Dolar
32.33
Euro
34.88
Altın
2,221.35
ETH/USDT
3,566.50
BTC/USDT
70,812.00
BIST 100
9,079.97
Gündem

Yazar Türkan Turan: Birçok Azerbaycanlının canında sanata yetenek var

Azerbaycanlı yazar Turan, ülkesinin kültür sanat hayatından ve müziğin hayatlarında önemli bir yer tuttuğundan bahsederek, "Pek çok Azerbaycanlı en az bir müzik aleti çalabiliyor. Yani çoğu insanın kanında, canında sanata dair bir yetenek var." dedi.

Musa Alcan  | 26.02.2020 - Güncelleme : 26.02.2020
Yazar Türkan Turan: Birçok Azerbaycanlının canında sanata yetenek var

İstanbul

Azerbaycan Yazarlar Birliği üyesi Türkan Turan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Azerbaycan denince akla ilk gelen konulardan birinin kültür sanat olduğunu söyledi.

Turan, ülkenin müzeleri, tiyatroları ve operalarıyla öne çıktığını belirterek, "Azerbaycan, dilinin berraklığı ve güzelliğinin yanı sıra mazmunları herkesçe anlaşılabilen aşık şiiri ve buram buram tarih kokan yerleriyle zengindir. Sadece bunlar değil, halı denilince ilk akla gelen ülkelerden birisi de Azerbaycan. UNESCO'nun somut olmayan kültürel miras listesinde yer alan halı sanatı çok meşhur. Bu halıları dünyanın en ünlü müzelerinden olan Londra'da Victoria ve Albert müzesinden Washington'da Metropolitan Müzesi'ne kadar pek çok yerde görmek mümkün." diye konuştu.

"Azerbaycan müziği derin bir zenginliğe sahip"

"O" isimli ilk kitabını Azerbaycan'da okuyucusuyla buluşturan yazar, Azerbaycan müziğinin de derin bir zenginliğe sahip olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Reşid Behbudov, Müslüm Magomayev, Üzeyir Hacıbeyov'un vatanı burası. O yüzden müzik olmazsa olmazlardandır. Enstrüman çeşitliliği, müzik türleri ve sanatlarını büyük bir aşkla yapan müzisyenleriyle dinleyenleri etkiliyor. Mugam sanatkarları sesleriyle mikrofon kullanmadan sanatlarını icra ederken, tarın güçlü tınıları ve kemanın etkileyici sesi dinleyenleri alıp götürüyor. Bunların yanı sıra cazın müziğimizde önemli bir yeri var. Pek çok parçada caz alt yapısına rastlayabilirsiniz."

Turan, müziğin hayatlarında önemli bir yer tuttuğuna işaret ederek, "Aslında bunu bilmek başka ülke vatandaşlarını hep şaşırtıyor. Pek çok Azerbaycanlı en az bir müzik aleti çalabiliyor. Bu becerisi olmayanların çok güzel sesi oluyor, bunu yapamayanlar güzel dans edebiliyor. Yani çoğu insanın kanında, canında sanata dair bir yetenek var. Elbette her şey bu kadar mükemmel değil, başka ülkelerde olduğu gibi burada da kulağa hoş gelmeyen, müzik demeye bin şahit gerektiren, bayağı şarkılarla gerçek sanata gölge edenler var. Ama yapılacak bir şey yok, kimseye yasak etmek mümkün değil." ifadelerini kullandı.

Azerbaycan müzelerinin de pek çok mimari özelliği bünyesinde barındıran binalarıyla insanlara kucak açtığını belirten Turan, "Geleneklere ve tarihe önem veren bir halkız, bunu sergilemeye de gayret gösteriyoruz. Şehir merkezinde her noktada ilgi çekebilecek bir müzeye rastlamak mümkün. Mesela, ünlü mimar Zaha Hadid'in imzasını ve Haydar Aliyev’in adını taşıyan 'Haydar Aliyev Merkezi', 'Halı Müzesi', 'Tarih Müzesi', 'Güzel Sanatlar Müzesi', 'Modern Sanatlar Müzesi', 'Mugam Merkezi' ve daha onlarcası var." değerlendirmesini yaptı.

"Edebiyatsız hayat tüm manasını yitirir gözümde"

Yazar, Başkent Bakü'nün aynı zamanda dünyanın ilk ve tek minyatür kitap müzesine sahip olduğunun altını çizerek, sadece 7,5 cm'den küçük kitapların minyatür olarak kabul edildiği bu müzede 66 ülkeden kitapların sergilendiğini dile getirdi.

Azerbaycan edebiyatının sağlam bir geçmişi olduğu yorumu yapan Türkan Turan, şöyle devam etti:

"Nizami, Fuzuli, Celil Memmedguluzade, Mirze Elekber Sabir, Mirze Feteli Ahundov gibi dünyaca meşhur isimleri söyleyebilirim. Dolayısıyla kültürün, sanatın, edebiyatın beşiğinde yaşayıp da bunlardan birine karışmamak imkansız. Bu durum beni de es geçmedi. Edebiyat benim kimliğime dönüştü. Sanırım onsuz hayat tüm manasını yitirir gözümde. 'O' isimli ilk kitabım geçtiğimiz yıl haziran ayında Azerbaycan Türkçesinde basıldı. Özellikle farklı hayatlardan, aşktan, tutkudan, ayrılıktan ve benzer konuları ele alıyor."

Turan, "Sara'nın Gözleri" isimli roman türündeki ikinci eserinin de Türkiye'de mayıs sonu gibi Doğan Kitap tarafından okurla buluşturulacağına dikkati çekerek, kitabın polisiye bir hikaye olduğu bilgisini verdi.

"Uygur Türkleri organ mafyasının kurbanı"

Eserde cinayet ve gerilimle birlikte psikoloji, tıp, aşk gibi temaları işlediğini anlatan Turan, şöyle konuştu:

"Uluslararası organ mafyasından bahsediyor. Olaylar Türkiye, Rusya, Azerbaycan'la beraber dünyanın bir çok ülkesinde geçiyor. Biliyorsunuz, bugün tüm ülkeler organ mafyasıyla baş etmekte çaresiz. Bir de temelinde doktorlar olduğu için içinden çıkılmayacak bir hal aldı. Dünyada ticari mafyanın ilk üçünü uyuşturucu, kadın ve organ ticareti oluşturuyor. Ne yazık ki, her geçen yıl daha fazla ülkeleri kapsıyor ve gelirleri milyarları geçiyor. Mafyanın tuzağına özellikle para ihtiyacı olan insanlar düşüyor. Zaten mafya hemen insanları eliyle koymuş gibi buluyor. Çoğu kurban bir böbreğimi satarım olur biter diyor ama ister maddi, ister sağlık bakımından sonları hep hüsran oluyor."

Turan, Uygur Türklerinin de organ mafyasının kurbanı olduğunu, kitapta bu ve benzeri birçok gizli konuya değinerek bazı olaylara ışık tutmaya çalıştığını sözlerine ekledi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.