Dolar
40.53
Euro
47.62
Altın
3,363.90
ETH/USDT
3,650.00
BTC/USDT
116,628.00
BIST 100
10,689.05
arşiv

Kültür Hazinesi Müzelerimiz

10.08.2009 - Güncelleme : 10.08.2009
Kültür Hazinesi Müzelerimiz




Tarihten günümüze pek çok medeniyete ev sahipliği yapan Ege Bölgesi'nde İzmir, tarihi zenginliğini sahip olduğu 16 müzeyle yeni nesillere aktarmaya devam ederken, Kütahya'daki çini eserler, Bodrum'daki Sualtı Arkeoloji Müzesi, Afyonkarahisar Müzesindeki zengin arkeolojik buluntular ziyaretçilerini bekliyor.
İzmir'de bir müze kurma düşüncesi ilk kez, İzmir ve Aydın'daki kazılarda Osmanlı hükümeti temsilciliği de yapan Aziz (Ogan) Bey tarafından ortaya atıldı. Ogan, 1924–1925 yıllarında müze kurmak için çalışmalara başladı ve çevredeki eserleri bir araya getirdi. İlk müze 1927 yılında, Aziz Ogan tarafından Basmane semtindeki Ayavukla Kilisesi'nde açıldı.
Çevredeki antik kentlerden gelen eserlerin çok sayıda olması nedeniyle yeni bir müzeye ihtiyaç duyulunca, Konak ilçesindeki Bahribaba Parkı içinde yeni ve modern bir müze binası inşa edilerek müze, 1984 yılında buraya taşındı. Üç katlı müzede bölgedeki antik kentlerde gün ışığına çıkarılan seramikler, heykeller, cam eşya, sikkeler ve bronz heykeller sergileniyor.
Müzenin bahçesinde ise Roma devrine ait Karacasu mermer frizleri, kolosal heykeller, lahitler ve mimari eserler yer alıyor.

ETNOGRAFYA MÜZESİ
19. Yüzyılda neoklasik tarzda inşa edilen Etnografya Müzesinin binası, 1845 yılında Fransızlar tarafından onarılmış ve bu tarihten sonra fakir Hristiyan ailelerin bakımına tahsis edilen bir kuruma dönüştürülmüş. 1984'te binayı Kültür ve Turizm Bakanlığı, Etnografya Müzesi olarak düzenlemek üzere devralmış.
İzmir'de etnografik eserler, daha önce İzmir Atatürk ve Etnografya Müzesinin alt katında teşhir ediliyordu. 1985-1987 yıllarında restore edilen eski sağlık müdürlüğü binası, Etnografya Müzesi olarak hizmete sunulunca eserler de bu binaya taşındı.
İzmir ve yöresinin 19. Yüzyıldaki sosyal yaşamından kesitlerin yer aldığı müzede teknecilik, nalıncılık, çömlekçilik, halı dokumacılığı, urgancılık, keçecilik ve seraciye gibi mesleklere ait etnografik eserler tanıtılıyor.
Müzede ayrıca İzmir'in ilk Türk eczanesi olan İttihat Eczanesi de canlandırılmış. İzmir'in meşhur şerbeti demirhindi ile ilgili bir bölümün de yer aldığı müzede halk oyunları, deve güreşleri, efeler ve giysileri, para keseleri, sedef kakma eşyalar ve cam işleri de sergileniyor.
Müzenin ikinci katındaki İzmir yöresine özgü gelin odası, ziyaretçilerin büyük ilgisini çekiyor. Bunun yanı sıra müzede Osmanlı devri sikkeleri, el yazmaları, kitaplar ve yazı takımları da onları tanıtılıyor.

ATATÜRK MÜZESİ
Atatürk Müzesi, Gündoğdu semti Atatürk Caddesi'nde ziyaret edilebilir. Bina, 1875-1880 yılları arasında halı tüccarlığı yapan Ermeni asıllı Takvor tarafından konut olarak yaptırılmış. Bir ara otel olarak kullanılan bina, 1927'de İzmir Belediyesi tarafından satın alınarak Atatürk'e hediye etmiş.


Atatürk'ün İzmir'i ziyaretinde kaldığı ev bugün Atatürk Müzesi olarak kullanılıyor. Osmanlı ve Levanten mimarisiyle inşa edilen yapı, 582 metrekare alana sahip.
Müzenin zemin katında 34.5 metrekarelik Uşak halısı, nişler içinde mermer heykeller, büyük boy kristal ayna ve Atatürk büstü bulunuyor. Birinci kata çıkan merdivenlerin başında iki tunçtan şövalye heykeli, merdiven sahanlığında da büyük bir Atatürk portresi yer alıyor.
Müzenin birinci katı Atatürk'e ayrılmış. Burada toplantı salonu, Atatürk'ün çalışma odası, yatak odası, misafir, berber, muhafız, kabul, bekleme, yemek odaları, kütüphane ve banyo bulunuyor. Çalışma odasında Atatürk'ün kullandığı yazı takımları, heykeller, vazolar ve yağlı boya tablolar sergileniyor.

RESİM VE HEYKEL GALERİSİ MÜZESİ
Resim ve Heykel Galerisi adıyla 1952 yılında Kültürpark'ta hizmete açılan müze, 29 Ekim 1973'te Konak Modern Müze ve Sergi Galerisine taşındı.
İzmir'de plastik sanatlar alanında ilk çalışmaların yapıldığı galeride, İzmirli sanatçılar eserlerini sergileme olanağı buldular. Galeride amatörlere yönelik resim kursları da düzenlendi. Galeri 1973 yılında Turgut Pura'nın çabalarıyla müzeye dönüştürülerek, Konak Mithat Paşa Caddesi'ndeki bugünkü yerine taşındı. 
Müzede Tanzimat'tan günümüze Türk sanatçılarına ait toplam 348 resim, 31 heykel ve seramik yer alıyor. Müzenin teşhir ve sergi salonları dışında bir ihtisas kütüphanesi, sanat atölyeleri bulunuyor. Burada açılan kurslara iki yıl devam eden kursiyerlere sertifika veriliyor.

İZMİR TARİH VE SANAT MÜZESİ
İzmir Kültürpark'taki Tarih ve Sanat Müzesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında yapılan bir protokol uyarınca 2004 yılında kuruldu. Eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina'nın çabalarıyla kurulan müzedeki eserlerin bir kısmı protokol uyarınca İzmir Arkeoloji Müzesinden getirildi.


Müzede taş, seramik ve değerli eserler olmak üzere üç ayrı bölüm bulunuyor. Tarih ve Sanat Müzesinde İzmir ve çevresindeki kazılarda gün ışığına çıkarılmış eserler sergileniyor.

AHMET PİRİŞTİNA KENT ARŞİVİ VE MÜZESİ
Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi, 1932 yılında inşa edilen İzmir İtfaiyesi Merkez binasında 10 Ocak 2004'te açıldı. Müzenin ortaya çıkmasında, Ahmet Piriştina'nın büyük emeği ve desteği bulunmakta.
Kentsel hizmet üretim bakımından yeni bir anlayışı temsil eden müzeye, özel ilgi ve katkısı dolayısıyla Piriştina'nın adı verildi.
Müzede kenti tanıtan belgeler bulunuyor. Müzedeki günümüz müzecilik anlayışını göz önünde bulundurarak, ''Okunur Müze'' tarzında sergiler düzenleniyor.

İZMİR TİCARET TARİHİ MÜZESİ
İzmir Ticaret Odası, kentin tarih boyunca önemli bir ticaret merkezi olması özelliğini göz önünde bulundurarak, İzmir Ticaret Odası Müzesini kurdu.
Müzenin girişinde konukları MS 1. Yüzyıla ait Roma ticaret gemisi maketi karşılıyor. Antik çağlarda ticaret gemilerinin dengelenmesinde kullanılan amforaların istiflenme biçimleri de müzede gösteriliyor. Müzeyi ortadan ikiye bölen bu geminin sol tarafında 17. Yüzyıldaki İzmir'i gösteren makete yer veriliyor.
Buradaki vitrinler içinde çeşitli dönemlere ait keramikler, heykeller, kandiller, metal ağırlıklar, mühürler ve çeşitli cam eşyalar sergileniyor.
Müze duvarlarında da fotoğraf ve çizimler ile yörenin ticaret tarihi anlatılıyor. Bunun yanı sıra 19. Yüzyıla ait bir harita üzerinde kara ve deniz ticaret yolları gösteriliyor.
Atatürk'ün İzmir'de düzenlediği İktisat Kongresi'ne ait fotoğraflar da, müzenin önemli bir bölümünü oluşturuyor.

SELÇUK YAŞAR RESİM MÜZESİ
Alsancak'taki Cumhuriyet Bulvarı'nda Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından restore edilen eski İzmir evinde 1985 yılında Selçuk Yaşar Resim Müzesi kuruldu.
Bu özel resim müzesinde, her yıl düzenlenen resim yarışmalarında ödül alan tablolar ve bunun dışında sanatçılardan satın alınan resimlerle oluşturulmuş koleksiyon sergileniyor. Müzenin alt katındaki galerisinde de periyodik olarak resim sergileri düzenleniyor.

BERGAMA MÜZESİ
Bergama ilçesinde Carl Humman ve Alexander Conze'nin 1900–1913 yıllarında akropolde yaptıkları kazılarda ele geçen buluntuları sergilemek üzere Alman Kazı Evi yanında bir depo müze haline getirildi.
Bergama Müze binası, dönemin İzmir Valisi Fazlı Güleç tarafından 30 Ekim 1936'da ziyarete açıldı. Müze avlusu da açık teşhire uygun olarak düzenlendi. 
Bergama Müzesinde Erken Tunç döneminden başlayarak Bizans dönemi sonuna kadar tarihlenen çeşitli eserler sergileniyor. Bölgedeki kazılarda ortaya çıkarılan eserlerin yer aldığı müzede Berlin'e götürülen Zeus Sunağı'nın bir maketi sergileniyor.
Müzenin etnografik eserler bölümünde ise yöreye özgü halı, kilim, kumaş ve çeşitli el işi eşyalar, ateşli ve kesici silahlar ile yazmalar sergiye sunuluyor.

DEMİRYOLLARI MÜZE VE SANAT GALERİSİ
Selçuk ilçesinde Devlet Demiryolları İşletmeler Genel Müdürlüğü yönetimindeki müze, İngilizler tarafından 1856–1858 yılında yapılmış iki katlı bir yapıda yer alıyor. Müze binası iki hol ve dokuz odadan meydana geliyor. Yapının giriş katı sanat galerisi olarak düzenlenirken, üst katında müze bölümü yer alıyor.
Müzede 19. Yüzyılda kullanılmış lokomotif ve vagonların kimliklerini yansıtan plakalar, demir yollarının kuruluşundan bu yana kullanılan buharlı lokomotiflerin parçaları, hareket ve yol fenerleri, yol ölçü aletleri, büro malzemeleri, Türkiye'de ilk defa kullanılan telefon ve teleks sistemleri ve lokomotifler sergileniyor. Müzede ayrıca Atatürk'e ait fotoğraflara da yer verilmiş.

EFES MÜZESİ
Aydın-İzmir demir yolu inşaatı sırasında, Selçuk'ta bazı eski eserlerin ortaya çıkması üzerine İzmir Demiryolu Müdürü De Larke, 1863 yılında Osmanlı sadrazamlığına bir yazı yazarak, bulunan eserlerin kaybolmaması ve korunması için başvurarak burada bir müze kurulmasını istedi.
De Larke'nin bu isteği o günlerde yerine getirilememiş olsa da, 1929–1930 yıllarında dönemin Valisi Kazım Dirik'in başkanı bulunduğu İzmir Asarı Atika Muhipleri Cemiyeti, bir karar alarak Selçuk'ta bir müze kurulmasına karar verdi. Ancak bu müze, depo niteliğinden öteye gidemedi. Bugünkü Efes Müzesi ise, 7 Kasım 1964'te ziyarete açıldı.


Efes Müzesi, Efes ve çevresindeki kazılarda gün ışığına çıkarılan eserleri bir araya getiriyor. Müzede Efes Artemis heykeli, Yunuslu Eros, Mısırlı Rahip heykeli, Sokrates başı gibi çok sayıda heykel, takılar, ağırlıklar, aydınlanma aletleri, müzik ve dokuma araçları, ev kültü gibi eser sergileniyor.
Müzenin çeşme buluntuları salonunda Roma döneminde yapılmış Zeus başı, Afrodit heykeli, dinlenen savaşçı heykeli, Polyphemos heykel grubu, Augustus Mabedi'nin alınlığındaki heykel grubu, Pollio Çeşmesi'nin havuz kenarı bulunuyor.
İmparator kültleri salonunda Efes'in en önemli anıtlarından Parth Anıtı, yakın tarihlerde ortaya çıkarılan kabartmalar ve Viyana'dan getirilen bu anıtlara ait kabartma mulajları sergileniyor.
Müzenin orta bahçesindeyse eski Türk kasabalarındaki ticaret yaşamı ve kaybolmaya yüz tutan el sanatları canlandırılıyor. Bunların arasında tahıl öğütme sistemi, gül yağı üretimi, bakırcılık ve göz boncuğu yapımı ilgi çekiyor.
Efes Müzesinin arka sokağında 14. Yüzyıla tarihlenen eski bir Türk evi restore edilmiş ve burası küçük bir kitaplığa dönüştürülmüş. Ayrıca kentin aşağı agorasındaki antik dükkanlardan biri de restore edildikten sonra görme engelliler için küçük bir müze haline getirilmiş.
Müzede Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürü merhum Hikmet Gürçay'ın isminin verildiği bir de galeri bulunuyor. Bu galeride günümüz sanatçılarının eserleri periyodik olarak ziyarete sunuluyor.

OYUNCAK BEBEK MÜZESİ
Selçuk'ta Arvalya mevkisinde, öğretmen Ayhan Çetin ve eşi Nazmiye Çetin tarafından yöresel bebek ve maketlerle özel Oyuncak Bebek Müzesi açıldı.
Müzede bebek örnekleri, maketler ve heykeller bulunuyor. Batı Anadolu köylerinin günlük yaşantısı, örf ve adetleri ile çocuk oyunlarını yansıtan müzede, Kurtuluş Savaşı'nda cephedeki durum, cepheye yiyecek ve cephane taşıyan konvoylar, ''Elif'in Kağnısı'' gibi kompozisyonlara yer veriliyor. Müzede ayrıca Nasrettin Hoca fıkraları ve taş devrini anlatan kompozisyonlar da bulunuyor.
Yöresel kız beğenme, kız isteme, düğün, nişan, asker uğurlama, kurban alımı, ayı oynatma, sünnet gibi adetlerin de canlandırıldığı müzedeki tüm eserler 300 metrekarelik alana yayılmış. Müzeyi kuran Ayhan Çetin ve eşi Nazmiye Çetin 1980'li yıllardan beri sürdürdükleri çalışmalarının ürünlerini burada sergiliyor.
Kompozisyonlardaki figürler ve resimleri Ayhan Çetin, kıyafetler ve aksesuarları ise Nazmiye Çetin hazırlıyor.

ÇEŞME MÜZESİ
Çeşme'de Sultan II. Beyazıt döneminde 1508'de yaptırılan kale, günümüze iyi durumda gelebilmiş. Çeşme Kalesindeki Barbaros Kulesi, 1965 yılında müzeye dönüştürülmüş. Müzede teşhir edilen eserlerin büyük çoğunluğunu İstanbul Topkapı Sarayı Müzesinden getirilen ateşli ve kesici silahlardan oluşuyor.
Müzede Erythrai Antik Kenti'nden getirilen buluntu ve kalıntılar, pişmiş toprak eserler, mermer heykeller, amforalar, gümüş ve bronz sikkeler, altın varaklar sergileniyor. Müzedeki eserlerin büyük çoğunluğu Helenistik ve Roma dönemlerine tarihlendiriliyor.
Müzede sergilenen ve yapıdaki aşırı nem dolayısıyla oksitlenen silahların ise İzmir Arkeoloji Müzesi ile Ödemiş Müzesine devredildiği bildiriliyor.

TİRE MÜZESİ
Tire ilçesinde müzecilik çalışmaları Halkevleri müzecilik kolu tarafından 1936 yılında başladı. Tire Müzesi İmaret Camisi'nde kuruldu ve 1971 yılında yeni binasına taşındı.
Müzenin koleksiyonlarını arkeolojik ve yöresel etnografik eserler oluşturuyor. Eserlerin çoğunu Roma, Bizans ve Osmanlı eserleri meydana getiriyor. Müzenin arkeoloji bölümünde MÖ 3500-MS 1100 yıllarına tarihlenen heykeller, steller, mermer masa ayakları, mermer ve pişmiş topraktan lahitler, cam eserler, pişmiş topraktan yağ kandilleri oluşturuyor. Bunların yanı sıra müzede elektron, altın, gümüş ve bronz sikkeler, ziynet eşyaları sergileniyor.
Müzenin etnografya salonundaysa el yazması Kuranlar, dergah eşyaları, yazı takımları, yöresel giysiler, karyola takımları, çeyiz sandıkları, nalınlar, hamam ve şifa tasları, kesici ve ateşli silahlar, seramikler, tablolar, vitraylar, halı ve kilimler bulunmakta. Ayrıca Çanakkale seramiklerinden oluşan bir koleksiyon da burada sergiye sunuluyor.

ÖDEMİŞ MÜZESİ
Ödemiş ilçesinde müze çalışmaları 1974 yılında başlandı. Eski eser koleksiyoncularından Mutahhar Başoğlu, 2 bin 772 metrekarelik iki arsasını müze yapımı için Hazineye bağışladı. Müze, 1983 yılında ziyarete açıldı. 
Müzenin arkeoloji bölümünde MÖ 3000 yılından günümüze eserler sergileniyor. Eserlerin başında pişmiş toprak kaplar, idoller, kesici aletler, baltalar kandiller, cam eserler, çeşitli süs eşyalarıyla mermer ve pişmiş topraktan heykeller bulunuyor.
Müzenin etnografya bölümündeyse yöresel giysilerin yanı sıra Osmanlı dönemine ait ateşli ve kesici silahlar, bakır ve gümüş eşyalar, cam eserler, süs eşyaları sergileniyor. Müze bahçesinde büyük ölçüde mimari parçalar, lahit ve steller teşhir ediliyor.

ÇAKIRAĞA KONAĞI
Ödemiş ilçesinde Çakıroğlu Mehmet Bey'in yaptırdığı konak, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından müze-ev olarak ziyarete açıldı. Günümüzde Çakırağa Konağı, Ödemiş Müzesinin yönetiminde.
Üç katlı, dış sofalı, çift köşk oda tabir edilen Çakırağa Konağı'nın zemin katında hizmetliler, bekçiler ve misafirlere tahsis edilen odalar ile ahır ve samanlık bulunuyor. Ahşap bir merdivenle çıkılan birinci kat, diğer katlara göre daha alçak tavanlı olup, burada beş oda ve bir tuvalet yer alıyor. Orta kat salonundan yine ahşap bir merdivenle yazlık olarak kullanılan ve daha yüksek tavanlı üst kata çıkılıyor. İki sekili, iki çıkmalı ve iki köşk odalı üçüncü katta, eyvan veya taht köşkü denilen bir bölüm yer alıyor.
Konağın tavan ve duvarları çok renkli bitki ve meyve motifleriyle bezenmiş, ayrıca şehir panoramaları onları tamamlamış. Burada İstanbul ve İzmir panoramalarının yer aldığı da görülüyor. Çakıroğlu Mehmet Bey'in İstanbul ve İzmirli iki kadınla evlenmesi, konaktaki panoramaların çeşitliliğine neden olarak gösteriliyor.

KÜTAHYA ARKEOLOJİ MÜZESİ
Kütahya Müze Müdürlüğüne bağlı Arkeoloji Müzesinde, ildeki antik kent kazılarında gün ışığına çıkarılan eserler, Çini Müzesinde ise tarihi çini ve seramik ürünler sergileniyor. Macaristan'ın ulusal kahramanı Lajos Kossuth'un 19. Yüzyılda iki yıl kaldığı ev ise günümüzde müze olarak hizmet veriyor.
Kütahya'da Germiyanoğlu beylerinden Umur Bin Savcı'nın, Alaşehir'deki gayrimüslim erkeklerden topladığı cizye ile 1314 yılında yaptırdığı Vacidiye Medresesi, 1965'te Kütahya Arkeoloji Müzesine dönüştürüldü ve bu yapı 1999'da restore ettirildi.
Müzede geç Miyosen dönemden başlayarak Paleolitik, Kalkolitik, Eski Tunç, Hitit, Frig, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine kadarki kültür varlıkları ziyaretçilerin izlenimine sunuluyor.


Dünyadaki 27 Amazon lahdinden en sağlamı da Kütahya Arkeoloji Müzesinde korunuyor. Müzenin orta eyvan kısmındaki lahit, Çavdarhisar ilçesi yakınındaki Aizanoi Antik Kenti'nin 3 kilometre batısındaki nekropol alanında 1990 yılında yapılan kazılarda ortaya çıkarıldı.
Müze ziyaretçilerinin en çok ilgisini çeken eserlerin başında yer alan lahdin, Aizanoi Valisi Cladius Severinus'un kendisi ve eşi Berenice için ölmeden önce mermer ustalarına yaptırdığı rivayet ediliyor.
Altıntaş ilçesinde bulunan ve çağdaş kapı formlarının ilk örneklerinden sayılan kapı tipi mezar stelleri de, Arkeoloji Müzesinde tutuluyor. Romalı çiftçilerin kullandığı kara sabanın benzerlerini de müzedeki mezar taşlarında görmek mümkün.
Kütahya bölgesi aynı zamanda Friglerin ana tanrıçası Kybele'nin ana vatanı olarak biliniyor. Arkeoloji Müzesinde Kybele'nin değişik biçimlerde yapılmış heykelcik ve kabartmaları bulunuyor. Ay Tanrıçası Hekate'den Afrodit'e, Satyr'den Romalı rahiplere kadar nadir heykeltıraşlık eserleri de burada sergileniyor.
Roma İmparatorluğunca para basma yetkisi verilen 7 antik kente sahip Kütahya'da basılan sikkelerin seçkin örneklerinin muhafaza edildiği Arkeoloji Müzesinde 37 bin eser bulunuyor.

DÜNYANIN İLK VE TEK ÇİNİ MÜZESİ KÜTAHYA'DA
Kütahya'da, son Germiyan Beyi 2. Yakup tarafından külliye olarak yaptırılan ve uzun yıllar Vahid Paşa Halk Kütüphanesi olarak kullanılan yapı, 1999'dan itibaren Çini Müzesi olarak hizmet vermeye başladı.

İçindeki yekpare mermer şadırvandan dolayı ''Gökşadırvan'' olarak da isimlendirilen yapıda, topraklarını Osmanlı'ya vasiyet eden 2. Yakup Bey'in çinili sandukası yer alıyor.
İmaretin bitişiğinde yer alan ve 1960'lı yıllarda yıkılan medresenin taş vakfiye kitabesi, giriş kapısının güneyindeki niş içine alınmış. 39 satırdan oluşan kitabe, Osmanlı Türkçesiyle yazdırılmış. Üzerinde Germiyanoğlu 2. Yakup'un vakfettiği yerler, burada çalışanlara verilecek ücretler ve medreseye gelen misafirlere nasıl davranılacağı belirtilmiş.
Müzenin vitrinlerinde, 14. Yüzyıldan başlayarak günümüzde yapılan örneklerden oluşan ve ''ateşte açan çiçekler'' olarak tanımlanan çini örnekleri yer alıyor. El emeği, göz nuru dökülerek tek tek fırçayla yapılan bu çiniler birer sanat eseri.
Yapının iç kısmında bulunan odada en eski Kütahya çinileriyle çini yapımında kullanılan madde, boya, fırça ve desen örnekleri sergileniyor. Bu malzemeler, çiniciliğin ne kadar zahmetli bir iş olduğu konusunda ziyaretçilere bilgi veriyor.
Tarihteki ilk toplu iş sözleşmesi olan ve 1766'da Kütahya'da imzalanan Fincancılar Anlaşmasının bir örneği de bu müzede bulunuyor. Orijinali Ankara'daki Milli Kütüphanede olan, Vali Ali Paşa huzurunda yapılan anlaşmada, 24 iş yerinden başka iş yeri açılmayacağı belirtilerek, fincancı usta, kalfa ve çırakların alacağı ücretler tek tek yazılmış. Bu anlaşmaya uymayanların ölüme bedel kürek cezasına çarptırılacağı belirtilmiş.

LAJOS KOSSUTH'UN KONUK EDİLDİĞİ EV
18. Yüzyılda Macar Devlet Başkanı Lajos Kossuth, uğradıkları zulümden kurtulmak için dönemin Osmanlı Padişahı Sultan Abdulmecit'e bir mektup yazarak, kendisi ve arkadaşlarına kucak açılabilme imkanının olup olmadığını sordu. Onun onayıyla Macar mülteciler Türk topraklarına iltica etti.
Osmanlı'ya sığınan Kossuth liderliğindeki Macarlar, 1850-1851 yıllarında Kütahya'da misafir edildi. Kütahya'nın Börekçiler Mahallesi Macar Sokak'taki evde arkadaşlarıyla 21 ay kalan ve bu süreçte Macar Anayasası'nın taslağını hazırlayıp Türkçe dil bilgisi kitabı yazan Kossuth, daha sonra ülkesine döndü.
Kossuth'un kaldığı ev, 1982'de müzeye dönüştürülerek ziyarete açıldı. Burada Kossuth'un yazdığı kitabın fotokopileri, müzik aletleri, tütün kıyacağı, tabaka gibi objeler, 18. Yüzyıldan kalma piyano, porselen yemek takımları ve Budapeşte'nin eski fotoğraflarıyla klasik Türk evine ait etnografik eserler sergileniyor.
Bahçe içindeki iki katlı, 7 odalı müzenin sokağa bakan kısmında pencere bulunmuyor. Selamlık bölümünün yer aldığı birinci katta yemek odası, yatak odası ve çocuklara ait bir oda ile çalışma odası dikkati çekiyor.
Kossuth'un heykelinin de bulunduğu bahçede her yıl mart ayında Macar Özgürlük Savaşının yıl dönümünde anma törenleri düzenleniyor.
Söz konusu müzeler, pazartesi hariç haftanın her günü 09.00-17.00 saatleri arasında ziyaretçilerine hizmet veriyor.

SUALTI ARKEOLOJİSİNİN ÖRNEKLERİ BODRUM'DA
Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi, bünyesinde bulundurduğu tarihi eserlerle turistlerin ve araştırmacıların ilgi odağı.
Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi, St. Jean Şövalyeleri tarafından 1406-1523 yılları arasında inşa edilen Bodrum Kalesi içinde yer alıyor. Kalenin tüm kuleleri Bodrum Müzesi'nin sergileme alanı olarak kullanılıyor. Müzede bir yandan sergilenen tarihi kalıntılar gezilirken, diğer taraftan yemyeşil bir ortamda zevkli bir yürüyüş yapılabiliyor.


ULUBURUN BATIĞI
''Dünyanın bilinen en eski batığı'' olarak tanımlanan Uluburun Batığı'ndan elde edilen eserler, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesinin en önemli eseri arasında gösteriliyor.
Batıktan çıkarılan, Nefertiti'nin altın mührü, amforalar, cam boncuklar, altın kolye ve taş çapa gibi eserler Akdeniz'deki ticareti gözler önüne seriyor. Dünyanın en eski kitapçığı da bu eserler arasında yer alıyor.
Bal mumu üzerine yazılan yazılar su altında dağıldığı için kitapçığın üzerinde ne yazdığı konusunda bir bilgi bulunmuyor. Kitapçığın, kaptanın not defteri olarak kullanıldığı düşünülüyor. 
Uluburun Batığı'nın şimdiye kadar eşine rastlanmamış bir kargosu var. Şüphesiz arkeologları en çok sevindiren buluntu, Mısır Firavunu Akheneton'un karısı Nefertiti'ye ait mühür. Bu mührün, kraliçeden bugüne gelebilmiş tek altın mühür olduğu belirtiliyor.
Kalenin içine girildiğinde sol taraftaki duvarlarda bulunan sundurmanın altında amfora sergilemesi görülüyor. Antik devir ticaretinde şarap, zeytinyağı, kuru gıda maddelerinin taşınmasında ve depolanmasında kullanılan amforalar Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesini dünyanın sayılı amfora koleksiyonuna sahip müzelerinden biri haline getiriyor.

