Fransa'nın kolonisi Martinik'te "sömürge anlaşması" yerel ekonomiyi çıkmaza sokuyor
RPPRAC derneğinin muhasebecisi Gladys Roger, Fransa menşeli ürünlerin binlerce kilometre ötede Martinik'te satılması karşılığında Ada'nın ürünlerini Fransa pazarına sunmak için "tezgah ekonomisi" adı verilen bir sömürge anlaşması olduğunu belirtti.
Paris
Fransa ve Karayipler'deki sömürgesi Martinik arasında yaklaşık 6 bin 800 kilometre mesafe bulunuyor.
- Fransa, denizaşırı sömürgesi Martinik'teki gösterileri baskılıyor
- Fransa, hayat pahalılığının protesto edildiği kolonisi Martinik'e asker sevk etti
- Fransa'nın sömürgesi Martinik'te bazı mahallelerde gece sokağa çıkma yasağı ilan edildi
17. yüzyılda Fransız vesayeti altına giren Martinik'te, eylül ayının başından bu yana hayat pahalılığına ve fahiş gıda fiyatlarına karşı halk, süpermarketlerin önünde gösteriler düzenliyor.
Fransa ana karasına göre gıda fiyatlarının yüzde 40 daha yüksek olduğu Martinik'te düzenlenen gösterilerde şu ana kadar 30'dan fazla kişi gözaltına alındı.
Martinik Valiliği, Ada'da Fort-de-France ve Lamentin kentlerinin bazı mahallelerinde 19-23 Eylül'de gece saatlerinde sokağa çıkma yasağı uygularken, Fransa Ulusal Polisine bağlı Cumhuriyetçi Güvenlik Birlikleri (CRS) Martinik'e sevk edildi.
Fransa'nın Karayipler'deki sömürgesi Martinik'te kurulan Afrika-Karayip Halklarının ve Kaynaklarının Korunması İçin Birlik (RPPRAC) derneğinin muhasebecisi Gladys Roger, Martinik ile Fransa ana karası arasındaki ekonomik ilişkilerin gıda fiyatları üzerindeki etkilerini ve hayat pahalılığına karşı yapılan gösterilerin çıkış nedenlerini AA muhabirine anlattı.
Roger, Ada'da uzun süredir devam eden hayat pahalılığının ve Fransa'nın Martinik için karar verdiği ticaret modeli olan "tezgah ekonomisinin" bu gösterilerin sebebi olduğunu kaydetti.
Martinik'te tüketilen ürünlerin yüzde 80'inin ithal olduğunu ifade eden Roger, daha önce 2009'da Ada'da hayat pahalılığına karşı gösteriler yapıldığını ancak kalıcı çözümlerin getirilmemesiyle Ada'daki fiyatların aşırı derecede yükseldiğini söyledi.
Roger, Martinik'te maaşları yüzde 40 daha fazla olan memurların dahi hayat pahalılığı sorunun içinden çıkamadığını belirterek, gıda fiyatlarındaki pahalılığa karşı çözüm bulmak için mücadele etmeye karar verdiklerini ifade etti.
Bunun için "sivil itaatsizlik" yolundan giderek eylemler düzenlemeyi seçtiklerini belirten Roger, eylemlerini, mali açıdan etkilemek istedikleri Martinik'teki süpermarket zincirlerini bir arada toplayan Gıda Dağıtıcıları ve Toptancıları Birliğine (SDGA) yönelttiklerini dile getirdi.
Kirli su kaynakları, yerel üretime olan güveni azaltıyor
Roger, "chlordecone" böcek ilacının Ada'daki su kaynaklarına karışarak suları kirlettiği için Martinik halkının, yerli üretime güvenini kaybettiğini vurguladı.
Yerli üretimin çok sınırlı kaldığını anlatan Roger, Martinik'te gıda egemenliği için verilen devlet desteğinin neredeyse yüzde 80'inin yalnızca 2 yerli üretici tarafından alındığını ve bu üreticilerin de ihracata yönelik muz ve şeker kamışı üretimi yaptığını kaydetti.
Roger, Martinik'te yerel üreticilerin arazi bulmak konusunda çektiği zorluğa da değinerek, "Yerli üreticilerin çok fazla kaynağı olmadığı bir durumla karşı karşıyayız ve bu nedenle üretimlerini artıramıyorlar." diye konuştu.
Ada'daki çok sayıda arazinin, Fransız köle tacirlerinin neslinden gelen "Bekelerin" elinde olduğunu vurgulayan Roger, "Yerel üretimi geliştirip artırabilecek ve böylelikle gıda egemenliğini de artırabilecek gönüllü ve nitelikli insanlar var ancak bütçe konusunda engele takılıyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
Roger, Ada'nın arazilerinin büyük bir kısmının Bekelerin elinde olmasına ilişkin şunları kaydetti:
"Bunun arkasındaki hikaye, 'tezgah ekonomisi' diye adlandırılan karşı çıktığımız sömürge anlaşmasıdır. Dünyadaki son sömürgeler olarak, Fransa'nın ürünlerinin (burada) satılması karşılığında kendi ürünlerimizi Fransız pazarına sunmak amacıyla bu anlaşma yapıldı."
