Ülkede yıllardır uzlaşı sağlanamayan "İslamofobi" tanımı yeniden gündemde
İngiltere'de 1997'den bu yana farklı kurumların önerdiği "İslamofobi" tanımlarında uzlaşılamaması, hükümetin yeni bir tanım oluşturma sürecini başlatmasına yol açarken, bu süreç ülkede İslamofobi tartışmalarına yeni boyut kazandırdı.
Londra
İngiltere, Müslümanlara yönelik nefret suçlarının yükseldiği bir dönemde, yıllardır uzlaşma sağlanamayan İslamofobi (Müslüman karşıtlığı) tanımı için yeni bir çalışma başlattı, ancak süreç hem siyasi partiler hem de Müslüman topluluklar arasında uzun süredir devam eden tartışmaları yeniden gündeme getirdi.
Anadolu Ajansı'nın (AA) "İngiltere’de İslamofobi Tartışmaları" başlıklı üç bölümlük dosya haberinin ilk bölümünde, bu ülkede neden hala ortak bir İslamofobi tanımı üzerinde uzlaşılamadığı ve bu tartışmanın Müslüman topluluklar üzerindeki etkileri ele alındı.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
İngiltere İçişleri Bakanlığının son yayımladığı verilere göre, İngiltere ve Galler'de Müslümanları hedef alan nefret suçları son bir yılda yüzde 20 arttı. Söz konusu veriler, Müslümanlara yönelik hem ırkçı hem de dini gerekçeli saldırıların arttığını ortaya koydu.
Hristiyanlardan sonra en büyük dini azınlığı Müslümanların oluşturduğu İngiltere'de "İslamofobi" kavramı halen resmi bir tanıma sahip değil. İngiltere hükümeti, uzun süredir tartışma konusu olan "İslamofobi" kavramına ilişkin yeni bir tanım oluşturmak amacıyla 28 Şubat'ta Müslüman toplulukların temsilcileri, akademisyenler ve bağımsız uzmanlardan oluşan bir çalışma grubu kurulduğunu duyurdu. Grup, konuya ilişkin hazırladığı raporu geçen ay hükümete teslim etti.
Rapor üzerinde çalışmalarını sürdüren İngiltere hükümeti, yeni tanımın, ülkede konuya ilişkin uzun yıllardır süren anlaşmazlıkları sonlandırmayı ve Müslümanların maruz kaldığı ayrımcılıkla mücadelede daha net çerçeve sunmayı hedeflediğini açıkladı.
İslamofobi terimi, İngiltere'de ilk kez 1997'de yayımlanan raporla yaygınlaştı
İslamofobi, Müslümanlara ve İslam'a yönelik önyargılar ile bunların Müslüman topluluklar üzerindeki etkilerini tanımlamak için kullanılıyor. Terim, İngiltere'de ilk kez 1997'de "Runnymede Trust" adlı ırkçılık karşıtı vakıf tarafından yayımlanan "İslamofobi: Hepimiz İçin Bir Meydan Okuma" adlı raporla yaygınlaşmıştı.
Runnymede Trust'ın 1997'deki tanımı, İslamofobiyi İslam'a yönelik temelsiz düşmanlık ve bunun sonucunda ortaya çıkan ayrımcı uygulamalar olarak açıklıyordu. Kurum, 2017'de yayımladığı güncellenmiş raporda, İslamofobiyi "Müslüman karşıtı ırkçılık" olarak yeniden tanımlayarak kavramı dini önyargılardan ziyade ırkçı yaklaşımlarla ilişkilendirdi.
İngiltere Parlamentosu'ndaki İngiltere Müslümanlarına ilişkin Karma Parlamento Grubu (APPG) da 2018'de İslamofobiyi "Müslümanlıkla ilgili ya da algılanan Müslümanlık ifadelerini hedef alan bir ırkçılık türü" olarak tanımladı ve tanımın hukuki olarak bağlayıcı hale getirilmesini talep etti. Bu tanım bazı yerel yönetimler, üniversiteler ve dönemin ana muhalefet partisi olan İşçi Partisi tarafından benimsendi, ancak dönemin Muhafazakar Parti hükümeti ile daha sonra göreve gelen mevcut hükümet tarafından uygun bulunmadı.
Tanım konusundaki uzlaşmazlıkların sürmesi ve yıllardır fikir birliği sağlanamaması üzerine eski Başbakan Yardımcısı Angela Rayner, 28 Şubat'ta yeni bir çalışma grubunun kurulduğunu duyurdu. Bu çalışma grubunun, Britanyalı Müslümanların farklı ihtiyaç ve görüşlerini yansıtan yeni bir "Müslüman karşıtı nefret ve İslamofobi" tanımı ortaya koyması bekleniyor. Grubun başkanlığına da eski Muhafazakar Parti milletvekili ve eski başsavcı Dominic Grieve getirildi.
Müslüman topluluklar, resmi İslamofobi tanımı olması gerektiği görüşünü destekliyor
Kavram, günümüzde Müslümanlara yönelik olumsuz kamuoyu tutumları, taraflı medya söylemleri, fiziksel ve sözlü saldırılar, çevrim içi nefret içerikleri ile çeşitli kurumsal ortamlarda yaşanan ayrımcılıkları tanımlamak için kullanılıyor.
Birçok Müslüman kuruluş ve bu alanda çalışmalar yapan akademisyenler ise "İslamofobi" kelimesinin bir "fobi (korku)" anlamı taşıdığı için kavramı tam olarak karşılamadığını, çoğu zaman ten rengi, kültür ve etnik kimliğe yönelik önyargıları içerdiği görüşünü paylaşıyor. Buna karşın, ülkedeki Müslüman topluluk ve kuruluşlar, terimin eksikliklerine rağmen büyüyen bir soruna dikkati çekmek için resmi bir İslamofobi tanımı olması gerektiği görüşünü destekliyor.
"Müslümanlara yönelik nefret suçları artmasına rağmen hiçbir güvence sağlanmadı"
İngiltere'de Southampton Üniversitesi'nde İslamofobi üzerine çalışmalar yapan akademisyen Dr. Maisha Islam, İslamofobi tanımı üzerinde uzlaşı sağlanamamasının nedenlerini ve konunun ülkede neden bu kadar tartışmalı olduğunu AA muhabirine değerlendirdi.
Islam, tanım üzerinde fikir birliği sağlanamamasının arkasında iki temel neden olduğuna işaret ederek, bu nedenlerin "ifade özgürlüğü tartışmaları" ve "paradoksal İslamofobi biçimi" olduğunu dile getirdi.
En kaygı verici nedenin, paradoksal olduğuna işaret eden Islam, şu şekilde konuştu:
"İslamofobiye dair bir tanımın olmaması, kendi başına İslamofobik olarak görülebilir ve bu durum İslamofobiyle ilgili daha geniş endişelere işaret eder. İngiltere'de Müslümanlara yönelik nefret suçları artmasına rağmen Müslümanlara hiçbir güvence sağlanmamış durumda. Geçen yıl, Müslüman topluluklara karşı en fazla nefret suçunun kaydedildiği yıl oldu ve Müslüman karşıtı nefret eğiliminin dünya genelinde de görüldüğünü düşünüyorum. Dolayısıyla, Müslümanları destekleme konusunda ilerleme kaydetme sözleri verildiğinde bu süreçlerin herhangi bir sonuca ulaşması genellikle oldukça uzun sürüyor. Hükümet 2019'da İslamofobi için bir tanım ortaya koyma sözü vermişti fakat hala bir tanım bekliyoruz ve bunun da başlı başına yine İslamofobik olduğunu düşünüyorum."
"Açıklamaya ve tanımlamaya cesaret edemediğiniz bir şeyi gerçekten ele alamazsınız"
Islam, İngiltere'de resmi bir İslamofobi tanımının olmamasının, Müslüman topluluklar arasında nefret suçlarının kayıtlara geçmeden ya da doğru şekilde tanınmadan kalabileceğine ilişkin endişeleri artırdığına işaret etti.
Tanım eksikliğinin doğrudan sahadaki raporlama süreçlerini etkilediğini vurgulayan Islam, "(Muhafazakar Partili Lordlar Kamarası Üyesi) Barones Sayeeda Warsi'nin söylediği gibi, 'Açıklamaya ve tanımlamaya cesaret edemediğiniz bir şeyi gerçekten ele alamazsınız.' Tanımsal belirsizlik, Britanyalı Müslümanlar için doğal kırılganlık yaratıyor. Bazı olaylar hiç rapor edilmeyebiliyor, yanlış ya da eksik kaydedilebiliyor." dedi.
Islam, meselenin yalnızca teknik bir raporlama sorunu olmadığını, aynı zamanda Müslümanların devlet kurumlarına duyduğu güveni de aşındırdığını dile getirdi.
Maisha Islam, "Bu durumun, Britanyalı Müslüman toplulukların, bizi koruduğu söylenen kurumlara güvenini zedelediğini düşünüyorum. Özellikle aşırı sağ yürüyüşlerin ve camilere yönelik saldırıların günlük bir olay haline geldiği bir dönemde yaşıyoruz. Bu eylemler giderek daha yaygın ve normalleşmiş durumda." diye konuştu.
Resmi bir tanımın kabul edilmesinin, Müslüman topluluklarla dayanışmanın açık göstergesi olacağı gibi devletin de kararlılığını ortaya koyacağını söyleyen Islam, "Resmi bir tanım, toplum olarak ve ülke olarak bu sorunlarla mücadele etme irademizi gösterir. Bu, yalnızca teknik bir tanım değil; Müslümanlara yönelik nefretle mücadelede ortak bir kararlılığın işareti olur." ifadelerini kullandı.
"İslamofobi tanımı bireysel nefretin ötesinde yapısal ayrımcılığı da içermeli"
Etkili bir İslamofobi tanımının, hem bireysel nefret eylemlerini hem de yapısal ayrımcılığı kapsaması gerektiğinin altını çizen Islam, İslamofobi'nin yalnızca Müslümanlara yönelik hakaretler veya bireysel saldırılardan ibaret olmadığını vurguladı.
Maisha Islam, "Müslüman karşıtı nefret daha çok mikro düzeydeki eylemleri ifade eder. Ancak, İslamofobi, sosyolojik olarak yapısal ve sistematik olgudur." şeklinde konuştu.
Islam, bu nedenle tanımın yalnızca bireysel nefret eylemlerini değil, kurumsal uygulamalar ve toplumsal sonuçlar üzerinden ortaya çıkan ayrımcılığı da kapsaması gerektiğine işaret ederek, şunları söyledi:
"Her iki yönün de kabul edilmesi, sorunun hem bireysel hem de yapısal ölçeklerini ele alabilmemizi sağlar. Bunların Britanyalı Müslümanlarının günlük hayatındaki etkileri çok somut. Bu nedenle bu ayrım oldukça önemli, ancak iki boyut da birbiriyle bağlantılı ve birbirini besliyor."
Islam, kapsamlı ve çift yönlü tanımın, İslamofobi ile mücadelede daha etkili çerçeve sunacağının altını çizdi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
