Dünya

İran misillemesi, İsrail’de Araplara ve yabancılara sistematik ayrımcılığı göz önüne serdi

İsrail'in saldırıları ve İran'ın misillemesiyle, Tel Aviv yönetiminin sivil koruma uygulamalarındaki ciddi ayrımcılık da gün yüzüne çıktı.

Said Amori, Mehmet Nuri Uçar  | 20.06.2025 - Güncelleme : 20.06.2025
İran misillemesi, İsrail’de Araplara ve yabancılara sistematik ayrımcılığı göz önüne serdi

Gazze

Arap vatandaşlar ve yabancı işçilerin saldırılar sırasında sığınaklara alınmadığı, yalnızca Yahudi vatandaşların içeri kabul edildiği vakalar tepkilere yol açtı.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

Bu durum, tehlike anlarında dahi İsrail’deki yapısal eşitsizlikleri ve ayrımcılığı gözler önüne serdi.

Söz konusu ayrımcılık, İsrail vatandaşı olan Filistinliler (1948 topraklarında yaşayan Araplar) açısından çok daha derin bir risk taşıyor. Zira yerel raporlar, Arap vatandaşların yaşadığı bölgelerde evlerin çoğunda sığınak veya korunaklı odaların bulunmadığını, bu durumun saldırı anlarında can kaybı riskini artırdığını gösteriyor.

İsrail, 13 Haziran sabahı itibarıyla, ABD’nin örtülü desteğiyle İran’a yönelik geniş çaplı bir askeri saldırı başlattı. Bu saldırılar nükleer tesisler, füze üsleri, askeri liderler ve nükleer bilim insanlarını hedef aldı. Tahran ise buna karşılık, İsrail’in iç bölgelerine balistik füzeler ve insansız hava araçlarıyla misillemede bulundu.

Bu gelişmelerin ardından, sığınakların Araplara ve yabancı uyruklulara kapatıldığına dair çok sayıda belge ve tanıklık kamuoyuna yansıdı.

Yahudilerden sığınakta Arap hemşireye saldırı

İsrail’in Kanal 12 televizyonunda çalışan Arap gazeteci Muhammed Mücadile, dün ülkenin kuzeyindeki Kiryat bölgesinde Yahudilerin bir hemşireyi yalnızca Arap olduğu için sığınaktan kovduğunu belirtti.

Mücadile, sosyal medya platformu X’te yaptığı paylaşımda, benzer bir olayın da 17 Haziran'da Tel Aviv yakınlarındaki Yafa’da yaşandığını ve burada da başörtüsü takan bir kadının ailesiyle birlikte sığınaktan çıkarıldığını aktardı.

Mücadile, yaşananları, “2025 yılında İsrail bu” sözleriyle eleştirdi.

Sığınaklara giriş engellendi

“Arab 48” haber sitesine göre, Tel Aviv Belediyesi’nin resmi talimatlarına rağmen, 16 Haziran günü Arap öğrencilerin bir üniversiteye ait sığınaklara girişi engellendi.

Sosyal medyada dolaşıma giren bir video kaydında ise İsrailli gençlerin Taylandlı işçilerin bir sığınağa girişini engellediği görüldü.

Görüntülerde bir kişinin, “Burası sadece Yahudilere ait, Taylandlılar giremez” dediği ve ardından ırkçı hakaretlerde bulunduğu duyuluyor.

Nisan 2024 verilerine göre, İsrail'deki Filistinli nüfus 2 milyon 118 bin civarında. Bu rakam, ülkenin toplam 10 milyon 94 binlik nüfusunun yaklaşık beşte birine tekabül ediyor.

Ayrımcılık sadece davranışlarda değil, altyapıda da var

İsrail’deki ayrımcılık sadece bireylerin davranışlarıyla sınırlı değil, aynı zamanda altyapı eksiklikleriyle de ortaya çıkıyor.

İngiliz The Guardian gazetesinin, İsrail Devlet Denetleme Kurumu’na dayandırdığı habere göre, ülkedeki 71 Arap, Bedevi ve Dürzi yerel yönetiminin yalnızca yüzde 15’inde halkın kullanabileceği sığınak bulunuyor.

Buna karşılık, Yahudi yerleşim bölgelerinde binin üzerinde sığınak mevcut ve bu sığınaklar kapsamlı bir altyapı ağıyla entegre şekilde çalışıyor. Bu da Arap vatandaşların savaş veya acil durumlar sırasında en temel korunma hakkından bile yoksun bırakıldığını ve devletin güvenlik politikalarında eşitliği sağlamadığını açıkça gösteriyor.

Nitekim 15 Haziran’da, İran’dan atılan bir füzenin İsrail’in kuzeyindeki Celile bölgesinde bulunan Arap kenti Tamra’da bir eve isabet etmesi sonucu bir kadın, iki kızı ve bir akrabaları hayatını kaybetti. Olayda çok sayıda kişi de yaralandı.

Doğu Kudüs’te Arap mahalleleri korunmasız

Times of Israel gazetesi, Doğu Kudüs’te yaşayan "Filistinli Hüseyin"in, füze saldırısı uyarı sirenleri çaldığında bina içinde sığınacak güvenli bir alan bulunmadığı için evinin merdiven boşluğuna sığındığını aktardı.

Haberde, Arap mahallelerdeki evlerin büyük bölümünde güvenli odaların bulunmadığı, kamuya açık sığınakların ise çoğunlukla yeni inşa edilen belediye okullarının içinde yer aldığı belirtildi.

Buna karşılık Yahudilerin yaşadığı bölgelerde bu tür alanların oldukça yaygın olduğu ifade edildi.

"Negev'deki Araplar açıkta kaldı"

İsrail’in güneyinde yer alan Necef (Negev) Çölü’nde ise durum daha da dramatik.

Sol görüşlü “İsrail Bağışlıyor” isimli sivil toplum kuruluşu, bölgedeki Arap yerleşimlerine yönelik “acil sığınak kampanyası” başlattı. Kampanyanın amacı, bölgedeki köylere güvenlik standartlarına uygun taşınabilir sığınaklar yerleştirmek ve bu toplumlara yönelik süregelen ayrımcı politikalara karşı kamuoyu oluşturmak.

STK'ya göre, on binlerce Arap, İsrail tarafından resmi olarak tanınmayan köylerde yaşıyor ve bu yerleşimlerde ne sığınak ne elektrik ne de su altyapısı bulunuyor. Bazı aileler saldırı tehdidi altında köprü altlarında ya da demir yolu hatlarında gecelemek zorunda kaldı.

İsrail'in bu tür yerleşimleri tanımaması, bu bölgelerde yaşayan Arapları temel hizmetlerden ve güvenlikten mahrum bırakıyor.

Vatandaşlıktan çıkarma yasası

Öte yandan, 15 Şubat 2023’te İsrail parlamentosu Knesset, vatandaşlık yasasında yapılan bir değişiklikle, İçişleri Bakanı’na, İsrail vatandaşı Arapların ya da Doğu Kudüs’te oturma hakkı bulunan Filistinlilerin vatandaşlık veya oturumlarının iptali için Yüksek Mahkeme’ye başvurma yetkisi verdi.

Yeni düzenleme, bu kişilerin Filistin yönetiminden maddi destek aldığının kanıtlanması halinde, cezalarının tamamlanmasının ardından işgal altındaki Batı Şeria veya Gazze’ye sınır dışı edilmelerini de mümkün kılıyor. Bu da Arap vatandaşların İsrail içindeki konumunu daha da güvencesiz hale getiriyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın