Dolar
42.44
Euro
49.28
Altın
4,158.06
ETH/USDT
3,014.70
BTC/USDT
91,310.00
BIST 100
10,992.38
Analiz

Avrupa Komisyonu'nun istihbarat hamlesi ne anlama geliyor?

Bugün Avrupa'nın giderek daha belirsiz hale gelen jeopolitik ortamda kendinden daha emin bir aktör olabilmesi, istihbaratı daha akıllı ve etkili kullanmasına bağlı.

Doç. Dr. Ali Burak Darıcılı  | 27.11.2025 - Güncelleme : 27.11.2025
Avrupa Komisyonu'nun istihbarat hamlesi ne anlama geliyor?

İstanbul

Bursa Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Burak Darıcılı, Avrupa Komisyonu'nun kendi bünyesinde bir istihbarat birimi kurma hazırlığının stratejik kazanımlarını ve kurumsal risklerini AA Analiz için kaleme aldı.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

***

Avrupa Komisyonu'nun yeni dönemde kendi bünyesinde bir istihbarat birimi kurma hazırlığı, Avrupa Birliği'nin (AB) jeopolitik baskılar altında karar alma kapasitesini güçlendirme arayışıyla yakından ilişkilidir. Rusya Ukrayna Savaşı, transatlantik güvenlik mimarisindeki kırılganlıklar ve hibrit tehditlerin arttığı bir dönemde, Komisyon artık sadece üye devletlerin sağladığı bilgiyi pasif biçimde tüketen bir kurum olmak istemiyor.

Bunun yerine, ulusal servislerden ve AB kurumlarından gelen veri akışını merkezileştiren, bunu daha hızlı ve daha bütünlüklü bir stratejik resme dönüştüren bir yapı kurmaya yöneliyor. Bu nedenle kurulması planlanan birim, doğrudan operasyonel istihbarat toplayan klasik bir servis değil; AB'nin karar mekanizmalarına istihbarat temelli bir analitik altyapı kazandıracak, stratejik öngörü üretmeyi amaçlayan bir merkez olmayı hedefliyor.

Bu girişim Avrupa'ya ne kazandıracak?

Mevcut durumda AB'nin istihbarat analiz kapasitesi büyük ölçüde Avrupa Dış Eylem Servisi'ne (EEAS) bağlı AB'nin istihbarat biriminin (INTCEN) üzerinden sağlanmaktadır. Ancak INTCEN'in yapısı, tamamen gönüllü paylaşım üzerine kurulması ve diplomat ağırlıklı bir bürokrasi içinde faaliyet göstermesi nedeniyle, sınırlı bir etkisi vardır. Komisyon'un müdahalesi, istihbarat analizinin ağırlık noktasının kısmen EEAS'ten Komisyon'a kaydırılmasını sağlayarak dış politika, enerji güvenliği, göç, ticaret ve dijital düzenlemeler gibi geniş politika alanlarında istihbarat verisinin daha sistematik kullanılmasını mümkün kılacaktır. Bu açıdan girişim, Brüksel'deki karar alma süreçlerinin "bilgi yoğunluğunu" artırmayı, yani Komisyon'u sadece düzenleyici bir kurum değil, aynı zamanda stratejik kapasite üreten bir aktör haline getirmeyi hedeflemektedir.

Bu yeni organizasyonun en önemli noktası, kadro yapısında üye devletlere olan bağımlılıktır. Birim için tasarlanan model, ulusal istihbarat servislerinden uzmanların geçici görevlendirme yoluyla Komisyon bünyesinde çalışmasını öngörmektedir. Bu yaklaşım, bir taraftan AB seviyesinde gerçek bir bilgi birikimi oluşturmak için şarttır çünkü Komisyon'un tek başına bir istihbarat toplama kapasitesi yoktur. Fakat diğer taraftan, üye devletlerin "ulusal egemenlik" hassasiyetlerini doğrudan etkilemektedir. İstihbarat, devletlerin en sıkı koruduğu politika alanlarından biri olduğu için bazı ülkeler Brüksel merkezli bir birime hassas veri aktarmaktan çekinebilirler. Bu durumda yeni birimin etkililiği, üye devletlerin siyasi iradesiyle sınırlı olacaktır.

