Merve Arslan, kısa metraj film projesini, senaryo yazım sürecini, TRT 12 Punto'nun yapım ödülünü, filmin hikayesini ve gelecek hedeflerini AA muhabirine anlattı.

Senaryoyu yazarken temel motivasyonun sınırlı imkanlarla da olsa çekilebilecek bir proje ortaya koyma arzusu olduğuna dikkati çeken Arslan, "Yazım sürecinde hem diyalog yazımının inceliklerini öğrenmeyi hem de kendi sınırlarımı zorlamayı amaçladım. Bu nedenle, hikaye iki karakter etrafında ve çoğunlukla dış mekanlarda geçecek şekilde kurgulandı. Bir kız, bir erkek ve İstanbul'un terk edilmeye yüz tutmuş mekanlarıyla sınırlı bir formül geliştirdim. Bu kısıtlamalar, benim için projenin hem en zorlu hem de en yaratıcı kısmını oluşturdu." dedi.

Yönetmen Arslan, deneysel ve anlaşılması güç bir senaryo olduğu için proje aşamasında büyük bir destek beklemediğini belirterek, "Projenin 12 Punto gibi prestijli bir platformdan destek alması, tahmin edebileceğiniz gibi bizde büyük bir sevinç ve heyecan yarattı. İlk ödülün TRT Yapım Ödülü olması ise bize hem büyük bir umut verdi hem de projenin sonraki aşamaları için güzel fırsatların kapısını araladı." ifadelerini kullandı.

"İstanbul'un farklı yönlerini gösterebilmeyi hedefliyorum"

Filmin gerçeklik algıları birbirinden farklı iki gencin, ruhsal anlamda birbirlerine yaklaşma serüvenini ele aldığının altını çizen Arslan, şu bilgileri verdi:

"Karakterler İstanbul'un giderek metruklaşan sokaklarında ilerledikçe, aralarındaki diyalog da bir o kadar derinleşiyor ve hikaye tabiri caizse kıyametvari bir atmosfere bürünüyor. Her ne kadar bir diyalog filmi olsa da anlamının diyalogların ötesinde bir yerde, İstanbul'un göz ardı edilen ve doğanın yeniden ele geçirdiği mekanlarında oluştuğuna inanıyorum. Bu filmi bir arada tutan şeyin kelimeler değil iki varlığın ortak yolculuğunda gizli kalan o derin bağ olduğunu düşünüyorum."

Arslan, projesinde izleyicilerin semavi dinlerin öğretilerinden Alman romantizmine kadar uzanan alanlarda bir şeyler bulabileceğine işaret ederek, Rus sinemasında Alexander Sokurov, Konstantin Lopushansky ve Andrei Tarkovsky, Japon sinemasında ise Masaki Kobayashi ve Akira Kurosawa'dan etkilendiğini söyledi.

Türk sinemasında alışılmış anlatı biçimlerinin dışına çıkan bir dil geliştirmeyi denemek istediğini aktaran Merve Arslan, şöyle devam etti:

"İstanbul'un pek sık görünmeyen, farklı yönlerini hem yurt içinde hem de yurt dışında izleyicilere özgün bir sinematografi ile gösterebilmeyi hedefliyorum. Filmin atmosferini büyük ölçüde mekanların belirlediğine inandığım için görsel anlatım benim için önemli bir yere sahip. Bu nedenle şimdiye dek birçok kez mekan keşfi yaptım ve projenin ruhuna uygun olduğunu düşündüğüm alanlar belirledim. Özellikle Fatih'in ara sokakları, İstanbul surları ve Kağıthane çevresi filmde öne çıkan lokasyonlar arasında. Çekimlere önümüzdeki yılın ilkbahar aylarında başlamayı planlıyorum. 12 Punto sayesinde, projenin henüz çok erken aşamasında olmamıza rağmen değerli insanlarla tanışma fırsatı yakaladık. Sunulan imkanları en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyor, danışmanlıklar alıyor ve çeşitli etkinliklere katılıyoruz."

Gelecek hedeflerine de değinen Arslan, yürüme yetisini kaybeden bir adamın eşine anlattığı hikayelere ve aralarındaki derin ilişkiye odaklanan, temelinde merhametin ne anlama geldiğini sorgulayan bir film projesi üzerinde çalıştığını sözlerine ekledi.

Merve Arslan kimdir?

Almanya'da 1999'da dünyaya gelen Arslan, İstanbul Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı ile Psikoloji bölümlerini dereceyle tamamladı.

Görsel sanatlar ve sinema alanında çeşitli pratik ve teorik eğitimler alan Arslan, Uludağ Kısa Film Yarışması’nda "Triameron" adlı kısa filmiyle birincilik ödülüne layık görüldü.

Arslan, çeşitli filmlerde sanat yönetmeni ve yapım tasarımcısı olarak görev aldı.