Dolar
38.57
Euro
43.58
Altın
3,240.74
ETH/USDT
1,836.00
BTC/USDT
95,921.00
BIST 100
9,167.58
Gündem, 28 Şubat

Uğradığı zulmü 'İkna Odaları' kitabında anlattı

28 Şubat sürecinde oluşturulan "ikna odaları"na ilişkin kitap yazan eğitimci-yazar Özer, "İkna odaları, psikologlarla beraber özel olarak psikolojik işkence için kurgulanmış yerlerdi." dedi.

20.02.2018 - Güncelleme : 20.02.2018
Uğradığı zulmü 'İkna Odaları' kitabında anlattı Fotoğraf: AA/Elif Öztürk

İSTANBUL - İsmail Özdemir

28 Şubat döneminde yaşananlara ilişkin "İkna Odaları" adlı kitabı kaleme alan eğitimci-yazar Gülşen Demirkol Özer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu süreci tarihe kayıt düşmek için kitaplaştırdığını söyledi. 

Üniversiteye kayıt yaptırmak için gittiğinde "ikna odaları" ile karşılaştığını anlatan Özer, şöyle konuştu:

"İkna odaları, özel olarak psikologlarla beraber özel olarak psikolojik işkence için kurgulanmış yerlerdi. Bu odalarda erkek bir kameraman vardı ve öğrencilerin burada başlarının açılması isteniyordu. O dönem Nur Serter çıktı dedi ki 'Biz burada sadece çay içtik gençlerle. Başörtüsü yasağını hatırlattık.' Mesele bununla sınırlı değil çünkü bu odalarda bunu hatırlatmış olsanız gençlerin kaydını yapıp göndermeniz gerekir. Oysa bu odalarda hemen 5 dakika içinde geleceğiyle ilgili karar vermesi aksi takdirde kaydının yapılmayacağı söyleniyordu. İki bayan var psikolog, öğretim görevlilerinden. Bunların olmasının çok bir mahsuru yok. Bir bayan için başını orada açabilirdi fakat onlar bunun ayırt edici bir özellikle olmadığını biliyorlardı ve o yüzden de bir erkek kameraman koymuşlardı. Bazılarını ailesiyle tehdit ettiler, bazılarına para teklif ettiler. Kısacası psikolojik olarak tek başına o odalara alındı insanlar. Kişiyi orada yalnızlaştırarak, zaten kaygılı bir şekilde gelmiş liseden. Karşısında otoriteyi temsil eden iki kişi oturuyor, o anda başını açmazsa kaydının yapılmayacağı söyleniyor."

Özer, o dönemde baskıların artmasından dolayı rüyalarına postalların girdiğini ifade etti.

Gülşen Demirkol Özer, 28 Şubat süreciyle ilgili davada müdahil olduğunu ve müşteki konumunda bulunduğunu kaydetti.

Katıldığı duruşmalara değinen Özer, "Bir üniversite hocası gibi 'duymadım, görmedim' gibi ifadeler verdiler. Bu benim açımdan çok inciticiydi. Ben açıkçası hep bir özür cümlesi bekledim ama ne yazık ki her davada, 'Bugün olsa, Bugün yapardım' babında cümleler...Bu darbe sadece bir merkezden işlemedi, emir belli bir yerden çıksa da bunun siyasi, akademik, medya ayağı vardı ki bizim canımızı en çok yakan bunlardı." dedi.

"Hesap sorulmasını istediğim kişilerden biri, Nur Serter"

Taleplerinin, kendilerine acılar çektiren kişilerin yargılanması yönünde olduğunu dile getiren Özer, bu dünyada değilse bile ahirette ceza alacaklarına inandığını belirtti.

Gülşen Demirkol Özer, hesap vermesi gereken isimlerin de olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

"Nur Serter bunlardan biri. Fadime Özkan kendisiyle bir röportaj yaptı ve orada da şunu itiraf etti: 'Ben artık evimde sakladığım kayıtları imha edeceğim' dedi. Bir kamerayla ikna odalarında insanların görüntülerini çektiler. Fakat bunu ispatımızın imkanı yok çünkü bütün imkanlar onların elinde, bir şey yapamayız. Ben, bu beyanından sonra devletimizin kesinlikle ciddi bir işlem yapmasını bekledim. Eğer bunu devlet için yapmışsa devlete ait evrakı devlete teslim etmesi gerekirdi ve böyle bir şeyi imha etme gibi kişisel bir hakkı yok. Yok eğer devletin imkanlarıyla devletin üniversitesinde öğrencilere kendi inisiyatifiyle bir şeyler uyguladıysa da bunun da hesabını vermesi gerekir. Her şekilde bir hesap sorulmasını çok ümit ediyorum."

Özer, 28 Şubat dolayısıyla cezaevlerinde bulunan kişilerin de mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğini savundu.

Hayallerinin elinden aldığını kaydeden Özer, "Üniversitede kalacağımı, akademide olacağımı hayal ediyordum. Şu anda aynı şekilde beraber başladığım arkadaşlarımın çok iyi yerlerde olduklarını görüyorum. Üniversitedeler, akademik unvanlarını hızla alıyorlar. 28 Şubat, benim gençliğimi aldı, ümitlerimi aldı." dedi.

"FETÖ üyeleri, hocalarının talimatıyla bir gecede başlarını açtı"

28 Şubat mağdurları olarak görevlerine geri dönmelerine rağmen özlük haklarını alma konusunda sıkıntılar yaşadıklarına da dikkati çeken Gülşen Demirkol Özer, "Özlük haklarımızı alamadık. Bunları talep ediyoruz, geri dönenler olarak. 28 Şubat davasında ceza çıkmasını ümit ediyoruz. Bu davada ceza çıkması demek, bunun darbe olduğunun tescillenmesi demek. Açacağımız başka davalar için de bir yol oluşturacağını düşünüyoruz. Başörtü yasağı gelmeden önce bu FETÖ üyeleri, hocalarının (FETÖ elebaşı Fetullah Gülen) talimatıyla bir gecede başlarını açtılar. Kendi evlerinde kalan fakat bu baş açmayı kabul etmeyenleri de evlerinden attılar. Biz meydanlarda direnirken, onların bu kararı bizim eylemlerimizi provoke etti, eylemlerimize gölge düşürdüler." diye konuştu.

Gülşen Demirkol Özer, 28 Şubat sürecinin gelecek nesillere daha iyi aktarılması için roman, dizi ve sinema filmlerinin olması gerektiğini, yeni neslin o günlerde yaşananları anlamakta zorlandığını, dönemin şartlarının iyi bir şekilde anlatılmasının yararlı olacağını söyledi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın