Şanghay İşbirliği Örgütü değişen dünya dengelerinde kritik ağırlık kazanıyor
Çin ve Rusya'nın öncülük ettiği Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), Ukrayna Savaşı ve Çin ile ABD arasındaki artan jeopolitik mücadelenin şekillendirdiği değişen dünya dengelerinde kritik bir ağırlık noktası olmaya aday görünüyor.
Pekin
Örgütün 22. Devlet Başkanları Konseyi Zirvesi, bu yıl 15-16 Eylül'de Özbekistan'ın Semerkant şehrinde yapılacak.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi'ne katılacak
- Özbekistan'ın tarihi Semerkant şehri ŞİÖ ülkeleri liderlerini ağırlamaya hazırlanıyor
Zirveye, örgüte üye Rusya, Çin, Hindistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan ve Pakistan ile örgütün gözlemci üyesi Belarus, Moğolistan ve İran'ın devlet başkanları ile Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev'in davet ettiği Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkmenistan Cumhurbaşkanı Serdar Berdimuhamedov katılacak. Azerbaycan ve Ermenistan liderleri de zirveye iştirak edecek. Zirvede, 10 uluslararası kuruluşun üst düzey yöneticileri de yer alacak.
Rusya ile Batı'yı Soğuk Savaş'ın ardından yeni bir cepheleşmeye götüren Ukrayna Savaşı, Moskova'nın Asya tarafında sırtını dayayabileceği bir güvenlik mutabakatına gereksinimini artırırken Çin de ABD ile artan jeo-stratejik rekabetinde Hint-Pasifik bölgesinde karşılaşması olası kuşatmayı aşabilmek için Avrasya'yı hayati görüyor.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasını izleyen dönemde kurulan, Avrasya coğrafyasında siyasi, ekonomik ve güvenlik iş birliğini artırmayı hedefleyen örgüt, zaman içinde iş birliği alanlarının çeşitlendiği genişleyen bir ortaklığa dönüştü.
Örgüte üye ülkelerin yüzölçümünün toplamı Avrasya kıta parçasının yaklaşık yüzde 60'ını kapsarken dünya nüfusunun yüzde 40'nı ve küresel gayrisafi hasılanın yüzde 30'unu temsil ediyor.
"Çok kutuplu dünya" çağrısı
ŞİÖ, ilk kez Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan arasında 26 Nisan 1996'da Çin’in Şanghay kentinde imzalanan Sınır Bölgelerinde Askeri Güveni Derinleştirme Antlaşması ile kuruldu.
"Şanghay Beşlisi" adı verilen ülkeler 20 Mayıs 1997'de Moskova'da Sınır Bölgelerinde Askeri Kuvvetlerin Azaltılması Antlaşması'nı imzaladı. Dönemin Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin ve Çin Devlet Başkanı Ciang Zımin, anlaşmayla "çok kutuplu dünya" çağrısında bulunan bir deklarasyonu ilan etti.
Ardından 1998'de Kazakistan'ın Almatı, 1999'da Kırgızistan'ın Bişkek ve 2000'de Tacikistan'ın Duşanbe kentlerinde devlet başkanlarının katıldığı yıllık zirve toplantıları düzenlendi.
2000'deki Duşanbe Zirvesi'nde "insani müdahale ve insan haklarını koruma bahanesiyle diğer ülkelerin iç işlerine karışılmasına karşı çıkma" ve "birbirlerinin ulusal bağımsızlığını, egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve toplumsal istikrarını koruma" taahhüdünde bulunuldu.
Özbekistan, Hindistan ve Pakistan'ın katılımı
Şanghay'da 2001'de düzenlenen zirvede, Özbekistan yeni üye olarak beşli mekanizmaya dahil edilirken 15 Haziran 2001'de iş birliği düzeyini artırma hedefiyle ŞİÖ'nün kuruluşunu ilan etti.
Ertesi yıl Rusya'nın St. Petersburg şehrinde bir araya gelen 6 ülke liderleri 7 Temmuz 2002'de ŞİÖ Şartı'nı imzalayıp, örgütün amaçlarını, ilkelerini, yapısını ve çalışma usullerini belirleyerek uluslararası hukukun parçası haline getirdi.
Kazakistan'ın Nursultan kentinde (o dönemki adıyla Astana) Temmuz 2005'te düzenlenen zirveye Hindistan, Pakistan, İran ve Moğolistan temsilcileri ilk kez katıldı.
ŞİÖ, 2007 yılına gelindiğinde, ulaştırma, enerji ve telekomünikasyon alanlarında 20'den fazla ortak proje başlatırken üye ülkeler güvenlik, askeriye, savunma, dış ilişkiler, ekonomi, kültür, bankacılık gibi alanlarda düzenli iş birliği görüşmeleri yürütmeye başlamıştı.
Rusya'nın Ufa şehrinde Temmuz 2015'te düzenlenen zirvede Hindistan ve Pakistan'ın tam üyelik süreçleri başlatıldı. Nükleer silahlara sahip iki ülke 9 Temmuz 2017'de üyelik sürecini tamamladı.
Hindistan'ın katılımıyla Rusya ve Çin'in ardından bir büyük bölgesel güç daha ŞİÖ saflarına katılmış oldu.
Gözlemci üyeler ve diyalog ortakları
Özbekistan'ın başkenti Taşkent'te 2004'te düzenlenen zirvede Moğolistan, ilk gözlemci statüsü kazanan ülke oldu. Onu 2005'de Nursultan Zirvesi'nde Hindistan, Pakistan ve İran izledi.
Hindistan ve Pakistan, 2017'de tam üyeliğe yükselirken İran'ın tam üyelik süreci 17 Eylül 2021'de başlatıldı.
2008'de gözlemci statüsüne başvuran Belarus, Rusya'nın başta "Avrupa ülkesi olduğu" gerekçesiyle karşı çıkmasıyla 2010'da diyalog ortağı oldu. Ülke, 2012'de yeniden gözlemci statüsüne başvurdu, 2015'te "gözlemci üye" oldu. Belarus, 14 Haziran 2022'de ise tam üyeliğe başvurdu.
Bu arada Sri Lanka 2009'da, Türkiye 2012'de, Nepal, Kamboçya, Azerbaycan ve Ermenistan ise 2015'te örgütün diyalog partneri oldu.
2011'de Vietnam ve 2012'de Ukrayna gözlemci statüsü, Maldivler, Mısır, Suriye, İsrail, Bahreyn, Katar, Irak ve Suudi Arabistan, diyalog ortaklığı için başvuruda bulunurken Myanmar ve Birleşik Arap Emirlikleri de diyalog partneri olma niyetlerini dile getirdi.
Değişen güç dengeleri ve ŞİÖ
Rusya'nın 2014'te Kırım'ı yasa dışı ilhakından şubatta Ukrayna'ya savaş açmasına uzanan süreçte örgüt, Avrasya bölgesinde güvenlik ve ekonomi alanında kritik önem kazandı.
Rusya ile Batı'yı Soğuk Savaş'ın ardından yeni bir cepheleşmeye götüren gelişmeler, Moskova’nın Asya tarafında sırtının dayayabileceği bir güvenlik mutabakatına gereksinimini arttırdı.
Batı’nın Kırım ve Ukrayna’daki eylemleri nedeniyle Rusya’ya uyguladığı ekonomik yaptırımlar da Moskova Çin ve Hindistan Asya’nın gibi büyük pazarlara sahip yükselen ekonomileriyle iş birliğini derinleştirmesini zorunlu hale getirdi.
Rusya’nın gelecek yıllarda ŞİÖ’nün oluşturduğu stratejik güvenlik şemsiyesini güçlendirmeyi ve ekonomik iş birliği potansiyelini ilerletmeyi isteyeceği öngörülüyor.
Çin, Avrasya'yı Pasifik'teki kuşatmaya karşı çıkış olarak görüyor
Öte yandan Yol ve Kuşak Girişimi ile tarihi İpek Yolu ticaret hatları üzerinde ulaştırma ve altyapı projelerini destekleyerek sanayi ürünlerini dünya pazarlarına ulaştırdığı güzergahları çeşitlendirmek isteyen Çin için de Avrasya coğrafyası kritik önemde.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Kuşak ve Yol Girişimi'ni ilk kez 2013'te Kazakistan'da duyurmuştu.
Çin ile ABD arasında "ticaret savaşı" olarak adlandırılan, 2018'de teknoloji ürünlerinin ithalatında karşılık gümrük vergilerinin artırılmasıyla başlayan, devamında insan hakları ve ulusal güvenlik gerekçeleriyle Çin şirketlerine getirilen yaptırımlarla tırmanan ekonomik ve siyasi restleşme, Pekin'i dünya pazarlarına erişim için farklı yollar aramaya yöneltiyor.
Çin'in egemenlik ihtilafı içinde olduğu Tayvan, Pekin ile ABD ve Hint-Pasifik bölgesindeki müttefikleri arasında Rusya'nın Ukrayna'da yaşadıklarına benzer bir cepheleşme yaratma olasılığı taşıyor. Ada'yı topraklarının parçası olarak gören Pekin, ABD, Japonya ve diğer ülkelerin meseleye müdahale etmesini egemenliğinin ihlali olarak değerlendiriyor.
Pekin, her ne kadar Rusya'ya Ukrayna'ya saldırılarında açık destek vermese de "işgal", "savaş" ve kınama anlamına gelecek ifadeleri kullanmaktan kaçınarak, BM Genel Kurulu kararına çekimser oy vererek, Batı'nın Rusya'ya yönelik yaptırımlarını eleştirerek örtülü olarak arka çıktı. Savaş ve yaptırımların ardından Çin ile Rusya arasındaki dış ticaret hacminin belirgin şekilde arttığı görüldü.
Öte yandan Çin'in Tayvan dışında Doğu Çin Denizi ve Güney Çin Denizi'nde bölge ülkeleriyle denizlerdeki egemenlik ihtilafları, ŞİÖ üyesi de olan Hindistan ile Himalaya bölgesindeki sınır anlaşmazlığı, Pekin'i Pasifik'te güvenilir müttefik bulma olasılığını azaltıyor.
Çin, bu yüzden Orta Asya ve Rusya'nın merkezinde bulunduğu Avrasya'yı ve ŞİÖ bünyesinde ve diğer platformlarda bölge ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmeyi küresel stratejisi açısından hayati görüyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.