58. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde 'Diyalog' filminin söyleşisi yapıldı
Bu yıl 58'incisi düzenlenen Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında gösterimi gerçekleştirilen "Diyalog" filminin söyleşisi yapıldı.

Antalya
Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından, Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla gerçekleştirilen festival, film gösterimi, söyleşi ve oturumlarla devam ediyor.
Ulusal Uzun Metrajlı Film Yarışması kapsamında dün gösterimi yapılan "Diyalog" filminin yönetmeni Ali Tansu Turhan, yapım ekibi ve oyuncuları, Atatürk Kültür Merkezi (AKM) yanında bulunan Balerin Cafe'de izleyicilerin sorularını yanıtladı.
Yönetmen Turhan, bir tanışma hikayesi olan filmin Antalya'da ilk kez seyirciyle buluşmasının çok özel olduğunu söyledi.
Filmi geçen yıl salgının ortasında çektiklerini belirten Turhan, "Gerçekten tüm ekip, salgında eve kapanmanın sıkıntısını bizim setimizde attı. Herkes güzel çalıştı. Sekiz günlük bir setten geçtik. Filmimizin yapımını Burcu Uğuz ile oluşturduk. Sinemacılar bütçe olanakları nedeniyle filmlerini gerçekleştiremiyorlar. Senaryo aşamasını bir aylık süreçte bitirdik." diye konuştu.
Sette herkesin ne çektiğini bildiğini anlatan Turhan, 32 dakikalık en uzun planın farklı bir deneyim olduğunu ifade etti.
Festivalde Burcu Uğuz ile hem uzun hem de kısa metrajlı filmlerinin yarıştığını aktaran Turhan, "Bu bizim için sürpriz oldu. Aslında kısası uzunu yoktur, dert derttir. İkisinde de aynı özeni göstermek gerekiyor. Farklı hikayelerle insanlarla buluşmak, farklı şekilde göstermek bizi mutlu etti." değerlendirmesinde bulundu.
Turhan, insan ruhunu, seyirciyi keşfetmenin önemine işaret ederek, film içinde film çekerek gerçekliğin katmanlarını oluşturmaya çalıştıklarını vurguladı.
Bambaşka bir karakter oynandı
Oyunculardan Hare Sürel de kutu içinde kutu gibi film içinde film çektiklerini, ikisinin bambaşka bir yolculuk olduğunu dile getirdi.
Ushan Çakır, filmdeki karakterlerin herkesin bir parçası olduğunu, oyun içinde oyunla karakterlerin içtekine de aynı mesafede yaklaştığını, bambaşka bir karakter oynadıklarını kaydetti.
Söyleşiye çevrim içi bağlanan oyuncu Funda Eryiğit ise hızlı bir süreç ve güzel bir deneyim yaşadıklarını bildirdi.
Senaryo yazarı Burcu Uğuz, ilginç bir deneyim olduğunu, filmlerini çekebilmek için kendi şirketlerini kurduklarını anlattı.
Yapımcılardan Müge Alper de 32 dakikalık planda, tekrar yapılacak çekimler maliyetli olacağı için hiçbir şeyi riske atmayarak herkesin başına gelebilecek aksilikleri hesaplayarak sete hazırlandığını ifade etti.
Film, ilişkilerinin sonuna yaklaşmış bir çiftin hikayesini anlatıyor.
Bir yönetmenin yeni çekeceği filmin oyuncu seçmeleriyle başlayan filmde, biten bir ilişkinin doğurduğu sonuçlar beyaz perdeye aktarılıyor.
"Kerr" filminin söyleşisi yapıldı
Ulusal Uzun Metrajlı Film Yarışması kapsamında dün gösterimi yapılan "Kerr" filminin yönetmen, yapım ekibi ve oyuncuları da Balerin Cafe'de izleyicilerin sorularını cevapladı.
Yönetmen Tayfun Pirselimoğlu, yaptığı konuşmada, "Kerr" isminin tekerrür, tekrar kelimelerinden geldiğini, filmde sürekli tekrarlanan olayların olduğunu söyledi.
Filmi kendi kitabından uyarladığını anlatan Pirselimoğlu, "Romanı yazarken de biraz senaryo yazarmış gibi tasarlıyorum. Romanda daha fazla yüzebileceğiniz geniş bir alan var. Fakat hikaye kurma adına romanı yazarken, kendi tasarladığım resimler bir şekilde senaryoda kolaylık sağlıyor." diye konuştu.
İzleyenlerin kafasında soru işareti bırakmayı, sorgulama sağlamayı sevdiğini vurgulayan Pirselimoğlu, oyuncunun nereye, nasıl gideceğini inisiyatifine bıraktığını ifade etti.
Pirselimoğlu, dünya sinemasında filmleri çekenlerin daha cesur olması, elini korkak alıştırmaması gerektiğini dile getirdi.
Oyunculardan Erdem Şenocak ise önce romanı okuduğunu, sonra senaryo hazırlandığını belirterek, filmde yönetmene çok güvendiğini aktardı.
Gafur Uzuner ise çekimlerde başka bir mahalleye taşınmış gibi hissettiğini, mekanların, iklimin ve dilin farklı olduğunu, filmden keyif aldığını kaydetti.
Melih Düzenli, tiyatro ve sinemada oyuncunun inandığı yönetmene kendisini bırakması gerektiğine işaret etti.
Müzik yönetmeni Nikos Kypourgos da filmde müziğin, karakterlerin rolü kadar önemli olduğunu, filme farklı bir katkı sunduğunu söyledi.
Film, babasının cenazesi için geldiği kasabada bir cinayete tanık olan kişinin, bilinmeyen bir suçla itham edilmesi ve sokağa çıkma yasağı ilan edilen kasabadan çıkmak için verdiği mücadeleyi konu alıyor.