Dolar
34.27
Euro
37.66
Altın
2,653.50
ETH/USDT
2,419.80
BTC/USDT
62,121.00
BIST 100
9,109.34
Politika

Türkiye'nin 2021'de çok taraflı ve hareketli bir dış politika gündemi olacak

Türkiye, Körfez'deki yumuşuma sürecini yakından takip ederken sürecin bölgedeki ikili ilişkilere de yansıma ihtimali bulunuyor.

Şerife Çetin  | 08.01.2021 - Güncelleme : 09.01.2021
Türkiye'nin 2021'de çok taraflı ve hareketli bir dış politika gündemi olacak

Ankara

"Girişimci ve insani" dış politika yaklaşımıyla geçen yılı çok aktif bir şekilde geçiren Türk dış politikasını, 2021'de de esneklik ve çok taraflılık gerektirecek yoğun ve hareketli bir yıl bekliyor.

AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, bu yıl, Türk dış politikasının gündeminde sıcak konular arasında Körfez ve Orta Doğu'daki gelişmeler, ABD'de yeni yönetim, Kıbrıs meselesi ve Avrupa Birliği (AB) ile Rusya'yla ilişkilerin yer alacağı öngörülüyor.

Hariciyeden gelen sinyaller, Türkiye'nin dış politikada yine diplomasiye öncelik vereceğine ancak gerekli olduğunda sahaya da inerek "akıllı gücünü" kullanmaya devam edeceğine işaret ediyor.

Körfez'de yumuşama süreci

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır ve Bahreyn'in 3,5 yıl önce Katar'a uygulamaya başladığı ablukayla başlayan "Körfez krizinin" son bulmasıyla bölgede ortaya çıkan yumuşama süreci Türkiye için büyük önem taşıyor. Başından bu yana ihtilafın çözülmesi için diyalog konusunda ısrarcı olan Türkiye için bölgede güvenlik ve istikrar önem arz ediyor. Körfez'deki yumuşama sürecinin Türkiye'nin Suudi Arabistan ve Mısır gibi bölge ülkeleriyle ilişkilerine de yansıma ihtimali bulunuyor.

Halihazırda Türkiye, Mısır'la ilişkilerin geliştirilmesi için istihbarat kurumları ve dışişleri bakanlıkları düzeyinde temaslar yürütmekle beraber, iki ülke, uluslararası platformda da birbirine karşı olmama ilkesine uygun davranmaya çalışıyor. Aynı zamanda ülkelerin ilişkileri düzeltmek için "bir yol haritası" üzerinde çalışma niyeti bulunuyor.

Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerde de yumuşama sinyalleri boy gösteriyor. G-20 Liderler Zirvesi öncesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz arasındaki telefon görüşmesi ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan'ın Türkiye ile "iyi ve mükemmel ilişkilere" sahip olduklarını söylemesi, ilişkilerde 2021'de iyileşme olabileceğine işaret ediyor.

ABD'de Biden dönemi

Türkiye'nin tarihi kökleri bulunduğu ve NATO müttefikliği paylaştığı ABD'yle son dönemde boy gösteren ve çözüm bekleyen bazı sorunları bulunuyor.

ABD'nin Suriye'nin kuzeyinde terör örgütleri PKK/YPG'ye verdiği destek, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) ABD'deki serbest harekat alanı ve elebaşı Fetullah Gülen'in iadesi, S-400 ve CAATSA (ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırım Yoluyla Mücadele Yasası) yaptırımları iki ülke arasında çözülmeyi bekleyen temel sorunlar arasında yer alıyor.

Türkiye, 20 Ocak'ta görevi ABD Başkanı Donald Trump'tan devralacak olan Joe Biden'la "köklü müttefiklik" çerçevesinde ilişkileri yürütmek istediğini ve sorunların çözümü için gerekli adımları atmaya hazır olduğu sinyallerini verirken, ABD'de görevi devralacak yeni yönetim de bölgede önemli rol oynayan NATO müttefiki Türkiye'yle ilişkilerin önemine işaret ediyor.

İki ülke, halihazırda CAATSA yaptırımları konusunda bir ortak çalışma grubu kurulması üzerinde çalışmalar yürütüyor.

AB'yle ilişkilerde "pozitif gündem" beklentisi

Stratejik hedefi tam üyelik olan Türkiye'nin AB'yle ilişkilerinde birçok husus etkili oluyor. Geçen sene bazı üye ülkelerin girişimlerinin de etkisiyle gergin bir havada seyreden Türkiye-AB ilişkilerinde bu yıl, "pozitif bir gündem" beklentisi bulunuyor.

AB Konseyi Başkanı Charles Michel ile Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen'in Türkiye'ye düzenleyeceği ziyaretle yapılacak zirvede, 18 Mart Göç Mutabakatı, vize serbestisi, Gümrük Birliği Anlaşması'nın güncellenmesi gibi konuların ele alınması öngörülüyor.

Genel anlamda AB ile temasların ivme kazanması beklenirken, Türkiye'nin reform vurgusunun da ilişiklerde pozitif gündeme katkı sağlayabileceği düşünülüyor.

Doğu Akdeniz'deki gelişmeler ışığında ise Türkiye, hakça paylaşımdan yana tutumunu sürdürürken; Brüksel ve Ankara, çok taraflı bir Doğu Akdeniz Konferansı için de çalışmalar yürütüyor.

Türkiye'nin Aralık 2020'de Oruç Reis gemisi için yayımladığı NAVTEX'de, sismik araştırmalar için faaliyet alanını Antalya Körfezi'yle sınırlı tutma kararının da Türkiye-AB arasında oluşturulması istenen pozitif gündeme katkı sunması bekleniyor.

Fransa'yla yeni yol haritası

AB üyesi ülkelerle ikili ilişkiler bağlamında da Fransa'yla normalleşme sürecine dair sinyaller veriliyor. Tarafların bir "yol haritası" üzerinde çalıştığı, samimi bir tutum benimseyerek ilişkileri tekrar rayına koymaya çalıştığına ilişkin mesajlar bulunuyor.

Türkiye, Yunanistan'la da masaya oturmaya hazır olduğunu ve istikşafi görüşmeler yoluyla sorunları çözme yolunu benimsediğini sıklıkla tekrarlıyor.

Kıbrıs meselesinde alternatif çözüm

Kıbrıs meselesinde 2021'de 52 yıldır müzakere edilen "federasyon seçeneğinin" yerine Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Türkiye'nin de desteklediği "iki devletli çözüm" modelinin gündemde olması bekleniyor. Bu çerçevede Türkiye'nin Birleşmiş Milletlere (BM) teklif ettiği "5 artı BM" formatındaki gayriresmi toplantının yakın zamanda düzenlenmesi öngörülüyor.

Azerbaycan'a destek sürecek

Azerbaycan ve yakın müttefiki Türkiye açısından 2020'nin en önemli gelişmelerinden birini, Bakü'nün 30 yıldır Ermenistan tarafından işgal edilen topraklarını geri alması teşkil ediyor.

Türkiye'nin Azerbaycan'a bu bağlamda tüm kurum, kuruluş ve imkanlarıyla verdiği desteğin 2021'de "tek millet, iki devlet" yaklaşımıyla sürmesi bekleniyor.

İsrail'le normalleşme perspektifi

İsrail'le 2018'den bu yana büyükelçiler yerine maslahatgüzar düzeyinde yürütülen ilişkilerde, 2021'de yumuşama sürecinin olası olduğuna yönelik yorumların arttığı gözleniyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, İsrail ve Türkiye arasında istihbarat düzeyinde ilişkilerin yürütüldüğünü belirtmesi ve temel sıkıntının mevcut Tel Aviv yönetiminin Filistin politikaları olduğuna işaret ederek "Yoksa bizim gönlümüz arzu eder ki onlarla da münasebetlerimizi daha iyi bir noktaya taşıyalım." ifadeleri, gerekli koşulların oluşması halinde iki ülke arasında buzların eriyebileceğine işaret ediyor.

Öte yandan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun da İsrail ve Türkiye arasında diyalog kurabilecek birçok kurum ve mekanizma bulunduğuna ve İsrail'in kıta sahanlığında çıkan hidrokarbon rezervlerinin Türkiye güzergahından ihracat edilmesinin verimli olacağına işaret etmesi, iki ülkenin enerji alanında iş birliğini de gündeme getiriyor.

 Suriye ve Libya'da siyasi sürece destek

Türkiye, Suriye bağlamında ise başından bu yana benimsediği siyasi sürece desteği sürdüreceğine işaret ediyor. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı harekatlarıyla bölgede terörle mücadelede önemli kazanımlar elde eden Türkiye'nin bu politikayı sürdürmesi ve Suriyeli sığınmacıların, ülkelerine güvenli dönüşleri için çalışmaları hızlandırması bekleniyor. Nitekim Çavuşoğlu'nun "2021'de Türkiye olarak geri dönüşler ve siyasi sürece ağırlık vereceğiz." sözleri de buna işaret ediyor.

Rusya ve ABD'nin, Suriye'nin kuzeyindeki 30 kilometre derinliğindeki hattan YPG/PKK'yı çıkarma yönünde verdiği sözü yerine getirmemesi, Ankara'nın gündemde tutacağı konular arasında yer alıyor.

Türkiye'nin benzer şekilde Libya'da da siyasi süreç ve meşru Libya hükümetine olan desteğini sürdürmesi bekleniyor.

 "Yeniden Asya" açılımı hız kazanacak

Dünyanın ekonomik gücünün merkezi haline gelmeye başlayan Asya bölgesi ve Türkiye arasındaki ilişkilerin 2019'da başlatılan "Yeniden Asya" açılımı çerçevesinde bu yıl ivme kazanacağı öngörülüyor.

Söz konusu açılım çerçevesinde 30'dan fazla ülkeyle faaliyet alanında eylem planı bulunan Türkiye'nin, "Kuşak ve Yol Projesi" ile "İpek Yolu"nun canlandırılmasında da önemli rol oynaması bekleniyor.

Rusya'yla stratejik bağlar

Türkiye ve Rusya, Suriye, Libya ve Azerbaycan'da farklı taraflarda yer almış olsa da, zor zamanlarda dahi diyaloğu ön planda tutmayı başaran iki ülke olarak ön plana çıkıyor. İki ülkenin, 2021'de de tüm zorluklara rağmen diyaloğa ağırlık vereceği öngörülüyor.

Suriye bağlamında 5 Mart mutabakatı ve Astana formatında iş birliğini sürdürmesi beklenen iki ülkenin, Azerbaycan'da da Ortak Gözlem Merkezi çerçevesinde ateşkesi gözetlemek için birlikte çalışmaya devam edeceği görülüyor.

Ankara ve Moskova'nın iş birliği ve diyaloğu, Türkiye'nin Rusya'dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemi, Akkuyu Nükleer Santrali ve TürkAkım Doğalgaz Boru Hattı ile turizm gibi önemli alanlar üzerinden yürütmesi bekleniyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.