Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye IMF defterini tekrar açmamak üzere kapatmıştır

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye, IMF defterini tekrar açmamak üzere kapatmıştır." dedi.

07.10.2018 - Güncelleme : 07.10.2018
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye IMF defterini tekrar açmamak üzere kapatmıştır

ANKARA

Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Kızılcahamam'da gerçekleştirilen 27. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın son gününde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kapanış konuşmasında, takdimlerle en verimli şekilde değerlendirilen toplantının sona erdiğini belirterek, iştirakleri için partililere teşekkür etti. 

Takdimleri, soruları, analizleriyle toplantıya katkı sağlayanları tebrik eden Erdoğan, toplantının icrasında görev alan herkese teşekkür etti. 

"Dünyamızın her meselesi unutmayalım ki AK Parti'nin meselesidir"

Başkan Erdoğan, "Bu toplantının, yeni yasama yılının başlangıcı olması sebebiyle, parti genel merkezimiz, meclis grubumuz, kabinemiz arasındaki koordinasyon bakımından da önemli olduğunu düşünüyorum. Üstlendiğimiz sorumluluklar itibariyle Türkiye'nin bölgemizin ve dünyamızın her meselesi unutmayalım ki AK Parti'nin meselesidir." değerlendirmesinde bulundu.

81 milyon vatandaşın her birinin eğitiminden sağlığına, güvenliğinden istihdamına, ulaşımına kadar hayatının her alanına ilişkin hizmetleri kendilerine en güzel şekilde sunmakla mükellef olduklarını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin siyasi ve ekonomik gücüyle, dünyanın saygın devletleri arasında yer alması, üzerinde bayrağımızın bulunduğu pasaportumuzun onurunun korunması da yine bizim görevimizdir. Bölgemizden başlayarak ümidini bize bağlamış tüm mazlumlara ve mağdurlara sahip çıkmayı, el uzatmayı, imkanlarımız nispetinde onlara destek olmayı da vazifemiz olarak görüyoruz. AK Parti, medeniyetimizin ve tarihimizin kendisine yüklediği işte bu büyük davayı hamdolsun 17 yıldır hep ileriye taşımayı başarmıştır."

"Bu mukaddes yükün hamalı olmaya talip bir partiyiz" 

Necip Fazıl'ın "Sakarya Türküsü" şiirinin dizelerini okuyan Erdoğan, "Biz ne rütbe ne mal derdine düşmeden işte bu mukaddes yükün hamalı olmaya talip bir partiyiz." diye konuştu.

Toplantının, "Tevazu, samimiyet ve gayretle önce millet önce memleket" sloganına atıfta bulunan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bizim 17 yıllık yolculuğumuzun özü, özeti işte bu kelimelerdir. Bu yola birlikte çıktığımız arkadaşlarımızdan pek azı dışında neredeyse tamamının bugün burada aramızda olması imtihanı alnımızın akıyla vermekte olduğumuzun işaretidir. Büyük AK Parti ailesinin her bir ferdine davamıza sadakatleri, milletimizin her bir ferdine de vefaları için teşekkür ediyorum." 

"Dört IMF anlaşmanın altında CHP Genel Başkanı İnönü'nün imzası var"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz, en kritik dönemlerde düşmanlarımızın safında yer alanlardan, onların bize yönelmiş siyasi ve ekonomik silahlarına adeta cephane taşıyanlardan muzdaribiz." ifadelerini kullandı.

"Bizi üzüntüye gark eden zihniyetin en büyük temsilcisi anamuhalefet partisi CHP'dir." diyen Başkan Erdoğan, "(CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu) Korkaksın, ürkeksin, ne millisin ne yerlisin." şeklinde konuştu.

Erdoğan, "İlk IMF anlaşmasının altında Gürsel'in, onu takip eden dört anlaşmanın altında da CHP Genel Başkanı İnönü'nün imzası vardır Bay Kemal." ifadelerini kullanarak, şöyle konuştu:

"Anamuhalefet partisi her zamanki gibi safını ülkesinin ve milletinin değil, karşı tarafın yanında belirleyerek, hezeyanlarla ortalığı karıştırmaya çalışıyor. Bunun adı muhalefet değildir, bunun adı fırsatçılık bile değildir. Milletin geleceğine umutla bakmaya ihtiyaç duyduğu dönemde bühtanlarla, umut cellatlığı yapmanın adı olsa olsa alçaklıktır." 

"Son yıllarda siyasi, ekonomik ve sosyal pek çok sınamayla karşılaştık"

Erdoğan, insanlar gibi ülkelerin de partilerin de sürekli sınamalara maruz kaldığını belirterek, Türkiye ve ülkenin yönetiminden sorumlu AK Parti olarak son yıllarda siyasi, ekonomik ve sosyal pek çok sınamayla karşılaştıklarını söyledi. 

Erdoğan, "Gün oldu vesayetin kıskacında bizi boğmaya çalıştılar, gün oldu sokaklarımızı karıştırmak istediler, gün oldu terör örgütlerini üzerimize saldırdılar, gün oldu FETÖ ihanet çetesini kullanarak topyekun ülkemizi işgal etmeye kalktılar. Gün oldu sınırlarımız ötesinden üzerimize ateş yağdırdılar, gün oldu ülkemizi uluslararası alanda tecrit etmeye kalktılar. Hamdolsun, milletimizle beraber ülkedeki milli ve yerli duruş sahibi kesimlerle birlikte bu tuzakların, bu senaryoların, bu oyunların hepsine de boşa çıkardık. Tüm bu süreçte ne karşımızdakilerin cesametleri, ne üzerimize salınan piyonların alçaklıkları üzmüştür. Bizi en çok üzen, bu ülkede siyasi alternatif konumunda bulunması gereken bir partinin her defasında Türkiye'nin ve Türk milletinin düşmanlarıyla aynı safta yer almış olmasıdır." ifadesini kullandı.

Bir noktanın yanlış anlaşılmaması gerektiğini aktaran Erdoğan, "Bizim sorunumuz asla siyasi muhalefet değil, muhalefetin muhasebe ve murakabe yönüyle demokrasinin vazgeçilmez unsuru olduğunu biliyoruz." diye konuştu.

Erdoğan, herhangi bir konudaki eksiklerinin, varsa yanlışlarının da ifade edilmesinin sıkıntı olmadığını belirterek, şöyle devam etti:

"Biz, en kritik dönemlerde düşmanlarımızın safında yer alanlardan, onların bize yönelmiş siyasi ve ekonomik silahlarına adeta cephane taşıyanlardan muzdaribiz. Bölücü terör örgütünün güdümündeki HDP'yi, bu ilişkisini kesemediği sürece meşru siyasetin bir aktörü olarak görmemiz zaten mümkün değildir. Maalesef, bizi üzüntüye gark eden zihniyetin en büyük temsilcisi anamuhalefet partisi CHP'dir.

Gezi olaylarında vandallarla mücadele ediyoruz, CHP'yi onların yanında buluyoruz. Ülkemizi FETÖ'cülerin tuzaklarından kurtarmak için can pahasına bir mücadeleye girişiyoruz, CHP'yi onların saflarında görüyoruz. Biz, gece Atatürk Havalimanı'na iniyoruz, meğerse bizden yaklaşık 2-2,5 saat önce Bay Kemal oraya geliyor ve oradan tanklar öncülüğünde bindiriliyor bir otomobile, Bakırköy Belediye Başkanı'nın evine gidiyor ve oradan devlete, ülkemize yapılan darbeyi kahvesini yudumlayarak izliyor. Ondan sonda utanmadan sıkılmadan, 'Benim bu işlerle alakam yok' diyor."

"Korkaksın, ürkeksin ne millisin ne yerlisin"

Hepsinin kayıtlarda olduğuna işaret eden Erdoğan, "Sen böyle bir adamsın, korkaksın, ürkeksin ne millisin ne yerlisin." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölücü terör örgütünün çukur eylemlerine karşı destansı bir mücadele yürütüldüğünü vurgulayarak, "CHP'yi yine karşı cephede buluyoruz. Sınır ötesinde pusuya yatarak, ülkemizin huzuruna ve güvenliğine tehdit oluşturan terör örgütlerinin üzerine yürüyoruz, CHP'yi yine karşı safta görüyoruz. Uluslararası alanda ülkemizin şerefinin, haysiyetinin, itibarının müdafaası için var gücümüzle çalışıyoruz, CHP'yi yine yeminli düşmanlarımızın diliyle bize saldırırken suç üstü yakalıyoruz." diye konuştu.

Yaşanılan son hadiselerde yine benzer bir durumla karşı karşıya kalındığına değinen Erdoğan, "Ama artık milletim yutmuyor, şehitlerimizin aileleri artık yutmuyor ve 'Hangi yüzle sen buraya geldin?' demeye başladılar." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığına yönelik bir saldırıya karşı kamu ve özel sektörle tarihi bir mücadele verdiğini bildirdi.

Anamuhalefet partisinin ne yaptığını soran Erdoğan, "Anamuhalefet partisi her zamanki gibi safını ülkesinin ve milletinin değil, karşı tarafın yanında belirleyerek, hezeyanlarla ortalığı karıştırmaya çalışıyor. Bunun adı muhalefet değildir, bunun adı fırsatçılık bile değildir. Milletin geleceğine umutla bakmaya ihtiyaç duyduğu dönemde bühtanlarla, umut cellatlığı yapmanın adı olsa olsa alçaklıktır." ifadesini kullandı.

"IMF borcunu sıfırlayıp, yarım asrı aşkın bir defteri de kapadık" 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisine AK Parti hükümetlerinin en çok gurur duyduğu icraatları sorulsa, en başta Türkiye'nin IMF boyunduruğundan kurtarılması olacağını, bunu hep söylediğini söylemeye devam edeceğini vurguladı.

Erdoğan, şu görüşlere yer verdi:

"Biz görevi unutmayın 23,5 milyar dolar IMF'ye borçla devraldık. 2013'te ne yaptık, tamamen sıfırladık. Bunu yapan Bay Kemal biz değil miyiz? IMF boyunduruğundan bu ülkeyi kurtaran biz değil miyiz? Peki bu IMF meselesi niye bu kadar önemli? IMF'nin misyonu, ödemeler bilançosu bozulmuş olan ülkelere kredi vermek ve onları sadece mali değil aynı zamanda siyasi yapılarını da dönüştürmektir. Bu misyonu gereği IMF, kurumlara veya özel firmalara değil sadece devletlere borç verir. Davos'ta o zamanki (IMF) Başkanı Strauss-Kahn ile görüşme yapıyoruz. O zamanın Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcım da yanımda. Kendisine dedim ki 'Eğer siz siyaseten bizi yönetmek istiyorsanız, Türkiye'nin Başbakanı benim. Bu yönetimi size vermem. Verdiğiniz parayı, borcu bizden almak istiyorsanız, biz de bu taksitleri tıkır tıkır ödüyor muyuz, ödüyoruz. Bitti, bizim sizinle ilişkimiz bu, daha ileri bir ilişki olamaz. Bundan sonra da sizden borç istemiyoruz, biz o defteri kapattık, 2013'te sıfırladık, IMF ile işimiz bitti.

Bırakın onu, ondan sonra onlar bizden borç istediler, 5 milyar dolar borç istediler. Hatta, ben o zamanki arkadaşlara 'verelim' dedim. Baktılar ki çılgın Türkler yine azıttı, vazgeçtiler. Türkiye, 1960 darbesinin ardından IMF'nin pençesine düşmüş ve AK Parti'ye kadar da kurtulamamıştır. İlk IMF anlaşmasının altında darbe yönetiminin başı Cemal Gürsel'in, onu takip eden 4 anlaşmanın altında da devrin CHP Genel Başkanı İnönü'nün imzası vardır Bay Kemal, bunu da öğren."

IMF ile yapılan 19 anlaşmadan Türkiye'nin ne kazandığının bilinmediğine dikkati çeken Erdoğan, ama çok ciddi siyasi bedel ödendiğinin bir gerçek olduğunu belirtti. 

Erdoğan, iktidara geldiklerinde 23,5 milyar dolar tutarındaki IMF borcunu kucaklarında bulduklarını anımsatarak, usanmadan bunu ödediklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Nihayet 2013 Mayıs'ında IMF borcunu sıfırlayıp, yarım asrı aşkın bir defteri de kapadık. Zaten ne olduysa ondan sonra oldu, çılgına döndüler. Gezi Olayları ile başlayan ve hala devam eden bu dönemde yaşadıklarımızı IMF boyunduruğundan kurtulmamızdan bağımsız kabul etmiyorum." 

"Yıl sonuna kadar 5 milyar lira faiz dışı fazla vermeyi hedefliyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin güçlü mali disipliniyle ve ortaya koyduğu ayakları yere basan ekonomi politikalarıyla borç yönetimini kolayca gerçekleştirme kapasitesine sahip olduğuna dikkati çekerek ekonomiyle ilgili şu detayları paylaştı:

"Son dönemde gerçekleşen küresel spekülatif saldırılara ve algı operasyonlarına rağmen temmuz ayında yüzde 123 olan borcu çevirme oranımız, eylül ayı itibarıyla yüzde 109'a gerilemiştir. Ayrıca yıl sonuna kadar 5 milyar lira faiz dışı fazla vermeyi hedefliyoruz. Böyle bir tabloda Türkiye'nin ne kredi açısından ne de teknik destek açısından IMF ile yolunun kesişmesi söz konusu olmaz. Bir kez daha ilan ediyorum, Türkiye IMF defterini tekrar açmamak üzere kapatmıştır. Bu açık gerçeklere rağmen, IMF konusunun gündeme getirilmesinin gerisindeki hesapları gayet iyi biliyoruz. Ama tekrar ediyorum, başaramayacaklar. Ülkemizin başına IMF musibetini saran CHP'nin geçmişi daha vahim siyasi ve ekonomik sabıkalarla doludur. Hani meşhur Marshall Yardımı meselesi var. Bu yardımın öncülerinden bir tanesi de İnönü'dür."

"Bunların geçmişi hep böyle. Dün neydi ki bugün ne olacak?"

İsmet İnönü'nün elinde ABD bayrağıyla bir fotoğrafını gösteren Erdoğan, şunları söyledi:

"İşte görüyorsunuz, elindeki bayrak dikkat edin Türk bayrağı değil. Elindeki bayrak Amerika. Bu da İnönü. Bunların geçmişi hep böyle. Dün neydi ki bugün ne olacak? Yaptıkları iş bu. Bunu elinde niye taşıyor? Bu bir teşekkürname, bunun için taşıyor. Şu anda güneyimizde Amerika'nın kokartlı komandoları kimlerle yan yana? Teröristlerle. Kim o teröristler? PYD, YPG, PKK. Onlarla kol kola, el ele, omuz omuza. Peki bunlar kiminle kol kola? Bunlarda yine CHP'yle HDP'yle kol kola. Bunlara karşı şu anda mücadeleyi veren kim, benim Mehmet'im. Mehmetçik'imizi bu noktada istismar edenler kim? Yine CHP, yine HDP. 8 şehidimizin olduğunda bunun sorumlusu kimler, PKK değil mi? Peki onun perde arkasında kimler, işte bu HDP değil mi, CHP değil mi? Bunların en ufak bir rahatsızlığını duyduk mu, duyuyor muyuz? Yok. Sadece dostlar alışverişte görsün kabilinden gelirler bir cenaze merasiminde görünürler veya eve bir ziyaret yaparlar, bununla da 'Bu işi paketledik, hallettik' derler."

"Önce siz kendi geçmişinizdeki lekeleri temizleyin"

İsmet İnönü'nün ülkenin başında olduğu dönemde Amerikan yardımları bahane edilerek tüm stratejik savunma sanayi projelerinin iptal edildiğini, araştırma geliştirme ve üretim faaliyetleri durdurulduğunu, fabrikaların kapısına kilit vurulduğunu ifade eden Erdoğan, 1940'lı yıllara ait bazı gazete kupürlerini gösterdi.

