Dolar
41.83
Euro
48.56
Altın
4,009.23
ETH/USDT
4,010.10
BTC/USDT
116,789.00
BIST 100
10,720.36
Kültür, Yapay zeka

Yazar Esad Sivri, ruhu olan sanatın yerini yapay zekanın dolduramayacağını söyledi

Albayrak Grubu Kurumsal İletişim Koordinatörü ve yazar Esad Sivri, "El yapımı, arkasında ruhu olan sanatın yerini yapay zekanın doldurabileceğine inanmıyorum. Bunu değerlendirecek, kıymet verecek olan da insandır." dedi.

Aişe Hümeyra Akgün  | 10.10.2025 - Güncelleme : 10.10.2025
Yazar Esad Sivri, ruhu olan sanatın yerini yapay zekanın dolduramayacağını söyledi Fotoğraf: Aişe Hümeyra Akgün/AA

İstanbul

Dijitalleşen iletişim ile bireylerin, markaların ve kurumların dönüşümüne, algılanış biçimine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Sivri, insanların ilk çağlardan bu yana bir şeyleri anlamak ve anlatmak üzerine çabaladığını belirtti.

Sivri, bu anlamda hiyerogliflere işaret ederek, "İnsan, ilk çağdan beri mağaralarda avladıkları hayvanı veya zorlukları anlatmıştır. Şimdi de sosyal medyada attıkları storylerle tweetlerle bir şekilde kendi mesajlarını veriyorlar. Bu döngüde bir şekilde dünya üzerinde veya kitaplarda, kağıtlarda, dijitalde iz bırakıyorlar. Aslında oluşturdukları izle beraber, bir itibarın da olduğunu öngörüyoruz." diye konuştu.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

Kişinin, sosyal medyada paylaştığı fotoğraflar, yazılar veya diğer paylaşımlarla hakkında bir "itibar prestiji" oluşturduğuna işaret eden Sivri, şunları söyledi:

"Biz de artık prestij 2.0'ın dijital çağda olduğuna inanıyoruz. Kişilerin paylaşımları, yönettikleri sosyal medya hesapları, ana akım medyaları bile geçmiş durumda. Artık bireylerin de bir marka olduğunu ve bu markayı doğru bir şekilde yönetmek gerektiğini biliyoruz. Birçok satış pazarlama yapan marka, bu bireysel markalarla bir araya gelmek için çok ciddi bedeller ödüyor. Birçok bireysel gazeteci, kendi sosyal medya hesaplarında içerikler yapıyor. Dolayısıyla bir markayı yönetmek ne kadar hassasiyet, titizlik gerektiriyorsa bireysel markası olan, bireysel yayıncılık yapanların da o markayı yönetmekte titizlik göstermesi gerekiyor."

"Kriz dediğimiz şey aslında o an değil, çok öncesinde başlar"

Sivri, markaların yönetiminde krizlere her zaman hazırlıklı olunması gerektiğinin altını çizerek, "Kriz dediğimiz şey aslında o an değil, çok öncesinde başlar. Hazırlıklı olmayı gerektirir. Bazen bir uçakta bir hostesin tavrı, bütün bir markayı etkileyebilir. Dolayısıyla bizim kriz olabilecek her şeyi çok önceden görmemiz lazım. Kriz durumlarında ilk bir saat çok önemlidir. İnsanlar krizin odağındaki markanın tepkilerine, kriz yönetimine çok dikkat eder." diye konuştu.

Kurumlardan ziyade bireysel markaların yönetiminin daha kolay olduğunu söyleyen Sivri, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bireysel olarak inşa edilmiş markaları, bir şekilde insanlar takip etmeyi sever. Mesela Elon Musk'ın takipçisiyle, onun yönettiği Tesla'nın takipçisi arasında çok fark vardır. İnsanlar bireyleri takip etmek ister, kurumları, markaları takip etmez. Dolayısıyla bir bireyin markasını yönetmek daha kolay. Sosyal medyanın da en büyük avantajı doğal olması. İnsanlar eğer sırf etkileşim için olduğundan farklı bir insan olarak görünürse bu mutlaka bir yerde patlayacaktır. Bireysel markalarda en olumlu şey, olduğumuz gibi görünmektir. Aslında baktığınız zaman bu durum, 'Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol'."

"İtibarımızı, online ortamda daha bilinçli oluşturmamız gerekiyor"

Yapay zekanın insanların hayatını oldukça kolaylaştırdığının altını çizen Sivri, "İşimizi kolaylaştırmakla beraber hayatımızın gidişatını yapay zekaya teslim etmiş noktadayız. Bu da bizim için aslında bir risk. Bizim yerimize okuyor, bizim yerimize cümleler yazıyor, randevularımızı ayarlıyor. Teknolojiye belki bundan sonra daha fazla bağlı olacağız." ifadelerini kullandı.

Esad Sivri, gelişen teknolojiyle sosyal medyayı doğru kullanmak gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Artık teknoloji, sosyal medya bizim vazgeçilmezimiz. Sabah kalktığımızda elimize aldığımız ilk şey telefon. Gece yatarken son bıraktığımız şey yine telefon. Bu kadar ilişki içinde olduğumuz teknolojilerle karakterimizle ilgili sürekli bir mesaj veriyoruz. Bu konuda biraz daha dikkatli olmamız gerektiğini düşünüyorum. Geride bıraktığımız dijitaldeki her ayak izi, ileride bizim itibarımız anlamında önümüze çıkacak bir konu. Dolayısıyla itibarımızı, artık online ortamda daha bilinçli, daha katma değer sağlayacak bir şekilde oluşturmamız gerekiyor."

Farkındalık oluşturmak amacıyla markalar, kurumlar, girişimciler ve dijital çağın tüm aktörleri için "Prestij 2.0 - Hiyerogliflerden Captionlara Dijitalleşen İletişim" başlıklı kitabı kaleme aldığını dile getiren Sivri, arkasında ruh olan hiçbir şeyin yerinin doldurulamayacağının altını çizdi.

"Arkasında ruhu olan sanatın yerini yapay zekanın doldurabileceğine inanmıyorum"

Sivri, insan var olduğu sürece kültür ve sanatın devam edeceğine dikkati çekerek, "El yapımı, arkasında ruhu olan sanatın yerini yapay zekanın doldurabileceğine inanmıyorum. Bunu değerlendirecek, kıymet verecek olan da insandır. Bugün hat sanatının ruhumuza dokunan bir tarafı var. O hattatın elindeki fırçanın insan ruhuna temas eden noktası var. Yapay zekanın bu noktaya hiçbir zaman erişeceğine inanmıyorum." görüşünü paylaştı.

Dildeki birçok terimin de teknoloji ve sosyal medyayla değiştiğine işaret eden Sivri, "Caption, vibe, güno, aşkolar gibi kelimeler maalesef kültürümüzü etkiliyor. Bu durum teknolojinin bu kadar hızlı olmasından kaynaklı. O hızın önünde sörf tahtası gibi olmazsak tüm kültürümüzü ele geçiriyor." dedi.

"Kendi kültürümüz, sınırları belirleyen bir çizgi olmalı"

Yazar Sivri, Yapay Zeka Politikaları Derneği üyesi olarak da yapay zekanın bilinçli bir politikayla faydalı bir şekilde tüm devlet kurumlarında eğitimden ulaştırmaya, sağlıktan ticaret alanına kadar kullanılabileceğini ifade etti.

Kültürün dijital kullanım alışkanlarını, dijitalin de kültürü inşa ettiğini vurgulayan Sivri, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bizim kültürümüz, değerlerimiz neyse dijitali de buna göre adapte etmemiz gerekiyor. Devletin, şirketlerin ya da kendimizin bunu yönetebiliyor olması lazım. Ekran süresi de bizim için bir sınır olmalı. Keyfimize devam ederek günde 6-7 saatlik ekran sürecinde, içerik bombardımanıyla maruz kaldığımız reklamlar bizi başka bir insana dönüştürür. Başka insanlar da bizi başka bir kültüre eviriyor. Dolayısıyla kendi kültürümüz, sınırları belirleyen bir çizgi olmalı."

Esad Sivri'nin, Ketebe etiketiyle yayınlanan kitabı "Prestij 2.0-Hiyerogliflerden Captionlara Dijitalleşen İletişim", bireylerin, markaların ve kurumların dijital dünyada nasıl algılandığını, nasıl görünür olduğunu ve bu görünürlüğü nasıl yönetmeleri gerektiğini örneklerle anlatıyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.