"Şev-Voll 1: İ.H.(a)L.(e) Bana Kaldı" stand-up gösterisi 26 Eylül'de sahnelenecek
Oyunbozan Atölye tarafından hazırlanan, atölyenin kurucusu ve yönetmeni Yaşar Elmas ve Şevval Çakar'ın kaleme aldığı stand-up gösterisi "Şev-Voll 1: İ.H.(a)L.(e) Bana Kaldı"nın lansmanı 26 Eylül'de Esenler Kadir Topbaş Kültür Merkezi'nde yapılacak.

İstanbul
Oyuna ilişkin AA muhabirine açıklamada bulunan Oyunbozan Atölye kurucusu ve yönetmen Yaşar Elmas, genç oyuncu Şevval Çakar'la yaklaşık 2 yıl önce imam hatipler okullarında düzenlenen "Festihal Art" vesilesiyle tanıştıklarını söyledi.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Çakar'ın düzenlenen etkinlikte sahneye taşımaya hazırlandıkları gösterinin 10 dakikalık kısa bir özetini sunduğunu belirten Elmas, "Ben orada Şevval'in anlatmayı sevdiğini ve gösteriyi devam ettirilebileceğini gördüm. İçerisinde küfrün, argonun, bel altı esprilerinin olmadığı bir 'komiğin' de insanları güldürebileceğini düşündüm. Bugün provalarını yaptığımız gösterimiz böylece başlamış oldu." dedi.
Elmas, "kendi hikayeni anlatmak" hedefiyle gösteriyi hazırlamaya başladıklarını vurgulayarak, "Burada karşımızda 17 yaşında, Sarıyer'de yaşayan, imam hatip lisesi son sınıf öğrencisi bir kızın dünyası var. Gösteride onun ailesi, mahallesi ve okulla ilişkilerine tanıklık ediyoruz. Bence bu projeyi özel kılan, gösterinin imam hatip lisesine bakış açısı." şeklinde konuştu.
"Türkiye'de stand-up gösterilerindeki anlatılanlar 'tek gerçeklik' olarak görülüyor"
Gösterinin Şevval Çakar'ın yaşadıklarının bir yansıması olarak ortaya çıktığını dile getiren Elmas, "İmam hatipli bir öğrencinin toplumdaki karşılığı tam olarak nedir? Örneğin, karakterimiz gitar kursuna gitmeye çalışıyor ve orada hem ailesi hem de kurstakilerden aldığı tepkiler var. Onun yaşadıklarını gördükten sonra biz de Şevval'in hikayesini anlatmaya karar verdik. 'Şev-Voll 1' böyle doğdu ve gelişti. Umarım 'Şev-Voll 2'de de başka konulardan bahsedebiliriz." ifadelerini kullandı.
Yönetmen Yaşar Elmas, Türkiye'de sahneye taşınan stand-up gösterilerindeki anlatılanların "tek gerçeklik" olarak görüldüğüne dikkati çekerek, sözlerine şöyle devam etti:
"Bir aşırılıklar çağında yaşıyoruz. Ülkedeki komiklere, stand-up yapan insanlara, televizyon ekranlarında ya da sinemada yer alan komik filmlere baktığınız zaman bunların tamamının argodan beslendiğini görüyoruz. Bunlar, edebi değeri olmayan, kolayca üretilebilen, insanları basitçe güldürmeye dönük bir felsefeden güç bulan ve bizi beslemeyen bir anlama sahip. Ama benim için bu durum, bizim tek gerçekliğimiz değildir ve olmamalıdır."
İnsanları güldürecek yapımlara dair özelliklerin belirli bir içerikle sınırlandırılmaması gerektiğinin altını çizen Elmas, "İnsanlar güzel, seviyeli, ciddi bir kompozisyonla oluşturulmuş hikayelere ve sahne performanslarına gülebilir. Biz de bunun bilinciyle hareket ederek gösterimizi yapmaya ve sahnelemeye karar verdik." diye konuştu.
"İmam hatip liseleri, kendilerini kültür ve sanatta yeterince iyi temsil edemedi"
Usta yönetmen, kendisiyle ilgili dile getirilen, "Bu toprakların ruhuyla barışık işler ortaya koyuyor." ifadesine tam olarak katılmadığını kaydederek, "Ben barışıktan ziyade, dünyaya sunulabilecek muhteşem ve sınırsız bir kültürün üzerinde oturduğumuzu ve bu değerleri sinema, tiyatro, edebiyat gibi unsurlarla güncelleyerek insanlığa sunamadığımızı düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Üretilen yapımlarda temsil edilen ile gerçekte olan Türkiye arasında ciddi farklar bulunduğunu vurgulayan Elmas, çok güncel ve marka değeri yüksek işler üretilebileceğini ve dünyaya da sunulabileceğini kaydetti.
Elmas, oyunun alt başlığının "İHaLe Bana Kaldı" olduğuna işaret ederek, "İmam hatip liseleri, kendilerini kültür ve sanat alanında yeterince iyi temsil edemedi. Aslında yıllarca bu iş pas geçilip gerektiği kadar kafa yorulmadı. Biz, hazırladığımız gösteriyle beyaz komik ya da temiz mizahla insanların gülümsemesine, sahnede olup bitene güzel tepkiler vermesine kafa yoruyoruz. Gösterimiz bu anlamda yeni bir hareketi başlatabilir." görüşlerini paylaştı.
Şevval Çakar'ın başörtülü bir komedyen olmaya aday olduğunu dile getiren Elmas, şu bilgileri verdi:
"Buradaki boşluk büyük olduğu ve Şevval'in takip edeceği bir iz olmadığı için onun önemli yükümlülüğü var. İmam hatip liseleri, çığır açan başka işler yaptı. Son 50-60 yıllık geçmişe baktığımızda gerçekten imam hatiplerin ülkemizde çok büyük etkileri oldu. Günümüzde üniversitelerin kıymetli bölümlerine yerleşiyorlar ama burada yapmamız gereken, bu birikimin kültür sanat alanına nasıl evrilebileceği meselesi üzerine biraz kafa yormaktır."
"Ne yazık ki şu anda küfürsüz, argosuz ya da bel altı olmayan hiçbir gösteri yok"
Oyuncu Şevval Çakar ise gösterideki temel amaçlarından birisinin "bizim kız" olarak anılmak olduğunu belirterek, "Gösteriyi izleyecek insanların, 'Bizden birisi yaşadıklarımızı dile dökmüş.' demesini istiyorum. Zaten anlattıklarım bizim hiç yabancısı olduğumuz konular değil. Aile, akraba ve mahalle ilişkilerimizdeki bazı dramlardan komedi çıkartarak, izleyenlerin 'Gerçekten bunu yaşadık ama şu anda buna gülebiliyoruz.' demeleri için çalışıyorum. Bütün bu dramları komediye çevirerek anlatmak bana mutluluk veriyor." dedi.
Güncel olarak üretilen gösterilerdeki dilden oldukça rahatsız olduğunu vurgulayan Çakar, "Ne yazık ki şu anda küfürsüz, argosuz ya da bel altı olmayan hiçbir gösteri yok. Sosyal medyadaki kısa videolarda bile sadece bu yönden dikkat çekmeye çalışılıyor. Bir defa izlenince de bunun devamı peşinden geliyor. Ben bunun gösterimde olmamasını ve seyircilerin, 'A, küfür ya da bel altı bir ifade olmadan da gülünebiliyormuş.' diye kafalarında bir algı oluşmasını diliyorum." şeklinde konuştu.
Çakar, gösteride imam hatipli genç kızın gözünden bir Türkiye manzarası sunduğunu aktararak, şunları kaydetti:
"İmam hatiplerin bir algılanışı var. Çok küçük yaşlarda otobüse bindiğimde bile bir teyzenin bana bakıp, 'Sen imam hatiplisin değil mi?' dediğini hatırlıyorum. Bana bunu, 'Başın sağ olsun.' der gibi söylüyordu. 'Evet teyze, imam hatipliyim.' deyince de sanki çok kötü bir şey yapmış gibi hissediyordum. Ona şimdi, 'Evet teyzem, imam hatipliyim ve yapabiliyorum.' diye sesleniyorum. İşte o teyze bana bunları kattı."
"Akranlarım öyle değillerse bile kendilerini Z kuşağının bir parçası gibi görüp davranıyorlar"
Oyunun farklı kültürlerdeki selamlamalarla başlayıp, "Yaratılmış olan her şeye tanıklık etmek istiyorum." cümlesiyle bittiğini söyleyen genç oyuncu, "Oyunda bütün dillerdeki selamlaşmaları, ağaçların, hayvanların selamlaşmalarını anlatıyorum. Burada aslında herkesle, bütün canlılarla beraber olduğumuzu anlatmaya çalışıyorum. Kimse kimseden üstün veya aşağıda değil. Bu benim için çok önemli bir mesele çünkü hayatta çok fazla karşımıza çıkıyor. Bütün bunları anlattıktan sonra da 'Her şey halloldu.' diyerek seyirciye, 'Aşkla, sevgiyle kalın ve artık birbirimizle sarılabiliriz.' diyorum." açıklamasını yaptı.
Çakar, kendisinin de içinde bulunduğu "Z kuşağı" olarak adlandırılan gençlerin aşırılıklar içinde yaşadığının altını çizerek, şöyle konuştu:
"Akranlarım öyle değillerse bile kendilerini Z kuşağının bir parçası gibi görüp davranıyor. Kendilerini, 'Ben bu kuşağın bir çocuğuyum.' diyerek sanki böyle davranmak ve bunları söylemek zorunda gibi görüyorlar. Bu zorunluluk, popüler kültürün kölesi olmak demek. 'Böyle yapmazsam beni dışlayacaklar.' diye düşünüp böyle hareket ediyorlar. Bence onlar bu meseleyi son derece yanlış anlıyor."
Oyunun provaları Esenler Kadir Topbaş Kültür Merkezi'nde devam ediyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.