Kaldırım işgalleri ve geçiş önceliği vermeyen sürücüler İstanbul'u yürünmez hale getiriyor
İstanbul'da yaşayanlar iş yerleri ve araçlar tarafından işgal edilmiş bozuk kaldırımlarda yürümekte zorluk çekerken araç sürücülerinin yayalara yol vermemesi de can güvenliğini tehlikeye atıyor.

İstanbul
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) nisan raporuna göre, ülkede trafiğe kayıtlı toplam araç sayısı 29 milyon 561 bin 690'a ulaştı. Bu araçların 5 milyondan fazlası İstanbul trafiğinde yol alıyor.
Kentin en büyük sorunu haline gelen trafikte sürücülerin yaptığı kural ihlalleri, yaya güvenliğini de tehlikeye düşürüyor. Yayalara öncelik vermeyen sürücüler kazalara davetiye çıkarırken, kasislerle bazı yerlerde araçların hızı düşürülüyor.
Yayaların ise kendilerine ayrılan geçitleri ve kaldırımları kullanmaları, trafik ışıklarına dikkat etmeleri, can güvenliği için önem taşıyor.
Milyonlarca kişinin yaşadığı kentte yayaların karşısına çıkan tek sorun, kural ihlali yapan sürücüler değil. İş yerlerinin yola taşmış ürünleri, bozuk kaldırımlara park edilmiş araçlar, yaya yolunda veya kaldırımlarda aniden beliren skuter veya motosikletler şehirde yürümenin bile zor hale gelmesine yol açıyor.
AA ekibi, yayaların karşılarına çıkan olumsuzlukları İstanbul'un farklı yerlerinde yaşayanlara sordu.
"Kaldırımda kesintisiz yürümek mümkün değil"
Zafer Erinç, genellikle yaya geçitlerinde araçların durmaması ve engellilere ait park alanlarının diğer sürücüler tarafından kullanılması sorunuyla karşılaştığını anlattı.
Özellikle taksi ve dolmuş gibi toplu taşıma şoförlerinin kurallara uymadığını söyleyen Erinç, "Ben kaza geçirmedim ama geçiren çok gördüm. Kaldırımda kesintisiz yürümek mümkün değil. Ya karşımıza araba çıkıyor ya kaldırımın fiziki şartları bozuk oluyor." dedi.
Yüksel Sipahi, yayaların geçiş üstünlüğüne uymayan çoğu sürücünün, yaya geçitlerinde bile durmadığını vurguladı.
Kaldırım yenileme çalışmalarının da yayaları zor durumda bıraktığını ifade eden Sipahi, "Bu çalışmalar hiç bitmiyor. Araçlar, motosikletler, elektrikli küçük araçlar hep kaldırımda. Bir de kaldırım taşlarını söküp bırakıyorlar, aylarca öyle bekliyor. Çözüm yok. Maalesef ülkemizde böyle." ifadelerini kullandı.
İbrahim Bayrak, kaldırımlara araç park edilmesinin, otopark ücretlerinin yüksek olmasından kaynaklandığını söyleyerek, belediyelerin bu konuda çalışması gerektiğini belirtti.
Hamdi Şahin, kaldırıma araçların park edildiği bir sokağı göstererek, "Buralara araçların park edilmesi, motosikletli kuryelerin kaldırımlarda araç sürmesi büyük sorun. Kaldırımda yürümek mümkün değil. Yolun ya sağ tarafı ya sol tarafı dolu. Bu işe belediyelerin el atması lazım." diye konuştu.
Süheyla Kuvvetli de "Kaldırımlarda yürüyemiyoruz. Kaç kez kaza geçirecek duruma geldim. Bacağıma araba vuruyordu." dedi.
Görme engelliler ve bebekliler daha çok zorlanıyor
Berrin Özdemir, kaldırımlara park edilen araçların en çok görme engellileri etkilediğini ve bunun büyük bir saygısızlık olduğunu ifade etti.
Cemile İnan, Almanya'dan İstanbul'a tatile geldiğini, burada bebek arabasıyla kaldırımları kullanamadığını ve yoldan gitmek zorunda kaldığını söyledi.
İnan, "Çok araba var, çok insan var. İnsanlar kurallara uymuyor, herkes yola çıkıyor. Kırmızı ışık varsa bekleyeceksin." diye konuştu.
Aysun Kargı da bebek arabasıyla çocuğunu gezdirirken özellikle kaldırımlarda zorlandığını belirterek, şunları kaydetti:
"Araç park ediyorlar, kaldırımlar kırık. Bebek arabasını hareket ettirebilmem için birinin yardımcı olması gerek. Yayalara öncelik yok, kendimiz zor geçiyoruz, bebek arabasıyla geçerken hepten zorlanıyoruz. Çocuğum için endişeleniyorum. Kemerini takmasam bir anda bebek arabası devriliyor. Geçenlerde sorunlu bir kaldırımdan geçerken çocuk yüz üstü düştü."
"İki ya da üç şeritli yollarda ışıklı yaya geçidi olmalı"
Motosiklet ileri sürüş eğitmeni Zafer Akçay, "Yaya geçitleri kanayan yaramız. Yayaya yol vermeyi bir türlü alışkanlık haline getiremedik." ifadelerini kullandı.
Trafik ışığı olmayan yerlerde yaya yola inmeye niyetlendiyse sürücülerin durup yol vermesi gerektiğini vurgulayan Akçay, "Herkesin buna ihtiyacı var. Hepimiz yayayız aslında. Tır, kamyon, otobüs, araba kullananlar da yaya olarak hareket eder. Bu nedenle yayanın önceliğini tanımak aslında kendimize yaptığımız bir tanıma oluyor." diye konuştu.
Trafik ışığı olmayan ya da kırmızı ışık yanmayan durumlarda her zaman yayanın öncelikli olduğunun altını çizen Akçay, yayaya yol verme alışkanlığı olmadığında, durup yol veren sürücüye arkasındaki araçların çarpma tehlikesi bulunduğunu dile getirdi.
İki ve üç şeritli yollarda trafik ışığı olmayan yaya geçitlerinin riskli olduğuna dikkati çeken Akçay, "Bir şeritteki sürücü dursa, öbür şeritteki durmuyor ve yayanın hayatını tehlikeye atabiliyor. Dolayısıyla iki ya da üç şeritli yollarda, ışıklı yaya geçidi olması gerekiyor. Işıksız olduğu zaman gerçekten insanlar çok zorlanıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.