Dolar
39.71
Euro
45.61
Altın
3,363.74
ETH/USDT
2,248.20
BTC/USDT
101,184.00
BIST 100
9,136.27
Analiz

Amerikan siyasetinde ayrışma: İran saldırısı nasıl yankı buldu?

JD Vance ve Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff gibi isimlerin ağırlıkta olduğu Beyaz Saray merkezli klik, savaş karşıtı koalisyonu oluşturuyor. Amerikan Kongresi ve Pentagon merkezli hat ise aktif savaşların sürdürülmesi konusunda daha istekli.

Bekir İlhan  | 23.06.2025 - Güncelleme : 23.06.2025
Amerikan siyasetinde ayrışma: İran saldırısı nasıl yankı buldu?

İstanbul

Cincinnati Üniversitesinden Bekir İlhan, ABD'nin İran'a yönelik hava saldırısının Amerikan siyasetine yansımalarını AA Analiz için kaleme aldı.

***

Amerikan siyaseti son dönemde savaşlar konusunda yeni bir ayrışmanın içinde. Rusya-Ukrayna savaşı, Hindistan-Pakistan gerilimi ve Orta Doğu'da süregiden İran ve İsrail arasındaki çatışma gerek Amerikan kamuoyunu gerekse de karar alıcıları, ABD'nin söz konusu gerilimlere ne kadar dahil olacağı noktasında ikileme sürüklemiş durumda. Mevcut tartışmaların 2003'teki Irak Savaşı tartışmaları kadar hararetli olmasa da ABD'nin küresel angajmanlarını etkilemesi mümkün.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

Savaşlar konusundaki ayrışmanın kökenleri

ABD'de savaşlar konusundaki temel ayrışma iki ana soru etrafında şekilleniyor. Bunlardan ilki "ABD savaşlara dahil olmalı mı?" sorusudur. İkincisiyse "ABD başka bir savaşı fonlamalı mı?" sorusudur. Her iki soru da doğrudan Amerikan vergi mükelleflerini ilgilendiriyor. Çünkü söz konusu çabalar için bütçeden para harcanması gerekiyor. Bütçe ve harcamalar konusundaki hassasiyet ve uluslararası gelişmelere kayıtsızlık gibi faktörler düşünüldüğünde, ortalama bir Amerikan vatandaşının savaşlar konusunda daha şüpheci bir tavır içinde olduğu söylenebilir.

Ancak karar verme ve yönetim mekanizmalarında yer alan siyasi elitler için durum biraz daha farklı. Bu çevreler, çeşitli lobiler ve çıkar gruplarının etkisi altında hareket ettiklerinden bazen toplumsal çıkarlarla dar grup çıkarlarını birleştirme konusunda gerilimler yaşıyor.

Şunu da unutmamak lazım, ABD halihazırda askeri angajmanları düşünüldüğünde küresel düzlemde oldukça yayılmış vaziyette. Başka hiçbir güç, ABD kadar dünya genelinde askeri varlık bulundurmuyor. Bu ölçekte bir askeri ve siyasi etkinin sürdürülebilmesi için de büyük oranda askeri harcama yapılması gerekiyor. Yani, Amerikan savaş bütçesi düşünüldüğünde, vergiler oldukça büyük bir askeri makineyi besliyor. Burada tartışmanın kilitlendiği temel nokta, tüm bu harcamaların üstüne ek olarak başka bir aktif savaşın desteklenip desteklenmemesi konusudur.

Donald Trump ve savaşlar

Donald Trump, göreve gelmeden önce çatışmaların sona erdirilmesi konusunda oldukça iddialı söylemlerde bulunuyordu. Kendisi, "barış getiren başkan" olacağını ve gereksiz gördüğü savaşları bitireceğini söylüyordu. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşını 24 saat içinde bitireceğini iddia etmesi hala akıllarda. Trump'ın bu konuda en azından ateşkes girişimleri olsa da halihazırda kalıcı bir ateşkes sağlanabilmiş değil. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları ise hala devam ediyor. Bu anlamda Trump, savaşların bitirilmesi noktasındaki sözlerini yerine getirebilmiş değil.

Trump önceki uygulamalarından da hatırlanacağı üzere, aslında askeri güç kullanmaktan çekinmeyen bir başkan. Amerikan gücüne vurgu yapmasına rağmen, bunun diğer ülkelerin içişlerine karışılması ve rejim değişikliği gibi amaçlarla yapılmasını eleştiriyordu. Ancak gerekli gördüğünde bu gücü kullanmaktan geri durmayacağını da ifade ediyordu. Bu noktada, Trump'ın askeri güç kullanımına cevaz veren bir tarzı olsa da başka bir ülkenin savaşı için Amerikan parasının kullanılmasına karşı bir tutumu var. Ancak konu İsrail olduğunda bu tavrını esnetiyor.

Washington'da iki hat

Gelinen noktada ABD, İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırısıyla beraber İran ve İsrail arasındaki çatışmaya müdahil olmuş durumda. Bu durum Washington'da de bazı ayrışmaları beraberinde getiriyor. Bu ayrılıklar hem yasama hem de yürütme erki içinde kendini gösteriyor. Söz konusu bölünmenin aynı zamanda toplumsal zeminde de bir karşılığı var.

Bu noktada, ABD'de savaşlar konusunda yine iki hat ön plana çıkıyor. Başkan Yardımcısı JD Vance ve Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff gibi isimlerin ağırlıkta olduğu, Beyaz Saray merkezli klik savaş karşıtı koalisyonu oluşturuyor. Diğer taraftan, Amerikan Kongresi ve Pentagon merkezli hat, aktif savaşların sürdürülmesi konusunda daha istekli. Amerikan Kongresi'nin her iki kanadındaki birçok Cumhuriyetçi ve Demokrat üye, Ukrayna'ya yardımların sürdürülmesi konusunda hemfikir. Yine, İran-İsrail çatışmasında İsrail'e olabildiğince çok destek olunması gerektiğini söyleyenlerin de sesi oldukça gür çıkıyor.

Son dönemde Rusya-Ukrayna savaşında bir türlü ateşkes sağlanamaması ve İran nükleer müzakerelerinden de somut bir sonucun çıkmamasından ötürü, savaş karşıtı cephe biraz güç kaybediyordu. Bu noktada, bu hattın ABD'nin dünya meselelerine fazla karışmaması; karışsa bile bunu diplomasiyle yapmasına dair tezleri oldukça eleştiriliyordu. Söz konusu meselelerden diplomasi yoluyla anlamlı sonuçlar gelmemesi, Trump'ın da diğer seçenekleri düşünmesine neden olmuş gibi görünüyor. Sonuç olarak, Trump İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırıya onay verdi.

Trump'ın İran'a yönelik askeri güç kullanma kararı, MAGA tabanında da ses getirdi. Trump'ın temsil ettiği ve daha çok "beyaz kimlik siyaseti" olarak adlandırılan sosyopolitik damarın, savaşlara müdahil olmama konusundaki katı tavrı biliniyor. Zaten İran'a yönelik Amerikan müdahalesinin tartışıldığı günlerde de bu seçeneği Steve Bannon ve Tucker Carlson gibi isimler çok sert bir şekilde eleştiriyordu. Bu noktada, Trump ve yakın çevresi İran'a yönelik askeri eylemin rejim değişikliği çabası olmadığının altını defaatle çiziyor. Ancak Amerikalılar, bu tarz bir sürece bir defa müdahil olunduğunda çıkmanın ne kadar vakit aldığını önceki tecrübelerinden hareketle gayet iyi biliyor.

Sonuç olarak, Amerikan siyaseti bir kez daha savaşlar konusunda görüş ayrılıkları içinde. Göreve gelmeden önce savaşları bitireceğini söyleyen Trump, günün sonunda İran nükleer tesislerine saldırı yapan başkan olarak tarihe geçti. Ancak Trump da sözünü çiğneyen ilk Amerikan başkanı değil. ABD'de savaşlara dair tartışma önümüzdeki süreçte de Trump yönetimi için önemli test alanlardan biri olmaya devam edecek.

[Bekir İlhan, University of Cincinnati, School of Public and International Affairs'te Siyaset Bilimi alanında doktora adayıdır.]

* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.