Kurulması planlanan bu merkezin AB'nin geleceği açısından en kritik etkisi, "stratejik özerklik" söylemini kurumsal bir zemine oturtma potansiyelidir. Son dönemde AB, savunma sanayii, tedarik zincirleri, enerji güvenliği ve dijital egemenlik konularında daha bağımsız bir pozisyon alma yönünde bir eğilim sergilemektedir. Bir istihbarat analiz biriminin ortaya çıkması, bu eğilimin doğal bir devamı niteliğindedir. Kendi stratejik değerlendirmelerini üretebilen bir Komisyon, hem ABD'ye güvenlik alanında olan yapısal bağımlılığını azaltabilir hem de AB içinde ortak dış politika pozisyonlarının daha tutarlı şekilde oluşturulmasına katkı sağlayabilir. Özellikle Rusya'nın hibrit müdahale kapasitesi, Çin'in ekonomik ve teknolojik etkisi ve Orta Doğu kaynaklı güvenlik dalgalanmaları düşünüldüğünde, Brüksel'in yalnızca ulusal servislerin insafına bırakılmayan bir erken uyarı ve analiz mekanizmasına ihtiyaç duyduğu açıktır.

Riskler neler?

Bununla birlikte, bu girişimin belirgin riskleri de bulunmaktadır. AB'nin istihbarat mimarisi zaten parçalı ve karmaşık bir yapıya sahip. NATO, EEAS/INTCEN, Europol, Frontex, ulusal güvenlik kurumları ve açık kaynak istihbarat merkezleri arasında halihazırda bir yetki karmaşası mevcuttur. Komisyon'un yeni birim kurması bu sisteme yeni bir katman ekleyecektir. Eğer görev tanımları net biçimde belirlenmez ve Komisyon ile EEAS arasında iş bölümü sağlıklı yapılmazsa, hem kurumlar arası rekabet artabilir hem de üye devletlerin güveni zedelenebilir. Bu nedenle birimin yönetim modeli, veri güvenliği rejimi ve kurumsal koordinasyon mekanizması AB'nin iç dengeleri açısından belirleyici olacaktır.

Sıklıkla sorulan "Bu yapı Beş Göz ittifakına benzer mi?" sorusunun cevabı ise büyük ölçüde olumsuzdur. Beş Göz modeli, ABD ve Britanya istihbarat geleneklerinin teknik açıdan çok daha derin bir biçimde entegre olmasına dayanır; ortak altyapı, ortak operasyon, kesintisiz sinyal istihbaratı paylaşımı ve karşılıklı güven üzerine kuruludur.

AB'de kurulacak olan yapı ise analiz için bir operasyonel koordinasyon merkezidir. Güvenlik kültürünün ulusal egemenlikle çok yakından ilişkili olduğu düşünüldüğünde, AB’nin yakın zamanda Beş Göz benzeri bir entegrasyon düzeyine ulaşabilmesi pek olası görünmemektedir. Yeni birim daha çok "dağınık ulusal ürünleri bir araya getiren ve ortak stratejik bir zihin üreten" bir yapı olacaktır.

Bütün bu unsurlar bir araya getirildiğinde, Komisyon'un bir istihbarat birimi kurma hamlesi AB açısından kayda değer bir kurumsal dönüm noktası sayılabilir. Eğer bu yapı iyi kurgulanır ve üye devletlerle sağlam bir güven zemini oluşturulursa, Avrupa'nın stratejik kapasitesine gerçek bir güç katma potansiyeli var. Ama koordinasyon sorunları, kurumlar arası çekişmeler ya da ulusal düzeydeki tereddütler öne çıkarsa, bu girişim AB bürokrasisine sadece yeni bir katman eklemekten ibaret kalabilir.

Bugün Avrupa'nın giderek daha belirsiz hale gelen jeopolitik ortamda daha kendinden emin bir aktör olabilmesi, istihbaratı daha akıllı ve etkili kullanmasına bağlı; Komisyon'un attığı bu adım da tam olarak bu ihtiyacın bir sonucu gibi görünüyor.

[Doç. Dr. Ali Burak Darıcılı, Bursa Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesidir.]

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın