İbrahim, AA muhabirine, Türkiye'nin Afrika'daki konumunu ve kıtanın enerji geleceğindeki rolünü değerlendirdi.

Uzun yıllar Afrika'yı sömürgeleştiren ülkelerin kıtanın kalkınmasına yardım edeceğine inanıldığını ifade eden İbrahim, "Yaklaşık 60 yılın sonunda elimizdeki zengin kaynaklara rağmen ciddi bir ilerleme kaydedemedik ama dünya değişiyor ve ne mutlu ki artık Afrika da değişiyor." diye konuştu.

İbrahim, Türkiye'nin küresel sahnedeki yükselişinin Afrika tarafından dikkatle takip edildiğine işaret ederek, "Türkiye, köklü ve güçlü bir medeniyet. Derin bir kültürel geçmişe sahip ve teknolojik olarak yeniden yükselişe geçiyor. Bu durum, Afrika'ya sözde geleneksel ortakların ötesine bakma fırsatı sunmalı. 60 yıldır aynı şeyi yapıp iyi sonuç alamadıysanız başka yollar denenmeli." değerlendirmesinde bulundu.

Afrikalı liderlerin geleneksel ülkelerin dışındaki aktörlerle de ilişki kurması gerektiğini anlatan İbrahim, şunları kaydetti:

"Burada Türkiye'ye önemli bir görev düşüyor. Türkiye, Afrika ülkeleriyle kuracakları ilişkinin kıtaya çok şey kazandıracağına inanmalarını sağlayacak stratejiler geliştirmeli. Bence hala pek çok insan, Türkiye'nin teknoloji alanında ne kadar ilerlediğini tam olarak bilmiyor. İşte yapmamız gereken bu. Afrika'nın neresine giderseniz gidin, Batılı televizyonlar, radyolar, medya kanalları yaygın biçimde etkin durumda. Bunlar, zihinsel olarak bizi kolonize etmeye devam ediyor."

İbrahim, Türkiye'nin kıtada tanınmasında Afrikalı öğrencilere yönelik eğitim burslarının önemli rol oynadığını, bu tür insan odaklı etkileşimlerin uzun vadede olumlu sonuçlar doğurduğunu söyledi.

"Batı'nın enerji dönüşüm politikaları, Afrika'nın geleceğini kısıtlıyor"

Enerji dönüşümünün Afrika'daki ülkeler için büyük bir fırsat olduğunu vurgulayan İbrahim, "İlk kez kendimize şu soruyu sormaya başladık: 'Biz, neden kendi halkımız temel yaşam ihtiyaçlarına bile erişemezken, Afrika olarak petrol ve gazımızı ihraç ediyoruz?' Enerji bizim için hayati ama onlar için lüks tüketim. Çünkü Afrika'da enerji eksikliği neredeyse her gün ölümlere neden oluyor." ifadelerini kullandı.

İbrahim, bugünkü ekonomik güçlerini Afrika'nın yer altı kaynaklarına borçlu olan Batılı ülkelerin, enerji dönüşümünü dayatarak kıtanın kalkınması için ihtiyaç duyduğu petrol ve gaz kaynaklarını kullanmasına kısıtlama getirdiklerini belirterek, şöyle devam etti:

"Enerji dönüşümü artık dünya genelinde popüler hale geldi. Artık yenilenebilir enerjiden bahsediliyor. Mesele şu ki onlar yenilenebilir enerjiye geçiş yaptığında biz Afrika'da petrolümüzü ve doğal gazımızı kaybedeceğiz. Dahası yenilenebilir enerjiyi de kaybedeceğiz. Çünkü yenilenebilir enerji kaynaklarına sahip olsak da ihtiyaç duyulan teknolojiye sahip değiliz. Böylece yeniden Batılı ülkelere bağımlı hale geleceğiz."

"Enerji iletimini sağlayacak altyapıyı kurmaya çalışıyoruz"

Batılı ülkelerin enerji dönüşümü politikaları nedeniyle Afrika'nın petrol ve gaz projelerine finansman bulmakta zorlandığını aktaran İbrahim, "Bugün enerji dönüşümünün gölgesinde, teknoloji, finansman ve pazar konusunda güvendiğimiz ülkeler artık petrol ve doğal gaz sektörümüzü finanse etmeyeceklerini söylüyor. Bu sebeple Afrika Enerji Bankası'nı kurduk. Kıtada enerji zengini bölgelerden ihtiyaç duyulan bölgelere enerji iletimini sağlayacak altyapıyı kurmaya çalışıyoruz." diye konuştu.

İbrahim, Afrika'daki 18 ülkeyi temsil eden APPO'nun, küresel petrol rezervlerinin yüzde 10'unu, üretimin yüzde 8'ini elinde bulundurduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

"Amacımız, Afrika'da petrol ve doğal gaz üreten ülkeleri bir araya getirerek, kıtamızdaki ortak sorunları birlikte ele almak. Bu sorunlardan biri finansman. Uzun süredir petrol ve doğal gaz üretiyoruz ancak bu sektörde finansman, teknoloji, uzmanlık ve pazar açısından Avrupa ve Amerika'ya bağımlıyız. Enerji dönüşümü politikaları nedeniyle petrol ve gazımızı kaybedebiliriz. Çünkü arama ve üretim faaliyetlerini sürdürecek maddi gücümüz yok, teknolojiye sahip değiliz ve mevcut pazarlar da ortadan kalkacak. Üstelik Afrika'da enerjiden yoksun yaklaşık 1 milyar insan yaşamasına rağmen, enerjiyi ihtiyaç duyulan bölgelere ulaştıracak altyapımız da yok. İşte APPO'nun şu anda odaklandığı konu tam olarak bu."

Türkiye'ye Afrika enerji sektörüne davet

Türkiye'ye açık bir davette bulunan İbrahim, "Eğer Türkiye ya da Türk yatırımcılar Afrika Enerji Bankasına katılmak isterse, memnuniyetle karşılarız. Enerjinin sınır ötesine taşınmasını sağlayacak boru hatları konusunda bize destek olmak isterse, bu ister petrol, ister gaz, isterse rafine ürünler olsun, onlar da memnuniyetle karşılanır. Türkiye'den bilim insanları ve teknoloji uzmanları gelip petrol ve doğal gaz sektörümüzün gelişimine katkı sağlamak isterse yine en içten şekilde karşılanır. Türkiye ile her türlü enerji işbirliğine kapımız açık. Bu tür ortaklıklar, her iki taraf için de kazanç sağlayacak bir işbirliğine dönüşür." diye konuştu.

Son yıllarda Türkiye, Afrika kıtasında enerji ve madencilik sektörlerinde giderek daha etkin bir rol üstleniyor. "Kazan-kazan" anlayışıyla şekillenen ilişkiler çerçevesinde Türkiye, Somali, Nijer, Libya, Mısır, Cezayir, Angola, Senegal, Fas, Sudan, Nijerya ve Cibuti gibi birçok Afrika ülkesiyle stratejik işbirliği anlaşmaları imzalamış durumda. Bu kapsamda pek çok ülkede somut projeler yürütülürken yeni işbirliği süreçleri de hızla ilerliyor.