Dolar
39.81
Euro
46.93
Altın
3,299.09
ETH/USDT
2,490.70
BTC/USDT
107,290.00
BIST 100
9,948.51
Dünya, İsrail-Filistin çatışması

Hukukçular, İsrail'in insani yardım bekleyen Filistinlilere ateş açmasını soykırım olarak niteliyor

Uluslararası hukukçular, İsrail’in Gazze’de insani yardım bekleyen Filistinli sivilleri gıda dağıtım noktalarında kasıtlı olarak öldürmesini, Filistinlilere yönelik onlarca yıldır görülen soykırım suçunun sistematik bir parçası olarak görüyor.

Selman Aksünger  | 30.06.2025 - Güncelleme : 30.06.2025
Hukukçular, İsrail'in insani yardım bekleyen Filistinlilere ateş açmasını soykırım olarak niteliyor

Amsterdam

İsrailli Haaretz gazetesinin İsrailli komutanların, askerlerine insani yardım dağıtım noktalarına gelen Filistinlilere kasıtlı olarak ateş açma emri verdiğini ortaya koyan haberini değerlendiren hukukçular, bunun İsrail'in Filistinlilere yönelik yıllardır süren suçlarının devamı ve soykırımın sistematik bir parçası olduğunu ifade etti.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

İngiltere Sussex Üniversitesinden emekli Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Profesörü Martin Shaw, İtalya Molise Üniversitesinden Dr. Luigi Daniele ve ABD Tulane Üniversitesi Öğretim Üyesi Ata Hindi, İsrailli askerlerin Filistinli sivillere kasıtlı olarak ateş açmasını AA muhabirine değerlendirdi.

"Bundan daha net bir soykırım örüntüsü hayal etmek zor"

Profesör Martin Shaw, İsrail'in son 20 aydır Filistinli sivillere karşı ağır silahlar kullandığını, yaşamın temellerini yok ettiğini ve insanları insani yardıma tamamen bağımlı hale getirdiğini belirtti.

Shaw, "İsrail, insanları açlıktan öldürmek için insani yardımı engelliyor. Sonra gerçek insani yardım kuruluşlarının Gazze'de çalışmasını engelleyerek insanları yetersiz gıda sağlayan yeni bir ABD kuruluşuna bağımlı hale getiriyor. Sonra da yardım almaya çalışırken açlıktan ölecek insanları vuruyor ve öldürüyor. Bundan daha net bir soykırım örüntüsü hayal etmek zor." değerlendirmesinde bulundu.

BM İşgal Altındaki Filistin Toprakları Özel Raportörü Francesca Albanese'nin ifadelerine atıfta bulunan Shaw, İsrail'in "insani yardım kamuflajı" altında hareket ettiğini söyledi.

Shaw, son 20 ay boyunca İsrail ordusunun etik veya yasal normları ciddi şekilde uygulamadığının açık olduğunu dile getirerek, "İsrail ordusu, bu olaylardan bazılarını iç mekanizmalarla soruşturduğunu iddia ediyor. İsrail ordusunun askerleri tarafından işlenen savaş suçlarını ciddi şekilde soruşturduğuna dair hiçbir kanıt yok. Savaş suçları İsrail'in Gazze'deki Filistin halkını yok etme ve soykırım stratejisinin bir parçası ve İsrail'in herhangi bir kendi iç soruşturması tamamen göstermelik." ifadelerini kullandı.

"Onlarca yıldır gördüğümüz en açık savaş suçları"

Molise Üniversitesinden Dr. Luigi Daniele ise İsrailli askerlerin insani yardım bekleyen Filistinlilere ateş açmasını "on yıllardır görülen en açık savaş suçları" olarak nitelendirdi. Daniele, "Bunlar ve diğer pek çok savaş suçu o kadar sürekli işleniyor ki artık sadece savaş suçu değil, soykırıma varan cinayetlerin unsuru haline geldiler." dedi.

Bu suçların uluslararası toplumun bir bütün olarak karşı olduğu suçlar olduğunu kaydeden Daniele, "Bu asker ve komutanlar sadece Lahey'de değil, dünyanın başka yerlerine seyahat ettiklerinde de yargılanma tehdidiyle karşılaşmalılar." diye konuştu.

Daniele, İsrail'in Uluslararası Adalet Divanı'ndaki (UAD) soykırım davasını kaybedeceğini söyleyerek, "Benim izlenimim, İsrail yönetimi ve ne yazık ki toplumunun geniş kesimleri Filistinlileri insanlıktan çıkaran bu yok edici ideolojiye o kadar sarılmış durumda ki dünyanın geri kalanının yaptıklarını izlerken nasıl dehşete düştüğünün bile farkında değiller." ifadelerini kullandı.

"İsrail, Filistinliler için adeta bir acı çektirme labirenti kurdu"

İsrail’in yaklaşık 60 yıldır sürdürdüğü işgalin artık uluslararası hukuku hiçe saymanın en uç noktasına ulaştığını dile getiren Daniele, şu değerlendirmede bulundu:

"İsrail, Filistinliler için adeta bir acı çektirme labirenti kurdu. Bu labirentte her çıkış yolu, onları ya soykırıma sürüklüyor ya da hukuka aykırı saldırılarla karşı karşıya bırakıyor. Bu durum, grubun üyelerinin öldürülmesi, ciddi fiziksel ya da zihinsel zarar görmesi veya en azından bir kısmının yok olmasına neden olacak yaşam koşullarına mahkum edilmesi anlamına geliyor."

Daniele, soykırımı önleme yükümlülüğünün, soykırım işlendikten sonra değil, soykırım riski fark edildiğinde devreye girdiğini vurgulayarak, "UAD tarafından verilen üç geçici tedbir kararı varken diğer devletler bunu nasıl görmezden gelebilir? Bu açıdan devlet sorumluluğu hukukuna göre hareket edip, bu fanatik, mesiyanik soykırımcı İsrail yönetimini izole etmek üçüncü devletler açısında sadece ahlaki bir görevi değil, aynı zamanda çok net ve çerçevesi çok belli olan bir yasal görevdir." dedi.

"İsrail işgale koşulsuz olarak son vermeli"

ABD Tulane Üniversitesi Öğretim Üyesi Ata Hindi de İsrail'in işgal altındaki topraklardan koşulsuz olarak çekilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Uluslararası Adalet Divanı'nın danışma görüşü zaten şunu belirtti: İsrail işgale koşulsuz olarak son vermeli. İsraillilerle müzakere edilebilir, muhtemelen tek şey işgali tamamen sona erdirme takvimi. Başka hiçbir şey müzakere edilemez." değerlendirmesini yaptı.

Hindi, İsrailli askerlerin insani yardım bekleyen Filistinlilere ateş açmasının şaşırtmadığını belirterek, şunları kaydetti:

"Bu olaylar artık şok edici değil ama durum kesinlikle aşağılayıcı ve zalimce. Richard Kemp'in arkasında yemek bekleyen Filistinlilerle sanki müzedeymişçesine poz verdiği görüntüyü gördünüz mü? Bu, Filistin halkına karşı devam eden aşağılama ve zulmün bir parçası. İnsani yardımın silahlaştırılması Filistin'de süregelen bir uygulama oldu. İnsani yardıma erişimin kısıtlanması yeni değil. Bunlar sadece Gazze'de değil, Batı Şeria'daki ve Doğu Kudüs'teki Filistinlilere karşı da uzun süredir devam eden uygulamalar ve politikalar. Neyin girip çıkacağını, nasıl kullanılacağını kontrol ediyorlar. Amaç, soykırımın bir parçası olması olarak Filistinlileri zorla başka yere nakletmek."

"Sorumluluk sadece İsrail'de değil, ABD de doğrudan sorumlu"

Hindi, ABD'nin bu ihlallerdeki rolünün yeniden değerlendirilmesi gerektiğine işaret ederek, "Geçtiğimiz iki yıl bize asıl sorumluluğun İsrail'de olduğu kavramının alt üst olduğunu gösterdi. ABD'nin devlet sorumluluğu ve bireysel cezai sorumluluğu konusunda çok net olmamız gerekiyor." diye konuştu.

ABD yönetiminin de sorumlu olduğunu vurgulayan Hindi, "Sorumluluğun sadece İsraillilere ait olduğunu düşünmek yanlış. Amerikalılar da diğer devletler gibi uluslararası hukuk ihlallerinden doğrudan sorumludur. Bu ihlaller soykırımın ve Filistinlilerin Gazze Şeridi'nden zorla nakledilmesini sağlamanın parçasıdır. İstedikleri bu, her zaman istedikleri buydu." ifadelerini kullandı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.