Dolar
42.93
Euro
50.60
Altın
4,521.29
ETH/USDT
2,968.70
BTC/USDT
88,786.00
BIST 100
11,265.84
Kültür, Röportaj

Sanatçı Güven Kıraç, çok yönlü kariyerinde 40. yılını kutlamaya hazırlanıyor

Çok yönlü kariyerinde 40. yılını kutlamaya hazırlanan Güven Kıraç, "Kariyeri sinema ağırlıklı bir oyuncuyum. 2026, kariyerimde 40. yılım. Kariyerimde sinema filmleri çok ama tiyatronun hayatımda olmasına da hep özen gösterdim." dedi.

Aişe Hümeyra Akgün  | 26.12.2025 - Güncelleme : 26.12.2025
Sanatçı Güven Kıraç, çok yönlü kariyerinde 40. yılını kutlamaya hazırlanıyor

İstanbul

Canlandırdığı karakterlerle Türk sinema ve dizi dünyasında kendine özgü bir yer edinen sanatçı, uzun soluklu sanat yolculuğunda iz bırakan performanslara imza attı.

Kıraç, tiyatroya ilgisini genç yaşlarda keşfetti. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü mezunu olan sanatçı, kısa süre Devlet Tiyatroları yolculuğunun ardından, 1990'lı yılların ortalarından itibaren televizyon dizileri ve sinema filmlerinde rol almaya başladı.

Geniş kitleler tarafından tanınmasını sağlayan çıkışını 1997 yapımı "Masumiyet" filmindeki performansıyla yapan oyuncu, "Dar Alanda Kısa Paslaşmalar", "Filler ve Çimen", "Barda", "Kabadayı" ve "Yeraltı"nın da arasında olduğu birçok yapımda rol aldı.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

"İnci Taneleri", "Çekiç ve Gül: Bir Behzat Ç. Hikayesi", "Payitaht Abdülhamid", "Tövbeler Olsun", "Hekimoğlu", "Beni Böyle Sev" ve "Aşkın Halleri" gibi birçok dizide de oynayan Kıraç, Erkan Can, Bahtiyar Engin ve Levent Ülgen'le "Alevli Günler" adlı tiyatro oyununu sahneliyor.

Vigor Sanat organizasyonuyla Türkiye'de kapalı gişe sahnelenen oyun, Avrupa turnesinde de tiyatroseverlerle buluşacak.

Irmak Bahçeci'nin kaleme aldığı, Yıldıray Şahinler’in yönettiği oyun, 9 Ocak 2026'da Amsterdam Meervaart Theater'da, 10 Ocak 2026'da Düsseldorf Capitol Theater'da, 25 Nisan'da ise Berlin Urania'da sahnelenecek.

Oyunculuğuyla birçok ödüle değer görülen Kıraç, sanat yolculuğunu ve yeni projelerini AA muhabirine anlattı.

"Kendimi her zaman bağımsız bir sinemacı olarak hissettim ve addettim"

Son dönemde ya da geçmişte oynadığınız ve sizi en çok etkileyen, geliştiren rol hangisiydi?

Güven Kıraç: İlk filmim, ilk göz ağrım Masumiyet filmiydi. Filmdeki "Yusuf" karakteri, beni sinemaya girdirmedi, dürttü. O yüzden Zeki Demirkubuz'a müteşekkirim her zaman. Yani Yusuf, benim sinema yolculuğumun ilk kahramanı, onu hayata geçirmekte gösterdiğim özeni bütün sinema yolculuğum boyunca kendime bir şiar edindim. Hep kendimi Masumiyet'in bir oyuncusu olarak görüp, 'Bir sonraki filmi kabul etmeli miyim?' penceresinden bakarak bir yol haritası çıkarma gayreti gösterdim. Zaman zaman sinemanın sanat filmleri kulvarından dışarı çıkıp, başka mahallelerin üretiminde, komedi filmlerinin içinde de yer aldım. Ama kendimi her zaman bağımsız bir sinemacı olarak hissettim ve addettim.

