Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek: Sektörel zorlukları birlikte aşacağız
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bazı sektörlerdeki sıkıntıların farkında olduklarını belirterek, "Onlara karşı asla duyarsız değiliz. O sektörel zorlukları birlikte aşacağız." dedi.
 Fotoğraf: Abdülhamid Hoşbaş/AA
                     Fotoğraf: Abdülhamid Hoşbaş/AA
                İstanbul
Şimşek, İstanbul Finans Merkezi Ziraat Bankası Genel Müdürlük Oditoryumu'nda düzenlenen Dünya Gazetesi Ekonomi Zirvesi'nde yaptığı konuşmada küresel ekonomideki gelişmelere değinerek, ABD-Çin arasındaki anlaşmanın gerilimi önemli ölçüde azaltacak nitelikte olduğunu, dezenflasyondaki düşüşün sürdüğünü, emtia fiyatlarının göreceli olarak istikrarlı gittiğini söyledi.
Küresel finansal koşulların Türkiye ve benzeri ekonomileri daha destekleyici bir noktada olduğunu dile getiren Şimşek, uzun vadede hem fırsatların hem de yapısal zorlukların bulunduğunu anlattı.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Şimşek, dünya ekonomilerinin yüksek borçluluk ve yaşlılık kriziyle karşı karşıya kaldığını, burada Türkiye'nin istisna olduğunu kaydederek, jeopolitik gerilimler, sıcak çatışmalar ve iklim değişikliği gibi olumsuzlukların küresel ekonomide yol açtığı olumsuzluklardan bahsetti.
Bu yıl küresel ticarette korkulanın olmadığını, geçen yıla benzer gelişmelerin yaşandığını anlatan Şimşek, Türkiye'nin ihracat pazarlarında sınırlı da olsa bir toparlanmanın söz konusu olduğunu bildirdi.

Şimşek, Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin Türkiye için önem arz ettiğini kaydederek, bu ülkelerde büyümenin sürmesinin kendileri açısından önemli olduğunu vurguladı.
Emtia fiyatlarında göreceli istikrarın söz konusu olduğunu ifade eden Şimşek, enerji kısmında fiyat düşüşlerinin yaşanabildiğini, petrol fiyatlarında sınırlı da olsa düşüş beklendiğini anlattı.
"Küresel ticaretteki korumacılığa karşı ülkemiz nispeten daha dayanıklı"
Bakan Şimşek, orta ve uzun vadeli küresel ekonomik görünümde daha çok yapısal sorunların öne çıktığını belirterek, ancak burada Türkiye için fırsatların ele alınması ve önceliklendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Artan korumacılığın küresel büyümeyi aşağıda tutan önemli bir faktör olduğuna işaret eden Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Peki Türkiye ne durumda? Küresel ticaretteki korumacılığa karşı ülkemiz nispeten daha dayanıklı. Ne demek bu? Bir kere bizim ihracatımızın yüzde 62'si serbest ticaret anlaşmalarımızın olduğu ve kural bazlı ticaret yaptığımız ülkelere gidiyor. Bu değerli bir kazanım. Geriye kalan ihracatımızın da önemli bir kısmı yakın coğrafyaya gidiyor. Yani dost ve yakın coğrafyalara gidiyor. Yani Orta Asya, Orta Doğu, Kuzey Afrika. Buralarla biz hem dostuz hem coğrafi anlamda yakınız. Yani ya kural bazlı ticaret yapıyoruz ya da dost ve yakın coğrafyalara mal ve hizmet sunuyoruz."

"Hizmet ihracatındaki potansiyelimiz tahmin edilenin çok ötesinde"
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, tedarik zincirinin çeşitlendirilmesinin, bölgesel entegrasyonun, Türkiye'nin bulunduğu lojistik ve ulaştırma koridorlarının ülkeye sunduğu avantajlardan bahsetti.
Hizmet ticaretinde Türkiye'yi küresel oyuncu yaptıklarını vurgulayan Şimşek, turizmde zaten küresel oyuncu olduklarını, inşaat, teknik müşavirlik, yazılım, oyun, dizi ihracatı ve sağlık turizminde önemli potansiyellerinin bulunduğunu anlattı.
Şimşek, "Şu anda dünyada önemli bir hizmet ihracatçısıyız ama bu pozisyonumuzu güçlendirme potansiyelimiz tahmin edilenin çok ötesinde. Bugün yaptığımız bütün reformlar, yatırımlar aslında bu bileşeni çok daha güçlü bir şekilde devreye almamızı sağlayacak." diye konuştu.
"Düşük borçluluk oranı Türkiye'ye önemli fırsatlar sunuyor"
Bakan Şimşek, küresel korumacılığın arttığı bir dönemde yatırımcıların "iç talebi ve hizmet ihracatı güçlü" ülkelere yönelmesinin önemli olduğunu belirterek, bu nedenle Türkiye'nin tercih edilecek alanda olduğunun altını çizdi.
Türkiye'nin düşük borçluluk oranından bahseden Şimşek, bu durumun çok önemli fırsatlar sunduğunu, yapısal dönüşümün kaynak gerektirdiğini, çok borçlu olan ülkelerin bu kaynağı dönüşüm için ayıramayacağını anlattı.
Şimşek, " Türkiye'de borçluluk oranının düşük olması yapısal dönüşümün ve yapısal reformların hayata geçirilmesinde büyük katkı sunacak. Verimliliği artıracak altyapıya yatırımlarının yapılmasına imkan sağlıyor. Örneğin üretim üstlerinin, organize sanayi bölgelerinin limanlara demir yoluyla bağlanması şu anda en büyük önceliğimiz. Kaynak olmazsa, çok borçluysanız bunu yapabilir misiniz?" açıklamasında bulundu.
Türkiye'nin genç ve çalışma çağındaki nüfusunun artmaya devam edecek olmasının, kadınların işgücüne katılımının artırılacak olmasının öneminden bahseden Şimşek, "Bu sayede Türkiye en azından önümüzdeki 20 yıl için bir demografik fırsat penceresine sahip diye düşünüyoruz. O açıdan burada kaygılanacak bir şey yok ama bizim için büyük fırsatlar içeriyor dünya nüfusunun yaşlanması. Nedir bu fırsatlar? Sağlık turizmi ve yaşlı bakım hizmetleri. Dünyada buna gümüş ekonomi deniliyor." ifadelerini kullandı.
"Sorunları doğru tespitlerle hep birlikte çözebiliriz"
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, üretken yapay zekanın geliri artırmak için sunduğu avantajlardan bahsederek, endüstriyel robot kullanımında ve yapay zekaya hazırlıkta Türkiye'nin önemli mesafe katettiğini ve hızlı yükselişte olduğunu söyledi.
Şimşek, dijital altyapıyı geliştirmek için fiber kapasitesinin artırılması, 5G+ yatırımlarının hızlandırılması, büyük ölçekli veri merkezleri kurulması ve nükleer enerjiye yatırım yapılması gibi alanlarda somut adımlar atılacağını ifade etti.
İleri teknoloji üretiminin yerlileştirilmesinin ülkeye daha kaliteli istihdam imkanları sunacağını ve büyüme potansiyelini yükselteceğini dile getiren Şimşek, "Dolayısıyla dünyada tehditler var ama hepsini Türkiye için doğru bir kurgu ve modelle, birlikte işbirliği yaparak, doğru tespitlerle çözebiliriz. Birlikte bu sorunların üstesinden gelerek fırsatlara dönüştüreceğiz." şeklinde konuştu.
"Savunma sanayisinde 10 milyar dolar ihracata doğru gidiyoruz"
Bakan Mehmet Şimşek, tarım ve yeşil teknolojilere yönelik yatırımlardan ve bu alanlardaki hedeflerinden bahsederek, küresel savunma harcamalarındaki artıştan bahsetti.
Türkiye'nin savunma sanayisinde şu anda 100 binden fazla kişinin üzerinde çalıştığı 1400'e yakın projenin bulunduğunu dile getiren Şimşek şöyle devam etti:
"Bundan yine 20-25 yıl önce Türkiye'nin savunma sanayisi ihracatı yok denecek kadar azdı. Bugün Türkiye 10 milyar dolar ihracata doğru giden bir ülke konumunda. Eylül itibarıyla yıllıklandırılmış ihracat 8,4 milyar doların üzerine çıktı. Türkiye eskiden dünyanın en büyük ithalatçılarından birisiyken şu anda dünyada ihracatta ilk 10'a doğru hızlı yol katediyor. Geçen sene 11. sıradaydık. Bu sene veya önümüzdeki sene ilk 10'a girmiş olacağız. Daha yeni İspanya Türkiye'den 3 milyar doların üzerinde bir tutarla Hürjet alımını onayladı."
"Bazı sektörlerde sıkıntılarımız var, onlara duyarsız değiliz"
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, savunma sanayisindeki gelişmelerin altını çizerek, "Dolayısıyla evet bazı sektörlerde sıkıntılarımız var, 'yoktur' demiyorum. Onlara karşı asla duyarsız değiliz. O sektörel zorlukları birlikte aşacağız. Biz yardımcı oluyoruz, yardımcı olacağız, daha çok olacağız. Birlikte o zorlukları aşacağız. Ama aynı zamanda yeni ufuklara doğru da yol alacağız." diye konuştu.
Dolardaki zayıflamanın Türkiye'nin lehine olduğunu vurgulaya Şimşek, "Küresel finansal koşullar daha destekleyici. Korumacılığa karşı dirençli bir yapımız var. Hizmet ihracatında güçlü bir avantaja sahibiz. Borçluluğumuz düşük, demografik avantajımız duruyor ve biz bununla dönüşümü başaracağız." dedi.
Şimşek, şu anda yürüttükleri programın ana hedefinin "sürdürülebilir yüksek büyüme ve daha adil gelir dağılımı" olduğunun altını çizerek, buraya giden yolda bazı ana önceliklerin bulunduğunu, bunların "fiyat istikrarı, mali disiplin ve sürdürülebilir dış denge" olduğunu söyledi.
Bakan Şimşek, "Bir de bunları kalıcı hale getirecek yapısal dönüşüm. Yani sanayide dönüşüm, yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm, üretken altyapı yatırımları ve kamu maliyesi reformları. Bütün bunların amacı verimlilik artışı yoluyla rekabet gücünü artırarak Türkiye'nin büyüme potansiyelini yükseltmek. Bizim program bu. Yani bu program sadece para politikası üzerinden yürümüyor. Diğer bileşenler de peyderpey güçlü bir şekilde devrede." şeklinde konuştu.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin yaralarının sarılması için bugüne kadar tahakkuk bazlı 3,6 trilyon TL (yaklaşık 90 milyar dolar) kaynak tahsis edildiğini dile getiren Şimşek, KKM'den çıkışın yönetilmesinin çok önemli olduğunu anlattı.
Şimşek, ilk amaçlarının "kural bazlı piyasa ekonomisinin güçlü bir şekilde tekrar devreye alınması" olduğunu anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Enflasyonun kontrol altına alınması, ödemeler dengesi risklerinin yönetilmesi... Çünkü program öncesinde cari açığın milli gelire oranı yüzde 5,3 civarlarındaydı, rezerv yetersizliği endişesi vardı. Koşullu yükümlülükler vardı. Dolayısıyla ilk yılımız aslında özü itibarıyla bu risklerin kontrol altına alınması, yönetilmesi süreciydi. Şimdi ikinci evredeyiz. Burada amacımız makro dengesizliklerin azaltılması. Dezenflasyon başladı ve devam ediyor. Mali disiplini yeniden tesis ediyoruz. Sürdürülebilir cari dengedeyiz. KKM'den çıkışı büyük oranda başardık. Şoklara karşı Türkiye'nin dayanıklılığını artırdık. Bu sene bu program, marttan bu yana envai çeşit şokla test edildi. Hem iç hem dış şoklara rağmen program raydan çıkmadı. Belki bazı konularda arzuladığımız hızda ve öngördüğümüz çerçevede gitmiyor olabiliriz. Ama biz mükemmeliyet yerine ilerlemeyi tercih ediyoruz."
"Dezenflasyon devam etti ve devam edecek"
Bakan Şimşek, üçüncü evrenin gelecek yıl başlayacağını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Üçüncü evre bugüne kadarki kazanımları pekiştirecek yapısal dönüşümü içeriyor. Enflasyonun tek haneye doğru evirildiği, bütçe açığının kalıcı bir şekilde yüzde 3 ve altına doğru çekildiği, cari açığın yüzde 1 ve altında tutulduğu ve yapısal reformların çok daha güçlü bir şekilde sonuç verdiği bir evre olacak. Dolayısıyla bu program sonuç veriyor. 2022 sonunda enflasyon yüzde 65 civarıydı. 2023'te de yüzde 65 civarıydı. Geçen sene yüzde 44'e düştü. Bu bir ilerlemedir. Bu sene yüzde 33'e düşmüş durumda. Bu bir ilerlemedir. Bu sene yıl sonu enflasyonunda yüzde 25-29 bandını yakalamamız zor görünüyor."
Şimşek, programı yaparken bir kuraklık ve tarımsal don öngörülerinin bulunmadığını kaydederek, şu ifadeleri kullandı:
"Küresel ticaret savaşları öngörümüz bu boyutlarda yoktu. İçeride yaşanan birtakım gelişmeleri bizim öngörmemiz mümkün değil. Bölgemizde bir savaş öngörümüz yoktu. Bütün bunlara rağmen dezenflasyon devam etti ve devam edecek. Son 1-2 aydaki rakamlar hiçbir şekilde algıyı da gerçekliği de değiştiremez. Çünkü şartlar dezenflasyon için hala elverişli ve devam ediyor."
"Bütün göstergelerde ciddi bir iyileşme var"
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, hizmet enflasyonundaki yüksekliğin de aynı şekilde sürmediğini belirterek, kiralardaki ve eğitim ücretlerindeki yüksek artışların gerilemeye başladığını, hizmet enflasyonunun da programa olumlu tepki verdiğini anlattı.
Zirai donun ve kuraklığın gıda fiyatlarına yönelik artırıcı etkisinden bahseden Şimşek, şu ifadeleri kullandı:
"Gelecek sene kuraklık devam etmezse baz etkisi olacak. Yani gelecek sene bu aylarda gıda enflasyonunun etkisiyle manşet enflasyon çok daha hızlı bir şekilde düşecek. Maalesef enflasyon beklentileri bizde bu gibi bir analize dayalı bir şekilde şekillenmiyor. Enflasyon beklentileri son 2-3 ayda ne olduysa onun bir şekilde yansıması şeklinde tezahür ediyor. Onun için enflasyon beklentilerindeki geçici kötüleşmenin, gelecek sene bu zamanlarda çok farklı bir noktada olma ihtimali yüksek."
Şimşek, cari açıktaki, cari işlemler açığındaki ve brüt dış borç stokunun milli gelire oranındaki iyileşmeden bahsederek, buradaki düşüşü kalıcı hale getirmek istediklerini söyledi.
Tartışmaların genelde mutlak rakamlar üzerinden yapıldığını dile getiren Şimşek, "Mutlak rakamlar her zaman çok anlamlı değil. Önemli olan onu standart karşılaştırılabilir bir ölçüte bağlamak. O nedenle oran olarak baktığınızda bütün göstergelerde ciddi bir iyileşme var." dedi.
"Türkiye rezerv yeterliliği sağlamış durumda"
Bakan Şimşek, rezervlerdeki iyileşmeden bahsederek, sözlerine şöyle devam etti:
"Uluslararası standartlarda en geniş tanımı dahi alsanız Türkiye rezerv yeterliliğini sağladı. Bakın IMF tanımına göre 2003-2023 döneminde rezerv yeterliliği 0,9 iken şu anda 1,15'lere çıkmış durumda. 1 ve üstü zaten yeter sayılıyor. Dolayısıyla önemli olan burada 1 ile 1,5'in arasında bir rakamda olabilmek. Türkiye bunu sağlamış durumda."
Şimşek, Türkiye'nin kredi risk primindeki düşüşe işaret ederek, hazinenin 10 yıllık tahvil faizinin 2023 ortalarındaki yüzde 10'lu seviyelerden bugün yüzde 6,6'ya gerilediğini söyledi.
Bakan Şimşek, "Kredi notumuz arttı. Bu program sonuç vermeseydi derecelendirme kuruluşları kredi notumuzu son 2 yılda 2-3 kademe artırır mıydı? Program sonuç verdiği için bunu yapıyorlar. Benzer şekilde şirketlerimizin değerlemesi de önümüzdeki dönemde daha düşük Türkiye riskini yansıtmaya başlayacak. Büyüme toparlanacak." ifadelerini kullandı.
İstihdamın atmaya devam ettiğini, Türkiye'nin AB ile kişi başı milli gelirde farkı azaltmayı sürdürdüğünü dile getiren Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Küresel doğrudan yatırımlarda bir kıpırdama başladı. Bu tipiktir. Programın erken evresinde daha kısa vadeli kaynak gelir. Ama programın sonraki aşamalarında daha kalıcı, borç yaratmayan kaynak gelir. Bu klasiktir. Türkiye küresel doğrudan yatırımlarda da önümüzdeki 1-2 yıl içerisinde çok hızlı bir şekilde yol katedecek."
"Dezenflasyon devam edecek"
Bakan Şimşek, orta vadeli görünüme ilişkin tespitlerde bulunarak, dezenflasyonun orta vadede de devam edeceği vurgusunu yaptı.
Dezenflasyonun devam edeceğinin altını çizen Şimşek, şu ifadeleri kullandı:
"Dezenflasyon neden devam edecek? Çünkü para politikası, maliye politikası destekleyici, sıkı. Gelirler politikası destekleyici. Bir de önümüzdeki yıl için şunun altını çok net çizeyim. Enflasyon beklentilerini etkileyen yeniden değerleme oranını, bütçe imkanları çerçevesinde, hedef enflasyon paralelinde belirlemeye çalışacağız. Yine maktu birtakım vergi artışlarını da bütçe imkanları çerçevesinde, hedef enflasyonun altında belirlemeye çalışacağız. Böylece Merkez Bankasının çabasına ilave destek vereceğiz. Negatif çıktı açığı yani uzun vadeli büyüme trendimize oranla büyümenin daha düşük düzeyde seyretmesi orta vadede devam edecek. Böylece negatif çıktı açığı üzerinden de dezenflasyon devam edecek. En önemli konulardan bir tanesi, 'bu iş para politikasıyla olmaz' eleştirileri... Öyle olacağını kim iddia ediyor ki? Yani bugüne kadar biz böyle bir iddiada bulunduk mu? Bakın, arz yönlü tedbirler bu yüzden devrede"
Şimşek, sosyal konut ve deprem bölgesindeki konut arzı noktasında yaptıklarından bahsederek, enerji ve gıda arzını artırmaya devam edeceklerinin altını çizdi.
Şimşek, büyümenin toparlanmaya başlayacağını kaydederek, reel ekonomi açısından en kötünün geride kaldığını belirtti.
Bütçe açığının düşmeye devam edeceğini belirten Şimşek, harcama disiplininin süreceğini, kayıt dışı ekonomi ile mücadele üzerinden gelirlerin artmaya devam edeceğini vurguladı ve bazı mali kuralları daha etkin bir şekilde uygulamak için adım atacaklarını söyledi.
Şimşek, tasarruf genelgesini güçlendirdiklerini, cari harcamaların bütçedeki payının düştüğünü, kayıt dışı ekonomi ile mücadelenin sürdüğünü ifade ederek, "Derdimiz hiç kimseye ceza vermek değil, mümkün olduğunca vergiye gönüllü uyumu artırmak. Bakın beyanname sayısında ciddi artış var. Yine ödenen vergide son 2 yıldır yüzde 100'lerin üzerinde artış var." diye konuştu.
"2026 yılında çok cüzi de olsa faiz dışı fazla vereceğiz"
Bakan Şimşek, büyük ölçüde depremin etkisiyle son yıllarda faiz dışı açık verildiğini belirterek, Hazinenin iç borç çevirme oranlarının yükseldiğine dikkati çekti.
Hazinenin iç borç çevirme oranını yüzde 100'ün altına çekmeyi hedeflediklerini belirten Şimşek, "2026 yılında çok cüzi de olsa faiz dışı fazla vereceğiz. İç borç çevirme oranlarımızı yüzde 100'ün altına çekeceğiz. Yani Hazine borçlanmayı azaltacak, bankalar da bu defa reel sektörün peşin koşacaklar. Niye? Çünkü biz artık 100 lira borç ödeyip 100 lira borç almayacağız. Bu da özel sektöre alan açmak demek. Özel sektörü dışlama yerine özel sektörü merkeze alan bir maliye politikası uyguluyoruz." açıklamasında bulundu.
"Türkiye'nin AB'ye ihracatı artıyor"
Bakan Şimşek, yenilenebilir enerji yatırımlarda, hizmet ihracatında, ihracattaki teknoloji yoğunluğunda, yurt içi petrol ve doğal gaz üretiminde yaşanan artıştan bahsederek, AB'nin ithalatında yaşanan düşüşe rağmen Türkiye'nin bu bölgeye ihracatının arttığını vurguladı.
"Konkordato talep eden firmaların Türkiye'deki şirket cirolarındaki payı yüzde 1 değil"
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, sanayi alanında şirketlere verilen desteklerden bahsederek, yeşil dönüşümün devam ettiğini, kendilerinin de sundukları desteklerle dijital dönüşümün bütün altyapısını hazırladıklarını anlattı.
Reel sektör ve finansmana erişim konusuna değinen Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Reel sektör tabii ki belli alanlarda zorlanıyor. Hiçbir tedavi yan etkisiz olmaz. Yani böyle bir beklenti varsa çok gerçekçi bir beklenti değil. Mesela ticari kredilere bakıyoruz. Ticari kredilerde tahsili geçmiş alacak oranı şu anda yüzde 1,8. 'Peki 2012-2025 ortalaması ne?' Yüzde 3. Yani uzun vadeli ortalamaların altında. Tutar bazında karşılıksız çeklerin oranı yüzde 2,8. 'Peki uzun vadeli ortalama ne?' Yüzde 2,5. Yani uzun vadeli ortalamanın bir tık üzerinde. Konkordato talep eden firmaların Türkiye'deki şirket ciroları içerisindeki payı yüzde 1 değil. İhracattaki payı yüzde 1 değil, istihdamdaki payı yüzde 1 değil. Kredilerdeki payı yüzde 1'in bir miktar üzerinde."
"Resim ne bazılarının iddia ettiği kadar kötü ne de bizim arzuladığımız kadar ideal"
Bakan Şimşek, Türkiye'nin en büyük 500 sanayi firmasının (İSO 500) öz kaynaklarında ciddi artış yaşandığını kaydederek, bu konuya ilişkin verileri paylaştı.
"İlk 500 şirketin öz kaynaklarının toplam aktiflere oranı yüzde 52.1’e çıkmış. 2013-2023 arasında bu oran yüzde 37.9 idi. 'Neden bu artış var?' Çünkü biz devlet olarak enflasyon muhasebesini uyguladık ve muazzam bir gelirden vazgeçtik. Bunu da bankalara uygulamadık, reel sektöre uyguladık. Faaliyet giderlerinde artış var, doğru. Ama bu artışın hemen hemen tamamı ücret ve maaş artışları kaynaklı. Bu şirketler çok büyük, kendi başının çaresine bakıyor. 'Siz ikinci 500'e bakmadınız mı?' diyeceksiniz. Ona da baktık." diyen Şimşek, şu ifadeleri kullandı:
Burada bakın yine öz kaynakların toplam aktiflere oranı (10 yıl ortalaması olan) yüzde 40'tan yüzde 55'e çıkmış. Enflasyon muhasebesi üzerinden aslında ciddi bir şekilde reel sektörün bilançosu güçlenmiş. Tabii reel sektör buna bakmıyor. Bakın faaliyet giderlerinin net satışlarına oranında artış var. Finansman giderlerinde cüzi bir artış var. Resim ne bazılarının iddia ettiği kadar kötü ne de bizim arzuladığımız kadar ideal."
"İhracatı güçlü bir şekilde destekliyoruz"
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, bu süreçte ihracatı önceliklendirdiklerini belirterek, reel sektöre sundukları desteklerden bahsetti.
Şimşek, "Günlük reeskont kredi limitini 15 kat artırmışız, bakın 15 kat. İhracat sektörünün temsilcileri Ankara'da ziyarete geldiklerinde, 'Maliyeti önemli değil, yeter ki kredi olsun' diyorlardı. Şimdi onun da faizini yüzde 24,9'la sınırlıyoruz. Tabii ufak tefek ilave masraflar olabilir ama ortalama maliyet yüzde 26 civarı." dedi.
Bakan Şimşek, şöyle devam etti:
"Eximbank'ın sermayesini 14 milyar liradan 88 milyar liraya çıkartmışız. Demek ki biz ihracatı gerçekten desteklemişiz. Bu sene yüzde 80'den fazlası KOBİ'lere gitmek üzere Eximbank 53 milyar dolar uygun koşullarda ihracat finansmanı sağlayacak. Reeskont kredileri miktarına bir bakın. 139 milyar liraydı 2022 yılında. Bu senenin ilk 9 ayında 713 milyar liraya çıktı. Dolayısıyla biz ihracatı olabildiğince, güçlü bir şekilde destekliyoruz. KOBİ'lerimizi destekliyoruz. Çiftçimizin faiz sübvansiyonu yüzde 70 düzeyinde. Yani finansman kullanan 1 milyon 94 bin çiftçimizin kullandığı 738 milyar liralık kredinin faizinin ortalama yüzde 70'ini devlet ödüyor. Esnafımızın yine kullandığı kredilerin faizinin ortalama yüzde 50'sini devlet ediyor. Dolayısıyla esnafımızı, çiftçimizi, ihracatçımızı dolayısıyla sanayicimizi destekliyoruz."
"Makroekonomik istikrarın sağlanmasında önemli mesafe katettik"
Bakan Şimşek, yatırımları ve AR-GE'yi teşvik ettiklerini ve bu nedenle 683 milyar liralık vergiden vazgeçtiklerini kaydederek, asgari ücrete kadar bütün ücretlerden gelir vergisi alınmadığını, istihdama güçlü bir destek verdiklerini anlattı.
KOBİ'lerin ve küçük firmaların finansmana erişimde zorlanmaması için sundukları Hazine garantili kredi imkanlarından bahseden Şimşek, şu ifadeleri kullandı:
"Özetle şunu söylemeye çalışıyorum. Dünya tabii ki önemli belirsizliklerle karşı karşıya ama bizim için fırsatlar içeriyor. Biz fırsat penceresinden bakıyoruz. Türkiye'de makroekonomik istikrarın sağlanmasında önemli mesafe kat ettik ama daha katedeceğimiz yolumuz var. Özellikle enflasyonu tek haneye indirme noktasında daha gideceğimiz yol var. Bütün koşullar dezenflasyonu destekleyici. Geçici birtakım faktörler üzerinden yapılan değerlendirmelerin önümüzdeki sene tabii ki gerçekçi olup olmadığı ortaya çıkacak. Reel sektörümüzün karşı karşıya olduğu bazı sıkıntıların bir kısmı küresel tektonik hareketlerden kaynaklanıyor. Rakiplerimiz yerinde saymıyor. Çin'de ölçek çok büyük. Çin artık düşük ücretler üzerinden değil teknoloji üzerinden rekabet ediyor. Bilgi ve teknoloji üzerinden yarışa girmiş durumda. Bunları görmemiz lazım. Ama bunları görüp hep birlikte çözüm üreteceğiz."
"Finansmanda koşullar önümüzdeki aylarda daha da iyileşecek"
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, aktif sanayi politikaları ve teşvik politikalarını devreye aldıklarını kaydederek, finansmanda koşulların gelecek aylarda daha da iyileşeceğini, çünkü enflasyonun düşeceğini söyledi.
Dezenflasyon için kredilere büyüme sınırlamaları getirdiklerini ifade eden Şimşek, sözlerini şöyle tamamladı:
" Önümüzdeki yıl bu makro ihtiyati tedbirleri gevşetme noktasında elimiz daha da güçlenecek. Kötümser olmak için hiçbir şey yok. Giderek daha da güçleneceğimiz, giderek daha hızlı koşacağımız bir döneme gireceğimize inanıyoruz. Bunun şartları oluşmuş durumda. Küresel konjonktür destekleyici. İçeride de biz bu programı kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz. Eğer kafanızda bu programa ilişkin zerre soru işareti varsa o sizin takdirinizdir. Ama bizim kafamızda yok. 2026 yılında dezenflasyonun güçlü bir şekilde devam etmesini istiyoruz. Ona göre maliye politikası, para politikası ve yapısal politikalar şekillenecek. Önümüzde çok ciddi fırsatlar var. Bu fırsatları tabii ki değerlendirecek olan reel sektörümüzdür. Bunları destekleyecek olan finans sektörümüzdür. Biz de bir ekip ruhuyla bütün bu girişimcilik ve finans konularında gereken desteği tabii ki sağlayacağız."
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz. 
             
 
             
                                     
                                     
                                     
                                     
                                    