"Boğaziçi İmar'da 'Elçin-Yakup-Fatih' çizgisine düşmeyen bir işin imkansız hale getirildiği" iddiası
"İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü" iddianamesinde, Boğaz'ın ön görünümdeki yapıların sahiplerinin tadilat ve onarım işlemleri için "önce Elçin Karaoğlu, sonra Yakup Öner ve en son da Fatih Keleş hattı"na maruz bırakıldığı iddia edildi.
İstanbul
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, 105'i tutuklu, 5'i "müşteki şüpheli" olmak üzere toplam 407 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, Boğaziçi İmar Müdürlüğü bünyesindeki eylemlere yer verildi.
- "İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü" iddianamesi tamamlandı
- DOSYA: İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü iddianamesi
- "İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü" iddianamesinde örgütün gelir kaynakları anlatıldı
İddianamede, şüphelilerin etkin pişmanlık kapsamında verdiği ifadeler, müşteki ve mağdur beyanları ile Çevre Şehircilik İstanbul İl Müdürlüğünün hazırladığı bilirkişi inceleme raporu doğrultusunda, "Ekrem İmamoğlu tarafından kurulan ve yönetilen çıkar amaçlı suç örgütünün kaçak hafriyat dökümünden sonra en büyük suç geliri kaynaklarından biri olduğu tespit edilen Boğaziçi İmar Müdürlüğü, İmamoğlu'nun 2019 yerel seçimleri sonrasında İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) başkanı olmasından sonra resmi hiyerarşiden bağımsız gayriresmi bir 'üç ayaklı' mekanizma üzerinden işlediği anlaşılmıştır." tespitine yer verildi.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Bu kapsamda stratejik düzlemde ve temin edilecek suç geliri miktarının belirlenmesinde talimat ve onay merciinin doğrudan örgüt elebaşı İmamoğlu olduğu kaydedilen iddianamede, finansal koordinasyonun örgüt yöneticisi şüpheli Fatih Keleş tarafından doğrudan ya da kendi emir ve talimatıyla hareket eden şüpheliler Zafer Keleş veya Süleyman Atil tarafından alındığı belirtildi.
İddianamede, örgütün "büyük çaplı" olarak değerlendirdiği Boğaziçi İmar'daki işlerin görüşmeleri ile örgüt adına üst düzey iş insanlarıyla ilişkilerin yürütülmesi ve bu kişilerin taleplerinin teknik meşrulaştırma işi ile bu talimatları Boğaziçi İmar Müdürü Elçin Karaoğlu'na talimatlandırma görevinin doğrudan örgüt elebaşına bağlı şüpheli Yakup Öner tarafından yürütüldüğü bildirildi.
Örgütün Beylikdüzü'nden beri üyesi olan Boğaziçi İmar Müdürü şüpheli Karaoğlu'nun, örgütün küçük çaplı olarak değerlendirdiği nakdi işlerden sorumlu olduğu ifade edilen iddianamede, Karaoğlu'nun temin ettiği suç gelirlerinin büyük bir kısmını örgüt yöneticisi Fatih Keleş'e gönderdiğin, bir kısmını ise şahsi zenginleşmesinde kullandığı kaydedildi.
İddianamede, Boğaziçi İmar Müdürlüğündeki iş ve işlemlerin örgüt tarafından iki katmanlı olarak tasnif edildiği, geniş kitleyi ilgilendiren büyük bölümün "rutin işler" olarak adlandırıldığı, bu kapsamda yapılan başvurulara ilişkin dosyaları İmamoğlu'nun bu alanda gayriresmi olarak görevlendirdiği Öner'e, şoförü olan şüpheli Kamuran Ataç'ın götürdüğü bilgisi verildi.
"Sosyal içerikli hizmetlere kaynak sağlanması" adı altında temin edilecek menfaat belirlendi"
Öner'in dosyalardaki talebe göre belirlediği "sosyal içerikli hizmetlere kaynak sağlanması" adı altında temin edilecek menfaat belirlendikten sonra ve resmi sürecin Karaoğlu tarafından yürütüldüğü ifade edilen iddianamede, yüksek parasal/siyasi etkisi olan takdire bağlı dosyalarda da, dosyaların teknik uygunluk/uygunsuzluğunun Öner tarafından "ön inceleme-mütalaa" adıyla değerlendirildiği belirtildi.
İddianamede, söz konusu ön incelemelerin siyasi, sosyolojik ve estetik boyutları da gözetilerek doğrudan İmamoğlu'na bildirildiği, örgüt elebaşı İmamoğlu tarafından belirlenen suç gelirinin temininin ise şüpheli Fatih Keleş tarafından yürütüldüğüne ilişkin tespitlere yer verildi.
Örgüt tarafından "uygun görülen" dosyanın talep edilen nakdi menfaat yerine getirildiğinde hızla sonuçlandırıldığı belirtilen iddianamede, dosyaların aksi halde sürüncemede bırakılmakta veya olumsuz raporlar verildiğinin anlaşıldığı ifade edildi.
İddianamede, sistemin işleyişine ilişkin şu tespitler yapıldı:
"Ön görünümde kalan yapılara giden İBB zabıtaları, binalarda kaçak olduğu yönünde birçok müşteki ve şüpheliye imara aykırılık yönünden herhangi bir işlem yapmadan, baskı yaparak, Boğaziçi İmar Müdürlüğüne yönlendirilmiş Boğaziçi İmar Müdürlüğüne giden vatandaşların tadilat/onarım talepleri neticesinde 'önce Elçin Karaoğlu, sonra Yakup Öner ve en son da Fatih Keleş hattı' kuralına maruz bırakılmıştır. Bölgedeki saha istihbaratı (Boğaz'daki sitelerin nüfus profili, sosyo-politik durumu, hangi dosyada hangi tepkinin doğacağı, mülk sahiplerinin mali durumu ve yapıların durumu) şüpheli Süleyman Atik tarafından alınıp, baştan analiz edilerek riskler belirlenerek idari takdir alanı, kişiye/olaya göre menfaat üretecek şekilde genişletilmiştir."
Örgütün, imara aykırı yapı yaptığını tespit ettiği mülk sahibi şüphelilere "zorlama unsuru" olarak zabıta marifetiyle yapı tatil tutanağı tutmakla tehdit edip, "rüşvet" aldığı şüphelilerin aykırı yapılarını görmezden geldiği kaydedilen iddianamede, hukuka uygun talepleri bulunan birçok müşteki/mağdurun dosyalarının uzun süreler sürüncemede bırakıldığı ve irtikap suretiyle menfaat temin edildiği ifade edildi.
İddianamede, özel vasfa haiz örgüt üyesi şüpheli Öner'in resmi yetki imzası olmaksızın, örgüt elebaşı düzeyindeki irtibatı ve "teknik danışman" kisvesini, İmamoğlu'nun talimatıyla örgütün Boğaziçi imar sorumluluğunu fiili yetki haline getirdiği kaydedildi.
Dosya akışının kurumsal yazışma zincirinin dışına çıkarılıp, gayriresmi bir "paralel havale" düzenine dönüştürüldüğü belirtilen iddianamede, bu kapsamda şüpheli Ataç'ın kurgusu altında yürütülen evrak trafiğinin kamu kayıt dışılığını sistematik hale getirdiği ifade edildi.
İddianamede, Boğaz öngörünümde kalan yapılara ilişkin önemli iş insanları ile yaptığı görüşmeleri örgüt elebaşı İmamoğlu'na ileten Öner'in onun talimatına göre dosyanın uygun görülmesi için rüşvet/irtikap olarak "hayır işi olarak kreş, okul, kütüphane ve benzeri" taleplerde bulunduğu, bu talepleri "hayır işi" olarak kabul etmek zorunda kalan birçok müşteki ve mağdurdan yüklü miktarlarda doğrudan nakitin, Fatih Keleş veya onun talimatlarıyla hareket eden Zafer Keleş, Murat Keleş ve Süleyman Atik tarafından temin edildiği belirtildi.
Temin edilen suç gelirlerinin herhangi bir sosyal yardımda kullanıldığına ilişkin tespit olmadığı kaydedilen iddianamede, bu suç gelirlerinin bir kısmının örgüt mensuplarının şahsi zenginleşmelerinde kullanıldığı, bir kısmının suç örgütünün "sistem" adını verdiği ve siyasetin dizaynı amaçlı kurulan havuza aktarıldığı, bir kısmı için de örgüt adına yurt dışına kaçırma yöntemlerine başvurulduğu ifade edildi.
100 bin dolar gayriresmi ödeme yapıldığı iddiası
Öner'in, İmamoğlu ile yaptığı görüşmeler sonucu Boğaziçi İmarda dosyası bulunan önemli iş insanlarına örgüt elebaşının belirlediği bedeli ilettiği belirtilen iddianamede, "Rüşvet/irtikap sonucu elde edilen ve Fatih Keleş tarafından yürütülen nakit para temini hususuna dahil olmayıp Ekrem İmamoğlu'ndan 2020-2024 arası 'yıllık 100 bin dolar gayriresmi ödeme' alındığı anlaşılmıştır." tespitine yer verildi.
İddianamede, "İmamoğlu tarafından örgüt içi Boğaziçi İmar'da kurulan sistemin korku/itaat ayağında sahada, zabıta marifetiyle yapı tatil tutanağı tutma tehdidi üzerine veya 'işlerini hızlandırılmak' istenenlerin doğrudan İmamoğlu tarafından Öner'e yönlendirildiği, 'Elçin-Yakup-Fatih' çizgisine düşmeyen bir işin ilerlemesinin imkansız hale getirildiği, bu eksene giren işlerin ise talep edilen menfaat karşılığında öne çekildiği ve olumluya döndürüldüğü, dosya onayı karşılığı nakdi/ayni taleplerin sistematikleştirildiği, 'sosyal yardım' kılıfıyla koşullu kamu hizmeti sunulmaya başlandığı" tespitlerine yer verildi.
Önemli iş insanlarının yapılarıyla ilgili temin edilecek menfaati İmamoğlu'nun, geri kalan başvurulara ilişkin taleplerin ise Keleş tarafından belirlendiği anlatılan iddianamede, talep edilen suç gelirlerinin genellikle Boğaziçi bölgesinde resmi danışmanlık da vermesinden kaynaklı bölgeyi iyi bilen ve şüpheli Keleş ile doğrudan çalışan şüpheli Süleyman Atik tarafından temin edildiği bildirildi.
İddianamede, başta Boğaziçi İmar Müdürlüğü olmak üzere iştirakler üzerinden birçok müşteki veya şüpheliden "sosyal yardım" kılıfı ile rüşvet olarak "market hediye çekleri" alındığı ve bu çeklerin ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak yerine örgütün amaçları doğrultusunda kullandığı ifade edildi.
