Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Kurtulmuş başkanlığında toplandı
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı.

TBMM
TBMM Tören Salonu'nda gerçekleştirilen komisyonun 7'nci toplantısına eski TBMM başkanları katılıyor.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
İki oturumda gerçekleştirilecek toplantının ilk bölümünde eski TBMM başkanları Hikmet Çetin, Ömer İzgi, Bülent Arınç, Köksal Toptan ve Mehmet Ali Şahin söz alacak. Toplantının ikinci oturumunda ise eski TBMM başkanları Cemil Çiçek, İsmet Yılmaz, İsmail Kahraman, Binali Yıldırım ve Mustafa Şentop değerlendirmelerde bulunacak.
Komisyonun açılışında konuşan TBMM Başkanı Kurtulmuş, "Her birisi hem yasama faaliyetleri bakımından hem de siyasi çalışmalar açısından engin tecrübelere sahip olan, Türkiye'nin hem demokrasi tecrübesini hem de Türkiye'nin temel meselelerini hayatları boyunca fevkalade yakinen takip etmiş ve çözüm üretmek için gayret sarf etmiş olan bütün Meclis başkanlarımıza, komisyonumuzun bu davetini kabul ettikleri için ayrıca teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş, bugün 10 eski Meclis başkanının komisyona katılacağını, 3 eski Meclis başkanının da sağlık sorunları nedeniyle davet edilemediğini belirtti.
Eski TBMM Başkanı Hikmet Çetin, "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunda görüşlerini dile getirdi.
Komisyonun 7'nci toplantısının ilk oturumunda söz alan 20. TBMM Başkanı Çetin, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin sürece çok emek verdiğini belirterek, Bahçeli'yi ve ona destek olanları tebrik etti.
Bu süreçte "dağdan çok insanın geldiğini ya da geleceğini" söyleyen Çetin, eldeki bilgilere göre bir eylemi olmadığı tespit edilenlerin affedilmesi gerektiğini belirtti.
Çetin, "Silahlı mücadeleye katılmış, uzun yıllar silah kullanmış, birçok insanı öldürmüş insanları bu aşamada affetmek çok zor. Toplum arasında dolaşamazlar. Bence dağdaki belki de 15-20 kişiyi şu aşamada yurt dışına göndermek lazım, başka bazı ülkelere göndermek lazım. Bu İsveç, Norveç, Danimarka olabilir, Güney Afrika olabilir. Ama bir şekilde zaman içinde eğer toplum normal bir düzeye gelirse onların da affedileceğini bilmesi lazım. Ama bu aşamada onları affetmesi çok zor." değerlendirmesinde bulundu.
"Türk ve Kürt, Amerika'nın siyahı ve beyazı gibi değil." diyen Çetin, "Din aynı, mezhep aynı. 'Ben Kürt'le evlenmem, Türk'le evlenmem' diye bir kişiye rastlamadım." şeklinde konuştu.
Çetin, "Silahları yakanların PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'a bir mektup gönderdiğini yabancı basından öğrendiğini" belirterek, "Şu anda Ada'da olanların bu konuyu öğrenerek açıklayacaklarını zannediyorum." dedi.
Kendisine "Kürt devleti kurulur mu?" sorusunun çok kez yöneltildiğini aktaran Çetin, "Kurulabilir ama Türkiye bunun içinde olmayacak. Kesinlikle mümkün değil. Çünkü, çok partili hayat, 1950'den bu yana bu işi çözmüştür. Çok iç içe girmişiz. Onun için mümkün değil. Yani İstanbul'daki 3-4 milyon Kürt'e ne diyeceksiniz? 'İstanbul'u terk edin' mi diyeceksiniz? İşleri var, güçleri var. Mümkün değil." sözlerini sarf etti.
Eski TBMM Başkanı Çetin, "dağda olanlardan olaylara karışmış kişilerin yargılanması gerektiğinin" altını çizerek, "O yargılamada da kendilerine denilecek ki 'Zaman içinde eğer her şey normale dönerse sizi de affedeceğiz.' Bu sözü kendilerine vermek lazım. Ama tabii onları yargılamadan bırakmayı ben mümkün görmüyorum." ifadelerini kullandı.
Eski TBMM Başkanı Ömer İzgi, "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunda görüşlerini dile getirdi.
Komisyonun 7'nci toplantısının ilk oturumunda söz alan 21. TBMM Başkanı İzgi, "Terörsüz Türkiye" sürecinin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamasıyla başladığını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın olumlu bakışı ve kararlı tutumuyla devam ettiğini vurguladı.
PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın çağrısının ardından terör örgütünün fesih ve silah bırakma kararı aldığını anımsatan İzgi, şimdi sıranın, çocuk yaşlarda dağa kaçırılan, herhangi bir eyleme karışmadığı tespit edilen, kaçarak ya da başka yollarla kurtulma imkanı bulamayanların hukuki durumlarının ele alınmasına geldiğini söyledi.
Bu konunun çözüm yerinin TBMM olduğunun altını çizen İzgi, çalışmaların burada başlatıldığına ve TBMM Başkanı Kurtulmuş tarafından yürütüldüğüne işaret etti. İzgi, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Adı ne olursa olsun kurulan komisyonun, akabinde de TBMM'nin temel görevi tam da bundan ibarettir. Bu özel durumu fırsat sayarcasına başka kategorideki yasal takiplerde olanlar için ayrıcalık bakımından talepte bulunmak, yapılacak bu özel çalışmayı sekteye uğratacak hamleler olur. Suç işleyen herkes mutlaka karşılığı olan cezasını çekecektir ancak Anayasa Mahkemesinin adli alandaki eşitliği sağlanmasına yönelik vermiş olduğu kararlara göre de yapılacak düzenlemeler varsa onlar yapılacaktır. Bu çerçevede yapılacak düzenlemeler için yasa çıkarmak gerekiyorsa yasa çıkarılacak, Anayasa değişiklikleri yapmak gerekiyorsa o da yapılacaktır. TBMM'nin yapamayacağı bir şey yoktur ancak o da anayasal bir organdır ve yapacağı işlemlerde Anayasa'ya uymak zorunluluğundadır."
TBMM'nin, şu anda yürüttüğü yöntemle Anayasa'da "dokunulmaz" olarak belirtilen hükümlerin kaldırılması, değiştirilmesi veya onlara aykırı yeni bir yasal düzenleme yapma yetkisi bulunmadığını söyleyen İzgi, başka ülkelerin anayasalarında da benzer düzenlemelerin mevcut olduğunu anlattı.
İzgi, "Odak noktamız, fesih ve buna bağlı yapılacak düzenlemeler olmakla birlikte tabii gerekiyorsa Anayasa değişiklikleri de belirttiğim gibi yapılabilecektir. Böyle bir çalışmaya girilecek olursa, örneğin Anayasa'nın 66. maddesi değiştirilmeli ve yerine -mekanı cennet olsun- Mustafa Kemal Atatürk'ün 1924 Anayasası'nın 88. maddesine koydurduğu 'Türkiye ahalisine, din ve ırk ayrımı olmaksızın vatandaşlık itibarıyla Türk denir.' ifadesi konulur." sözlerini sarf etti.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin en önemli özelliğinin yönetimde istikrarı güçlü bir şekilde sağlaması olduğunu belirten İzgi, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin, 'parlamenter cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi'ne dönüştürülmesini" de önerdi. İzgi, "Ama bu geçişte mutlak olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile elde edilen istikrarın zedelenmemesi, istikrar yollarının tıkanmaması olmalıdır." ifadelerini kullandı.
PKK terör örgütüne karşı mücadele ederken şehitlik ve gazilik mertebesine yükselenlerin acılarını yalnızca ateşin düştüğü ocak sakinleri değil, tüm Türkiye'nin hissettiğinin altını çizen İzgi, "Çünkü onları şehitliğe, gaziliğe götüren duygu, Türk devletini ve vatanını koruma duygusudur. O duygu da hepimizin ortak değeridir." şeklinde konuştu.
Eski TBMM Başkanı İzgi, şehit yakınları ve gazilerin üzülmesine neden olabilecek gelişmelerin acıların şiddetlenmesine yol açacağına dikkati çekerek, "Cumhurbaşkanımızın bu anlamdaki çalışmaları ve açıklamaları, ayrıca şehit yakınları ve gazilerin evlerine gönderdiği güven mektubu, bu alanda duyulacak kuşkuları kaldırmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
Eski TBMM Başkanı Köksal Toptan, "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunda görüşlerini dile getirdi.
Komisyonun 7'nci toplantısının ilk oturumunda söz alan 23. TBMM Başkanı Toptan, önceki dönemlerde yeni anayasa hazırlanması konusundaki çalışmalara değindi.
Komisyondaki tablonun Türkiye'nin ihtiyacı olan modern ve özgürlükçü anayasanın yapılabileceği konusunda herkese ümit verdiğini belirten Toptan, "100 yıllık Cumhuriyetin anayasasını kendisinin yapamaması yakışık almıyor. Anayasa yapımı kadar önemli bir konu olan terörle mücadele konusunda geldiğimiz nokta bizi cesaretlendirmelidir. Şu anda İYİ Parti dışında parlamentoda bulunan bütün partilerin katıldığı, sivil toplumun önemli unsurlarının yer aldığı platform, Türkiye'nin önüne yeni imkanları koymasını sağlamıştır. O nedenle Sayın Meclis Başkanı'mızın yaptığı, sadece bir başlangıç değil, yeni başlangıçlara kapı aralamaktır. Yapılabilirliğini, bir araya gelinebildiğini gösteren insanımızın ve parlamentomuzun, önümüzdeki süreçte çok daha güzel şeyler yapabileceğinin bana göre teminatıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Göç yolları üzerinde bulunan Anadolu ve Orta Doğu'nun hep "kızgın bir lav" gibi olduğunu söyleyen Toptan, "Bunun nedeni İsrail'in güvenliği, başta Amerika olmak üzere batılı devletlerin İsrail'i koruma kaygıları, hevesleri, heyecanlarıdır." ifadesini kullandı.
Orta Doğu'da Türkiye'ye önemli görevler düştüğünü dile getiren Toptan, "Bizim başkalarına savaş açmak, başkalarıyla kavga etmek gibi bir niyetimizin olmadığını Türkiye'yi yönetenler her vesileyle dünyaya ilan etmeli." dedi.
"Terörsüz Türkiye" sürecine ilişkin gayretlerin önemli olduğunun altını çizen Toptan, "Ben başaracağımıza yüzde 100 inanıyorum. Çünkü başarmalıyız. Yeni anayasayla, yeni mevzuatlarla, yeni anlayışlarla Türkiye'nin daha da büyüyeceğine inanıyorum" diye konuştu.
Eski TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunda görüşlerini dile getirdi.
Komisyonun 7'nci toplantısının ilk oturumunda söz alan 24. TBMM Başkanı Şahin, Türkiye için dönüm noktası sayılabilecek bir süreç içerisinde olunduğunu söyledi.
Türkiye'nin uzun yıllardır terörle mücadele ettiğini, bu mücadelede çok sayıda şehit verildiğini ve ekonomik kayıplar yaşandığını anlatan Şahin, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin girişimi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın inisiyatif alarak süreç içerisinde yer alması ve terör örgütünün sembolik de olsa silahlarını bırakmasıyla yeni bir dönemin başladığını belirtti.
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun çalışmalarına dikkati çeken Şahin, daha önce benzer komisyonlarda görev aldığını kaydetti. Bu süreçte yaşadığı tecrübeleri paylaşan Şahin, "Komisyonun gündemine hakim olması gerekir. Hariçten okunan gazellere itibar etmeyin. Geçmişte buna benzer şeyler yaşadık. Bu komisyonun bir tek hedefi var. Terörsüz Türkiye'ye nasıl ulaşırız? Milli dayanışmamız nasıl güçlendiririz? Kardeşliğimizi nasıl pekiştiririz? Hayırlı işlerde acele etmek lazım. Terörsüz Türkiye hedefi hayırlı bir iştir. Dolayısıyla bu konuda biraz acele etmekte yarar var. Dinleme faslı bir an önce bitmeli. Herkes düşüncelerini burada söylemek ister, haklılar ama bu dinleme süreçleri böyle devam ederse iş biraz savsar diye endişe ediyorum. Bir an önce işin özüne girmelisiniz." diye konuştu.
"Terörsüz Türkiye hayal değil"
Eski TBMM Başkanı Şahin, "Terörsüz Türkiye" hedefine ulaşmak için Türkiye'nin uygulayacağı modelin komşu ülkelerin de ihtiyaç duyduğu bir model olduğunu dile getirdi.
Komisyonun başarılı olması için siyasi tartışmalardan bağımsız hareket edilmesi gerektiğine işaret eden Şahin, "Komisyon çalışmaları partiler arasında rekabetin malzemesi haline getirilmemelidir. Terörsüz Türkiye hayal değil. Bu milletin azmi, devletin kudreti, Meclisin iradesiyle bunun mümkün olacağına inanıyorum. Silahların sustuğu ve kardeşliğin hakim olduğu bir Türkiye hepimizin ortak hedefidir." ifadelerini kullandı.
Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunda görüşlerini dile getirdi.
Komisyonun 7'nci toplantısının ilk oturumunda söz alan 22. TBMM Başkanı Arınç, komisyonda İYİ Parti dışında bütün siyasi partilerin temsil edilmiş olmasını takdirle izlediğini söyledi.
"Keşke o parti de bu komisyonda yer almış olsa, fikirlerini söylese, konuşulan fikirleri de dinlemiş olsaydı." diyen Arınç, "Eminim onlar da kendi siyasetlerine uygun bir yolu, olumlu bir şekilde dışarıdan takip edeceklerdir. Buna da inancım var." ifadelerini kullandı.
Terörsüz Türkiye sürecinin olumlu şekilde ilerlediğini belirten Arınç, "Sayın Bahçeli'nin 1 Ekim'de Meclis'in açılmasıyla gösterdiği olumlu davranışın etkileri bu komisyonun kurulmasına kadar da devam etti, devam edeceği de görülüyor. Ancak bilelim ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde esas karar verici, yönetici Sayın Cumhurbaşkanı'dır. Sayın Cumhurbaşkanımız da Terörsüz Türkiye mottosuyla veya üst başlığıyla bu süreci açıkça desteklediğini ifade etmiştir. Dolayısıyla maddi şartlar teşekkül etmiştir. Komisyonumuzun da bu konuda çok atak davranacağını, süratli kararlar alacağını ümit ediyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Komisyonun ismine dikkati çeken Arınç, "Bu çok olumlu. Bu ismi koymuş olmanız ayrıca takdire değer; Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu. Terörsüz Türkiye herkesin arzusudur ama bu komisyonun görevi bu süreci olumlu bir şekilde sonuca ulaştırmaktır. Bunun şartları da milli dayanışma, bir başka ifadeyle toplumsal barış, bir başka ifadeyle iç cephenin güçlendirilmesi. Bunun şartlarını oluşturmamız lazım." diye konuştu.
Sultan Alparslan'ın ordusu, Romen Diyojen'in 200 bin kişilik ordusuna karşı geldiğinde bölgedeki bütün Kürtlerin Alparslan'ın ordusunda Diyojen'e karşı savaştıklarını hatırlatan Arınç, bu beraberliğin bin yıldan beri sürdüğünü vurguladı. Arınç, bu fırsatın iyi değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizerek, "Ben de şüphesiz eli biraz yukarıdan tutarak bu işi başlatan Sayın Bahçeli'ye teşekkür ediyorum. Ama bilesiniz ki Sayın Cumhurbaşkanımızın kararlılığı, iradesi ve komisyonumuzun bu konuda göstereceği gayretli çalışmalar da işin yürütücüsü olacaktır." ifadelerini kullandı.
"Bu sürecin sonunda bu insanların vatan topraklarına gelmesi lazım"
Komisyon üyelerinden ve diğer parti temsilcilerinden geçmişteki söylemlerini unutmasını isteyen Arınç, "Radyolarda, televizyonlarda daha önce yaptığınız konuşmalardaki radikal söylemler bugün yolunuzu kesebilir. 'Bunları unutun' derken, bir yere koyun, hapsedin. Ama bundan sonrasına bakalım, önümüze bakalım." dedi.
DEM Parti'yi takdir ettiğini söyleyen Arınç, eski TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder'i rahmetle andı. Arınç, "Bu konuları kendisiyle görüşüyorduk. Bugün de Mithat Sancar Bey ve diğer arkadaşlarımızın bu süreci ne kadar olumlu noktaya götürmek için çalıştıklarını biliyorum. En çok onlardan çekiniyorduk, onlar bu işte öncü olma rolünü kabul ettiler. Onları da takdir ediyorum." şeklinde konuştu.
Meclis Başkanı olduğu dönemde hapishaneden çıkan eski DEP milletvekilleri Selim Sadak, Leyla Zana, Orhan Doğan ve Hatip Dicle ile Meclis'te bir akşam yemeğinde bir araya geldiğini anlatan Arınç, "Selim Sadak Bey şu anda Almanya'da bir hastanede zor durumda. Ona Allah'tan şifalar diliyorum. Yurt dışına gitmek mecburiyetinde kaldı. Hakkında bir mahkumiyet kararı vardı, kesinleşmişti." ifadelerini kullandı.
Arınç, "Bu sürecin sonunda bu insanların vatan topraklarına gelmesi lazım. İnşallah şifa bulurlar da Sırrı Süreyya Önder gibi o günü görmeden ölmesinler. Bugünü bekleyenler çok var içimizde. Doğan da onlardan birisiydi, Hatip Dicle de Leyla Zana da. Bunlar barış sürecinin içerisinde çok önemli roller oynadılar." sözlerini sarf etti.
Eski TBMM Başkanı Arınç, Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun'a değinerek, bu mülga olmayan bu yasadan özü itibarıyla istifade edilebileceğini söyledi. Arınç, "Uygulansın noktasında değilim. O zamanın şartları başkaydı, bugünün şartları başka. Ama bir el tutamağı olabilir hepimiz için." diye konuştu.
MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin "Terörist başı terörün bittiğini, PKK'nın lağvedildiğini söyleyecekse DEM grubuna gelsin, bunları teker teker söylesin." şeklindeki açıklamasına şaşırdığını anlatan Arınç, "Bütün bunlar demek ki bir hedef gösterildi. Hedefin içinin doldurulması amaçlandı. Eğer bu kadar yukarıdan başlanmasaydı, inanın bu noktaya gelemezdik." değerlendirmesinde bulundu.
Bahçeli'nin PKK terör örgütünün fesih kararını açıklayacağı yer için Malazgirt'i işaret ettiğini hatırlatan Arınç, "Nasıl gelecek Malazgirt'e? Hepsi bunları düşündürdü. Arkadan 100 kişilik komisyon. Ama bakınız her şey yolunda yürümeye başladı. Demek ki bazı liderler öyle işler yaparlar ki, tarihe bu adımlarıyla geçebilirler. Bu hepimiz için geçerli. Ben 1 Mart tezkeresiyle nasıl kendimi bir iftihar vesilesi olarak kabul ediyorsam, her başkanımızın zamanında yaptıkları çok değerli şeyler vardır." diye konuştu.
"Tarihe geçecek bir işin içerisindesiniz"
Eski TBMM Başkanı Arınç, TBMM Başkanı Kurtulmuş'a "Tarihe geçecek bir işin içerisindesiniz." dedi.
Bu sürecin paydaşlarının konuşmalarına dikkati çeken Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hiçbirimizin ve hatta bunun paydaşı olanların sinir uçlarımıza dokunacak hiçbir sözü konuşmaması lazım. Konuşanların susturulması lazım. Sükunete ihtiyacımız var. Bu işin akılla, idrakle, mantıkla yürümesi için geçmişte kim ne konuşmuş, ne yapmış, nereye kadar gitmiş... Tarihi tersine çeviremeyiz. Ama yeni başladığımız yol, konvansiyonel silahlarla harp yapılması değildir. Konvansiyonel silah nedir? Toptur, tüfektir, tanktır. Ama şimdiki silahlar başka türlü oluyor. Dolayısıyla yeni metotlarla, yeni atılımlarla, yeni heyecanlarla bu süreci sonlandırmamız lazım."
Toplumsal mutabakatın olduğunu ifade eden Arınç, "Ben 2009'da başlayan sürecin içerisinde bunu test ettim." dedi.
Önceki süreçte akil insanlarla nabız yoklamaları yaptıklarını, raporlar hazırladıklarını anlatan Arınç, "Ama bugün için yapacaklarımız bundan biraz daha farklı olabilir." dedi.
"Bu komisyonun görevi yeni bir anayasa hazırlamak değil"
Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu dile getiren Arınç, "Ama bu komisyonun görevi yeni bir anayasa hazırlamak değil." dedi.
Suriye'deki gelişmeler noktasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın izlediği politikaları olumlu bulduğunu dile getiren Arınç, "Terörün sonlandırılması ve teröristle mücadele konusunda alınacak kararların Suriye içerisinde de kapsayıcı olacağını ümit ediyorum." diye konuştu.
"AİHM ve Anayasa Mahkemesinin kararlarının uygulanması bizler için bir gerekliliktir." diyen Arınç, adil ve insan onuruna yaraşır bir infaz mevzuatına ihtiyaç olduğunu da belirtti.
Eski TBMM Başkanı Arınç, "Umut hakkı konusu Bahçeli'nin konuşmasıyla gündeme gelmişti. Mutlaka uygulanmalıdır, yerine gelmelidir." sözlerini sarf etti.
Müebbet hapse mahkum olanların bile bir gün çıkabileceklerini düşünmeleri gerektiğini söyleyen Arınç, "Genel bir affa zaruri bir ihtiyaç olarak bakıyorum." ifadelerini kullandı.
Hukuki içerisinde kalmak şartıyla birtakım düzenlemeler de yapılabileceğini kaydeden Arınç, "Komisyonumuz Türkiye'nin gerçekleri karşısında bu cesaretli adımları atsın ki, Bahçeli'nin cesaretle başladığı bir şey büyük bir cesaretle noktalanmış olsun. Size güveniyorum, ümit ediyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Eski TBMM Başkanı İsmet Yılmaz, "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunda görüşlerini dile getirdi.
Komisyonun 7'nci toplantısının ikinci oturumunda söz alan 26. TBMM Başkanı Yılmaz, sürecin partiler üstü olduğunu ve sahibinin devlet ve millet olduğunu söyledi.
Terörün toplum gündemine gelmesinden bu yana 40 yıldan fazla süre geçtiğini belirten Yılmaz, bu süre içerisinde her düşünceyi temsil eden partilerin bir şekilde ülke yönetiminde görev aldığını ifade etti.
Yılmaz, "Bu sorunun çözümünde bugün gelinen aşama, önemli bir aşamadır. Bu aşamanın iyi değerlendirilmesi gerekir." dedi.
Hiçbir gerekçe, düşünce veya eylemin terör ve şiddeti meşru kılamayacağını ifade eden Yılmaz, "Türkiye'de terörün olması, emperyalizmin terörü Türkiye'ye karşı maşa olarak kullanmasındandır." ifadesini kullandı.
Toplumda daha önce çatışma noktaları olarak görülen birçok konunun çatışma konusu olmaktan çıkarıldığını belirten Yılmaz, "Alınan mesafeyi göstermek için birkaç düzenlemeden bahsedeceğim. Ahmet Kaya'nın 'Kürtçe bir klip çekeceğim, kim yayınlayacak, göreceğiz' dediği için adeta lince tabi tutulduğu bir dönemden 24 saat Kürtçe yayın yapan devlet televizyonunun olduğu bugünlere geldik. Kürtçe kurslar açıldı. Nevruz Günü bir ayrışma konusu olmaktan çıkartıldı. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda Kürtçe, Zazaca seçmeli ders uygulaması başlatıldı. Mahkemede kendinizi en iyi savunabileceğiniz ana dilde savunma imkanı da getirildi." diye konuştu.
Yılmaz, komisyonun yürüteceği çalışmaların en önemli hedefinin barış ve kardeşlik ikliminin inşası olduğunu belirterek, komisyonun temel görevinin Terörsüz Türkiye vizyonuna katkı sunmak olduğunu söyledi.
Ötekileştirici, dışlayıcı ve kimlikleri hedef alan üsluptan uzak, barış iklimine uygun bir dilin kullanılmasının toplumun güven duygusunun pekişmesini ve toplumsal aidiyetin güçlenmesini sağlayacağını belirten Yılmaz, bu doğrultuda partiler üstü ortak bir akılla hareket edilmesi gerektiğini ifade etti.
"Hukuki çerçevenin siyasi gerçeklikleri ve toplumsal dengeleri gözeterek iyi tanımlanması gerekir"
Eski TBMM Başkanı Yılmaz, Terörsüz Türkiye'ye ulaşmanın en önemli adımlarından birisinin bölücü terör örgütünün silahları bırakması olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Silah bırakma sürecinin zamana yayılmasını önlemek, bu sürecin bir al-ver süreci olmadığını da göstermek için komisyonun bir an önce silahların bırakılması için ortak bir çağrı yapması, toplumun sürece olan desteğini de artıracaktır. Yine Suriye'deki sürecin, yapıların ve tartışmaların Terörsüz Türkiye hedefini zehirlemesine de fırsat verilmemelidir.
İç barışını sağlamış bir Türkiye, sadece Kürtler için değil, bölgedeki tüm halklar için örnek teşkil edecektir. Komisyonun çalışmaları neticesinde ortaya çıkacak hukuki çerçevenin de yeni bir tartışmaya yol açmayacak şekilde siyasi gerçeklikleri ve toplumsal dengeleri gözeterek iyi tanımlanması gerekir. Bu güzel ülkede, barış ve huzur içinde yaşamak ortak irademizdir. Silahların sustuğu, kardeşliğin hakim olduğu bir Türkiye hepimizin hedefidir. Bu hedef doğrultusunda dayanışmamızı arttırmamız, hepimizin ortak sorumluluğu ve görevidir."
Komisyonun 7'nci toplantısının ikinci oturumunda söz alan 25. TBMM Başkanı Cemil Çiçek, komisyonun isabetli bir karar olduğunu belirtti. Sorunun Meclis çatısı altında konuşulmasının önemli olduğunu kaydeden Çiçek, "Bir konuyu tanımlamamız lazım, onu da iyi tanımlamamız lazım." ifadelerini kullandı.
Vatandaşların büyük bir kısmının komisyonu önemsediğini söyleyen Çiçek, ancak komisyonun görevlerinde muğlaklık olduğunu ve sürece ilişkin açıklamalarda kafa karıştırıcı hususlar bulunduğunu ifade etti. Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Demek ki komisyonun evvela bunları gidermesi lazım. Bunlardan bir tanesi, bu ülkede görev yapan yabancı misyon şeflerinin her hafta değişik görüşleri ileri sürmüş olması herkesin kafasını karıştırıyor. Özellikle Suriye üzerinden yapılan değerlendirmelere bakarsanız, 'filancayla, falancayla dışarıda bir anlaşma var, bir mutabakat var, bu komisyon onu meşrulaştırma komisyonu' gibi. 'Bu var mı, yok mu' diye soruyor. Bunu gidermek gerekiyor. İkicisi partilerimizden değişik açıklamalar var. Eğer uygunsa böylesine hassas, böylesine geçmişte çok ciddi travmalar yaşadığımız bir konuda partilerimizin kendi üyelerinin en azından temsil durumunda olan üyelerini konuşma noktasında disipline etmeleri lazım."
"İç siyasetin malzemesi yapılmaması lazım"
Eski TBMM Başkanı Çiçek, yanlışın konuşulup kabul edilmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Eğer herkes kendi yaptığına 'benimki yüzde 100 doğru' derse, ortada yanlış yok. Yanlış yoksa neyi konuşuyoruz? Ben şunu teklif ediyor değilim burada, yani böylesine devasa bir konu işte terörsüz bir Türkiye. Belli ki ciddi bir problem var. Başlığı dahi Türkiye'nin ihtiyacı olan konuları ifade ediyor. Bir defa milli dayanışma ihtiyacımız açık. Bu mevsimlik bir ihtiyaç değil. Allah ömür verdiği, bu millet yaşadığı sürece milli dayanışma her zaman bizim için olmazsa olmaz. İkincisi, kardeşliğe ihtiyacımız var. Demek ki burada sıkıntılar var. Üçüncüsü demokrasimizde sıkıntılar var."
Türkiye'nin terörün hedefinde bir ülke olduğunu söyleyen Çiçek, "Bizim burada algıları değil, olguları konuşmamız lazım. Algıya yönelik konuşmalar manşet çıkarmak içindir. Eğer biz sadra şifa bir şey ifade edeceksek manşet çıkarmak için konuşmak değil, bu can yakıcı soruna neyi yaparsak, neyi söylersek hiç olmazsa bir çözüm getirebiliriz diyerek, olgular üzerinden bakmak gerekiyor. Bu konu bir hamaset konusu yapılamaz. Hamaset konusu yaparsak işi çıkmaza sokarız. İki, husumet konusu da yapılamaz. Üçüncüsü, gerçek neyse hoşunuza gitse de gitmese de bunu olduğu gibi kabul edip çaresine, ilacına, derdine ona göre bakmak lazım. Dördüncüsü de bu partiler üstü bir konudur, iç siyasetin malzemesi yapılmaması lazım gelir." sözlerini sarf etti.
"Dış destek kesilmeden IRA da bitmedi ETA da bitmedi"
Çiçek, terör konusunun hükümetlerin değil, devletin sorunu olduğunu belirterek, "Hayır iş uzayınca şerre dönüşür. Çok daha fazla uzatmamak lazım. Çünkü araya başkaları girer. Ne kadar süratlendirilebilir onu bilemem ama buna olabildiği kadar makul sürede bir cevap vermek gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Terör meselesinin artık sadece Türkiye hudutları içerisinde olmadığının altını çizen Çiçek, "O alandaki gelişmeler iyi takip edilmeden, iyi incelenmeden, oradaki gelişmeler dikkate alınmadan, dinamikler dikkate alınmadan içeride bulacağımız çözümler bir süre sonra başka türlü sıkıntılara sebebiyet verir." şeklinde konuştu.
Güven artırıcı küçük işlerden başlanmasını öneren Çiçek, "En büyükten başlarsak bir süre sonra onu da çözüme ulaştıramazsak, 'demek ki bu komisyon da bir şey yapamıyor artık bundan sonra' tarzındaki son ümitleri de tüketiriz. Küçük küçük işlerden başlayalım. Dış politikada da böyle başlıyor. Evvela konunun bir tanımlaması yapılıyor, sorunlar tespit ediliyor. Sonra güven arttırıcı önlemler üzerinden ana soruna doğru gidilmeye çalışıyor. En sonunda yapacağımızı en başa almaya çalışırsak belli ki çok ciddi sıkıntılarımız çıkar." dedi.
Terör meselesinde dış destek kesilmeden başarı elde edilemediğine dikkati çeken Çiçek, "Biz demokratik süreçler içerisinde, hukuk devleti mantığı içerisinde, hukuku önceleyerek bir çözüm arayacağız. Benim tespitim dış destek kesilmeden IRA da bitmedi ETA da bitmedi. Bölgesel konu Suriye'deki, Irak'taki, İran'daki veya başka yerdeki her konu, bu konuyu müspet ya da menfi etkileyecek ama biz kendi üzerimize düşeni yapalım, geri kalan kısmını da devletin ilgili kurumları yapıyor, yapacaktır. Ona da inanıyoruz." diye konuştu.
27. TBMM Başkanı İsmail Kahraman, "Bu dönem, böyle bir meseleyi çözerse, tarihe kendisini altın harflerle yazdıracaktır. İlla bir darbeyle, illa ordunun zorlamasıyla bir neticeye gitmek değil, Meclis'in hür iradesiyle bunu çözmemiz lazım." diye konuştu.
Terörün Türkiye'ye 2 trilyon dolara mal olan maddi yönü bulunduğunu, manevi yönünün ise maddeyle izah edilemeyeceğini söyleyen Kahraman, "Cihan devletiydik. Ayrımı aramıza soktular. Bölündük, bölündük ve bölündük ve daha da bölünmek istiyoruz. Niye?" sözlerini sarf etti.
FETÖ'nün 15 Temmuz hain darbe girişimini hatırlatan Kahraman, "15 Temmuz Türkiye'yi işgal teşebbüsünde, hep bir araya geldik. Grubu olan 4 siyasi parti vardı, AK Parti, CHP, MHP ve HDP. Ortak bildiri yayınladık o gece sonunda. Bir yumruk olduk, tek vücut olduk." ifadelerini kullandı. Kahraman, o ruhun mutlaka yakalanması gerektiğini de belirtti.
"Biz bir elin parmaklarıyız." diyen Kahraman, şu değerlendirmede bulundu:
"İsimleri değişir ama yumruğumuzu sıktık mı, hepsi bir eldir. Biz, bu bayrak, sancak altında, bu minare gölgesinde bir bütünüz. Bunu kaybetmemeliyiz. Sayın Başkan, sizi tebrik ediyorum. Şahsınızı, arkadaşlarınızı tebrik ediyorum. Güzel bir yola, mühim bir meseleyi halletmek için bir yola çıktınız. Allah muvaffak eylesin. Benzeri bir çalışma, 2015'te 21 Mart'ta, Diyarbakır'da olmuştu. Abdullah Öcalan'ın mektubunu Sırrı Süreyya Bey okumuştu. Güzel bir hava meydana gelmişti. Yine karıştırdılar dış mikserler ve odaklar, netice olmadı. Kendi içimizden, kendimiz ruhumuzla, inancımızla, samimiyetle bu mevzuya girersek, evelallah çözeriz."
29. TBMM Başkanı Şentop, "Terörsüz Türkiye" sürecinin, bu komisyon sayesinde ilk kez kurumsal ve kapsayıcı bir zemine kavuştuğunu ifade etti.
Türkiye'nin terör musibetinden kalıcı olarak kurtulma hedefi etrafında birlik sergilenmesinin gelecek adına büyük bir umut kaynağı olduğunu dile getiren Şentop, "Bu süreçte yapıcı, uzlaşmacı ve milletimizin hissiyatını kucaklayan bir siyasi duruş sergilemek hayati önem taşımaktadır. Ümit ediyorum ki komisyon kısa zamanda güçlü, etkili ve somut önerilerle çalışmalarını başarıyla tamamlayacaktır." diye konuştu.
Bazı güvenlik bürokrasisi içi odakların, özellikle FETÖ yapılanmasının, "çözüm süreci" olarak anılan dönemi sabote ettiğini belirten Şentop, şunları söyledi:
"Özetle, geçmiş çözüm sürecimiz bize şunu göstermiştir, barışı sağlamak için sadece iyi niyetli başlangıçlar yetmez, sürecin kapsayıcı, şeffaf, kurumsal ve çok boyutlu olması ve sabırla yürütülmesi gerekir. Şimdi kurulan yeni komisyon, tam da bu eksikleri gidermek için çok önemli bir fırsattır. Bütün partilerin temsilcileriyle, katılmayanlar olsa da kahir ekseriyetin iştirakiyle 51 üyeli bir komisyonun Meclis çatısı altında çalışmaya başlaması, barışı içsel inisiyatiflerden çıkarıp kurumsallaştırmak adına çok önemli ve değerli bir adımdır. Milli birlik ve kardeşlik arayışı, ilk kez millet iradesinin tecelligahı olan Gazi Meclis zeminine hep birlikte taşınmıştır."
Bu siyasi kapsayıcılığın toplumsal kapsayıcılığa da dönüştürülmesi gerektiğinin altını çizen Şentop, bu bakımdan komisyon çalışmalarının şeffaf bir şekilde yürütülmesinin önemine işaret etti.
Eski TBMM Başkanı Şentop, siyasi partilerin, sivil toplumun, akademisyenlerin, gerektiğinde kanaat önderlerinin de bu sürecin parçası olması gerektiğini belirterek, "Yapılanlar ve yapılmak istenenler, yapılamayacak olanlar, açık yüreklilikle milletimize anlatılmalı, toplumun farklı kesimlerindeki endişeler ve sorular giderilmeli, bu güçlü siyasi destek, tatmin edilmiş güçlü toplumsal desteğe dönüştürülmelidir. Terörsüz Türkiye hedefi, sadece toplumun belli kesimlerinin omuzlayamayacağı kadar büyük bir hedeftir. Buna hep birlikte, topyekun sahip çıkmalıyız." dedi.
Terör yoluyla kazanılabilecek hiçbir şeyin olmadığını vurgulayan Şentop, "Bu coğrafyada bir arada yaşadık, bir arada yaşamaya devam edeceğiz. Tarihin küçük kesitlerinde bölgeye uğrayan yabancı unsurların kalıcılığı asla olmamıştır, olmayacaktır ama biz, kendi sorunlarımızı bizzat kendimiz çözmezsek, başkalarının bu sorunları istismarına fırsat vermiş oluruz." değerlendirmesinde bulundu.
"PKK'nın Türkiye dışındaki uzantıları da silah bırakma çağrısının muhatabıdır"
Terörsüz Türkiye hedefinin, açık, net, kati ve süreklilik arz eden bir hedef olduğunun altını çizen Şentop, terörün sadece görünen kısmıyla değil, bütün kapsamıyla ve potansiyeliyle sona erdirilmesinin amaçlandığını ifade etti.
Şentop, "Bu bakımdan, PKK'nın Türkiye dışındaki uzantıları da silah bırakma çağrısının muhatabıdır. Abdullah Öcalan'ın çağrısının da bu kapsamda olduğu görülmektedir. Bu çağrıların zorlama yorumlarla etkisizleştirilmesine müsaade edilmemelidir. Türkiye sınırları içinde feshedilen bir örgütün, sınırımızın hemen ötesinde başka isimlerle devam ettirilmesi, sürecin hedefine varmasının önünde en büyük engeldir." diye konuştu.
"Terörsüz Türkiye" sürecinin en önemli adımının, silahların bırakılması, terörün bütün imkan ve kabiliyetleriyle kalıcı olarak sona erdirilmesi olduğunu dile getiren Şentop, bu bakımdan bölücü terör örgütü PKK'nın ve diğer terör unsurlarının silah bırakma sürecinin iyi planlanması, bu yönde atılacak adımların somut bir takvime bağlanması ve her adımın takip edilmesi gerektiğini belirtti.
Çağrılara ve taahhütlere uyulduğunun görülmesinin sürece duyulan güveni artıracağına işaret eden Şentop, "Bu ilk adımın tatmin edici bir şekilde atılmasından sonra silah bırakan örgüt mensuplarının geri dönüşü ve topluma kazandırılması konusu elbette değerlendirilebilecektir. Ancak örgütün 'bekle gör' politikası izlememesi ve silah bırakma sürecini zamana yaymaması hususunda bütün siyasi partilerimizin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi, sürecin başarısı için kritik önemdedir." dedi.
Yapılabilecek hukuki düzenlemelere ilişkin değerlendirmede bulunan Şentop, "Burada özellikle konumuz ve güncel konu çerçevesinde düzenlemenin ilkeleri belirlenebilir ve ilk adım olarak müstakil bir düzenlemeyle yola çıkılabilir. Bu düzenlemenin de 1928 tarihli kanunda olduğu gibi kesin ve geri dönüşsüz bir af yerine, belli bir süreye bağlı olarak hukuka uygun davranışın takibi suretiyle kesinleştirilebilecek şartlara da bağlanması, infazın veya soruşturma ya da kovuşturmanın tecili şeklinde yapılması da söz konusu olabilir." ifadesini kullandı.
Eski TBMM Başkanı Şentop, bölücü terör örgütü PKK'nın tasfiyesi çerçevesinde konunun sadece kriminal boyutlar içinde ele alınmasının yeterli olmayacağı kanaatinde olduğunu ifade ederek, "Komisyonumuzun adında da yer alan demokrasimizin ve hukukumuzun standartlarının geliştirilmesi ve istikrarlı hale getirilmesinin, toplumsal barışın herkesi kapsayacak şekilde genişletilmesinin gerektiği kanaatindeyim. Bu tabii daha sonra bir adım olarak görülmelidir. Zira komisyonun odağının dağıtılması, esas konunun da müzakere edilememesi sonucunu doğurabilir." diye konuştu.
"Bütün vatandaşlarımızın eşit, başka hiç kimseden farksız olarak devlete ve topluma aidiyetini hissetmesini sağlayacak bir kucaklaşmayı gerçekleştirmeliyiz." diyen Şentop, bunun belki de yeni anayasa bağlamında görüşüleceğini kaydetti.
Şentop, "Terörsüz Türkiye" hedefi için tarihi bir eşikte olunduğunun altını çizerek, komisyondan çıkacak yol haritasının sadece terörün sonunu getirmekle kalmayacağını, aynı zamanda milletin birlik ve beraberliğini tahkim edecek bir toplumsal uzlaşma projesi olacağını vurguladı.
"Gerçekten yararlandığımız, ufuk açıcı görüşler burada dile getirildi"
TBMM Başkanı Kurtulmuş, toplantının sonunda yaptığı konuşmada, 10 eski Meclis başkanının bu sürece ilişkin tekliflerini, görüşlerini ve katkılarını dinlediklerini ve gerçekten faydalı bir toplantı yapıldığını belirtti.
Meclis başkanlarının, konuşmalarında, komisyonun çalışmalarıyla ilgili güven ve umut dolu beklenti içerisinde olduklarını dile getirdiğini ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu komisyonun, tarihi bir dönemeçte, tarihi bir sorumluluk altında olduğunu, bu sorumluluğunu yerine getirirse de millete karşı fevkalade büyük bir ödevi yerine getirmiş olacağını hemen hemen hepsi farklı cümlelerle de olsa ifade ettiler. Ayrıca başkanlarımızın yine ortak olarak dile getirdiği hususlardan birisi, bu sürecin gerektirdiği adımların atılabilmesi için odaklanarak çalışmanın veriminden istifade etmek ve özellikle işi zamana yaymadan en kısa süre içerisinde hayırlı bir şekilde sonuçlandırmak gibi ortak bir temenniyi de dile getirdiler.
Yine 10 Meclis başkanımızın hepsinin aşağı yukarı dile getirdiği bir diğer husus, bu meselenin gündelik parti siyasetinin ötesinde, bir milli mesele olarak ele alınması ve sonuçlandırılması için gayret edilmesidir. Ben çok teşekkür ediyorum. Gerçekten yararlandığımız, ufuk açıcı görüşler burada dile getirildi. Önümüzdeki süreçlerde zaman zaman sizlerin de talepleriniz olduğu takdirde buraya görüşlerinizi aksettirmeniz mümkündür."
"Süreci zehirlemek isteyen kesimlerin olduğunu görüyoruz"
TBMM Başkanı Kurtulmuş, komisyon üyesi 51 milletvekilinin, konuşma yapan eski Meclis başkanlarının ve herkesin, Terörsüz Türkiye sürecinin bir an evvel, en doğru ve milletin büyük çoğunluğunun kabul edeceği bir şekilde bitirilmesini istediğini belirterek, şunları kaydetti:
"Ama süreci zehirlemek isteyen, sürece zarar vermek isteyen kesimlerin de olduğunu hatta bu toplantı halka açık bir şekilde gerçekleştiği için klavyelerinin başında hemen sosyal medya üzerinden 'Nasıl bu toplantı salonuna müdahil oluruz?' şeklinde de olağanüstü bir gayret sarf ettiklerini görüyoruz. Dolayısıyla burada herkes açık bir şekilde, milli yararı düşünerek tekliflerini dile getirdi. Burada yasa, anayasa teklifleri üzerinde de görüşler dile getirildi. Bu görüşleri dile getirenler sıradan insanlar değil, Türkiye Büyük Millet Meclisinin başkanlığını yapmış, yıllarca bu ülkenin siyasi alanına katkıda bulunmuş isimler.
Diğer toplantılarımızda da olduğu gibi herkes burada görüşlerini dile getirdi. Şimdiden uyarımızı yapalım. Hiç kimse bugün burada sanki bir yasa üzerinde çalışılıyormuş gibi ya da bir anayasa çalışması yapılıyormuş gibi bir algı oluşturmaya kalkmasın. Milletimiz her şeyi görüyor. Bu toplantıların hepsi, bugün 7'nci toplantımızı bitirdik, her anı hem zabıtlar vasıtasıyla hem de bizi izleyen medya mensubu değerli arkadaşlarımız vasıtasıyla kamuoyuyla paylaşılıyor. Bir tek toplantı, hepimizin ortak kararıyla, o da niteliği gereği istihbarat bilgilerinin paylaşıldığı toplantı olduğu için kapalı oldu. Dolayısıyla bu toplantının çok verimli olduğunu, çok faydalı olduğunu, yeni birtakım bakış açılarına katkı sunduğunu düşünüyorum. İnşallah toplantılarımıza süratle devam edeceğiz ve sonuç alacağız. Ümitvar olduğunuzu görüyorum. Bu ümitli yaklaşımlarınız dolayısıyla teşekkür ediyorum. Bu toplantılar sürdükçe toplumun farklı kesimlerine de yayılarak devam ettiğini görüyorum."
Kurtulmuş, bundan sonraki komisyon toplantılarında, iş dünyasının, memur ve işçi sendikalarının temsilcilerinin ve çatışma çözümleri üzerinde çalışan akademisyenler ile bu konuda uygulama içerisinde olanların davet edileceğini, sonraki toplantıların tarih ve saatinin duyurulacağını söyledi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.