Bu sömürge anlaşmasının uzun yıllardır devam ettiğinin altını çizen Roger, Bekelerin torunlarının şirketlerinin, Ada'daki tüm kamu desteğini de aldığını ifade etti.
Kirli su kaynakları, halkı yüksek karlı su şişeleri satın almaya zorluyor
Roger, Ada'da süpermarketlerde satılan su şişeleri üzerinden bazı markaların yüzde 200'den fazla kar elde ettiğini söyleyerek, Martinik ve Guadeloupe'deki kirli su kaynakları nedeniyle halkın suyu şişelerde satın almak zorunda kaldığını belirtti.
"Bu fiyattan su almak zorunda olduğumuz için bu durum bütün Martiniklilerin bütçesini zorluyor." diyen Roger, çok sayıda üründe ciddi karlar sağlandığını, yalnızca gıda fiyatları değil telefon, elektrik tarifelerinin de Ada'da çok pahalı olduğunu anlattı.
Roger, "Bizde her şey daha pahalı ancak maaşlar artmıyor." diyerek, esnafın, "Kimse bizden bir şey satın almıyor, dükkanlarımız batıyor." şikayetinde bulunduğunu aktardı.
Bu durumun, yerel halkın bütçesinin gıda ürünlerine gitmesinden kaynaklandığına dikkati çeken Roger, Martinik halkının düzgün şekilde beslenemediğini ve tükettiği ürünlerin fiyatları yüksek olmasına rağmen düşük kalitede olduğunu vurguladı.
Süpermarket zincirlerinin Ada'da satılan ürünler üzerinde yalnızca yüzde 1-2 kar yaptığını iddia ettiğini belirten Roger, 6 su şişesinin fiyatının Fransa'da 2,52 avroyken Martinik'te 11 avro olduğunu kaydetti.
Ada'daki ekonomik aktörlerin, bu fiyat farkının, ürünün Fransa'dan Martinik'e getirilmesinden kaynaklandığını savunduğunu aktaran Roger, ürünlerin Ada'ya gelene kadar 2 büyük şirkete ait 13 farklı şirketin elinden geçtiğini, her birinin ise ürün üzerinden kar sağladığını anlatarak "Ürün bize geldiğinde, fiyatı uçmuş oluyor." ifadesini kullandı.
Roger, ayrıca Fransız devletinin, Martinik halkından ithal edilen ürünler üzerinden özel bir "deniz vergisi" aldığının, bu vergiyi muz gibi yerel ürünler için bile ödediklerinin altını çizdi.
"Beslenmek bizim de hakkımız var"
Roger, bu deniz vergisinin, Martinik'te beslenme kültürünün temelini oluşturan pirinç için yüzde 22 olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Biz şunu diyoruz: Bizden vergi almalarını istiyoruz, ekonominin ve devlet kurumlarının dönmesi için para girişi olması gerektiğini biliyoruz. Bizden sadece gıda üzerinden vergi almamalarını istiyoruz çünkü beslenmek bizim de hakkımız."
Paris yönetiminin Ada'daki gösterilere verdiği karşılık hakkında Roger, "Elbette, sürekli saldırıya uğramış hissediyoruz. Özel hayatımıza saldırılıyor." diye konuştu.
Roger, derneklerinin, Paris yönetimi temsilcileri ile Ada'daki ekonomik aktörlerin bir araya geldiği toplantılara katıldıklarını ancak gıda fiyatlarındaki pahalılığın nedenlerini duymaları için bu toplantıların halka açık yapılması yönündeki talepleri reddedilince masadan kalktıklarını anlattı.
"Bugün, bir baskı ve polis ve jandarma müdahalesiyle karşı karşıyayız" diyen Roger, Ada halkının, talepleri ne olursa olsun, Fransız hükümetinin buna polis göndererek yanıt verdiğinin farkına vardığını kaydetti.
Roger, hayat pahalılığına karşı süpermarketlerin etrafında yaptıkları eylemler sırasında çok sayıda güvenlik gücünün bu firmaların güvenliğini sağladığını söyleyerek, Martinik halkının artık bu süpermarketlerden alışveriş yapabilmek için girişte kimlik kartlarını gösterdiklerini aktardı.
"RPPRAC temsilcileri olarak artık hiçbir şekilde süpermarketlere giremiyoruz. Girmemize izin verilmiyor." ifadesini kullanan Roger, uluslararası toplumun Ada'daki gıda pahalılığı sorununu çözüme kavuşturmak için harekete geçmesini istedi.
Roger, "Bugün ölüm tehditleri alıyoruz. Bizi öldürmek için başımıza para ödülü konulduğunu biliyoruz." diyerek, Ada'daki ekonomik aktörlere karşı çıkanların susturulduğunu veya hapse atıldığını dile getirdi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.