İNGİLİZ KULESİ
İngiliz Kulesi, kalenin kuzeydoğu köşesinde yer alıyor. Üç katlı kulede depo ve birbiriyle bağlantılı iki zindan bulunuyor. Batı duvarı üzerinde Arkaik devre tarihlendirilen bir aslan yer alıyor. Bu aslan nedeniyle kule, halk arasında ''Aslanlı Kule'' olarak biliniyor.
Aslanın üzerinde İngiliz Kralı 4. Henry'nin kraliyet arması bulunuyor. İngiliz Kulesi'nin üst katı, 500 yıllık bir geçmişi yansıtacak şekilde düzenlenmiş. İçeride sağ üstte görülen bayraklar, üstad-ı azamların armaları, solda ise Selçukluların Osmanlılara verdikleri sancaktan başlayarak bugüne kadarki tüm Türk bayrakları yer alıyor. İngiliz Kulesi'ne özellikle yabancı turistler yoğun ilgi gösteriyor.
Kule içindeki zindana 23 basamakla iniliyor. Zindana girildiğinde, kapı önündeki balkondan işkence odası izlenebiliyor. Sol ve sağ duvarlar içinde ikişer hücre bulunuyor. Her hücre üzerinde hava bacası bulunuyor. Odanın kuzeybatı köşesinde darağacı çukuru, çukurun önünde tabutluk, yerde prangalı gülle, duvarda prangalı kelepçe ve tavanda asılı darağacı kafesi görülüyor. Burada yer alan zindancı başı ve mahkum mankenleri ışık oyunları ile daha dikkat çekici hale getirilmiş. Müzedeki bu bölüme özellikle çocukların getirilmemesi tavsiye ediliyor.

ZENGİN BULUNTULARIYLA AFYONKARAHİSAR MÜZESİ
Afyonkarahisar'da müze oluşturma çalışmaları, Cumhuriyet'in kuruluşunun ilk yıllarında ilde kurulan Asar-ı Atika Muhipleri Cemiyetinin girişimleriyle, Gedik Ahmet Paşa Medresesi'nin (Taş Medrese) çevredeki eski eserlerin toplandığı bir depo haline getirilmesiyle başladı.
Cemiyetin Başkanı Öğretmen Süleyman Gönçer, 1931 yılında resmi müze deposu haline getirilen medreseye memur olarak atandı. Aynı zamanda Halkevlerinin müzecilik ve sergi kolu başkanı da olan Süleyman Gönçer, resmi kuruluşların ve Halkevinin de desteğiyle depoyu zenginleştirdi. Müzenin resmi açılışı ise 1933 yılında yapıldı.
1970 yılına kadar karma müze olarak hizmet veren Afyonkarahisar Müzesi, 1971 yılında Müze Müdürlüğü ve Arkeoloji Müzesinin bulunduğu yeni binasına taşındı.
1971 yılından itibaren etnografik özellikli taş eserlerin deposu olarak kullanılan Gedik Ahmet Paşa Medresesi ise, 1978 yılında başlatılan ve 1994 yılına kadar süren onarım çalışmalarının ardından 1995 yılında Türk İslam Eserleri Müzesi olarak ziyarete açıldı. Ancak binadaki giderilemeyen yoğun rutubetin eserlere zarar vermesi nedeniyle, 1996 yılında bu bina kapatılarak eserler müdürlük bünyesindeki depoya alındı.
Oldukça zengin bir koleksiyona sahip Afyonkarahisar Arkeoloji Müzesinde, Eski Tunç, Hitit, Frig, Lidya, Helenistik, Roma ve ve Doğu Roma dönemlerine ait önemli eserler yer alıyor. Bunlar arasında mermer heykeller, şehir sikkeleri, Kusura kazısı buluntuları, Hitit ve ana tanrıça heykel ve figürler bulunuyor.
Afyonkarahisar Arkeoloji Müzesinde 13 bin 276 arkeolojik, 4 bin 484 etnografik, 26 bin 564 sikke, 26 arşiv vesikası, 33 el yazması ve kitap olmak üzere toplam 44 bin 383 eser sergileniyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın