CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: 80 milyonun çıkarını düşünen bir kampanya yürütüyoruz
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Gerçekten de bayrak,vatan sevgisi üzerine inşa edilmiş, kişisel çıkarları değil, 80 milyonun çıkarını düşünen, bir kampanya yürütüyoruz." dedi.

Istanbul
İSTANBUL
CNN Türk-Kanal D ortak yayınında Hakan Çelik'in sorularını yanıtlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, referandumun partiyle alakası olmadığını ve yapılacak anayasa değişikliğiyle ilgili maddelerin herkes tarafından bilinmesi gerektiğini söyledi.
Maddelerin yeterince anlatılıp, anlatılmadığının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, referandum sürecinin temel eksikliğinin, 'evet' ve 'hayır'ı savunanların bir araya gelip, televizyon ekranında tartışmaması olduğunu dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, başka ülkelerde böyle olduğunu anlatarak, "Toplum kamplara ayrışmış durumda. Kimin ne dediği pek anlaşılmıyor. Vatandaş bir onu dinliyor, 'bu haklı.' Bir öbürünü dinliyor, 'bu haklı.' Peki hangisi doğruyu söylüyor? Hangisi bazı şeyleri vatandaşa yansıtmıyor. Ancak liderler bir araya gelip konuşabilse tüm ayrıntılar ortaya çıkacak, vatandaş da evinde televizyon izlerken 'şu şunu söylüyor ama öbürü de şunu söylüyor.' diyerek daha sağlıklı bir karar sürecinin içinde olacak. Maalesef bunu gerçekleştiremedik. Bu kampanyanın temel eksikliği burada." diye konuştu.
"80 milyonun çıkarını düşünen bir kampanya yürütüyoruz"
Kılıçdaroğlu, şu anda eşit koşullarda bir yarış olmadığını savunarak, "Evet kampanyasını devlet yönetiyor. Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, valiler, kaymakamlar, devletin araçları, uçakları, forsu, parası, televizyonlarında 'evet' kampanyası var. Diğer tarafta bu değişikliğin toplum için hangi riskleri oluşturduğunu anlatmaya çalışan, devletin parasını, arabasını, araçlarını, televizyonlarını kullanmayan bir grup daha var. Gerçekten de bayrak,vatan sevgisi üzerine inşa edilmiş, kişisel çıkarları değil, 80 milyonun çıkarını düşünen bir kampanya yürütüyoruz. Bu kampanyayı eşit kılacak olan o dediğim bir televizyon programında bir araya gelip, konuşmaktı." şeklinde konuştu.
"18 madde Türkiye’nin lehineyse neden bu düşünce gelip savunulmuyor?" diye konuşan Kılıçdaroğlu, "Benim önümde gelip savunabilmeliler. Onların önünde kendi düşüncelerimi savunabilmeliyim. Vatandaşımız da oturup karar versin. Maddeleri açıp, oturup uygar insanlar gibi tartışalım. Vatandaş sandığa giderken doğru bilgilendirme yapılıp, tercihini yapmalı. Ama doğru bilgilendirme değil de tek taraflı bilgilendirme yapılıyorsa doğru olmuyor." ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 18 yaşında milletvekilliğine tek itirazlarının, bu yaşta milletvekili seçilmeye değil, ömür boyu askerlikten muaf tutulma kısmına olduğunu, askerliğini yapacaksa itirazları olmadığını belirtti.
"İyi ilişkilerimizin olmasını istiyoruz"
Kılıçdaroğlu, şunları anlattı:
"Anayasa değişikliğinin 8. maddesine göre, Anayasa'nın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle, dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez. Sosyal haklar, başka bir bölümde. Bütün ekonomik ve sosyal konularda Cumhurbaşkanına kararname çıkarma yetkisi veriliyor. Tek adam rejiminde OHAL ilan ederse bir kişi, bütün bu konuların tamamında kararname çıkarabiliyor, temel haklarda da siyasi haklarda da. OHAL ilan etmezse, ekonomik ve sosyal konularda istediği kararnameyi çıkarabiliyor, yetkisi var. Devletin yapısı ve işleyişiyle ilgili bütün kararları alabiliyor. Belediyelerle ilgili alamıyor ama muhtarlıklarla ilgili alabiliyor, isterse kapatabilir, bir kararnameyle. Daha vahimi de şu, bugün diyelim ki muhtarlar kapatılmak isteniyor, bir teklif de bir tasarı da gelebilir. Kaldırılması için komisyonlarda görüşülür, muhtar dernekleri davet edilir, kaldırılıp kaldırılmaması konusunda öneriler gelir ve tartışmalar çıkar. Tartışmalardan sonra meclis genel kurulu buna karar verir. Yeni rejimde, tek adam rejiminde bir sabah kalkıp bir kararnameyi resmi gazetede görecekler. Bunların hiçbirisi parlamentoda tartışılmayacak, tartışma zemini olmayacak. Tıpkı 24 saat içinde devletin bütün müsteşarlarının, genel müdürlerinin, emniyet müdürlerinin, valilerin, kaymakamların değişmesi gibi."
"AB meselesi referanduma götürülürse, buna yaklaşımınız ne olur?" sorusunu Kılıçdaroğlu, "Bu anayasa değişikliği geçerse zaten dünyanın, Türkiye'nin demokratik bir ülke olmadığı yönündeki kanaatini perçinleyecektir, güçlendirecektir. Bu, bizim en büyük, ciddi zaaflarımızdan birisidir. Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı olmayacak. Dolayısıyla ciddi sorunlar yaşayacağız. Biz, uygar, medeni dünyanın bir parçası olmak, bütün dünyayla, Ortadoğu'yla, Suriye'yle, Irak'la, Mısır'la, Libya'yla, Rusya'yla, İran'la, Avrupa'yla da barış içinde olmak, iyi ilişkilerimizin olmasını istiyoruz. Bu ilişkiler koparsa, en büyük zararı Türkiye görür." şeklinde yanıtladı.
"Hepimizin dikkatli bir dil kullanması lazım"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal ve Hüsnü Bozkurt'un açıklamalarını nasıl değerlendirdiğine ilişkin soru üzerine, "Bu süreçte kullanılacak dilin kucaklayıcı bir dil olması lazım. Denize dökmek, vurmak gibi ifadeleri asla doğru bulmadım. Doğru bulmadığı mı da her ortamda ifade ettim. Hepimizin dikkatli bir dil kullanması lazım, hepimizin vatandaşları düşünmeye çağırması lazım." dedi.
Kılıçdaroğlu, partide Hüsnü Bozkurt'un disipline sevk edilip edilmeyeceğine ilişkin karar, tutum veya görüş olup olmadığına ilişkin, "Değerlendiriyor arkadaşlarımız. Elbette niçin olmasın. Parti tüzüğüne göre karar bir kişiye ait değildir. Milletvekili olduğu için karar Parti Meclisi'ne aittir. Benim düşüncemi beyan etmem Parti Meclisi'nin iradesine müdahale olur ve doğru olmaz." ifadelerini kullandı.
Muhabir: Halil İbrahim Başer,Hanife Sevinç
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.