Dolar
38.65
Euro
43.86
Altın
3,363.70
ETH/USDT
1,805.60
BTC/USDT
97,261.00
BIST 100
9,074.62
Dünya, İsrail-Filistin çatışması

Gazze'deki hükümet, İsrail'in son 24 saatteki saldırılarında 102 kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu

Gazze Şeridi’ndeki Filistin Hükümeti, son 24 saatte İsrail saldırılarında 102 kişinin öldüğünü, 193 kişinin yaralandığını bildirdi.

Ekip  | 07.05.2025 - Güncelleme : 07.05.2025
Gazze'deki hükümet, İsrail'in son 24 saatteki saldırılarında 102 kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu Fotoğraf: Ali Jadallah/AA

Gazze

Hükümetin Medya Ofisinden yapılan açıklamada, İsrail ordusunun son 24 saatte Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılara ilişkin bilgi verildi.

İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde sivilleri hedef aldığı saldırılarda son 24 saatte 102 kişinin yaşamını yitirdiği, 193 kişinin yaralandığı belirtildi.

İsrail ordusunun El-Bureyc Mülteci Kampı'ndaki Ebu Hemesiyye Okulu ve Deyr Belah kentinde onlarca ailenin sığındığı El-Munasara Mülteci Kampı'nı hedef aldığı saldırılarda çok sayıda kişinin öldüğü aktarıldı.

Gazze kentindeki El-Kerame Okulu ve kalabalık bir restoranı hedef alan İsrail saldırılarında da çok sayıda kişinin yaralandığı kaydedildi. 

İsrail ordusunun sabah saatlerinden bu yana Gazze Şeridi'nin farklı bölgelerine düzenlediği saldırılarda 32 Filistinli öldü, çok sayıda kişi yaralandı. 

Hastane kaynaklarından alınan bilgiye göre, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentinde bir eve düzenlediği hava saldırısında biri çocuk 8 Filistinli yaşamını yitirdi.

İsrail ordusunun Han Yunus'un doğusundaki Bani Süheyla beldesinde bir eve düzenlediği bombardımanda 2 kişi hayatını kaybetti.

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Belah kentinde yerinden edilenler için kurulan Munasıra kampının hedef alındığı İsrail hava saldırısında, biri çocuk 3 Filistinli yaşamını yitirdi.

İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliya Mülteci Kampı'nın Tel ez-Zater bölgesinde bir eve düzenlediği hava saldırısında 3 Filistinli öldü, çok sayıda kişi yaralandı.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

İsrail ordusunun, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Gazze kentinin doğusunda yer alan Tuffah Mahallesi'nde yerinden edilenlerin sığındığı "El-Kerame" okulunu hedef aldığı saldırıda 16 Filistinli yaşamını yitirdi.

Vurulan okulun enkazında hâla çok sayıda kişinin bulunduğu belirtiliyor.

Görgü tanıkları, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nusayrat Mülteci Kampının kuzeyindeki konutları yıkmaya devam ettiğini kaydetti.

İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırıda bir Filistinli gazeteci daha hayatını kaybetti

Gazze hükümetinin medya ofisinden yapılan açıklamaya göre, İsrail ordusunun Gazze kentinin doğusundaki Tuffah Mahallesi'nde düzenlediği saldırıda gazeteci Abdu’nun yaşamını yitirdiği belirtildi.

Medya ofisinin verilerine göre, İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybeden gazetecilerin sayısı 213’e yükseldi.

İsrail'in Gazze'ye saldırılarında can kaybı 52 bin 653'e çıktı

Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in Gazze'de devam eden saldırılarında yaşanan can kayıpları ve yaralanmalara ilişkin son bilgiler paylaşıldı.

Son 24 saatte Gazze'deki hastanelere 38 ölü ve 145 yaralının getirildiği kaydedildi.

İsrail ordusunun Gazze'de 19 Ocak'ta varılan ateşkesi bozarak 18 Mart'tan bu yana düzenlediği saldırılarda 2 bin 545 Filistinlinin hayatını kaybettiği, 6 bin 856 kişinin de yaralandığı belirtildi.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten beri düzenlediği saldırılarda yaşamını yitirenlerin sayısının ise 52 bin 653'e, yaralıların sayısının da 118 bin 897'ye yükseldiği bildirildi.

Gazze Şeridi'nde enkaz altında hâlâ binlerce ölü olduğu belirtiliyor.

İsrail'in Gazze'de sivillerin toplandığı bir caddeye düzenlediği saldırıda 33 kişi öldü 

İsrail'in Gazze kentinde sivillerin yoğun olduğu bir bölgeye düzenlediği saldırıda 33 Filistinli hayatını kaybetti, en az 80 kişi yaralandı.

İsrail ordusu, dükkan ve iş yerinin yanı sıra çok sayıda Filistinlinin bulunduğu El-Vihda Caddesi üzerindeki Tayland restoranı ile Palmira kavşağına eş zamanlı saldırı düzenledi.

Hastane kaynaklarından alınan bilgiye göre, bombalı saldırıda 33 kişi yaşamını yitirdi, en az 80 kişi yaralandı.

Hastaneye nakledilen yaralılardan bazılarının durumunun kritik olduğu, can kaybının artmasından endişe edildiği belirtildi.

Bölgedeki arama kurtarma çalışmaları devam ediyor.

Filistinli aktivistler, İsrail'in saldırısını belgeleyen görüntüleri sosyal medyada paylaştı.

İsrail ablukası nedeniyle Gazze'de çökmenin eşiğine gelen hastanelerde hastalar ölümle karşı karşıya

Gazze'deki hükümetin medya ofisinden 5 Mayıs'ta "Acil Uyarı" başlığıyla yayımlanan açıklamada, "Gazze Şeridi’ndeki hastaneler, İsrail işgalinin uluslararası kuruluşların yakıta ulaşmasını engellemesi ve ablukayı sürdürmesi nedeniyle 48 saat içinde çöküşün eşiğine gelecek." ifadelerine yer verildi.

İsrail’in, Gazze'de uluslararası ve Birleşmiş Milletlere ait kuruluşların hastaneler için tahsis edilen yakıt depolarına erişimini engellemesi nedeniyle binlerce hasta ve yaralının hayatlarını tehdit eden bir "felaketin eşiğinde" olduğu belirtildi.

"Tehlike çanları çalıyor"

Yakıt sıkıntısı nedeniyle "tehlike çanlarının çaldığı" hastanelerden biri de Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Belah kentindeki Aksa Şehitleri Hastanesi. Yakıt ve yedek parça sıkıntısı nedeniyle, hastanedeki sağlık hizmetinin durmasından endişe ediliyor.

Aksa Şehitleri Hastanesi Sözcüsü Halil Dekran, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun, yakıt girişine izin vermemesinin, özellikle hastanelerde kritik öneme sahip "yoğun bakım, kalp damar cerrahisi, ameliyathaneler, diyaliz ve yeni doğan üniteleri ile laboratuvarlar ve görüntülemelerin yapıldığı radyoloji bölümlerini" tehdit ettiğini söyledi.

Yakıt sıkıntısının, ambulansların da İsrail'in hedef aldığı yerlerdeki yaralılara ulaşamaması anlamına geldiğini aktaran Dekran, "İsrail ordusu, şuan tüm hastaneleri hizmet dışı bırakıyor ve hedef alınan yerlerdeki yaralıları da ölüme terk ediyor. Yakıt girmez ve hastane içindeki birimlere elektrik verilemezse bu, hasta ve yaralıların idam hükmü anlamına gelir." dedi.

İsrail'in 2 ayı aşkın süredir, ilaç ve tıbbi malzeme girişine izin vermediğini ve şuan faaliyetteki hastanelerin bile yaşanan bu ilaç sıkıntısından ötürü tam hizmet veremediğini kaydeden Dekran, "Bu durum böyle devam ederse gerçek bir sağlık felaketiyle karşı karşıya kalacağız. Durum çok tehlikeli. O yüzden iş işten geçmeden ilgili kurumlara, sınır kapılarını açması ve Gazze'ye yakıt ve ilaç girişine izin vermesi için İsrail'e baskı yapma çağrısında bulunuyoruz." diye konuştu.

Hastanelerde her şey elektriğe bağlı

Hastanede tedavi gören küçük kızına refakat eden anne Neval Ebu Ruveyda da hastanelerin hizmet dışı kalmasından duyduğu endişeyi, "Evlerdeki elektrikleri kesmişlerdi, şimdi hastaneler de mi karanlıkta kalacak. Oksijen tüplerine bağlı olanlar nasıl nefes alacak. Yoğun bakımdakiler ne yapacak. Kısacası ölecekler. Yavaş yavaş herkes ölecekler, kimse kalmayacak. Elektrik sıkıntısı pek çok bölümü etkiler, suni teneffüs cihazına bağlı olanlar, ameliyathanedekiler, yoğun bakımdakiler, diyalize giren böbrek hastaları. Hastanede her şey elektriğe bağlı." ifadeleriyle anrlattı.

Refakat ettiği kızının hiçbir şey yiyip içmediğini ve çok bitkin olduğunu dile getiren anne Ebu Ruveyda, "Gazze'de yiyecek hiç bir şey kalmadı. Olan da çok pahalı. Biz yemeyip aç dururuz da bu çocuklar nasıl duracak. Biz kendimizi kandırırız, ama onları nasıl kandıracağız. Onları kimse kandıramaz. Sürekli anne bunu, anne şunu istiyoruz diyorlar." dedi.

Filistin yönetimi, İsrail ablukası ve saldırıları nedeniyle Gazze'yi "kıtlık bölgesi" ilan etti

Ramallah'ta Bakanlar Kuruluna bağlı kriz yönetim merkezinde düzenlediği basın toplantısında Mustafa, "Gazze’yi kıtlık bölgesi ilan ediyoruz, Birleşmiş Milletlere (BM) üye tüm ülkeleri, uluslararası insancıl hukuk gereğince yükümlülükleri doğrultusunda acilen harekete geçmeye, bu felaketi ve açlığı tanımaya çağırıyoruz." dedi.

Uluslararası toplumdan açlığın bir savaş silahı olarak kullanılmasını yasaklayan BM kararlarını uygulamasını isteyen Mustafa, BM sisteminin tamamını, derhal mekanizmalarını devreye alıp Gazze'yi resmen "kıtlık bölgesi" olarak ele almaya davet etti.

Filistin Başbakanı Mustafa, "Halkımıza yönelik saldırılarla ve açlıkla mücadele etmek için elimizden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğiz; uluslararası toplumla hayatları kurtarmak ve yeniden inşa sürecine ulaşmak için kararlılıkla çalışacağız." diye konuştu.

Ateşkes ve esir takası anlaşmasının birinci aşamasının sona ermesinin ardından 2 Mart'ta Gazze Şeridi'ne insani yardım girişlerini durduran İsrail, bölgede açlıktan çocuk ölümleri dahil büyük bir insani felakete neden oluyor.

Bölgeye su ve elektrik tedarikinin kesilmesi ve sınır kapılarının kapalı tutulması Gazze'deki Filistinlilerin yaşadığı zor şartları daha da derinleştiriyor.

Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı Genel Müdürü Münir el-Burş, 1 Mayıs'ta yaptığı açıklamada, İsrail'in devam eden ablukası nedeniyle, Gazze halkının yüzde 91'inin "gıda krizi" yaşadığını, yüzde 65'inin temiz içme suyuna ulaşamadığını, çocukların ve emziren annelerin yüzde 92'sinin ciddi beslenme yetersizliği yaşadığını duyurmuştu.

Gazze'de çoğu çocuk ve bebek olmak üzere açlıktan ölenlerin sayısının da 57'ye ulaştığı bildirilmişti.

Kassam Tugayları: Han Yunus'ta düzenlenen saldırıda İsrail askerlerinden ölen ve yaralanan oldu

Kassam Tugayları'ndan yapılan açıklamada, "Han Yunus'un doğusunda bir mayın tarlasının patlatılması ve bölgenin havan toplarıyla vurulması sonucu Siyonist birlikten ölen ve yaralananlar oldu." ifadesine yer verildi.

Açıklamada, Han Yunus'un doğusunda hedef alınan bölgede imha edilmiş zırhlı aracın İsrail güçleri tarafından çekildiği ve tahliye için bölgeye helikopterlerin indiği kaydedildi.

ABD Başkanı Trump, Gazze'deki 24 esirden 3'ünün hayatını kaybettiğini açıkladı

ABD Başkanı Trump, Beyaz Saray'da basın mensuplarına değerlendirmelerde bulundu.

Hamas tarafından tutulan 24 esirden 3'ünün öldüğünü belirten Trump, kalan 21'inin ise yaşadığını düşündüklerini aktardı.

Trump, ölenlerin kimliklerine dair bilgi paylaşmazken yaşayanlar arasında bir ABD'linin olduğu değerlendiriliyor.

İsrail makamları, Gazze'de 24'ü sağ 59 İsrailli esirin bulunduğunu belirtmişti. Öte yandan, İsrail hapishanelerinde 9 bin 900'den fazla Filistinli bulunuyor.

İsrail, 18 Mart 2025’te, 19 Ocak 2025'te yürürlüğe giren ateşkes ve esir değişimi anlaşmasından tek taraflı çekilmiş ve Gazze'ye yönelik soykırım savaşını yeniden başlatmıştı. Hamas ise anlaşmanın tüm maddelerine bağlı kalmıştı.

Hamas: Fanatik Yahudilerin saldırılarının arttığı Mescid-i Aksa’nın kurtarılması gerekiyor

Hamas Siyasi Büro Üyesi ve Kudüs İşlerinden Sorumlu Yöneticisi Harun Nasrettin yaptığı yazılı açıklamada, “Fanatik Yahudilerin hükümet yetkililerinin de katılımıyla Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırılarını artırması ve daha fazla saldırma çağrısı yapan yeni bir bildirinin yayınlanması, işgalcilerin Kudüs şehrine yönelik din savaşının devamı ve kutsal mabedi ele geçirip Yahudileştirme yarışıdır.” ifadelerini kullandı.

İsrail hükümetinin fanatik Yahudilere verdiği destek ve korumanın, hiçbir dini veya tarihi kaygıyı umursamadığını gösterdiğine dikkati çeken Nasrettin, İsrail’in kutsal mekanlara karşı açık saldırganlığını sürdürmek için Arap ve İslam halklarının suskunluğundan faydalandığını kaydetti.

Fanatik Yahudilerin bu saldırganlığının Müslümanların duygularını provoke eden apaçık bir meydan okuma olduğunu belirten Nasrettin, “Mescid-i Aksa’yı zamansal ve mekânsal olarak bölmeyi hedefleyen yeni bir statükoyu dayatmayı hedefleyen bu duruma karşı halk ve resmi düzeyde harekete geçilmelidir.” değerlendirmesinde bulundu.

Nasrettin, işgal altındaki Batı Şeria’da yaşayan Filistinliler ile İsrail vatandaşı Filistinlilere Mescid-i Aksa’yı boş bırakmama çağrısı yaparak, Arap ve İslam dünyasının da Mescid-i Aksa’ya karşı dini ve milli sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini vurguladı.

Filistin basınında, onlarca fanatik Yahudi’nin Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlediği görüntüleri yer almıştı.

Aktivistlerin sosyal medyada paylaştığı görüntülerde, İsraillilerin Mescid-i Aksa'nın avlularında Talmudik ritüeller yaptığı görülüyor.

Mescid-i Aksa baskınları

Mescid-i Aksa, İsrail ile Ürdün arasında 26 Ekim 1994'te imzalanan barış antlaşmasına göre Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.

İsrailliler, 2003'ten bu yana idarenin izni olmadan İsrail'in tek taraflı kararıyla polis eşliğinde kutsal mabet Mescid-i Aksa'ya giriyor. Bu girişleri baskın olarak nitelendiren Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Müslümanların egemenliğinin ihlal edildiğini vurguluyor.

İsrailliler, içinde Kıble Mescidi ile Kubbetu's Sahra'nın yanı sıra müze, medreseler ve büyük avlunun yer aldığı Mescid-i Aksa Külliyesi altında, "Süleyman Mabedi kalıntılarının bulunduğu" iddiasıyla kazı çalışmaları yapıyor.

İsrail yönetimi, Mescid-i Aksa'da "sadece Müslümanların ibadet edebildiği diğer dinlerin mensuplarınınsa sadece ziyaret edebileceği" tarihi statükonun korunduğunu savunuyor.

Ancak fanatik Yahudilerin, İsrail polisi korumasında Aksa'ya düzenledikleri baskınlarda dua etmeleri ve dini ritüeller icra etmeleri sıkça kameralara yansıyor.

Uluslararası Af Örgütü, İsrail'i Gazze'deki operasyonlarını genişletme kararını iptal etmeye çağırdı

Uluslararası Af Örgütünden yapılan açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Gazze'deki işgali genişletme planının uluslararası hukukun ihlali olduğu belirtildi.

Açıklamada, "İsrail hükümeti derhal işgal ve abluka altındaki Gazze'de Filistinlileri zorla yerinden etme ve topraklarını ilhak etme planları da dahil yakın zamanda açıklanan tüm askeri operasyonları genişletme planlarından vazgeçmeli. Bu uluslararası hukuku ciddi şekilde ihlal edecektir." ifadeleri kullanıldı.

İsrail'in Gazze'deki saldırılarının bölgedeki Filistinlilere onarılamaz zararlar verdiği kaydedilen açıklamada, Gazzelilerin yerinden edilmesinin savaş suçu sayılacağı vurgulandı.

Sivillere yönelik sistematik saldırıların insanlık suçu olduğuna işaret edilen açıklamada, Gazze'nin yüzde 70'inde zorunlu yerinden etme kararlarının uygulandığı belirtildi.

Açıklamada, Gazze'ye yönelik insani yardımların İsrail tarafından kontrol edilip dağıtılması planlarına da tepki gösterilerek, "Bu durum bağımsız ve ayrım gözetmeksizin yapılan insani yardımları baltalayacaktır." değerlendirmesi yer aldı.

İsrail'in Gazze'ye yardım girişini engellemesinin "toplu cezalandırma" olarak nitelendirildiği açıklamada, bu durumun aynı zamanda uluslararası insancıl hukukun ihlali olduğuna da dikkati çekildi.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Uluslararası Af Örgütü yöneticisi Erika Guevara Rosas, "İsrail'in iki aylık ablukanın ardından zaten yıkıcı olan askeri operasyonlarını artırma, Gazze'deki yasa dışı işgalini genişletme ve Filistinlileri zorla yerinden etme niyetini açıklaması, aylardır devam eden soykırımın ortasında hayatta kalmaya çalışan Gazzelilerin yok oluşuna gidecek yolu açan son darbe olabilir." değerlendirmesinde bulundu.

Rosas, İsrail hükümetinin son planının uluslararası hukuku tanımamazlık olduğunu vurgulayarak, "İnsani yardımları bir silah olarak kullanmak, onları zorla yerinden etmeyi sağlamak için kullanmak, ayrımcı bir anlayışla yardım dağıtmak uluslararası hukukun ihlalidir." ifadelerini kullandı.

Uluslararası toplumu İsrail'in kararlarını reddetmeye davet eden Rosas, İsrail'i Gazze'deki operasyonlarını sona erdirmeye çağırdı.

UNESCO'nun Dünya Basın Özgürlüğü Günü etkinliğinde öldürülen Filistinli gazetecilere dikkati çekildi

UNESCO, bu yılki Dünya Basın Özgürlüğü Günü etkinliğini "Cesur Yeni Dünyada Habercilik - Yapay Zekanın Basın Özgürlüğü ve Medya Üzerindeki Etkisi" teması altında Brüksel'de düzenledi.

Etkinlikte konuşmacılar, Gazze'de öldürülen gazetecilere de dikkati çekti.

Gazetecileri, siyasetçileri, medya profesyonellerini ve sivil toplum aktörlerini bir araya getiren etkinlikte, yapay zekanın basın özgürlüğünü ve demokratik değerleri zayıflatmak yerine güçlendirmesini sağlamanın yolları görüşüldü.

Etkinlikte yapay zekanın gazetecilik üzerinde dönüştürücü bir etkisi olduğunun ifade edilerek, bu teknoloji sayesinde daha fazla verimlilik, çok dilli erişilebilirlik ve gelişmiş veri analizi sağlandığı belirtildi.

Bu gelişmelerin riskler de barındırdığının vurgulandığı etkinlikte, yapay zeka tarafından yanlış bilgi ve dezenformasyon yayılabildiği, gazetecilik içeriği ve medya sürdürülebilirliği için adil ücretlendirme konusunda endişelere yol açtığı kaydedildi.

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan UNESCO Genel Direktörü Audrey Azoulay, geçen yıl 82 Filistinli gazetecinin ölümünü kayıt altına aldıklarını belirtti.

Azoulay, "Çatışma ve kriz bölgelerinde gazetecileri savaş muhabirliği konusunda eğitmek ve onların ekipmanla tespitini sağlamak için çalışıyoruz. 2021'den bu yana Küresel Medya Savunma Fonu için seferber edilen 4 milyon dolar, dünya çapında yaklaşık 5 bin savaş muhabirini desteklememizi sağladı." diye konuştu.

Audrey Azoulay, "Ayrıca gazeteciliğe karşı işlenen suçların cezasız kalmasıyla mücadele etmek için de çalıştık." dedi.

Gazetecilere karşı işlenen suçların soruşturulmasının gerekliliğine işaret eden Azoulay, "Gazeteci cinayetlerinin cezasız kalma oranının, hala çok yüksek olmasına rağmen azaldığını görmekten mutluluk duyuyoruz. 2012 ile 2024 arasında yüzde 10 oranında azaldı. Bu bir iyileşme, ancak hala çok yüksek." değerlendirmesinde bulundu.

Etkinliğe görüntülü mesaj gönderen BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de "Çatışma bölgelerinde, özellikle Gazze'de öldürülen gazeteci sayısında keskin bir artış görüyoruz." ifadesini kullandı.

Guterres, yapay zekanın insan haklarıyla tutarlı ve gerçekleri ön planda tutan bir şekilde şekillendirilmesi gerektiğini vurguladı.

AB Komisyonunun Teknolojik Egemenlik, Güvenlik ve Demokrasiden Sorumlu üyesi Henna Virkkunen de video mesajında şunları kaydetti:

"2024'te rekor sayıda gazeteci öldürüldü. Bunların büyük çoğunluğu Gazze'deki muhabirlerdi. Hiçbir yerde gazetecilerin öldürülmesine karşı hoşgörü veya cezasızlık olmamalı. Gazetecileri Koruma Komitesi, 2024'te dünya çapında 124 gazetecinin öldürüldüğünü belgeledi. Bunların 82'si Filistinliydi."

Fotoğraf: Dursun Aydemir/AA

İngiltere Başbakanı Starmer, Gazze'deki durumun giderek tahammül edilemez hale geldiğini bildirdi

Starmer, İngiltere Parlamentosundaki haftalık "Başbakan'a Sorular" oturumunda, Gazze ve Batı Şeria'daki duruma ilişkin açıklamalarda bulundu.

Oturumda söz alan bağımsız milletvekili Shockat Adam, İsrail'in Gazze'de işgali genişletme planı ve Batı Şeria'da Filistin topraklarını gasbeden yerleşimcilere dikkati çekti.

Milletvekili Adam, Başbakan Starmer'a şu soruyu yöneltti:

"Başbakan, şimdi nihayet etnik temizliğin devam ettiğini kabul edecek ve başta F-35 savaş uçaklarının yasa dışı parçalarının tedariki olmak üzere İsrail ile tüm İngiltere askeri işbirliğini sona erdirecek mi? Yoksa İngiltere'yi savaş suçlarına ortak etme riskini alıp bu vahşetteki rolü nedeniyle Lahey'de hesap verecek bir başbakan mı olacak?"

Starmer, milletvekillinin sözlerinin çoğunluğunun doğru olmadığını savunarak, "Gazze ve Batı Şeria'daki duruma değinmek istiyorum çünkü bu durum giderek daha da tahammül edilemez bir hal alıyor. Özellikle de yardımların yetersizliği ve bunun yüzlerce binlerce kişi üzerindeki etkisinden ötürü derin endişe duyuyorum." dedi.

Bu endişesini 28 Nisan'da Londra'yı ziyaret eden Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa'ya da ilettiğini aktaran Starmer, iki devletli çözümün barış için tek geçerli yaklaşım olduğunu bir kez daha vurguladığını bildirdi.

Starmer, "Bizim odak noktamız Filistinliler ve İsrailliler için barışın sağlanması, ateşkese geri dönülmesi, rehinelerin kurtarılması ve daha fazla sayıda ve daha hızlı şekilde ihtiyaç duyulan insani yardımın ulaştırılmasıdır." ifadesini kullandı.

AB'den İsrail'e Gazze üzerindeki ablukayı derhal kaldırması çağrısı

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, AB Komisyonunun Akdeniz'den Sorumlu Üyesi Dubravka Suica ve AB Komisyonunun Eşitlik, Hazırlıklılık ve Kriz Yönetiminden Sorumlu Üyesi Hadja Lahbib, Gazze'deki insani krize ilişkin ortak yazılı açıklama yayımladı.

Açıklamada, 2 ayı aşkın süredir Gazze Şeridi'ne hiçbir insani yardımın giremediği ifade edilerek, "endişe verici" bu durumun bölgeye yönelik şimdiye kadar en uzun süreli abluka olduğu belirtildi.

Birleşmiş Milletler'e (BM) bağlı kuruluşların, Gazze'de gıda stoklarının tükendiği ve temiz suya erişim sorunları yaşandığının raporladığı aktarılan açıklamada, "İnsani yardım kuruluşları açlığın yayıldığı ve derinleştiği konusunda uyarıda bulunmaya devam etmektedir." ifadesine yer verildi.

Açıklamada, Gazze sınırında 2,2 milyonluk nüfusun 3 aylık ihtiyacını karşılayacak tonlarca insani yardımın beklediğine dikkati çekilerek, "AB, Gazze üzerindeki ablukanın derhal kaldırılması için İsrail'e yaptığı acil çağrıyı yineler. İşgalci güç olarak İsrail, uluslararası hukuk uyarınca insani yardımın ihtiyaç sahibi nüfusa ulaşmasını sağlamakla yükümlüdür." ifadeleri kullanıldı.

İnsani yardımların ihtiyaç sahibi sivillere ulaşmasının elzem olduğunun vurgulandığı açıklamada, "Mesajımız nettir: insani yardım asla siyasileştirilmemeli ya da askerileştirilmemelidir. Yardımın bir savaş aracı olarak kullanılması uluslararası insancıl hukuk kapsamında yasaklanmıştır." değerlendirmesi paylaşıldı.

Açıklamada, AB'nin "ateşkesin yeniden sağlanması, esirlerin derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılması ve çatışmaların kalıcı olarak sona erdirilmesi" çağrısı yinelenerek, Filistin halkına yönelik "sarsılmaz destek" teyit edildi.

BM Komiseri Türk, İsrail'in Gazze'ye yönelik işgalini genişletme planını eleştirdi

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, İsrail'in Gazze'deki işgalini genişletme planına ilişkin yazılı açıklama yaptı.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri, İsrail'in Gazze nüfusunu Gazze Şeridi'nin güneyindeki küçük bir alana zorla nakletme planları ve Filistinlileri Gazze dışına sınır dışı etme tehditlerinin, İsrail'in eylemlerinin Gazze'deki Filistinlilere daha zor yaşam koşulları dayatmayı amaçladığı yönündeki endişeleri artırdığını belirtti.

Ekim 2023'ten bu yana tüm rehinelerin serbest bırakılması da dahil, kalıcı bir çözüme ulaşmak yerine askeri stratejileri iki katına çıkarmanın başarı getireceğine inanmak için hiçbir neden olmadığını ifade eden Türk, şunları kaydetti:

"Gazze'ye yönelik saldırının genişletilmesi, kesinlikle daha fazla kitlesel yerinden edilmeye, masum sivilin ölümü ile yaralanmasına ve Gazze'nin kalan az sayıdaki altyapısının tahrip olmasına neden olacaktır. Bu, temel ürünlerin girişine yaklaşık 9 haftadır uygulanan tam ablukanın neden olduğu sefaleti ve acıyı daha da artıracaktır."

Gazzelilerin, İsrail'in her yeri hedef alan acımasız saldırıları nedeniyle tüm yaşamsal ihtiyaçlardan mahrum bırakıldığına işaret eden Türk, sivil halkın aç bırakılmasının "bir savaş yöntemi olarak kullanılmasının" savaş suçu teşkil edeceğinin altını çizdi.

Türk, "Bu krize kalıcı bir çözüm, Uluslararası Adalet Divanının 2024 danışma görüşü ve geçici tedbirler hakkındaki emirleri dahil uluslararası hukuka tam olarak uyulmasından geçmektedir." değerlendirmesinde bulundu.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın