Trump’ın “Büyük Güzel Yasa Tasarısı” ne vadediyor?
Tasarının çeşitli toplumsal kesimler için değişen şekillerde olumlu ve olumsuz sonuçları var. Siyasetçiler ise politik olarak kullanışlı gördükleri noktalara odaklanıp tüm tasarıyı tek boyutta ele alma eğiliminde.

İstanbul
Cincinnati Üniversitesinden Bekir İlhan, Trump’ın “Büyük Güzel Yasa Tasarısı”nın içeriğini ve ABD siyasetinde nasıl karşılık bulduğunu AA Analiz için kaleme aldı.
***
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump, 4 Temmuz 2025 tarihinde kamuoyunda “Büyük Güzel Yasa Tasarısı” (Big Beautiful Bill) olarak bilinen tasarıyı imzaladı. Mesele, Amerikan iç siyasetinde oldukça fazla tartışılmış, hatta Trump ile Elon Musk arasında yaşanan tartışmanın da sebeplerinden biri olarak ön plana çıkmıştı. Tasarı, genel olarak bazı vergi indirimleri ve sosyal programlarda kesintiyi öngörüyordu. Bu durum, hem Demokratların hem de Cumhuriyetçilerin bazı itirazlar getirmesine neden oldu. Ancak Trump, sürecin sonunda tasarıyı yasalaştırarak iç politikada önemli bir eşiği aşmış oldu.
Tasarı ne getiriyor?
Yasa tasarısı, temel olarak Trump'ın ilk dönemindeki vergi kesintilerinin uzatılması, sağlık ve sosyal güvenlik sistemi Medicaid'de kesintiler ve sıkı göçmenlik politikaları için kaynakların artırılmasını içeriyor. Bazı tahminlere göre, 10 yıllık süreçte borç tavanının artırılmasından dolayı devlet borçlarının 3 trilyon dolara kadar artması ve 4.5 trilyon dolara kadar vergi geliri kaybı öngörülüyor. İsrafın önlenmesi, kötüye kullanım ve yasa dışı şekilde yararlanmaların önüne geçilmesi gerekçesiyle de Medicaid sisteminde kesintiler getiriliyor.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Yine tasarı, mesai fazlası ücretlerinden ve bahşişlerden vergi alınmamasının yanı sıra çocuklu ailelere ve yıllık geliri 50 bin doların altında olan hanelere yönelik bazı vergi avantajlarını da içeriyor. Diğer taraftan, Trump’ın özellikle reklamını çokça yaptığı Altın Kubbe (Golden Dome) hava savunma sistemi mimarisi başta olmak üzere savunma bütçesinde birçok kalemde artırım öngörülüyor. Bu noktada, tasarının çeşitli toplumsal kesimler için değişen şekillerde olumlu ve olumsuz sonuçları var. Siyasetçiler ise politik olarak kullanışlı gördükleri noktalara odaklanıp tüm tasarıyı tek boyutta ele alma eğiliminde.
Tasarıya yönelik tepkiler
Trump söz konusu tasarıyla ilk etapta hem Demokratlardan hem de bazı Cumhuriyetçilerden tepki aldı. Demokratlar özellikle sağlık sistemi olmak üzere sosyal programlara ayrılan paranın kısıtlanmasını eleştirdi. Diğer taraftan Cumhuriyetçi kesimden “bütçe şahini” olarak adlandırılabilecek bazı isimlerse tasarının federal hükümetin borçlanma tavanını artırmasına tepki gösterdi.
Tasarı, Temsilciler Meclisi’nde 214’e karşı 218 oyla geçti. Senato’da ise 50’ye karşı 51 oyla kabul edildi. Nihayetinde Trump’ın masasına gelip imzalanarak yasalaştı. Demokratlar Kongre’nin her iki kanadında da firesiz karşı oy kullandı. Cumhuriyetçiler ise hem Temsilciler Meclisi’nde hem de Senato’da fire verdi. Ancak bu durum Trump için şimdilik büyük bir sorun teşkil etmiyor. Trump günün sonunda tasarıyı yasalaştırarak büyük bir zafer kazandığını ilan etti. Çünkü söz konusu tasarı kendisinin önemli seçim vaatlerinden biriydi.
Tasarıya en çok karşı çıkan isimlerden biri de Elon Musk’tı. Tasarının elektrikli otomobillere sağlanan bazı avantajları kısıtlaması bunun en büyük sebebi olarak görülüyordu. Musk, söz konusu tasarının borç tavanını artırmasını da eleştiriyordu. Bu anlamda tasarının, başında olduğu Hükümet Verimlilik Departmanı'nın işlevine aykırı bir hamle olduğunu söylüyordu.
Trump’ın söylemi ve hedefleri
Trump ve ekibi ise tasarının sosyal programlardan tasarruf yoluyla savunma bütçesine 150 milyar dolara varan bir katkıda bulunacağını ön plana çıkardı. Savunma bütçesinin artırılması genel olarak büyük bütçe istemeyen Cumhuriyetçi kesimin satın alabileceği bir argüman olduğu söylenebilir. Yine Trump yönetimi, özellikle vergi indirimlerinin orta ve alt sınıfların sırtından önemli bir yükü alacağını savundu. Ayrıca savunma bütçesiyle beraber tasarının sınır güvenliğinin artırılmasına yönelik kısımları da Trump’ın hedeflediği seçmen gruplarının hoşuna gidebilecek bir unsur.
Trump ilk döneminde de benzer bir tasarıyı gündeme getirmişti. Ancak o dönem Cumhuriyetçi Parti içinden yeterince destek görmesi için söz konusu tasarı büyük revizyonlara uğramıştı. Mevcut durumda ise Cumhuriyetçi Parti üzerinde daha etkili bir Trump olduğunu söylemek lazım. Ayrıca Trump son dönemde birçok toplumsal ve siyasi meseleyi kendi lehine oldukça iyi kullanıyor. California’daki yangınlardan Los Angeles’taki göçmen eylemlerine ve Zohran Mamdani gibi belediye başkanı adaylarının kimliklerini sorunlaştırmaya kadar birçok konuyu MAGA (Make America Great Again) tabanının isteklerine göre ele alıp söylemini kuruyor. Bu anlamda hem siyasi elitleri hem de toplumsal dalgayı yönetme konusunda Trump’ın eli hala oldukça rahat.
Demokratların eleştirileri ve siyasi gündem
Diğer taraftan Demokratlar, bu süreçte en çok sosyal harcamaların azaltılmasını eleştirdi. Demokratlar, bu tasarıyla beraber sağlık ve sosyal güvenlik sisteminde zaten dezavantajlı olan alt gelir gruplarına yönelik katkıların azalacağını iddia ettiler. Bu anlamda milyonlarca insanın sağlık sisteminden hâlihazırda yararlandığı avantajları kaybedeceği öne sürülüyor. Önümüzdeki 2026 ara seçimlerinde bunun Demokratların daha çok yoğunlaşacağı bir alan olacağını söylemek mümkün. Yine bu ve benzeri meseleler, Demokratlar için daha büyük siyasi bir karar anının geldiğinin de habercisi olarak yorumlanabilir. Daha çok sosyo-ekonomik meselelerin mi ön plana çıkarılacağı, yoksa sosyo-kültürel meselelere mi odaklanılacağı sadece ara seçimlerin değil, 2028 başkanlık seçimlerinin de önemli bir gündemi olacak.
Sonuç olarak, tasarının geçmesi Trump için iç politikada önemli bir zafer. Her ne kadar Cumhuriyetçiler içinde muhalefet olsa da bu diğer konularda Trump’la zıtlaşma olacağı anlamına gelmiyor. Diğer taraftan Demokratlar, gerek bu tasarıya karşı eksiksiz şekilde karşı durmaları gerekse de Trump göreve geldiğinden beri ara ara kitlesel protestoları desteklemelerine rağmen şu ana kadar Trump’ın gücünü kırabilecek bir ivme kazanamadılar. Ancak 2026 ara seçimlerinde yine Trump karşıtı bir dalga yaratıp kimlik politikalarına fazla savrulmadan ekonomik kaygılarla hareket etmeleri durumunda tablo değişebilir.
[Bekir İlhan, University of Cincinnati, School of Public and International Affairs'te Siyaset Bilimi alanında doktora adayıdır.]
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.