Sümbül Efendi Merkez Tekkesi'nde 10 bin kişilik aşure kaynatıldı
İnsan ve İrfan Vakfınca, İstanbul'un fethinden sonra Hazreti Hüseyin ve Kerbela şehitleri için başlatılan "aşure kaynatma" geleneğinin sürdürülmesi için Sümbül Efendi Merkez Tekkesi'nde 10 bin kişilik aşure hazırlandı.

İstanbul
Aşure kaynatma geleneği, Fatih Kocamustafapaşa'daki tekkede bugün yeniden uygulandı. Kerbela'nın anıldığı programda mersiyeler, zikirler, Kur'an-ı Kerim tilaveti ve şifa ayetleri eşliğinde kaynatılan aşure, tevhid, ilahi ve dualarla mahalle sakinleri ile misafirlere ikram edildi.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
İnsan ve İrfan Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mehmet Fatih Çıtlak ile Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Can'ın yanı sıra vakıf gönüllüleri ve çeşitli illerden konuklar etkinlikte hazır bulundu.
"Hüzünde birleşmek, bir milletin, bir ailenin, birlik beraberliğin şiarıdır"
Çıtlak, AA muhabirine, muharrem ayının ilk aşuresinin 500-600 yıldır Sümbül Efendi Merkez Tekkesi'nde piştiğini belirterek, "İlk önce burada kaynarmış çünkü Hz. Hüseyin efendimizin kızları burada. İstanbul'un Kerbela'sı Sümbül Sinan Efendi'dir. Aşure kaynatmayı ifrata kaçmadan, hiç kimseye sövmeden, Ehlibeyt aşkını muhabbetle anarak, Peygamber Efendimize salatüselam, Ehlibeyti Mustafa'ya, ashabına dualarla en az 400 senelik ritüeli usta çırak ilişkisiyle yürütüyoruz." dedi.
Kendisinin son kuşak olduğunu ifade eden Çıtlak, şunları kaydetti:
"Bu galiba 40 ya da 41. aşure. Gençliğimden beri yapıyorum. Burada biz aslında aş kaynatmıyoruz. İnsanları birbirine kaynaştırmaya çalışıyoruz ve bu çok iyi bir metot. İnsanlar muhabbetle bir şeyin piştiğini görüyor, evde yemek pişirirken de muhabbet ediyor. Hüzünlerinde birleşen toplumlar, ileriye matuf bir şey bırakabilir. Sevinçle herkes arkadaşımız olur. Hüznü bal etmek ve o hüzünde birleşmek, bir milletin, bir ailenin, birlik ve beraberliğin şiarıdır. Bizler aşurede bunu ritüelleriyle, düşüncesiyle aynı şekilde yaşatmaya çalışıyoruz."
Çıtlak, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nda postnişinlik kadrosu tahsis edildiği için bu geleneği yaşatmayı büyük sorumluluk olarak hissettiğini aktararak, "Aynı zamanda araştırmalarıma devam ediyorum. Bunu akademik mahfillerde, gizli, tozlu raflarda değil, halkın içerisinde, onlarla beraber yapmaya gayret ediyorum." şeklinde konuştu.
"Herkes yapabileceği güzel bir iş bulmalı"
Herkesin yapabileceği güzel işleri bulması gerektiğini vurgulayan Çıtlak, "Ev alanlar, çocuğu olanlar mevlit okutsun ama mevlidi sadece bağırıp çağıran hocalarla değil, kendileri de okusun. Bir beyit, bir satır, mısra yapsınlar. Herkes aşure pişirecek diye bir şey yok. Gelenek mi yaşatmak istiyorsunuz, komşuları tanısanıza. Mahallenizde yetim var mı, biliyor musunuz? Yatağından su içmeye kalkamayan yaşlılar var." ifadelerini kullandı.
Çıtlak, bugün belediyelerin insanlardan daha iyi çalıştığına dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, muhtarlardan (insanların durumunu) tespit ediyor ama devlet mi yapmalı bunu? Biz insan değil miyiz? İki tane kedi maması almakla, balinalar ölmesin diye üzerine boyalar sıkmakla insanlık olsaydı bugün sefil, berbat Batı alemi insan olurdu. Gerçekten doğru hareket etmek lazım. Aşure pişirmek, bu mekanın hakkı. Bugün de hakkı ama yarın komşuyu sormak da hakkı. Herkes yapabileceği güzel bir iş bulmalı ama yerinde durmamalı."
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.