İşler Devlet Bakanlığı, 2004-2006'da Eğitim Kültür ve Bilimden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevlerini yürüttü. 2006'da Jan Peter Balkenende'den parti başkanlığı görevini devralan Rutte, 2010'a kadar bu görevi sürdürdü.
Haziran 2010 seçimlerinin ardından VVD ve Hristiyan Demokratlar Birliğinden (CDA) oluşan koalisyona liderlik etti. Böylece Rutte’nin Başbakanlık kariyeri, 14 Ekim 2010'da başlamış oldu.
Rutte'nin başkanlık ettiği ilk hükümet 23 Nisan 2012'ye kadar görevde kaldı.
Rutte, 12 Eylül 2012'deki seçimlerin ardından VVD ve İşçi Partisinden (PvdA) oluşan kabineye 26 Ekim 2017'ye kadar liderlik etti.
VVD 2017'deki seçimlerde oy kaybı yaşasa da Rutte, CDA, Demokrat 66 (D66) ve Hristiyan Birlik Partisinden (CU) oluşan dört partili koalisyon hükümetinin başına geçmeyi başardı. Bu hükümet, 15 Ocak 2021'de sonlandı.
Rutte, yeni hükümet kurulana kadar 299 gün boyunca geçici olarak başbakanlık yaptı.
15-17 Mart 2021'de düzenlenen genel seçimde bir önceki koalisyon ortaklarıyla yeniden anlaşan Rutte, 10 Ocak 2022'de 4. kez hükümeti kurdu.
Kurduğu hükümetler çeşitli iç meseleler nedeniyle düşse de Rutte, Hollanda'nın en uzun süre görev yapan başbakanı oldu.
Rutte, Hollanda'da koalisyon hükümetinin göç politikasıyla ilgili ihtilaflar nedeniyle bozulması üzerine 7 Temmuz 2023'te istifa etti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.