Bir gazetenin "Uçak yapımına ABD yardımı sonrasında son verildi" kupürünü gösteren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ne dediler, 'Siz niye yapıyorsunuz biz size veririz. Sizin yapmanıza gerek yok' dediler. Sivas'tan çıkan yürüyüş işte böyle durduruldu. Ve bütün o adımlar, gerek Hürkuş olsun gerek diğerleri olsun hepsi böyle durduruldu. Eğer o gün bunlar yapılmış olsaydı, bugün biz çok ama çok farklı yerdeydik. İşte bu utanç verici mirasın sahibi CHP, bugün çıkmış bizi IMF ile şununla bununla suçluyor. Önce siz kendi geçmişinizdeki lekeleri temizleyin. Bir parti düşünün, Amerikan yardımını sevinç naralarıyla karşıladığı dönemin ardından geçen 70 yılı aşkın süreye rağmen, hala aynı zihniyette ısrar ediyor. Dünya değişmiş, Türkiye değişmiş, siyasi ve ekonomik mantık değişmiş ama CHP hiç değişmemiş. Bunun adı istikrar değil, ilkelliktir."

"Cezaevlerini boşaltmak için af çıkarılmaz"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son günlerde bir takım tartışmalara, bir takım tekliflere şahit olduklarına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Af meselesinden, çocuk istismarına geniş bir yelpazeye yayılan bu tartışma konularında AK Parti olarak bizim öncelikli ölçümüz maşeri vicdandır. Şu veya bu kesimin, şu veya bu şahsın çıkarına, faydasına ama milletimizin ortak hissiyatına aykırı hiçbir iş, bizim için makbul değildir. Geçmişte çok aflar çıkarıldı. 'Bu affı çıkarır da bundan ne kadar siyasi rant elde ederiz...' Arkadaşlar, biz böyle düşünemeyiz. Geçmişte bunları gördük. Rahşan affında gördük, ondan önceki aflarda gördük, hepsinde gördük. Biz aynı şekilde adım atamayız. Ölçü belli, bu ölçüye göre biz talimatımızı başta Adalet Bakanımız olmak üzere kendilerine verdik, çalışmalarınızı yapın, yapılabilecek ki o da onu af olarak değerlendirmeyi kendimiz için zül addederiz, yapılabilecek bir şey varsa bunu en geniş anlamda siz de çalışmalarınızı yapın ve o çalışmalardan sonra bu konuda ne gibi bir adım atarız, buna bakalım.

Efendim 'cezeaevleri dolmuş...' Cezaevlerini boşaltmak için af çıkarılmaz. O zaman adama sorarlar, 'bu cezaevlerini niye yaptınız?' Veya 'niye var.' Bunun bir caydırıcılığı var da onun için bunlar yapılıyor. Onun için bu konudaki çalışmamızı sağlam zemine oturtmak suretiyle adaleti tesis hukukla olur, anlık ayak üstü düzenlemelerle değil. Adaletin tesisi farklıdır, o hukuktur, yasal düzenleme de değildir. Hukuk, hakların sahibine iadesidir. Biz bunu korumaya mecburuz."

Erdoğan, geçmişten beri böyle davranmamış olmaları halinde siyasi, ekonomik ve sosyal alanda ülkeye bugünkü itibarını kazandıran duruşları da gösteremeyeceklerini ifade etti. 

Bu tavrı sadece ülkedeki kimi odaklarla değil, aynı zamanda dünyanın siyasi, ekonomik ve askeri olarak en güçlü ülkeleriyle karşı karşıya gelme pahasına hayata geçirdiklerinin altını çizen Erdoğan, Filistin'de, Bosna'da, Kıbrıs'ta, Irak'ta, Suriye'de, Libya'da, Körfez'de ve daha nice meselede tercihlerini hep erdemden, ahlaktan, vicdandan ve hukuktan yana bunun için kullandıklarına işaret etti.

Bugün de yarın da aynı şekilde yola devam etmek zorunda olduklarını vurgulayan Erdoğan, "Gündemimize gelen meseleler konusunda, önce vicdan terazimizde tartmadan alelacele kararlar vermeyeceğiz. Geçmişte yapılan ve milletimizin vicdanını yaralayan yanlışlara biz düşmeyeceğiz. Tüm arkadaşlarımız bu konuda müsterih olsun." dedi. 

Suudi gazeteci Kaşıkçı'nın kaybolması

Erdoğan, AK Parti 27. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın kapanış konuşmasının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın kaybolmasıyla ilgili soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'da savcılığın bu işin takibinde olduğunu, takibin çok yönlü yürütüldüğünü belirtti. 

İşin polisiye ve istihbarat takibinin de bulunduğunu ifade eden Erdoğan, özellikle İstanbul'da havalimanlarından giriş çıkışların hepsinin incelendiğini bildirdi. Erdoğan, bu takiplerin sonucunda savcılığın ne gibi bir karar vereceğini, ne gibi bir açıklama yapacağını beklediklerini söyledi.

Erdoğan, gazeteci Cemal Kaşıkçı'yı çok eski tanıdığını, bu olayın Türkiye'de olmasının üzücü olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Beklentim hala iyi niyetli, inşallah arzu etmediğimiz bir durumla karşı karşıya kalmayız. Nişanlısının bu süreç içerisindeki beklentisi o da ayrı bir konu. Ama ben inanıyorum ki bu dünyada, özellikle bizim ülkemizi kastediyorum, bu tür bir şeyin olması hususunda özgürlüklerin takipçisi olanlar, düşünce hürriyetinden yana olanlar bu işin peşini bırakmayacaklardır. Bunun peşini bırakmamak suretiyle de bunun takipçisi olacaklardır. Ben de Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olarak bu işin takibindeyim, kovalıyorum. Buradan çıkacak sonuç neyse onu da dünyaya da bizler bildireceğiz."

Kaşıkçı'nın Büyükelçilikten çıkış görüntüsünün olup olmadığına ilişkin bir soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Büyükelçiliğe giriş çıkışlar vesaire bütün bunların hepsi şu anda inceleniyor, takip ediliyor. Havalimanından çıkışlar, gelişler... Bütün bunların hepsi takipte. Bunların kontrolünü emniyetimiz olsun, aynı zamanda polis teşkilatımızın çeşitli birimleri kovalıyor. Göreceğiz, süratle de buradan bir netice alalım istiyoruz." yanıtını verdi.

MHP'nin af teklifi 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Af konusunda Adalet Bakanlığı bir çalışma yapacak mı?" sorusu üzerine şu değerlendirmede bulundu:

"Adalet Bakanlığı bir çalışmayı kendisi yapıyor. MHP'nin teklifi onların kendisine aittir. Dolayısıyla o teklif, gerek partimizde gerekse Adalet Bakanlığımızda değerlendirmeye tabi, bizim için masaya yatırılması gereken bir özelliği vardır. Ondan da hareketle buradan ne kadar istifade ederiz, ne kadarı bize göre uygundur, değildir, bunların hepsi bu değerlendirmeler içerisinde ele alınacaktır. Ne kadarına katılırız, ne kadarına katılmayız. Şüphesiz ki MHP'nin teklifi kendisine aittir. Biz ise AK Parti olarak nasıl bir teklifle bunun karşısına çıkarız veya buna ne kadarıyla, nereye kadar yaklaşırız... Bunların hepsi arkadaşlarımızın çalışmasından sonra ortaya çıkacaktır."

"Bahçeli ile görüşme Macaristan dönüşü olabilir"

Af konusundaki çalışmaların takvimiyle ilgili bir soru üzerine Başkan Erdoğan, yarın iki günlük Macaristan seyahatinin başlayacağını hatırlatarak, "Macaristan'dan döndükten sonra, arkadaşlarımız zaten şu anda çalışıyorlar. Bu çalışmalar konusunda bizim hukukçu arkadaşlarımızın yaptığı çalışmalar da var, bu çalışmaların hepsini bütünleştireceğiz, kendilerinden brifing alacağım. Bu brifingler neticesinde nasıl bir yaklaşım ortaya koyacağız, bunu açıklayacağız." ifadesini kullandı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir başka soruya karşılık, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşmesinin Macaristan dönüşü olabileceğini bildirdi.

"MHP'nin af teklifi dışında, AK Parti başka bir teklif mi hazırlayacak? Açıklamanızdan bunu mu anlamalıyız?" sorusuna Erdoğan, "Hayır, yani o affı nereye kadar paylaşırız, nereye kadar paylaşmayız, bu konuda şüphesiz ki bir duruşumuz, görüşümüz olacaktır." cevabını verdi.

Muhabir: Aynur Ekiz-Yeşim Sert Karaaslan-Merve Yıldızalp-Özcan Yıldırım-Selma Kasap

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.