Eğitim

SODİMER, okula başlama yaşının yeniden gözden geçirilmesini önerdi

Başkan Prof. Dr. Levent Eraslan,"60 ay dediğimiz 5 yaş grubunun, yapılan tüm araştırmalarda bilişsel, duyusal, psikomotor ve fiziksel olarak eğitim öğretim sürecine hazır olmadığı ve özellikle küçük kas gelişimine tam erişmediğini görmekteyiz." dedi.

Şeyma Güven  | 29.06.2025 - Güncelleme : 29.06.2025
SODİMER, okula başlama yaşının yeniden gözden geçirilmesini önerdi Fotoğraf:Dilara İrem Sancar/AA

Ankara

Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim Araştırma Merkezi (SODİMER) Başkanı Prof. Dr. Levent Eraslan, yapılan araştırmaların 60 aylık çocukların eğitim öğretim sürecine hazır olmadığını ortaya koyduğunu, okula başlama yaşının yeniden tartışılması gerektiğini ifade etti.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

Eraslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2012-2013 öğretim yılında 4+4+4 eğitim modeline geçilmesinin ardından okula başlama yaşının 60'ıncı aya indiğini hatırlattı.

Aradan geçen süreçte 60'ıncı ayda okula başlamanın çeşitli problemlere yol açtığının görüldüğünü belirten Eraslan, 2019'da yapılan bir düzenlemeyle, velilerin isteği ve onayıyla 66 ile 69'uncu aylardaki çocukların da okula kabul edilmesiyle çocuklar arasında ay farklarının ortaya çıktığını söyledi.

Bu çok önemli bir problem olduğunu vurgulayan Eraslan, "60 ay dediğimiz 5 yaş grubunun, yapılan tüm araştırmalarda bilişsel, duyusal, psikomotor ve fiziksel olarak eğitim öğretim sürecine hazır olmadığı ve özellikle küçük kas gelişimine tam erişmediğini görmekteyiz. Bir sınıfta neredeyse 14 ay yaş farkı olan çocukların olduğunu görüyoruz. Sınıfta ortaya çıkabilecek eğitimsel ve yönetimsel problemleri de göz önüne aldığımız zaman artık okula başlama yaşında bir dengenin tartışmaya açılması gerekiyor." dedi.

Okullarda ortaya çıkan akran zorbalığının temel sebeplerinden birinin de yaş farkı olduğuna işaret eden Eraslan, aynı sınıf seviyesinde olup aralarında yaş farkı bulunan öğrencilerin kendi aralarında sosyal ve duyuşsal problemler yaşadığına dikkati çekti.

Eraslan, son dönemde dünyada ve Türkiye'de artış gösteren akran zorbalığının, aynı yaş grubundaki bireylerin birbirlerine gösterdiği sistematik zarar verme davranışları olduğunu, bunun engellenmesi için okul başlangıç yaşının dengelenmesi gerektiğini kaydetti.

"Bir sınıfta farklı yaş gruplarından çocuklar var"

Gelecek dönemlerde okul başlama yaşıyla alakalı bir düzenlemeye gidilmesi ve eğitim uzmanlarının uzlaşıya vardığı bir yaş standardının belirlenmesi gerektiğini dile getiren Eraslan, şunları kaydetti:

"Şu anda baktığımız zaman 66-72 ay yaş grubunun uygun olduğu düşünülmekte, ancak buna karar vericiler tartışıp karar verecek. Biz bilim insanları onlara çeşitli önerilerde bulunuyoruz, çünkü öğrencinin sadece yaş olarak belli bir standardı doldurması önemli değil. Çocuğun hazır bulunuşuyla öğrenme kapasitesi dediğimiz ve süreç içerisinde bir davranışı kazanmaya dönük yeterliliklerinin, ön koşul öğrenmelerinin ortaya konulması gerekiyor. Bu yüzden bu standardı ortaya koyabilirsek gelecek dönemlerde sınıflarda öğretmenlerin de çok rahat edeceğini düşünüyorum. Şu anda bir sınıf seviyesinde farklı yaş gruplarından çocuklar var. Bir kısmı okuma yazmaya çok hızlı geçebilirken, sınıf kurallarına, okula uyum gösterebilirken diğer tarafta neredeyse anaokulu yaş grubunda çocuklar görmekteyiz."

Eraslan, okul öncesi eğitimin zorunlu kılınması gerektiğini, öğrencilerin temel eğitime başlamadan önce bir yıl okul öncesi eğitimde kalmasının, öğrenme sürecine daha hazır başlamalarını sağlayacağını söyledi.

Çocukların, okula başlamadan önce alacağı bu bir yıllık zorunlu eğitimle psikolojik, psikomotor ve bilişsel olarak sürece hazırlanıp, temel eğitime çok rahat geçeceğine işaret eden Eraslan, Hem öğretmenlerin, hem anne babaların, hem de sistemin böyle bir düzenlemeye ihtiyacı var." diye konuştu.

"Ara gücü sağlayan personel bulamıyoruz"

Eraslan, 4+4+4 sisteminin ilk yılı olan 1'inci sınıf ile son yılı olan 12'nci sınıfın birçok tartışmanın odağında olduğunu aktararak, şunları ifade etti:

"Tüm dünyanın gelişimine baktığımızda, özellikle Avrupa ülkelerinde çocukların mesleki ve teknik eğitime yönlendirilmeleri, erken yaşta mesleki ve teknik eğitimle tanışmaları ve ara insan gücü olarak, teknisyen ve tekniker olarak yetiştirilmeleri önemsenmekte. Yani herkesin mühendis olduğu bir yerde, bu ara gücü sağlayan personeli bulamıyoruz. Bu yüzden iş dünyasının da emek piyasasının da talebi bu. Yani değişen teknolojiye uygun iş piyasalarına istihdam kanallarının oluşturulması gerekiyor. Bu yüzden 12'nci sınıfta farklı modellerin oluşacağını biz görmekteyiz. Bunlar Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tartışılıyor. Son sınıfın seçmeli olmasından 3+1 seçeneğine kadar birçok seçenek masada. Bir de 21. Milli Eğitim Şurası toplanacak. Burada bu konuların da ele alınacağını söyleyebiliriz."

Eraslan, 2012'deki ihtiyaçlar ile 2025'tekilerin farklılık gösterdiğini belirterek, "Sistemin mutlaka kendini yenilemesi gerekmekte. Okula başlama yaşı ile mezuniyet yılı olan 1'inci ve 12'nci sınıfların mutlaka gözden geçirilmesi gerekiyor." dedi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.