FETÖ'nün Amerikan rüyası kabusa mı dönüyor?
Bağışların ve kamu desteklerinin azalması ve H1-B vizesi gibi programlarla ABD'ye taşınan insan kaynağının zayıflaması, FETÖ'nün Amerika'daki etki alanının ve kurumsal kapasitesinin ciddi biçimde daraldığını göstermektedir.

İstanbul
2015-2018 yılları arasında Anadolu Ajansı (AA) Amerika Temsilciliği yapan gazeteci Ertuğrul Cingil, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in ölümünden sonra örgüt içinde yaşanan iç çatışmaları, finansal krizi ve örgütün ABD'deki etki alanının nasıl giderek daraldığını AA Analiz için kaleme aldı.
***
Türkiye'nin en ağır sorunlarının başında gelen, binlerce insanımızı kaybettiğimiz, büyük finansal kayıplara neden olan terörle mücadelede tarihi günlerden geçiyoruz. Ülkemizin bütünlüğünü hedef alan milletimizin toplumsal huzuru ve güvenliğini bozan terör örgütü PKK’nın silahlarının yakılmaya başlanmasıyla önemli bir tarihi eşiğe gelindi. Ülkemizin geleceği bakımından dönüm noktası olan bu sürecin parlamentoda atılacak adımlarla devam etmesi bekleniyor.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Türkiye'nin terörle mücadelesinin PKK cephesinde bu tarihi gelişmeler yaşanırken 9 yıl önce bugün demokrasimize ve milletimizin iradesine yönelik hain darbe girişiminde bulunan FETÖ cephesinde de çarpıcı gelişmeler yaşanıyor. Örgütün içinden elebaşı Fetullah Gülen’in en yakın çevresinden yükselen ifşalar bugüne kadar ustaca gizlenmiş gerçekleri bir bir ortaya döküyor.
Gülen’in yeğeni Ebuseleme Gülen ile özel ve mahrem yazışmaları yürüten Osman Şimşek’in ifşaları, liderlik çevresindeki mali ve yönetsel yozlaşmayı gözler önüne serdi. Bu tür iç ifşalar, örgüt üyeleri arasındaki güveni sarsmakta ve çözülme eğilimini derinleştirmektedir.
Ayrıca, 15 Temmuz hain darbe girişiminin kritik ismi Adil Öksüz’ün Gülen’le görüşmeleri ve FETÖ kampındaki faaliyetleriyle ilgili iki örgüt üyesinden gelen itiraflar, hayattayken bu ismi tanımadığını söyleyen örgüt elebaşının inkara dayalı sinsi karakterini ve kendi tabanını nasıl açıkça kandırdığını ortaya koydu. Örgütsel çatışma teorileri, bu tür içsel ifşaların kurumların meşruiyetini hızla aşındırdığını göstermektedir. [1]
Nitekim Gülen’in vefatından sonra ortaya çıkan iki farklı vasiyet, örgütteki kırılmayı daha da derinleştirdi. Miras kavgası, dini motivasyonla hareket ettiğini iddia eden terör örgütünün aslında kişisel çıkarlarla örülü bir menfaat şebekesi olduğunu tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildi.
Tüm bu iç gelişmelerin yanı sıra FETÖ'nün merkezi haline gelen ABD'de yaşanan gelişmeler örgütün bu ülkede de etki alanının daralmaya başladığını gösteriyor.
FETÖ’nün ABD'deki etki alanı daralıyor
Tüm bunların yanı sıra örgütün örümcek ağına benzeyen yapılanmasında, ABD'deki varlığına ilişkin çok boyutlu bir değişim süreci yaşandığına dikkat çekmek gerekir. Örgütün ABD’deki varlığı uzun yıllar boyunca eğitim kurumları, STK’ler, lobi şirketleri, ticari girişimler ve medya organları gibi çeşitli araçlar aracılığıyla sürdürülmüştür.
Örgüt, ABD'deki en büyük finansal gücünü, sözleşmeli okullar (charter schools) ağından sağladığı kaynaklar, bağışlar ve 40'ın üzerinde eyalete yayılmış olan irili ufaklı vakıf ve STK’larla sağlamaktadır.
Ancak post-Gülen dönemde, bu yapıların zaten son yıllarda girdikleri daralma sürecinin hızlanması beklenmektedir. Bağışların azalması, kamu desteklerinin daralması ve H1-B vizesi gibi programlarla ABD'ye taşınan insan kaynağının zayıflaması, örgütün kurumsal kapasitesini ciddi biçimde zayıflama yolunda olduğunu göstermektedir.
Kar amacı gütmeyen bağımsız gazetecilik kuruluşu ProPublic internet sitesinin verileri siyasetten kültüre, ticaretten eğitime kadar 100’ün üzerinde FETÖ örgütünün kuruluşlarının gelirlerinde ciddi düşüşlere işaret etmektedir.
FETÖ’nün yüksek bütçeye sahip kurumlarından biri olarak Niagara Foundation 2015’te 1 milyon 150 bin dolar gelire sahipken 2024’te yüzde 90’lık bir düşüşle 113 bin dolara geriledi. [2] Yine örgütün dinler arası diyalog çalışmalarının koordine eden çatı yapısı Ortak Değerler İttifakının (Alliance for Shared Values) geliri 2015’te 1 milyon 230 bin dolardan 2023’te yüzde 30'luk bir düşüşle 891 bin dolara gerilediği görülüyor. [3] Ayrıca, FETÖ’nün siyaset ve iş dünyasına ulaşmak için kullandığı yapılardan Rumi Forumun (Washington DC) 2014’ten 694 bin dolar olan geliri yüzde 28'lik bir düşüşle 202'te 497 bin dolara geriledi. [4]
Örgütün Amerika’daki çatı kuruluşlarından Atlantic Institute (Alpharetta, GA) 2015’te 326 bin dolar gelire sahipken 2023'te yüzde 63'lük bir düşüş yaşayarak 122 bin dolara geriledi. [5] Yine FETÖ’nün çatı yapılarından Barış Adaları Enstitüsü’nün (Peace Islands Institute) gelirleri ise 2015’te 1 milyon 212 bin dolardan yüzde 81 oranındaki düşüşle 2021'de 226 bin dolar oldu. [6]
Terör örgütünün ABD'deki en önemli finansal kaynaklarından sözleşmeli okulların gelirlerinde inişli çıkışlı bir seyir yaşansa da son dönemde bir düşüş gözleniyor. FETÖ, Amerika federal yönetiminin fonladığı sözleşmeli okullar sayesinde örgüt üyesi esnaf ve dernek yapılanmasını da usulsüz ihalelerle besliyor. Ülke genelinde sayıları 150 veya 170 arasında olduğu değerlendirilen sözleşmeli okullarından bazıları geçmişten beri mali şeffaflık, tek merkezden kontrol ve yolsuzluk gibi iddialar nedeniyle kapatıldı.
Ayrıca ABD Başkanı Donald Trump’ın göçmenlik politikaları da ülkedeki bu tür yapıları olumsuz yönde etkiliyor. Örgütün ABD genelindeki sözleşmeli okullar ağı büyük ölçüde devam etse de kaynak, güç ve güven kaybına ilişkin işaretler öne çıkıyor. Ayrıca, örgüt üst yapısında yaşanan iç kavgaların derinleşmesinin FETÖ’nün en güçlü finansal yapılarından olan okul ağını da sarsması bekleniyor.
Örgütün başta sözleşmeli okullar üzerinden olmak üzere Amerika’ya insan kaynağı transferi için yoğun şekilde kullandığı H-1B vize kotalarında da ciddi bir düşüş gözlemleniyor. Geçmişten beri toplamda 7 binin üzerinde mensubu için H-1B vizesi alan örgütün son dönemde bu gücünün zayıfladığı görülüyor. Bu düşüşte, ABD makamlarının denetimleri, 2016’daki Magnolia Public Schools’a da yaşandığı gibi charter sözleşmesi iptalleri, Amerikan öğretmen sendikalarının tepkileri, Trump dönemi göç politikaları, Türkiye’nin girişimleri gibi çeşitli sebepler sıralanabilir.
Ayrıca, geçmişte Türkiye’den akan himmet ve bağışların kuruması da örgütün iç finansman mekanizmasının ciddi şekilde daralmasına neden oldu.
FETÖ’nün önceki dönemlerde Amerika’da etkili şekilde kullandığı lobi faaliyetleri ve etki alanını artırmak için yaptığı bağışlarda da gerilemeler görülüyor. Örgüt, 2016 öncesi başta kongre üyeleri, siyasetçiler ve destek alabilecekleri önemli isimlere yönelik bağışlar, pahalı seyahatler ve hediyelerle güçlü şekilde lobi faaliyetleri yürütüyordu. Ancak örgütün lobicilik faaliyetlerinde ve bağışlarında 2020 sonrasına bakıldığında Trump döneminin etkisi ve FARA uygulamalarıyla niteliksel ve niceliksel olarak zayıflamalar ortaya çıktı. Günümüzde örgütün lobicilik faaliyetleri çok sınırlı ve düşük profillidir. Örgütün bu ekosistemi 2015'e kıyasla büyük ölçüde etkisizleşti.
FETÖ, bir dönem ABD Kongresi, Avrupa Parlamentosu, Birleşmiş Milletler (BM) gibi kurumlarda sıkça Türkiye aleyhine etkinlik düzenleyerek etki alanını genişletme gücüne sahipti. Günümüzde ise örgütün üst düzey etkinlik sayısında ciddi oranda azalma, siyasi yapılarla kurduğu ilişkilerde zayıflama ve sağladığı fon kaynaklarında daralmalar dikkat çekiyor.
FETÖ üyeleri kabul görmek ve illegal faaliyetlerini perdelemek için Amerikan isimleri alıyor
15 Temmuz darbe girişiminin başarısız olması terör örgütünün geçmişe kıyasla istihbarat yapıları açısından "kullanışlı" bir araç olma niteliğini büyük ölçüde yitirmesine yol açtı. Ancak şuna da işaret etmek gerekir ki; FETÖ’nün başta ABD ve Avrupa'da yaşayan ve "vatansız" hale gelmiş azılı militanları ve onların çocuklarına karşı ferasetli ve temkinli olmak gerekiyor.
Zira FETÖ’nün ülkemize düşman bir ideolojiyle yetiştirilen yeni nesil üyeleri bulundukları ülkelerde Türkiye’ye yönelik kara propaganda faaliyetlerini sürdürmeye devam edecekler. Nitekim Amerika’da AA adına görev yaptığım dönemde örgüt üyelerinin kendi isimlerini değiştirerek Amerikan isimleri aldıklarını gözlemlemiştim.
O dönemde, ABD Gelir İdaresi (IRS) kayıtlarında FETÖ terör kampının başkan yardımcısı olarak görülen kamera ve gözetleme sistemlerinde uzman Şezai Şablak’ın “Steve” karısı Mukadde Şablak’ın “Mary” isimlerini kullandığını tespit etmiştik. Yine FETÖ kampında maaşlı direktör olarak görev yapan Emrullah Polat’ın "Joseph" ismini kullandığını örgütün finansal işlerinde ve lobicilik süreçlerinde rol alan Virginia eyaletinin Arlington kentindeki 1,7 milyon dolarlık eviyle dikkati çeken Kemal Öksüz’ün “Kevin” ismini kullandığı da ortaya koymuştuk.
Bu örneklerden de görüleceği gibi FETÖ üyeleri hem vatansızlaşıyor hem de bulundukları ülkelerde bazı yapılara entegre olarak Türkiye aleyhine çalışmalarını sürdürüyorlar. Örgüt üyeleri bu şekilde bulundukları ülkelerde kabul göreceklerini ve illegal faaliyetlerini perdeleyebileceklerini düşünüyorlar.
Liderlik krizi, etik dağılma, finansal gerileme ve uluslararası etkisizlik gibi faktörler örgütün hem içte hem de dışta sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Mevcut gelişmeler, örgütün merkezi yapısını tamamen kaybederek, bölgesel gruplara ayrılabileceği, çıkar temelli mikro klikler etrafında hareket edebileceği bir sürece girdiğini gösteriyor. Bu noktada, örgütteki çöküş sürecinin hızlanması Türkiye’nin uzun vadeli güvenlik stratejileri açısından önemli bir dönüm noktası olabilir. Nasıl ki terör örgütü PKK’nın silahsızlanması tarihi ve stratejik başarıysa, FETÖ’nün çöküş sürecine doğru yol alması da uzun soluklu bir devlet politikası sayesinde gerçekleşmiştir.
Sonuç olarak, terör örgütü PKK’nın dağdaki silahının susması ve fesih sürecini FETÖ terör örgütünün çöküşü takip edebilir. Bu sürecin hızlandırılması için operasyonel adımların yanı sıra örgütün ideolojik temellerinin ve toplumsal etki alanının tasfiyesi için de daha güçlü adımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Siyaset sosyolojisi perspektifinden bakıldığında, bu tür yapıların toplumsal hafızada doğru ve kapsamlı şekilde tanımlanması, gelecekte benzer tehditlerin önlenmesinde temel bir araçtır. [7] Geçmişin doğru analizi ve derslerin çıkarılması, Türkiye’nin gelecekte benzer tehditlerle karşılaşmasını önleyecek temel stratejilerin oluşturulmasına imkan tanıyacaktır.
[1] Suchman, M.C. (1995). Managing Legitimacy: Strategic and Institutional Approaches. Academy of Management Review.
[2] https://projects.propublica.org/nonprofits/organizations/264443012
[3] https://projects.propublica.org/nonprofits/organizations/460647083
[4] https://projects.propublica.org/nonprofits/organizations/510398531
[5] https://projects.propublica.org/nonprofits/organizations/461605287
[6] https://projects.propublica.org/nonprofits/organizations/550826499
[7] Halbwachs, M. (1992). On Collective Memory.
[Ertuğrul Cingil, Gazeteci-Yazar. 2015- 2018 yılları arasında AA Amerika temsilciliğini yapmıştır.]
* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.