Oyunculuğu neden seçtiniz?

Oyuncu olmaya lisedeyken karar verdim. Lisede okurken tiyatroyla tanıştım. Tiyatroyla tanışınca benim bütün düşünce yapım değişti. Aslında Zincirlikuyu İnşaat Teknik ve Meslek Lisesinde eğitim alırken benim projeksiyonum mimar olmak üzerineydi. Orası yapı ressamlığı bölümüydü. Yapı ressamlığı bölümünden mezun olanları o yıllarda mimarlık fakülteleri direkt kabul ediyordu. Benden beklenen de mimarlık çizgisinde yürümekti. Fakat lisede tanıştığım tiyatro kolları, hayatımda büyük bir rol çaldı ve her şeyin önüne geçti. O sahne, alkış, çalışma periyotundan çok hoşnut kaldım. İlk defa oyuncu arkadaşlarımla seyirciye selam verip sahnede oyunu bitirip kulise girince, 'Bu şahane bir şey, ben bunu bırakmak istemem.' dedim ve hala da tiyatronun peşinden gidiyorum.

Bu anlamda da tiyatroya halen devam ediyorsunuz...

Evet devam ediyorum. Kariyeri sinema ağırlıklı bir oyuncuyum. 2026, kariyerimde 40. yılım. 1986'dan beri bu işi yapıyorum. Kariyerimde sinema filmleri çok ama tiyatronun hayatımda olmasına da hep özen gösterdim.

"Masumiyet filmi kırılma noktamdı"

Bir tiyatro oyununda sizi yönetmen olarak perde arkasında görür müyüz?

Ne sinemada ne de tiyatroda yönetmenlik kısmına pek girmedim. Ama bu, bütün bunlara kapalı olduğum sonucunu çıkarmaz. Oyunculuğu çok ciddiye aldığım için uzun yılları bunu tesis etmekle geçirdim. Belki buradan sonra anlatmaktan heyecan duyacağım bir filmi, yönetmek isteyeceğim bir oyunu eğer içimde bir dürtü olarak hissedersem yaparım.

Sanat yolculuğunuzda kırılma noktanız oldu mu?

Masumiyet filmi benim kırılma noktamdı. Konservatuvara girmem de bir kırılma noktasıydı. 1988'de konservatuvara girdim ama 1986, 1987 yıllarında da iki kez sınavları denedim. O zaman özel yetenek sınavına 500 kişi giriyordu. Nihayetinde 12 kişi okula girebiliyordu. İlk aşamaya da 20 kişi kalıyordu. 20 kişi tekrar çağrıldıktan sonra onların arasından 12 kişi okula girebiliyor. Ben 1986, 1987 yıllarında o 20 kişi içine girdim ama 12 kişinin içinde var olamadım. Dolayısıyla aslında bana bir nevi 'Senden oyuncu olmaz.' denildi. Çünkü geçerli not alamadım. Ama ben de kendime her zaman inandım. 'Hayır benden oyuncu olur.' düşüncemi hep sıcak tuttum ve o düşünce, inançla 3. yıl, bir daha sınava girdim, yılmadım. Tabii o iki yıl nasıl geçti bana sorun. Çok zordu. Bir erkek çocuğu olarak sizi askerlik bekliyor. Bir de 'Oğlum nereden çıktı bu tiyatro, oyunculuk. Hani sen mimar olacaktın?' gibi aile baskısı. Bütün bunlara göğüs gererek çatışmak gerekti ama bu yolları geçtim.

"İnci Taneleri" dizisinde "Kasım" karakteriyle yer aldınız. Rolünüz de oldukça sevildi...

İki sezon dizinin çok başarılı bir seyri oldu. Halk çok sevdi. Sağ olsunlar yayınlandığı gece, birinci başladı, son bölümün yayını da birinci bitirdi. Üçüncü sezonu olacak ama işin yaratıcısı Yılmaz Erdoğan'ın yaptığı bir başka çalışma var şu sıralarda. 'Organize İşler'in dizisini yapıyor. Zannediyorum İnci Taneleri'nin ocak sonu gibi yayını başlayabilir. Sezon sonuna kadar bizi izleyecekler, sonra da büyük bir final yapacağız.

Gelecek yıl yapmak istediğiniz projeler var mı?

Bizde projeler Erkan abiyle (Kıraç) biraz kendi işlerimizi yapmak üzere ağırlık kazanıyor. Hayal ettiğimiz, uzun süreler demleyip, çalıştığımız hem tiyatro hem sinema hem de platformlar için bazı projelerimiz var. Bunları toparlayıp yapma arifesinde bulunuyoruz. Ama bunların hangisi önce hayata geçer. Onları çok kestiremiyoruz.

Sizi tiyatroda ya da sinemada çok etkileyen bir proje oldu mu?

Sinemada Masumiyet beni çok etkiledi. O filmdeki varlığım, sinemayla bu filmle tanışmam, büyük kitlelerle buluşmam, "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü almamdan çok onur duydum. Bütün bunlar omurgamın dikleşmesine sebebiyet verdi. Daha öz güvenli bir oyuncu profiline taşıdı beni. Arkasından gelen filmlere geriye dönüp baktığımda hepsinin ödüllü filmler olduğu gerçeği, beni bu yolculukta son derece hoşnut etti. Benim için unutulmaz olan şey sinema yolculuğuna Masumiyet'le başlamak. Bir dönem Devlet Tiyatrolarına girdim. Oradan istifa etmem benim için önemli mihenk taşlarından bir tanesi. Adana Devlet Tiyatrosunda görevlendirilmiştim. Orada memur bir sanatçı olarak mutlu olamayacağımı anlamak önemli bir kırılmaydı. Yapabilen arkadaşlarımı da tebrik ederim. Ama yalnızca Adana'da yaşayarak tiyatro yapmaktan mutlu olmayacaktım. Çünkü sinema yapmak gibi başka hayallerim vardı. Dolayısıyla Devlet Tiyatrolarından istifa kararını almak benim hayatımın dönemeçlerinden biridir.

Birlikte oynamak istediğiniz bir oyuncu oldu mu?

Türkiye'de Şener Şen abiyle oynamak isterdim. Onunla 'Gönül Yarası' filminde baba, oğul karakterinde oynadık. Uğur Yücel'i çok önemli bulurum. Onunla da çalışma imkanım oldu. Birçok oyuncu arkadaşımla sahne paylaştım, film, dizi setlerinde oldum. Ülkenin neredeyse önde gelen tüm yönetmenleriyle çalıştım. Bundan son derece hoşnudum. Yurt dışından da keşke Pedro Almodovar'la yolumuz kesişseydi. Bir filminde olsaydım.

Resim de yapıyorsunuz. Yeni bir sergi açmayı düşünüyor musunuz?

Resim benim için terapi niteliği taşıyor. Klasik sanatlara düşkün bir sanatçıyım. Küçük çaplı bir koleksiyon da yapıyorum. Ressamlar, heykeltıraşlarla resme ilgim dolayısıyla yakın dostluklarım var. Atölyelerden çıkmam desem yeridir. Bir gün atölye ziyaretimde ressam bir arkadaşımla sohbet ederken 'Gel şurada bir resim yap.' dedi bana. Ben de 'Yok.' derken sohbet ilerledi, koyulaştı. 'Hani bu fırçalar, nerede.' deyip bir resim yaptım. Resim de fena olmadı. Ressam arkadaşım da 'Bayağı güzel' dedi. Orada resme iştahım açıldı. Bu yüzden 15 senedir aralıksız, büyük bir iştahla resim yapıyorum. Resim beni çok kurtarıyor. Sağlığım el verdiği sürece de resme devam etmek istiyorum. Sergi fikrim de hazır resimlerim de var. Teklifler oluyor ama o moral içinde değilim. Hem Türkiye'de içinden geçtiğimiz günler dolayısıyla hem de dünyanın her yerinde savaşlar var, çocuklar katlediliyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.