Dolar
32.38
Euro
35.09
Altın
2,233.04
ETH/USDT
3,571.00
BTC/USDT
70,968.00
BIST 100
9,079.97
Gündem, 15 Temmuz Darbe Girişimi, FETÖ ve İnkar Stratejisi

'Tükenmişlik sendromu' yalanıyla inkar etti

FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin davada 88 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan darbeci eski Tuğgeneral Gürler, darbe girişiminden haberdar olduğuna ilişkin ifadesini "tükenmişlik sendromu" içerisinde verdiğini iddia etti.

Mustafa Hatipoğlu, Muhammed Enes Can  | 04.03.2019 - Güncelleme : 13.03.2019
'Tükenmişlik sendromu' yalanıyla inkar etti

İstanbul

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında aktif rol alarak birçok vatandaşın şehit olması veya yaralanmasında talimatları bulunan darbeci sanıklar, yargılandıkları davalarda, elde edilen görüntü, ses kayıtları ile tanıkların teşhis ve anlatımlarına rağmen savunmalarını "inkar politikası" üzerine kurmayı sürdürüyor.

Örgütün inkar stratejisini sürdüren darbecilerden biri de öncesinde yapılan toplantılara katılıp girişim esnasında örgüt üyelerini koordine eden ve İstanbul'daki "ana darbe" davasında 88 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan eski tuğgeneral Eyyüp Gürler oldu.

Darbe girişiminden ve "Yurtta Sulh" isminden haberdar

Darbeci Gürler, 13 Ağustos 2016'da alınan ifadesinde, Tekirdağ Malkara'da görev yaptığı dönemde tanıştığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı Genel Harekat Daire Başkanı olarak görev yapan, başka davada sanık eski Tuğgeneral Adem Boduroğlu'nun darbe girişiminden birkaç gün önce kriptolu kurum telefonundan kendisini aradığını ve üstü kapalı darbe planlaması yapıldığını söyledi.

Boduroğlu ile görüştükten 1-2 gün sonra darbeci Albay Muzaffer Düzenli'nin kendisini aradığını ve Maltepe 2. Zırhlı Tugay Komutanlığına gelmesini istediğini anlatan darbeci Gürler, ifadesinin devamında şunları kaydetti:

"Görüştükten 1 gün sonra Maltepe 2. Zırhlı Tugay Karargahına gittim, burada brifing odası türü bir yerde yüz yüze görüştük. Görüşmede yanımızda 2. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Özkan Aydoğdu (darbeci general) ile Özkan Paşa'nın komutasında bulunan 2 karargah subayı bulunuyordu. Kendilerini daha önceden görmediğim için tanımıyorum. Ben bu iki komutanı da yan yana görünce ve Muzaffer albay ile konuştuğumda bana darbe türü bir faaliyet olacağını söylemesi üzerine ben de kendilerine 'Görevim ne?' diye sordum. Muzaffer Albay bana 1. Ordu karargahında herhangi bir çatlak ses olmamasını sağlamamı söyledi. Ben de görevi kabul ettim ve gerektiği zaman İstanbul dışında bulunan birliklerin İstanbul'a sevkini sağlamamı istedi. Bu faaliyetin de cumayı cumartesiye bağlayan gece saat 03.00 sıralarında olacağını, aramızdaki haberleşmenin kişisel telefon numaralarımız ile WhatsApp üzerinden yapılacağını söyledi, 'Yurtta Sulh' isimli bir gruba eklendim, yaklaşık 1 saat kadar konuştuk, konuşmalarımızda Muzaffer Albay emirlere riayet etmeyen olduğu takdirde derdest edileceğini belirtti."

Mahkemede inkar yolunu seçen darbecilerden biri de Gürler

Darbeci Gürler de diğer birçok darbeci sanık gibi cezaevine girdikten sonra FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in talimatıyla inkar yolunu seçen darbecilerden biri oldu.

Gürler, 31 Mayıs 2017'de İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde yaptığı savunmasında, "Yurtta Sulh" ismini cezaevinde medyadan öğrendiğini savundu.

İstanbul'daki darbe girişiminin yönetildiği WhatsApp grubu olan "Yurtta sulh" ismini, 04.44'te "Yurtta Sulh Biziz" olarak değiştiren Gürler'in yalan beyanda bulunduğu kısa sürede ortaya çıktı.

İtirafından darbe girişiminden haberdar olan Gürler, "Terör tehdidine karşı faaliyetlerde kandırılarak görevlendirildim. Marjinal bir grubun faaliyeti olacağı hiç aklıma gelmedi. Bu gücü onlarda görmedim, fark etsem geri dönerdim aldatıldım, hata ettim. Bütün yaşananları TSK'nın bir faaliyeti olarak algıladım. Gerekenleri ve yapılacakları soru sormadan yerine getirmenin ilk kez zararını gördüm. Görevlendirme yapılan personellerde ölüm ya da yaralama olmamıştır. Ben FETÖ'cü değilim, darbeci değilim. Aldatılarak bu işin içine itildim." ifadelerini kullanarak inkar stratejisini izledi.

"Tükenmişlik sendromu" yalanına sarıldı

Mahkemede daha önce verdiği savunması ve şimdiki savunmaları arasındaki çelişkileri hatırlatılan darbeci Gürler, "Tükenmişlik sendromu içindeydim. O aşağılanma durumu içinde şoka girdim ve bu psikolojiyle söz konusu ifadeyi verdim." şeklinde yalan beyanda bulundu.

Mahkemedeki savunmasında her fırsatta Yurtta Sulh Konseyi'nden haberi olmadığını söyleyerek suçları inkar eden darbeci Gürler'e duruşma savcısı Fatih Karakuş, "Siz saf mısınız ya?" diyerek tepki gösterdi.

Mesajları önce "attım" dedi, sonra inkar etti

Darbeci Gürler'in WhatsApp grubunda o dönem 1. Ordu Komutanı olan Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ümit Dündar'ın gözaltına alınmasıyla ilgili "1. Ordu Komutanının hemen alınmalı işi", "Lütfen ordu komutanını alın. Ne oluyor diye", "Ümit Paşa'ya 4 akademi öğrencisi gönderdim ancak yardım almalılar, enterne", "ordu komutanı alındı mı", "Ordu komutanı köprü civarında" şeklindeki yazışmaları dikkati çekti.

Savcılığa verdiği ifadesinde bu mesajları attığını kabul eden darbeci Gürler, "1. Ordu Komutanının olayı kabul etmediğini belirten şekilde mesajlar geliyordu. Bunun üzerine faaliyete zarar gelmemesi için grup içerisinden mesajları attım. Ne oluyor diye sormak amacıyla bu mesajları attım. Mesajları, sıkıyönetim ilan edildiği sırada bu faaliyeti kabul etmeyen olabileceği söylendiğinden ve bu faaliyetin Genelkurmay destekli ve yasal zemin ortamında olduğunu düşündüğümden dolayı attım." ifadelerini kullandı.

Gürler, mahkemedeki ifadesinde ise FETÖ'cü darbecilerin çoğunun yaptığı gibi inkar yolunu seçip WhatsApp mesajlarını kendisinin atmadığı yalanını söyledi.

Mesajların darbeci Albay Ahmet Zeki Gerehan veya başka birileri tarafından atılmış olabileceğini iddia eden darbeci Gürler, Ümit Dündar'ı derdest etmek gibi bir düşüncesinin olmadığını öne sürerek inkarlarına devam etti.

Sanık Gürler, üzerinde bulunan 1 doları kabul etmediğini söyleyerek inkarını sürdürdü.

Öztürk, darbeci sanığın yalanını yüzüne vurdu

Darbeci Gürler, darbe gecesi, yargılandığı davada beraat eden 3. Kolordu Komutanı Korgeneral Erdal Öztürk'ü telefonla aradığını ve "Karargaha ne zaman geleceksiniz?" diye sorduğunu belirterek, Öztürk'ün kendisini tersleyerek telefonu kapattığını anlattı.

Duruşmada bunun üzerine söz alan eski Korgeneral Öztürk, Gürler'in yalan konuştuğunu belirterek, konuşma içeriklerine ilişkin şu ifadeleri kullandı:

"Saat 01.06'da TGRT'de açıklama yaptıktan ve resmi birliklere dönülmesini içeren yazılı mesajın ardından Gürler beni arayıp kendisini tanıttı ve 'Komutanım emirlere aykırı davranıyorsunuz.' dedi. 'Ne emri?' dedim. O da 'Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Genelkurmay'dan gelen sıkıyönetim emri.' dedi. Ben de 'Böyle bir emir yoktur, bu emri tanımıyorum, çıkan birliklerin geri dönmesi için elimden geleni yapmaya devam edeceğim.' dedim. 'Konuta geri dönmeyecek misiniz?' diye sordu. Ben de 'Git başımdan.' dedim ve telefonu kapattım."

Cumhurbaşkanı'nın avukatı Özel'den darbeciye tepki

Darbeci Gürler'in mahkemedeki savunmasında tüm suçları inkar etmesinin ardından söz alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Ahmet Özel, 15 Temmuz yargılamalarında üst düzey yapının elemanlarının ölmeyi hiç göze almayıp öldürmeyi göze aldıklarını belirterek, "Hayatları takiyecilik, sahtecilik üzerine geçmiş, dünkü ifadeyi bugün reddedebiliyorlar. Marmaris'te rögar çukurunda yakalananlar 'orada değildim' ifadesi verdi." ifadelerini kullanarak sanığa tepki gösterdi.

Özel'in, yakalanınca üzerinde ele geçirilen 1 doları kimin verdiğini sorması üzerine sanık Gürler, "Cebimde her zaman dolar olur, kimin verdiğinin listesini tutmuyorum. Bu 1 doların da elime nereden geçtiğini bilmiyorum." ifadelerini kullanarak yalan söylemeye devam etti.

Gürler'in darbe girişiminden önce görüştüğü darbeci eski Tuğgeneral Özkan Aydoğdu'da da 1 dolar ele geçirilmişti.

Tanık ve sanık beyanları Gürler'in yalanlarını ortaya çıkardı

15 Temmuz'da darbeci Gürler'in emir astsubayı olan ve başka bir davada yargılanan eski Astsubay Fatih Karaot savcılığa verdiği ifadesinde, şunları kaydetti:

"21.00 sıralarında Gürler beni aradı. İvedi karargaha gelmemi istedi, ben de 21.40 sıralarında karargaha gittim. Eyyüp Gürler benden eğitim kıyafetimi giymemi istedi. Ben de söyleneni yapıp bekledim. 15 dakika sonra geri geldi. Bana Gezi benzeri bir kalkışma olduğunu, bu nedenle nöbetçi amirini aramamı, buraya çağırmamı istedi ayrıca 'Beni de koru.' dedi. Ben de nöbetçi amirimi aradım, söylenen emri belirttim. Gürler'in emir verdiği sırada yanımda kimse yoktu. Gürler aşağı harekat merkezine indi. Vardiya amirliğinde nöbet tutan bütün personele 'Sıkıyönetim ilan edildi, Genelkurmay'dan ve Kuvvet Komutanlığından gelen bütün emirlere mutlak itaat ediyoruz.' dedi."

1. Ordu Komutanlığında uzman çavuş olarak görev yapan Selçuk Atasever, görüntü izleme merkezinde nöbetçi olduğunu, darbeci Gürler'in yanında bir kişi ile yanına geldiğini söyledi.

Darbeci Gürler'in kendisiyle konuştuğunu anlatan Atasever, "Bize 'Kayıtları durdurun' emri verdi. Bunu dedikten sonra harekat merkezine gitti. Bunun üzerine Yüzbaşı Volkan Dede'yi arayarak, 'Eyyüp Gürler kamera kayıtlarını durdurmamızı emretti, ne yapalım?' diye sorduk. 'Durdurun, durdurun.' dedi ve telefonu kapattı. Bunun üzerine ben de 22.54 diye hatırladığım saatte kayıtları durdurdum. Ben hala bir tatbikat olduğunu düşünüyordum." ifadelerini kullandı.

Başka bir davada sanık olan eski Yarbay Gökhan Uğur, darbeci Gürler ile ilgili şunları kaydetti:

"Birinci Ordu Komutanının yayına bağlandığını gördüysek de bize izlettirilmediğinden ne dediğini anlamadık. TRT yayınının kapanması üzerine Gürler, CNN'i açmamızı söyledi. Bu sırada CNN'de baskın olduğunu izledik. Gürler Paşa elindeki telefondan bize belediyeye, valiliğe, emniyete el konulduğu yönünde bilgiler veriyordu. Bunun gerçek olup olmadığını bilmiyorum. Bize orada algı oluşturmak sebebiyle söylediğini düşünüyorum. 03.00'te CNN'e Cumhurbaşkanı bağlandı. Kanalı tekrar değiştirtti. Bir başka kanalda 1. Ordu Komutanının konuşmasını dinliyorduk. Burada TSK'nın bu girişimle hiçbir alakasının olmadığını söylüyordu. Eyyüp Gürler Paşa ise onun sesi olmadığını, olsa bile daha önceden kayıt yapıldığını söyleyerek bunu yalanlıyordu. Ancak kendisi hemen her gün Ordu Komutanı ile görüşen birisiydi, sesini tanımaması mümkün değildi. Ona inanmadım."

Darbeci eski generalde ankesörden çıktı

Yine başka bir davanın sanığı olan eski Yarbay Serkan Çetin Akbaş, televizyondaki haberlerde köprülerin kapatıldığını gördüğünü, 1. Ordu Komutanlığında bulunan rütbelilerle neler olduğunu anlamaya çalıştıklarını iddia etti.

Harp Akademileri Komutanlığından bir grup öğrenci subayın geldiğini ifade eden Akbaş, "Grup, 12-13 kişi kadardı. Bunlar bizimle muhatap olmadı. Bir süre sonra yanlarına gittiğimde, gruptakilerin Eyyüp Gürler Paşa ile İstanbul haritası üzerinden planlama yaptıklarını gördüm. Gelen gruptaki öğrenci subaylara birlikleri dağıttılar. Birliklerle irtibata girmeleri istendi. Eyyüp Gürler Paşa 'Trakya'daki birliklere mesaj çekin, İstanbul'a gelsinler.' dedi." diye konuştu.

Tanık Albay Alaattin Koç da ifadesinde, şunları kaydetti:

"Eyyüp Gürler, telefonla bana döndü, 'Sıkıyönetim ilan edildi.' dedi ve kapattı. Süratle ordu karargahına gittim. Karargaha üniformayla gittim. Gittiğimizde ana girişte 23.30 civarı kapıyı açmadılar, bir müddet bekledik, Araçtan indim, kendimi tanıttım, içeri girdim, Kurmay Binbaşı Nurullah ile karşılaştım, 'Komutanım sıkıyönetim ilan edildi.' dedi. Harekat merkezine girdim, kalabalık bir grup gördüm. Eyyüp Gürler'e ne olduğunu sordum, 'Sıkıyönetim ilan edildi.' dedi. 'Sıkıyönetimi, hükümet veya Meclis ilan eder. Nasıl olur?' diye sordum. 'İlan edildi bak işte kağıt.' dedi. İlk sayfasını okumaya başladım, görevlendirmeler gördüm. Düşük rütbelerdi, son sayfaya baktım, tuğgeneral imzası var. Yakınımda bulunan Nihat Albay ile göz göze geldim. 'Nihat böyle bir emir olmaz, uygun bir emir değil.' dedim. 'Ben de senin gibi düşünüyorum.' dedi."

Darbe girişimine ilişkin soruşturma ve davalar haricinde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ'nün TSK yapılanmasında örgüt içi haberleşme amacıyla kullandığı ankesör/sabit kontörlü hatlara yönelik yürütülen soruşturmada, darbeci eski general Eyyüp Gürler'in örgüt içi haberleşme amacıyla kullanılan ankesör/sabit kontörlü hatlardan arandığı ortaya çıktı. Söz konusu bu delil de darbeci eski general hakkındaki dosyaya eklendi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince görülen İstanbul'daki ana darbe davasının 17 Nisan 2018 tarihli karar duruşmasında, tutuklu sanık darbeci Eyyüp Gürler "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "nitelikli kasten öldürme'' suçlarından 88 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.