Etiyopya ile Eritre arasındaki sert açıklamalar, iki ülkeyi savaşın eşiğine getirdi
Afrika Boynuzu'nda savaşın eşiğine gelen Etiyopya ile Eritre arasında haftalardır karşılıklı sert açıklamalarla tırmanan gerilim, bölgedeki kırılgan barış umutlarını tehdit etmeye devam ediyor.
İstanbul
İtalya’nın eski sömürgesi olan Eritre, 1952’de Etiyopya’ya bağlanmış, bu durum 1991’de sona eren 30 yıllık bağımsızlık mücadelesini tetiklemişti.
Kızıldeniz'de bulunan Assab ve Massawa limanlarının ortak kullanıldığı, sınır ticaretinin umut vadettiği ilk yakınlaşma dönemi kısa sürede şüphe ve gerginliğe dönüştü.
İki ülke arasında biriken sorunlar 1998'de bir savaşı ateşledi. İki yıl süren bu savaşta on binlerce insan hayatını kaybetti ve yüz binlerce kişi yerinden oldu. Bu savaş yaklaşık 20 yıl süren çözümsüz bir gerilimi de beraberinde getirdi.
2018’de Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in yıllardır anlaşmazlık konusu olan sınır tahkim kararını kabul etmesi ve Nobel Barış Ödülü’ne uzanan süreç, kırılgan da olsa barış umudunu doğurmuştu.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Ancak iki yıl sonra, Tigray Halk Kurtuluş Cephesinin (TPLF) kuzeydeki askeri üstlere saldırması, federal güçler ile Tigraylı isyancılar arasında yeni bir savaş başlattı.
Etiyopya siyasetinde yaklaşık 30 yıl boyunca baskın aktör olan TPLF, iki yıl süren şiddetli çatışmaların ardından Kasım 2022’de imzalanan Pretoria Anlaşması ile silah bıraktı.
Anlaşma çatışmayı durdurdu ancak ülkenin kuzeyindeki derin kırılganlıklar ve gerilim, varlığını sürdürmeye devam etti.
"Öne çıkma ve hakimiyet mücadelesi"
Afrika Boynuzu üzerine çalışmalar yürüten Maryland Üniversitesi Kamu Politikası Okulu Öğretim Üyesi Michael Woldemariam, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, çatışmayı sonlandıran Pretoria Anlaşması’nın aynı zamanda Etiyopya ile Eritre arasında yeni bir gerilim döneminin de başlamasına neden olduğunu söyledi.
Woldemariam, iki ülke arasındaki mevcut tabloyu "bölgenin en etkili iki ülkesinin hakimiyet yarışı" olarak nitelendirdi.
Tigray savaşında Eritre birliklerinin TPLF’ye karşı kesin bir zafer sağlamak için Etiyopya federal güçleriyle birlikte hareket ettiğini anlatan Woldemariam, Addis Ababa yönetiminin savaşın sonunu getiren anlaşmayı, Eritre’yi masaya dahil etmeden TPLF ile imzaladığını bunun ise Asmara’da rahatsızlık yarattığını kaydetti.
Woldemariam, Eritreli yetkililerin TPLF’nin "Pretoria Anlaşması ile kurtarıldığını" düşündüğünü belirterek savaş boyunca askeri ve siyasi strateji konusunda yaşanan görüş ayrılıklarının ilişkileri germeye devam ettiğini ifade etti.
TPLF’nin toparlanarak Amhara ve Afar bölgelerine saldırı düzenlemesinin bu ortaklığı fiilen sona erdirdiğini vurgulayan Woldemariam, ayrıca Etiyopya’nın Kızıldeniz’e erişim çabalarının, özellikle Eritre’nin Assab Limanı’na yönelik ilgisinin, iki ülke arasındaki gerilimi artıran kritik bir başlık olduğunu da sözlerine ekledi.
Michael Woldemariam, Ekim 2023’te Başbakan Abiy Ahmed’in, Kızıldeniz’e erişimi ülkenin "varoluşsal meselesi" olarak nitelendirdiğini ve Etiyopya’nın "coğrafi hapishaneden kurtulmak için güç kullanabileceği" yönündeki sözlerini hatırlatarak şu değerlendirmelerde bulundu:
"Etiyopya liman erişiminin yokluğunda ciddi ekonomik ve güvenlik riskleri görürken Eritre için Etiyopya’nın olası kontrolü tarihsel bir endişe oluşturuyor. Asmara’nın, Etiyopya’nın iç siyasetine müdahale ettiği yönündeki iddialar da gerilime katkı sağlıyor."
"Tek gerçekçi seçenek arabuluculuk"
Woldemariam, yaklaşık 120 milyon nüfuslu ve Eritre’nin bağımsızlığından beri denize çıkışı olmayan Etiyopya’nın Ocak 2024’te Somaliland ile Berbera Limanı'nı kullanmak için anlaşma yaptığını, Mogadişu yönetiminin ise bunu egemenlik ihlali olarak nitelendirdiğini hatırlattı.
Türkiye’nin arabuluculuğunda Aralık 2024’te varılan Ankara Bildirisi ile Somali ve Etiyopya’nın deniz erişimi sağlayacak düzenlemeler üzerinde çalışmayı kabul ettiğini aktaran Woldemariam, Addis Ababa’nın yeniden Assab Limanı hedefini öne çıkarmaya başladığını söyledi.
Michael Woldemariam, "Bu aşamada gerilimi düşürmenin tek gerçekçi yolu arabuluculuk. İki hükümetin ve Tigray, Amhara, Afar’daki silahlı grupların kendi başlarına tansiyonu düşürmeleri zor." diye konuştu.
ABD’nin bölgede halen en etkili ve kritik güç olarak önemli bir rol oynadığını vurgulayan Woldemariam; Mısır, Körfez ülkeleri ve Türkiye’nin de süreçte kilit aktörler olduğuna dikkati çekti.
Afrika Birliği ve bölgedeki önemli Afrika devletlerinin de devreye girmesi gerektiğinin altını çizen Woldemariam, "Kıtanın uzun vadeli istikrarı güçlü bir Afrika rolü gerektiriyor." ifadesini kullandı.
Sudan'da denenen çerçeveye benzer, tüm aktörleri bir araya getiren eşgüdümlü bir arabuluculuk mekanizmasının en anlamlı ilerleme fırsatını sunabileceğini kaydeden Woldemariam, savaş seçeneğinin her iki taraf için de son derece riskli olduğunu vurguladı.
"Tarafların stratejik hedeflerine çatışma yoluyla ulaşmaları pek olası görünmüyor.” diyen Woldemariam, olası bir çatışmanın iki ülke için de ağır sonuçları olacağını dile getirdi.
Michael Woldemariam, sözlerini şöyle tamamladı:
“İki ülke için en doğru yol, bütün sorunları, Etiyopya’nın liman talebi de dahil konuşarak çözmek. Bu süreçte Eritre’nin egemenliğine saygı gösterilmesi ve Eritre’nin Etiyopya’daki hükümet karşıtı gruplarla ilişkili olduğu iddialarının da ele alınması gerekiyor diye düşünüyorum."
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
