Yeşil bir çevre ruh sağlığını olumlu etkilerken kalbi koruyan faktörleri de destekliyor
Daha yeşil ve ağaçlandırılmış bir çevrenin, stres hormonlarını azaltarak ruh sağlığı üzerinde psikolojik açıdan koruyucu bir etki oluşturduğunu belirten uzmanlar, ağaçlık alanların artmasının da kalp sağlığını olumlu etkileyeceğini kaydetti.
İstanbul
Daha yeşil ve yoğun ağaçlandırılmış alanların insan psikolojisi üzerindeki etkilerini AA muhabirine değerlendiren Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinden Uzman Klinik Psikolog Aybige Üstüner, yeşil bir çevrede yaşayan bireylerin anksiyete ve depresyon düzeyinin daha düşük olduğunu söyledi.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Zihinsel huzurun fizyolojik dengeye zemin hazırladığını belirten Üstüner, "Doğaya maruz kalmak, insan beyninde 'gevşeme tepkisi'ni aktive eder. Bu tepki, stres yanıtını düzenleyen parasempatik sinir sistemini devreye sokar ve kortizol gibi stres hormonlarının azalmasını sağlar. Psikolojik açıdan bakıldığında, doğa ortamında bulunmak kişiyi 'şimdi ve burada'ya getirir, bu da bilinçli farkındalık düzeyini artırarak zihinsel gürültüyü azaltır. Beton yoğunluğu, gürültü ve kalabalık, bireylerin stres seviyesini yükseltirken, yeşil alanlar bunun doğal panzehiridir. Bu açıdan bakıldığında, her park, yürüyüş yolu ya da ağaçlı cadde bir tür psikolojik koruyucu faktör işlevi görür." ifadelerini kullandı.
Üstüner, toplumun genel ruh sağlığını destekleyen, kaygı ve depresyon oranlarını azaltan şehirlerin, aslında daha dayanıklı ve üretken toplumların temelini de oluşturduğunu vurgulayarak, şehirler planlanırken yeşil alanlara daha çok yer verilmesi gerektiğini, şehir planlamacıların artık sadece fiziksel yapıyı değil, psikolojik yaşam kalitesini de tasarlamakla yükümlü olduklarını dile getirdi.
Doğa, bireysel ve toplumsal ölçekte koruyucu bir faktör
Yeşil alanların, yalnızca bireysel rahatlamayı değil sosyal bağlanmayı da desteklediğini aktaran Üstüner, parklar, bahçeler ve yürüyüş yollarının, insanların bir araya geldiği, iletişim kurduğu ve topluluk hissi yaşadığı alanlar olduğunu, sosyal temasın artmasının, duygusal destek ağlarını güçlendirdiğini anlattı.
Üstüner, bunun da kişilerin stresle başa çıkma becerilerini, yani psikolojik dayanıklılıklarını artırdığını vurgulayarak, doğanın hem bireysel hem de toplumsal ölçekte koruyucu bir faktör olarak çalıştığını kaydetti.
Ev bahçeciliği veya park gezintileri gibi basit adımların bile stres yönetiminde önemli bir destek sağladığını aktaran Üstüner, "Evde bitki yetiştirmek, toprakla temas etmek ya da sadece parka gidip birkaç dakika doğayı izlemek bile zihinsel yavaşlama ve duyusal farkındalık sağlar." diye konuştu.
Ağaçlandırmayla bağışıklık arasındaki ilişki
Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümünden Prof. Dr. Adil Polat da yeşil alanların toplum sağlığı üzerindeki etkilerinin ölçülmesi amacıyla "Yeşil Kalp Projesi" çerçevesinde ABD'de Kentucky'nin Louisville şehrinde, düşük orta gelir grubu ailelerin bulunduğu yerleşim alanlarında yapılan bir çalışmayı anlattı.
Çalışmanın ilk sonuçlarının Ağustos 2024'te Uluslararası Çevresel Epidemiyoloji Kongresi'nde yayınlandığını kaydeden Polat, bu çalışmanın ağaçlandırma ile vücut bağışıklığı arasında doğrudan bir ilişkiye ait ilk bulguları ortaya koyduğunu dile getirdi.
Bağışıklık sisteminin, vücudun dış dünya ve çevreyle temas ettiği bir sistem olduğunu belirten Polat, şöyle devam etti:
"Yapılan ölçümle bu ilişkinin sayısal olarak ilk bulguları ortaya konmuş gibi görünüyor ancak henüz ilişkinin ayrıntıları hakkında bilmemiz gereken çok şey var. Misal, ağaçlandırma ne kadar olursa kalp hastalığı riskimiz azalır sorusuna cevap vermek için çok erken. Başka bir sorun ise ilişkinin çok boyutlu olmasıyla ilgili. Ağaçların ve tüm nebatın arttığı bir kentte yaşadığınızı hayal edin. Muhtemelen bugün yürüdüğünüzden daha fazla yürürsünüz. Sıkışık, egzoz gazı soluyacağınız bir kaldırımda yürümeyi istemezsiniz. Evinizden çıkıp bakkala giderken ağaçların altında dolanmak bile hoşunuza gidebilir. Sonuçta, ağaçların yoğun olduğu bir ortam kalp sağlığını doğrudan olumlu şekilde etkileyecek birçok faktörü kolaylaştırabilir."
"Uzun yıllar boyunca şifahanelerin ormanlık alanlarda kurulması boşuna değil"
Polat, depresyon hastalarında vücutta görülen hormon ve diğer değişimlerin kalp sağlığını olumsuz etkilediğini aktararak, "Uzun yıllar boyunca şifahanelerin doğanın içinde, özellikle ormanlık alanlarda kurulması boşuna değil. Dönemin tıbbi bilgi ve imkanlarının bugünle karşılaştırılamayacak derecede yetersiz olduğu düşünülürse yeşil alanların o dönem iyileşmeye önemli katkıda bulunduğu sonucu çıkarılabilir. Psikolojik olarak sağlıklı bireylerin bağışıklık sistemleri de kuşkusuz daha etkin olacaktır. Psikolojik olarak sağlıklı bireyler dış dünyayla yüzleşmeye daha açık, dünyayı deneyimlemeye daha isteklidir. Bu istekli ve yönelmiş hal muhakkak ki iyi bir bağışıklık sistemiyle mümkündür." değerlendirmesinde bulundu.
Vücudun çevreyle devamlı bir etkileşim halinde olduğunu belirten Polat, "Eğer bu etkileşimi yok sayarsak, sonuçlarına da katlanmak zorunda kalırız. Nefes aldığımız havayı kirleterek daha iyi bir kalp sağlığına ulaşmak mümkün değil. Beslendiğimiz bitkiler ve hayvanlar hastalanıyorsa, daha fazla spor yaparak kalbi korumak tabii ki mümkün değil. Çevre, bitkiler, hayvanlar ve diğer insanlarla ilişkimiz daha yakın ve birbirine daha açık oldukça bağışıklık sisteminden başlayarak tüm vücut sistemlerimiz ve kalbimiz daha sağlıklı olacaktır." ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
