Analiz

Propaganda ve gerçekler arasında New York’taki üçlü Kıbrıs görüşmesinin perde arkasında neler yaşandı?

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Türkiye tarafından da sonuna kadar desteklenen kararlı duruşu, Kıbrıs Türkü’nü Ada’da bir “özne” olarak görmeyen kesimlere “uyanış çağrısı” yaparak KKTC’nin ilelebet yaşayacağının ‘müjdesini’ bir kez daha vermiş oldu.

Prof. Dr. Hüseyin Işıksal  | 02.10.2025 - Güncelleme : 02.10.2025
Propaganda ve gerçekler arasında New York’taki üçlü Kıbrıs görüşmesinin perde arkasında neler yaşandı? Fotoğraf: Lokman Vural Elibol/AA

İstanbul

KKTC Cumhurbaşkanı Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Özel Danışmanı Prof. Dr. Hüseyin Işıksal, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın BM 80. Genel Kurulu kapsamında, BM Genel Sekreteri Guterres ve Rum Lider Hristolidis ile gerçekleştirdiği görüşmelerin perde arkasını AA Analiz için kaleme aldı.

***

Beklentilerin oldukça sınırlı olduğu 27 Eylül New York üçlü görüşmeleri, Rum tarafının bilindik uzlaşmaz tutumu ve artık bir saplantı haline gelen her gayrıresmi süreç ve görüşmeyi propaganda aracı olarak kullanma gayretinin gölgesinde, tahmin edilenin aksine çok önemli yansımaları olan bir etkinlik olarak tarihteki yerini aldı.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

Filistin’de yaşanan soykırımın ana gündem maddesi olduğu Birleşmiş Milletler (BM) 80. Genel Kurulu'na bir kez daha Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşması damgasını vurdu. Salondaki liderlerin büyük bir ilgi ile takip ettiği konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı son üç Genel Kurul konuşmasında da ifade ettiği gibi uluslararası toplumu, Kıbrıs Türklerinin yarım asırdır maruz bırakıldıkları haksız izolasyona son vermeye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni (KKTC) tanımaya, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaya davet etti. Bu sözler, KKTC’nin temsiliyetinin engellendiği böylesine önemli bir platformda bir kez daha Kıbrıslı Türklerin vicdanının sesi, soluğu oldu.

Rum tarafına baktığımızda ise değişen bir şey olmadığına bizzat Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) lideri Nikos Hristodulidis’in acı itiraflarıyla tanıklık ettik. Rum lider, New York'taki Amerika Kıbrıs Rum Örgütleri Federasyonu yemeğinde yaptığı konuşmada, “Gerçekçiyiz ve uluslararası hukuka güvenerek ‘vatanımızı’ kurtaramayacağımızı çok iyi biliyoruz. Ondan dolayı Rum tarafının çıkarlarını güçlü devletlerin çıkarlarıyla örtüştürüyoruz” sözleriyle gittikçe artan silahlanma çabalarının gerçek niyetini bir kez daha gözler önüne serdi. Bu duruşa paralel olarak da Genel Kurul’da yaptığı konuşmada nefret dili, düşmanlık ve hakaret dolu sözler ile Türkiye Cumhuriyeti’ne saldırdı.

ÖNERİ - New York görüşmelerinde masada hangi konular vardı?

Temmuz ayında New York’ta yapılan geniş formatlı gayrıresmi toplantıda, 3’lü bir değerlendirme toplantısı kararı alınmıştı.

Bu üçlü görüşmenin yegâne amacı, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in, Mart ve Temmuz aylarındaki gayrıresmi toplantılar çerçevesinde mutabakata varılan işbirliği önerilerinin uygulanmasında gelinen noktayı her iki taraftan da dinlemekti.

Bu maksatla, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar benim de yer aldığım heyet ile beraber 26 Eylül akşam saatlerinde BM Genel Merkezi'nde Guterres ile bir araya geldi. Cumhurbaşkanımız Tatar, iklim değişikliği, salgınlar ve enerji güvenliği gibi küresel zorlukların nihai siyasi çözüme ulaşılana kadar Ada’da işbirliğini zorunlu kıldığını vurgulayarak, Genel Sekreter’den yeni sınır kapıları, enterkonnekte, elektrik ve su gibi konularda somut ilerlemeye zemin hazırlamasını umduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Tatar, bu ilerlemelerin günlük yaşamı iyileştireceğini ve Kıbrıs’ta yan yana yaşayan iki halkın işbirliğini güçlendirileceğini kaydetti.

Bu görüşmenin hemen ertesinde, 27 Eylül Cumartesi günü, 16-17 Temmuz tarihlerinde gerçekleşen gayriresmi New York görüşmesinde alınan karar doğrultusunda, Cumhurbaşkanı Tatar, Rum lider Hristodulidis ile Guterres’in ev sahipliğinde bir görüşme daha gerçekleştirdi. Guterres ve Hristolidis’in sadece birkaç dakika konuştuğu görüşmede, fırsatı her zaman olduğu gibi oldukça iyi değerlendiren Cumhurbaşkanı Tatar, yaptığı uzun ve etkili konuşmada muhataplarına çok önemli mesajlar vererek kayıtlara geçti. Cumhurbaşkanı Tatar Rum lider Hristolidis’e dönerek, Guteres’in her iki lidere yaptığı “yeni ve olumlu bir atmosfer” çağrısına rağmen, KKTC’ye yatırım yapan müteahhit ve iş adamlarının tutuklaması ile başlayan korku siyasetinin ve son olarak Hellim üreticilerinin ihracatının engellenmesi ile ekonomimizi hedef alan tacizler ile neyi hedeflediğini sordu.

Sonrasında, Rum tarafının başta enterkonnekte sistem olmak üzere, Ada etrafındaki hidrokarbon kaynaklarının paylaşımı, enerji işbirliği ve yeni geçiş kapıları gibi Kıbrıs Türk tarafının yapıcı işbirliği önerilerini neden sabote ettiğini sorgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, karma evliliklerden doğan çocukların vatandaşlık işlemleri ve Türkiye kökenli vatandaşlarımıza Güney’e geçişlerindeki çifte standartları da gündeme getirdi.

Sözlerini, “Barış ve istikrar istediğinizi söylüyorsunuz ama sürekli silahlanmaya yatırım yapıyor ve Ada’yı hedef haline getiriyorsunuz.” şeklinde sonlandıran Cumhurbaşkanı Tatar, böylelikle Rum liderin samimiyetsizliğini yüzüne vurmaktan çekinmedi.

Görüşme sonrasına Rum lider Hristolidis’in BM Genel Sekreteri'nin müzakerelerin 2017’de Crans-Montana’da kesildiği noktadan yeniden başlayacağını söylediğini iddia etmesi ve Cumhurbaşkanı Tatar’ın “agresif olduğu” yönündeki açıklamaları damga vurdu.

Oysa BM’nin görüşme sonrası yaptığı resmî açıklamada, Guterres'in Kıbrıs'taki Kişisel Temsilcisi Maria Holguin’i mümkün olan en kısa sürede daha geniş kapsamlı bir gayrıresmi toplantıya hazırlık amacıyla istişarelerde bulunmak üzere Ada’ya göndereceğinin ve Kıbrıs meselesinin tüm Kıbrıslıların yararına olacak barışçıl bir şekilde çözülmesine dair kararlılığının altı çizildi. Böylelikle, beklendiği üzere Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanı seçildiği 2020 yılından itibaren hiçbir zaman yapılmayan federasyon veya Crans Montana vurgusu bir kez daha resmi açıklamada yer almadı.

Sonuç olarak, gayrıresmi üçlü New York görüşmeleri tahmin edilenin aksine ilerisi için çok önemli işaretler verdi. Öncelikle, Rum tarafının aynı daha önceki gayrıresmi zirvelerde olduğu gibi tekrarladığı ve artık “La Fontaine’den Masallara” dönüşen “özlü müzakereler başlıyor” propagandası bir kez daha sert bir şekilde duvara toslarken, Rum liderliği hem kendi halkı hem de dünya kamuoyu nezdinde güvenirliğini bir kez daha yitirmiş oldu. Kıbrıs Türk tarafının her daim ifade ettiği gibi özlü müzakereler ancak ve ancak Kıbrıs Türk halkının “egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüsünün” yeniden teyit edilmesi ile başlayabilir.

Öte yandan Cumhurbaşkanı Tatar bir kez daha Kıbrıs Türk halkının çıkarlarını en üst platformda sonuna kadar savunarak 19 Ekim’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi çok ciddi bir avantaj elde etti. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Türkiye Cumhuriyeti tarafından da sonuna kadar desteklenen kararlı duruşu, Kıbrıs Türkü’nü Ada’da bir “özne” olarak görmeyen ve göremeyen kesimlere “uyanış çağrısı” yaparak KKTC’nin ilelebet yaşayacağının ‘müjdesini’ bir kez daha vermiş oldu.

[Prof. Dr. Hüseyin Işıksal, KKTC Cumhurbaşkanı Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Özel Danışmanıdır.]

* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.