Dolar
42.37
Euro
49.01
Altın
4,092.96
ETH/USDT
2,971.30
BTC/USDT
90,458.00
BIST 100
10,973.48
Yaşam, Dosya haber

Boğaz'a nazır Poyraz Mahallesi sakinleri ekmeğini denizden çıkarıyor

İstanbul Boğazı'nın Karadeniz'e açılan kapısı Poyrazköy, balıkçılıkla geçimini sürdüren sakinleri, özgün dokusu ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne uzanan manzarasıyla, şehir içinde deniz esintisini taşıyan köy yaşamını sürdürüyor.

Başak Akbulut Yazar  | 20.11.2025 - Güncelleme : 20.11.2025
Boğaz'a nazır Poyraz Mahallesi sakinleri ekmeğini denizden çıkarıyor Fotoğraf: Başak Akbulut Yazar/AA

İstanbul

Anadolu Ajansının, çiftçilik, hayvancılık ve arıcılık gibi faaliyetlerin sürdürüldüğü İstanbul'un köy hayatına ilişkin hazırladığı dosya haberin üçüncü bölümünde, Poyraz Mahallesi'ndeki balıkçılık faaliyeti ve son yıllarda gelişen turizm ele alındı.

Beykoz'un, İstanbul Boğazı'na bakan ve 2016 yılında tamamlanan Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün tamamını gören Poyraz Mahallesi'nde halkın çoğunluğu geçimini balıkçılık yaparak sağlıyor.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

Boğaz Öngörünüm Bölgesi'nde olması nedeniyle uzun yıllardır yeni bir yapı inşa edilemediğinden nüfusun 1000'in altına düştüğü mahallede 350 hane yer alıyor.

Balıkçılığı olduğu kadar restoranları da öne çıkan köy, hafta sonları deniz havası almak ve balık yemek isteyenlerin uğrak noktası haline geliyor, köprü manzarası ise fotoğrafçıları kendine çekiyor. Köy, yazları plajı sayesinde dolup taşıyor.

Tüm pencereleri Boğaz'ı gören konumuyla ülkenin en güzel manzaralı muhtarlıklarından birinde görevini ifa eden muhtar Mehmet Kalafat, mahallenin tarihçesini, geçim kaynaklarını ve son yıllarda uğradığı değişimi AA muhabirine anlattı.

Kalafat, Poyraz'ın kuruluş tarihiyle ilgili ellerinde kesin bir kanıt olmadığını ancak mahallede bulunan kalenin tarihinin 1780'li yıllara dayandığını, 1800'lü yılların sonu ve 1900'lü yılların başında da büyük dedelerinin Rize'den göç ederek mahalleye yerleştiğini söyledi.

Mahallenin şu andaki sakinlerinin yüzde 95'inin Rize kökenli olduğunu belirten Kalafat, atalarının köye yerleştiğinde bağ, bahçe ve balıkçılıkla ilgilendiğini anlattı.

Kalafat, Poyraz'da yaşamaktan mutlu olduğunu belirterek, "Bundan 30 sene önce mahallelinin yüzde 95'i balıkçılıkla iştigal ediyordu. Şu anda yine yüzde 80'i balıkçılık, gemicilik, kaptanlık yapıyor. Son senelerde balıkçı kafeleriyle turizmcilik de yapan var." ifadelerini kullandı.

Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün mahalleye görsel olarak katkı sağladığını dile getiren Kalafat, köye gelenlerin köprüye karşı manzarayla özçekim yaptığını ve kafelerde oturduğunu söyledi.

Kalafat, bir dönem Kadıköy'de ve Ataşehir'de oturduğunu anlatarak, "Buradan hiç kopmadım. Burada da orada da evim vardı, her hafta sonu buraya geliyordum. Buradan tamamen hiç ayrılmadım, ayrılmayı da düşünmüyorum." diye konuştu.

Mahalledeki evi Boğaz’ı görürken, Acıbadem’deki evinin manzarasının ise sokağın karşısındaki apartman olduğunu belirten Kalafat, bir anısını anlatarak, "Biz denizciyiz, balıkçıyız. Havaya bakarız, balıkçı deyimiyle 'Dumanlar şuradan gidiyor demek ki bugün poyraz veya lodos esiyor.' deriz. O zamanlar kaptanlık yapıyorum. Acıbadem'de otururken sabah kalkar alışkanlıktan havaya doğru dumanlara bakardım. Karşıdaki komşu fark edip eşime 'Sizin eşiniz neden her sabah gökyüzüne bakıyor?' diye sormuş. Biz illa ki denizi göreceğiz, alışmışız. Gece bile kalkıp 3-4 sefer limana, kumsala bakıyorum." ifadelerini kullandı.

"Herkes 'Böyle bir muhtarlık yok' diyor"

Kalafat, muhtarlığının manzarasından bahsederek, "Herkes, 'Böyle bir muhtarlık yok.' diyor. Bu binayı önceden köy halkı yapmış. Bu bina yapıldığından beri muhtarlık olarak kullanılıyor." dedi.

Mahallenin Boğaz Öngörünüm Bölgesi içerisinde yer alması nedeniyle imara kapandığını ve hiç yeni yapılaşma olmadığını vurgulayan Kalafat, bu nedenle gençlerin özellikle evlendikten sonra mahalleyi terk etmek zorunda kaldığını kaydetti.

Kalafat, gençlerin ikamet edecek evleri olsa mahalleden ayrılmayacağını ve bu konut sorununu çözmeyi çok istediğini ifade ederek "Her teknede adeta fabrika gibi 30 kişi çalışıyor. İşleri burada ama evleri örneğin Çekmeköy'de. Biz de o gençler gibi mahalleye dönmelerini isteriz. Akşamları kafelerde toplanıyorlar, gece dönüyorlar. O özlem var onlarda da." diye konuştu.

Mahallede herkesin birbirini tanıdığını belirten Kalafat, "Burada aşağı yukarı herkes birbiriyle akrabadır. Karadeniz'den geldiklerinde herkes akrabasının yanına gelmiş. Çoğunun Rize'de malı mülkü yoktur. Örf, adet hatta şive bile değişmemiştir. Kahvehanelere girdiğinizde sanki Rize'de bir kahvehaneye girmiş gibi olursunuz." diye konuştu.

Kalafat mahalledeki günlük yaşama ilişkin, "Bizim orta ölçekli ve büyük gırgır dediğimiz balıkçılarımız var. Gırgırlarda aşağı yukarı 30 kişi vardır. Açıldıklarında balık neredeyse oraya giderler. Hopa'dan İskenderun'a kadar avlanırlar. Hatta yazın orkinos için Malta'ya kadar gidiyorlar. Esas büyük balıkçılarımız Afrika'da Moritanya ve Gine'de okyanusta 3-4 ay avlanıyorlar. Orta ölçekliler Doğu Karadeniz'e hamsi avına veya günlük ava çıkarlar. Akşamdan çıkıp sabaha kadar avlanır dönerler." şeklinde konuştu.

Poyraz denilince akla ilk balıkçıların geldiğini, insanların mahalleye gelip sabaha kadar sahilde köprüyü izlediğini aktaran Kalafat, "İnsanlar burada oturuyor Karadeniz havası alıyor, Karadenizlileri görüyorlar, kendilerini tipik bir Karadeniz köyünde hissediyorlar. Burada kimse 'Poyraz Mahallesi'ndenim' demez, 'Poyrazlıyım veya Poyrazköylüyüm' der. Burayı halen köy olarak kabulleniyoruz." dedi.

"Keşke eski köyümüz olsa"

Mahallede 4 nesildir balıkçılık yaptıklarını belirten Ali Saruhan, babasının ve dedesinin mesleğini sürdürdüğünü söyledi.

Saruhan, "Poyrazköy bizim için olmazsa olmaz bir yer. İstanbul'un kalabalığından, trafiğinden uzak. Buraya geldiğimizde hiç dışarı çıkmak istemeyiz. Yazın sahilde dolaşmanız bile yetiyor. İstanbul'dan ayrı bir yer, çoğu insan burayı yeni öğreniyor. 3-5 sene öncesine kadar kimse bilmezdi buraları, köprüden sonra uçtu gitti. Yeniliğe karşı gelemiyorsunuz. Önceden daha içine kapanık bir köydü. Keşke eski köyümüz olsa, eskiden bu kadar kalabalık değildi." ifadelerini kullandı.

Mahalleli gençlerin yat kaptanlığı ve balıkçılık yaptığını kaydeden Saruhan, "Tekneyle denize çıkınca akşam dönelim evimize gidelim sabah tekrar açılalım gibi bir şey yok. Teknemizde kalıyoruz, her zaman tekneyle gurbetteyiz. 15-20 günde bir geliyoruz." dedi.

Saruhan, dedelerinden öğrendiğine göre bir zamanlar Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün köydeki kaleye çıkmak için gemiyle geldiğini, bir köylünün Atatürk'ü gemiden sırtına alarak sahile çıkardığını, bu nedenle sahilde bir Atatürk büstü olduğunu anlattı.

"Burada büyüdük, köyümüz, memleketimiz burası"

Mahallede Boğaz manzaralı salaş bir kafe işleten Hatice Kübra Kalafat ise Poyraz'ın bağımlılık yaptığını, İstanbul dışına gittiği zaman daha ikinci günde mahalleye dönmek istediğini söyledi.

Kalafat, Poyraz'ın havası ve kokusunun kendisinde bambaşka bir yerinin olduğunu ifade ederek "3 kuşak İstanbulluyuz. Dedem, babam, ben burada büyüdük, köyümüz, memleketimiz burası. Gidecek başka yer yerimiz yok." dedi.

Mahallede eskiden balıkçılığın daha fazla olduğunu anlatan Kalafat, "Çocukluğumda kahvaltıda dahi balık yediğimizi hatırlıyorum. O kadar çok balık vardı ki şimdi balığa para vermek benim zoruma gidiyor. Balıkçılık burada hala devam ediyor. Poyrazköy'ün kendi halkının çoğu Afrika'ya kadar gidiyor ve orada balıkçılık yapıyor. Bandırma gibi başka kıyı yerlerinden gelip burada balıkçılık yapanlar da var." diye konuştu.

Kalafat, köprüyü merak edip köye gelenler olduğunu aktararak, şunları kaydetti:

"İlgi daha da fazla arttı. Hatta hiç Poyrazköy'ü bilmeyen, ismini dahi duymayan insanlar olduğuna şahit oldum. 'Burası var mıydı? Bu köy yeni mi kuruldu?' gibi şeyler söyleyenler oluyor. Buna biraz şaşırıyorum. Dizilerde, filmlerde, belgesellerde burayla ilgili eskiden bu yana gelen bir reklam vardı ama köprü buranın daha çok popüler olmasını sağladı. Kendim denizi görmeden yapamıyorum. Evde pencereyi açıyorum, gemiler geçiyor mu, motorlar gelmiş mi diye bakıyorum, havayı bir kokluyorum. Kafedeyken de eve gittiğimde sürekli denize bakmak istiyorum."

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın