Dolar
40.65
Euro
47.11
Altın
3,363.37
ETH/USDT
3,429.80
BTC/USDT
113,102.00
BIST 100
10,746.98
Ekonomi

Dünyada bir yılda yenilenebilen doğal kaynaklar 7 ay dolmadan tüketiliyor

Doğanın bir yıl içinde kendini yenileyerek sağlayabileceği kaynakların tüketildiği tarih olan Dünya Limit Aşım Günü bu yıl 24 Temmuz olarak hesaplanırken, bu tarihten itibaren gelecek yılların kaynakları tüketilmeye başlandı.

Ümit Türk  | 02.08.2025 - Güncelleme : 02.08.2025
Dünyada bir yılda yenilenebilen doğal kaynaklar 7 ay dolmadan tüketiliyor

İstanbul

Uzmanlar, Dünya Limit Aşım Günü'nün her yıl daha erkene çekilmesinin ekolojik dengeyi ve gelecek nesillerin yaşam hakkını tehdit ettiğini belirtiyor. Sürdürülebilir bir gelecek için bireysel ve toplumsal düzeyde acil önlemler alınması uyarısı yapılıyor. Dünya Limit Aşım Günü, Küresel Ayak İzi Ağı (GFN) tarafından hesaplanıyor.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Çevre Sağlığı Programı Başkanı Öğretim Üyesi Dr. Ahmet Adiller, AA muhabirine, mevcut tüketim hızının devam etmesi halinde dünyanın 100 yıldan kısa bir sürede doğal kaynakları tamamen tüketebileceğini söyledi.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

Adiller, "Dünya Limit Aşım Günü, doğanın bize o yıl için sunduğu doğal kaynakları tükettiğimiz günü ifade ediyor. Bildiğimiz gibi, aslında doğal kaynaklar sonsuz değil. Bunların doğa içerisinde, yıl içerisinde yenilenme oranları var. Maalesef biz günümüzde artık bu yenilenme hızını aşmış durumdayız ve yılı bitirmeden bize ayrılan kaynakları tüketip önümüzdeki yıllardan, nesillerden tüketmeye başlıyoruz." diye konuştu.

Bu yılki Limit Aşım Günü'nün, geçen yıla göre 8 gün daha geriye gittiğine vurgu yapan Adiller, "1970'lerden beri her 10 yılda bir ay öne gidiyor. Yani 1970'li yıllarda aralık ayındaydık. 1980'lerde kasım ayına geldik. 1990'lı yıllarda ekim ayına geldik." dedi.

Adiller, sadece pandemi döneminde geçici bir yavaşlama yaşandığını belirterek, "Pandemi sürecinde kısıtlamalardan dolayı üretimin ciddi azalması durumu vardı. Ama maalesef kaldığımız yerden, yine 2025 yılında da bu sayacı daha öne almaya, kaynakları daha hızlı tüketmeye devam ediyoruz." ifadelerini kullandı.

Türkiye'de Limit Aşım Günü'nün geçen yıl 11 Haziran, bu yıl 18 Haziran olarak belirlendiğinin altını çizen Adiller, Türkiye'nin 2025'te doğal kaynakları önceki yıla göre daha az kullansa da dünya ortalamasının altında olduğuna dikkati çekti.

Gelişmiş ülkelerin doğal kaynakları çok daha erken tükettiğini ifade eden Adiller, ABD gibi ülkelerde doğal kaynakların mart ayında tükendiğini, Almanya, Fransa, İtalya ile Bulgaristan ve Yunanistan gibi komşu ülkelerde de Türkiye'den çok daha önce bu sınıra ulaşıldığı bilgisini paylaştı.

Bireysel tedbirlerin önemi

Adiller, doğal kaynakların sürdürülebilirliği için sadece hükümetlerin değil, bireylerin de sorumluluk alması gerektiğini söyleyerek, "Çoğu kişi baktığınız zaman bununla alakalı hükümetlerin ya da devletlerin bazı uygulamalar yapmasını istiyor ama aslında değişim direkt kişide, bireyde başlıyor." ifadesini kullandı.

Enerji kullanımının doğal kaynak tüketiminde en büyük paya sahip olduğunu vurgulayan Adiller, bu nedenle bireysel ölçekte özel araç yerine toplu taşımanın tercih edilmesi, uçak yerine alternatif ulaşım yöntemleriyle seyahat edilmesi gibi uygulamalarla enerji tüketiminin azaltılması ve gıda israfının önlenmesinin önemli olduğunu kaydetti.

Adiller, bu tür tedbirler sayesinde Limit Aşım Günü'nün, 10 yıl içinde ağustos, eylül, hatta kasım ve aralık aylarına kadar ötelenmesinin mümkün olabileceğini dile getirdi.

Ekolojik okuryazarlığın artırılması gerektiğine işaret eden Adiller, "Doğal kaynaklar tüketilirken bir yandan da bu kaynakların tüketilmesi hızıyla oluşan bir atık yığınımız var. Ürünlerin hızlı bir şekilde tüketilmesi ve kısa sürede atığa dönüşmesiyle okyanuslarımız, denizlerimiz, toprak kaynaklarımız çöp yığınları haline dönüyor. Bu da bir taraftan doğal kaynakların tüketilmesine sebep olurken, diğer taraftan ciddi çevre ve insan sağlığı riskleri barındırıyor." değerlendirmesinde bulundu.

"1970'li yıllardan bu yana sürekli geleceğe borçlanıyoruz"

Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye Genel Müdürü Ömür Kula, küresel ölçekte insanlığın 2025 yılına ait doğal kaynakları 7 ay dolmadan tükettiğini, bu tarihten sonra doğadan borç alınarak yaşandığını söyledi.

Kula, "Küresel Ayak İzi Ağı'nın hesaplamalarıyla 1970'li yıllardan bu yana sürekli geleceğe borçlanıyoruz. Türkiye, bu tarihe dünya ortalamasından daha erken, 18 Haziran'da ulaştı. Bu durum, dünya ortalamasının üzerinde bir tüketim karnesine sahip olan Türkiye'nin, doğal kaynakların sürdürülebilirliği için daha hızlı ve kararlı adımlar atması gerektiğini gösteriyor." dedi.

Dünyanın bu noktaya sadece bireysel tercihlerle gelmediğini, bu konuda karar vericilerin büyük sorumluluğunun olduğunu belirten Kula, şöyle konuştu:

"Türkiye gibi iklim krizinden doğrudan etkilenen bir ülkede, doğayla uyumlu yaşamı yalnızca bir tercih değil, bir zorunluluk olarak görmeliyiz. Bugün içinde bulunduğumuz ekolojik borç durumu, artık ertelemeye yer olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Burada yalnızca bireysel çabalar değil, topyekun bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç var. Karar vericilerden iş dünyasına, bireylerden yerel yönetimlere kadar hepimiz, atacağımız her adımda, yapılacak her yasal düzenlemede, alınacak her kararda doğaya olan borcumuzu azaltacak tercihler yapmakla yükümlüyüz. Unutmayalım ki günü kurtarmaya yönelik atılan adımlar, artık çok daha kısa vadede gıda, enerji ve iklim krizi olarak karşımıza çıkıyor."

Bireylerin ve devletlerin yükümlülükleri

Kula, Türkiye'de ekolojik dengeyi en fazla zorlayan alanların enerji, sanayi, ulaşım ve tarım olduğuna işaret ederek, "Bu alanlarda gerekli yapısal dönüşümler hayata geçmeden bireysel adımlar sınırlı kalacaktır. Ancak su ve gıda israfının önlenmesi, bireysel otomobil kullanımının azaltılarak toplu taşımanın tercih edilmesi, beslenme alışkanlıklarının gözden geçirilmesi gibi bireysel tercihler de ekolojik ayak izini azaltmada etkili olabilir." değerlendirmesini yaptı.

Yakın zamanda Uluslararası Adalet Divanı tarafından alınan kararla devletlerin sera gazı emisyonları konusunda açık yükümlülükleri olduğunun teyit edildiğini hatırlatan Kula, bu karara göre fosil yakıtların çıkarılması, tüketilmesi, sübvanse edilmesi ve lisanslandırılması dahil olmak üzere iklim değişikliğine neden olan insan faaliyetlerinin tamamının devletlerin sorumluluğunda olduğunu belirtti.

İklim krizine neden olan faaliyetleri sınırlamaya dair atılacak her adımın, kaynakların sürdürülebilir kullanımına da hizmet edeceğini dile getiren Kula, GFN verilerine göre küresel ölçekte fosil yakıtlardan kaynaklı karbondioksit salımını yüzde 50 azaltmanın, Limit Aşım tarihini üç ay ileriye taşıyabileceğini aktardı.

Kula, "Toplumun, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı konusunda bilinçlenmesi için çok yönlü ve katılımcı bir yaklaşıma ihtiyaç var. Süreçlerin kamu, yerel yönetimler, sivil toplum ve yerel halkların ortak katılımıyla yürütülmesi, tüm kesimlerin karar alma süreçlerine dahil edilmesi, alınan kararların sahiplenilerek hayata geçirilmesini kolaylaştıracaktır." şeklinde konuştu.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.