İletişim Başkanlığında 2 gün sürecek çalıştayın ilk gününde basın yayın kuruluşlarından temsilciler ile ilgili kamu kurumlarının yöneticilerinin katılımıyla "Afetlerde Medyanın Rolü ve Kamu Yayıncılığı" oturumu düzenlendi.

• İçişleri Bakanı Soylu: 12 Kasım günü saat 18.57'de ülke genelinde 'Çök, kapan ve tutun' tatbikatımız var
• Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun: Türkiye Yüzyılı'nın 'iletişim yüzyılı' olması hedefi doğrultusunda çalışıyoruz

Anadolu Ajansı (AA) Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Özhan, oturumda yaptığı konuşmada, toplumsal hayatı ani ve sert biçimde etkileyen olaylar karşısındaki dezenformasyonun, normalde yaşanandan daha büyük etki doğurduğunu belirtti. Özhan, bunun, hem krize uğrayan hem de krizi yönetenleri içinden çıkılması zor bir duruma soktuğunu ifade etti.

Kriz ve afet anlarında, dezenformasyonun "kamu güvenliği" konusu haline gelebildiğine dikkati çeken Özhan, dezenformasyonun, krize müdahale edenler ile kamuoyunun moral ve motivasyonunu olumsuz etkilediğini söyledi.

Bu durumun önüne geçilmesi için doğru bilginin yerinden, en hızlı şekilde işitsel, görsel ve yazılı sunulması gerektiğine işaret eden Özhan, dezenformasyonun ve kamu güvenliğini tehdit edecek hususların bu şekilde engellenebileceğini kaydetti.

Türkiye'nin afetler karşısında "Devlet nerede?" dedirtmeyecek bir organizasyon içinde hareket ettiğinin altını çizen Özhan, Türkiye'de yaşanan sel felaketlerinin etki gücüne işaret etti.

Olay yerine ilk gidilen anı "karanlığa ilk ışığın tutulduğu an" olarak nitelendiren Özhan, Manavgat yangınında AA'nın, 85 kadrolu personeli ve 100'ü aşkın serbest habercisiyle sahada olduğu örneğini verdi.

Özhan, afet bölgesine girdiğinde gazetecinin de artık bir afetzede olduğunu, ekibin nerde kalacağı ve diğer konularla ilgili planlamanın iyi yapılması gerektiğini belirtti.

Her afetin kendine özgü zorlukları olduğunu ifade eden Özhan, "Bizler, oradaki insan hayatının kurtarılması, yaraların sarılması için yapılan müdahalenin ne kadar kutsal olduğunu bilerek, bunu hızlı ve doğru bir şekilde kamuoyuna aktarabilmek için haberci arkadaşlarımızla gayret gösteriyoruz." dedi.

"Bize sorumluluk yüklüyor"

TRT Genel Müdür Yardımcısı Hasan Öymez de kamu yayıncılığında devlete ve topluma karşı sorumlulukların olduğunu belirtti.

Kamuoyunun sıcak ve tartışmaya açık bilgiyi kamu yayıncısından öğrenmek istediğini ifade eden Öymez, bunun kendilerine sorumluluk yüklediğini belirtti.

Öymez, medyaya düşen görevin, doğru bilgiyi, sosyal medyada yapılan dezenformasyonun önüne geçecek şekilde hızlı ve görüntülü kamuoyuna ulaştırmak olduğunu vurguladı.

Çalıştayda, Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey ile AFAD Başkan Yardımcısı Uğur Sezer de konuşma yaptı.

"Yapılması gereken şey bir tane mum yakmak"

Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, konuşmasında İzmir, Manavgat ve Muğla yangınlarından örnekler verdi. Bu yangınlarda orman işçilerinin canla başla görev yaptığını ancak bunların medyada hiç yer almadığını belirten Karacabey, "Orada yaşanan şey, gösterilenlerin çok uzağında. 'Helikopterler nerede, uçaklar nerede? Yangın mahallinde hiç görevli görmedik.' Siz oradaki görevlileri göremezsiniz zaten, onlar alevlerin içinde. Grevliler görevlerin başında oluyor. Bazen bakıyorsunuz 'helikopterler nerede' diyen insanların üzerinden helikopterler geçiyor." ifadelerini kullandı.

Kara propagandaya karşı doğru bilginin kamuoyuna aktarılmasının son derece önemli olduğunu vurgulayan Karacabey, bunun yanında şeffaf olunmasının da önemine değindi.

Karacabey, "Karanlığa ilk ışığı tutmak önemli, biz yanlış yapan insanların yanlışlarını söylemekle, ya da önlemekle vakit kaybetmemiz gerekiyor. Karanlığa söylenmekle karanlığı ortadan kaldırmamız mümkün değil. Yapılması gereken şey bir tane mum yakmak. Bilginin kaynağı biz olmak zorundayız." diye konuştu.

AFAD bir çatı ve koordinasyon birimi

AFAD Başkan Yardımcısı Uğur Sezer de AFAD'ın bir çatı ve koordinasyon birimi olduğunu söyledi.

Özellikle son 2,5 yıldır yaşanan afetlerde her gün yeni bir bilgi birikimi elde ettiklerini vurgulayan Sezer, "AFAD koordinasyonunda en önemli işimiz afet öncesi, afet sırası ve afet sonrasında yapılacaklarla ilgili faaliyetler." dedi.

Güncel hali 15 Eylül'de yayımlanan Türkiye Afet Müdahale Planı kapsamında 25 afet çalışma gurubu bulunduğunu aktaran Sezer, şunları kaydetti:

"Şu anda çalışma gruplarının adı da 'Afet Grubu'. İletişim Başkanlığı da Afet İletişim Grubu'nun başkanlığını yürütmekte. Bu 25 afet grubunun en önemli özelliği, afet anında en önemli işimiz afeti en az can ve mal kaybıyla atlatmak, yaralılarımızı hastanelere sevk etmek, yani afeti, kriz anını yönetmek. Bu krizi yönetirken iletişim konusunda neler olacak? Bu hem kamu hem özel yayıncılık anlamında önem arz etmekte. Bütün gazeteci arkadaşlarımıza afet haberciliğiyle ilgili bilgili olmak zorunda. Herkes enkaz altından gelecek umutlu bir haberi beklemekte. Bizim iletişim olarak, medya olarak en önemli işimiz o insanların duygularıyla oynamamak olmalı."